Yunanistan'ın Tarihsel Serüveni İçinde Türkiye
11 Mart 2021, Perşembe 19:43YUNANİSTAN'IN TARİHSEL SERÜVENİ İÇİNDE TÜRKİYE
Tarihsel geçmişi inceleyerek bazı tahminlerde bulunmak stratejistlerin planlama yapmalarına engel olmaz. Ancak devlet hafızası burada ön plana çıkıyor.
Yunanistan'ın bağımsızlığına kavuştuğu günden bugüne kadar belki de en iyi yaptığı iş kamuoyuna devamlı bir Türk tehdidi ve düşmanlığını yerleştirmiş olmasıdır. Gerçek o ki dünyada bu politikayı yapan bir başka ülke yoktur. Aslında Türk düşmanlığı, Hun imparatoru Attilla'nın Roma kapılarına dayanması ile başlıyor. Bu karşılaşma Roma tarafından Barbarlarla uygarlığın karşılaşması olarak tanımlanmıştı. Oysa Türkler o tarihlerden çok önceleri Çin Uygur bölgesinde Karız kanalları ile ziraat yaptıkları bir gerçektir. Bunun yanısıra Batılı tarihçilerin bir kabul ettiği 700 bin kişilik Ordu'nun bir disiplin için Roma'ya kadar gelmesi hangi barbarlık ve göçebelikle bağdaşır. Ama Roma bir Türk algısı yaratarak halktan yeni vergiler almasının ve kan emici olarak yaşama yolunu seçmiştir. Türklerin İslamiyeti kabul etmesi Hristiyanların 5 büyük Patrikhane kentinden 3'ü (Kudüs, Antakya, İskenderiye) müslümanların eline geçince Türkler ön plana çıktı, Hun dönemi anımsatıldı ve Papa Urbanus II tarafından lanetli bir ırk adı verilen Türklere karşı direniş başladı .1453'de İstanbul alınınca bu 5 Patrikhane kentinden sadece Roma hristiyanların elinde kaldı.1571 İnebahtı Deniz Savaşı yenilgisine başlangıç olan Hristİyan ligi bu tarihte kuruldu ve hep devam etti. Artık tüm Avrupa kralları Türk tehdidi ile halktan daha çok vergi alıyorlardı. Ayrıca Türkler iç ve dış politikalarının vazgeçilmez aktörü oldu. Bu lig aslında AB'nin kuruluşudur diyebiliriz.
Aziz mertebesine ulaşan Papa Pius V bu işin kurucusudur. Bu Papa'nın heykeli altında Türkiye AB uyum protokollarını imzalamıştı. Papa Pius V Türklere karşı müslüman olan İran'ı bile Türklere karşı koymaya davet ediyordu. Yunanistan bağımsızlığını aldıktan sonra bu politikayı izledi. Türkler bir tehdit.
Peki ne yaptı Yunanistan? Öncelikle Hristiyan aleminin Türklere tarihten gelen düşmanlığını kullanmaya başladı. Kendisine yardım ve destek sağlamak için devamlı bir Türk tehdidinin var olduğunu dünya kamuoyuna işlemeye başladı. Demokrasi ve medeniyetin beşiği olduğu varsayımı gerçek hale getirdi. Bunda o kadar başarılı oldukları ABD ve Avrupa ülkelerinin bir çok şehrinde Yunan mimarisi başta devlet daireleri olmak üzere tüm binalara yansıdı. Oysa bu gün gerçek tarihçiler medeniyetin asıl beşiğinin Antik Mısır ve Mezopotamya olduğunu kanıtladılar. Aynı şekilde felsefe, bilim ve kültüründe yine Antik Mısır ve Hindistan'dan kopyalandığı kanıtlandı. Ancak atı alan Üsküdar'ı geçti. Dolayısıyla Yunan hayranlığı Batı'da bir yaşam tarzı oldu. Bunu siyasi ve ekonomik menfaatlerde çok iyi kullandılar. O kadar ki Avrupa'nın şımarık coçuğu oldular.ABD bile askeri yardım yaparken Türkiyeye karşı 7/10 oranını koydu .NATO ittifakında olan ve 8.5 milyon nüfüsü ile aldığı silahlara baktığımızda hiçte ittifakın gereklerini yapacak kuvvet yapısından çok daha fazla güçlendiğini görmekteyiz. Nedeni Türkiye, ABD ve Avrupa'daki kuvvetli lobileri devamlı kamuoyuna Türk tehdidini öne çıkararak yaptıkları propaganda ile istedikleri askeri yardım ve parayı almışlardır. Bilindiği gibi 5 sene önce aldıkları ekonomik yardımları yedikleri için iflas etmişler ve Almanya gelirlerini kontrol altına alarak uzun sürecek bir yapılandırmaya gidilmiştir. Tüm bu kandırmalara rağmen Batının hala Yunanistan'ı tutmaları önemlidir. Yunanistan bu borç batağından çıkabilmesi için Batı isteklerini Türkiye'ye yaptırmak için Yunanistan'ı bir piyon olarak kullanma yoluna gitmiştir. Yunanistan ülkesinin kullanılmasına ne Yunan devleti ne de halkı karşı çıkmamıştır. Türkiye ile olan emellerinin gerçekleşmesi hemde ağlayarak yeniden para tedarik etmesine ses çıkarmamaktadır. Bu iki yüzlü politikayı zaten Yunanistan'dan başka bir ülkede yapmazdı.
Yunanistan, Türkiye'ye karşı olmak için kendi bağımsızlığını bile ipotek altına alan askeri anlaşmalar yapmaktadır. ABD ile nerdeyse ülkesinin her yanına ABD üsleri açmasına izin vermektedir. Bu ilerde kendi ülkesini Rusya'nın hedefi haline sokacaktır.
Benim Yunanlı politikacılara önerim şudur; Türkiye ile birlikte yaşamak istiyorsanız asgari müşterekte anlaşmak zorundasınız. Birlikte çalışmaya başlarsak ekonomik çıkarlarımızı ortak paylaşırız, bu denizler ikimize de yeter. Yeterki kullanmasını bilelim.Yok hala agrasif ve başkalarının eteklerine gizlenen bir politika yapacaksanız o zaman olacağını söyleyeyim. Bu coğrafya değişir.
Türkiye artık ''Hasta Osmanlı'' değil, ama Yunanistan hala 1830'ların Yunanistan'ı. Yani hep büyük devletlere sığınan, onlardan medet uman bir ülke bir adım bile ileri gidememiş kompleksli bir ulus.
Gelelim şu meşhur bilmem kaç defa görüşülen karşılıklı toplantıya; toplantı sonucu açık olarak şudur: Yunanistan anlaşmak istemiyor. Bu sorunu kamuoyuna taşıyarak devamlı bir Türk tehdidi ile halkı oyalamak ve siyasi istismara uğratmak ve batılı devletlere kendisini acındırmaktır. Türkiye ise çözüm istiyor fakat kesin çizgili bir sonuç alabilecek politika üretemiyor. Aslında Türkiye, konuların üzerine gitse sıkışan tarafın Yunanistan olacağı kesindir. Ancak Türkiye bu cesaretli adımı atamamaktadır.
Bu nedenle bu toplantılar daha yıllarca sürer gözükmektedir.
Türkiye artık insiyatifi ele alarak teşebbüste ön almalıdır. Yunanistan'ı dış politikada taarruz eden değil savunmaya geçecek hale getirmeliyiz.
Bu nedenle dış politikamızı güçlü tutabilmemiz için Donanmaya çok daha önem vermeliyiz. Mavi Vatan sularından bir damla bile vermeyecek kuvvet yapısına kavuşmamız gereklidir. Mavi Vatan anlayışı ve denizlere olan ilginin yeniden uyanışını kaçırmamalıyız. Bu bizim için son şanstır.
Eğer Yunanistan'a karşı isteklerimizi kabul ettirmek istiyorsak güçlü bir donanma yapısını kurmak zorundayız. Denizlere hakim olduğumuzda Türkiye daha güçlü olacaktır.
Yazı: Özhan Bakkalbaşıoğlu © Copyright (İZİNSİZ KOPYA EDİLEMEZ)
11/03/2021