Yunanistan-Mısır Anlaşmasında Meis “Hayal Kırıklığı”…
09 Ağustos 2020, Pazar 22:13
Meis’in “Kıbrıs ve Yunanistan’ın ortak MEB’i olduğuna inananlar büyük hayal kırıklığı içerisinde”
“Yunanistan, Anastasiadis ve Hristodulidis tribünlere oynamak için dış politika yapsın diye ateşle oynamaya devam etmek niyetinde değil”
Lefkoşa, 9 Ağustos 2020
POLİTİS gazetesi; deneyimli bir Rum Büyükelçi’nin, “Yunanistan-Mısır anlaşması, burada Lefkoşa’da, Kıbrıs ve Yunanistan’ın ortak Münhasır Ekonomik Bölgesi (MEB) olduğuna inananlarda - ki bunlara ülke liderliği de dâhildir - büyük bir hayal kırıklığı yaşattı” dediğini yazdı.
Politis, Yunanistan’ın, kısa süre önce İtalya ile imzaladığı anlaşmanın devamı niteliğinde Perşembe günü Mısır’la imzaladığı kısmî deniz bölgelerini sınırlandırma anlaşmasının, Rum tarafında, Meis’in anlaşmaya neden dâhil edilmediği konusunda bir kafa karışıklığı yarattığına dikkat çekerek, buna, deneyimli bir Rum büyükelçinin yukarıdaki izahını aktardı.
Dionysos Dionysu imzasını taşıyan ve gazetenin “Yunanistan-Mısır MEB’i ve Lefkoşa’nın Korkusu” başlığıyla manşete çektiği haberde; Rum tarafında yaşanan kafa karışıklığı nedeniyle Rum Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis’in, anlaşmanın imzalanmasından 24 saat sonra ve Yunan dengi Nikos Dendias’tan kapsamlı bilgi aldıktan sonra anlaşmayı, “muhtemelen görev icabı” olumlu nitelediğine dikkat çekildi.
Haberde, Yunanistan’ın İtalya ve Mısır ile imzaladığı iki anlaşma ile aslında “adalarının kıta sahanlığı ve MEB’i konusundaki temel haklarını tescil ettiğini” ancak aynı zamanda her iki anlaşmada da önemli tavizler verdiği, yani bugüne kadar kendisini Türkiye, Arnavutluk, İtalya ve Libya gibi komşularıyla görüşmekten alıkoyan maksimalizminden uzaklaştığı belirtildi.
Yunanistan’ın Mısır ile imzaladığı anlaşmada kazandığı ve verdiği tavizler irdelenirken; yerleşim bulunmayan en son ada veya kayalığın da kara hattı olduğu ve MEB belirlenmesinde yüzde 100 etkiye sahip olduğu tezini değiştirdiği, ancak pazarlık sebepleri nedeniyle bunu hiç alenen dile getirmediği kaydedildi.
Meis adasının Mısır ile imzalanan anlaşmaya dâhil edilmemesinin Rum tarafında, “oradaki (Meis) sözde üç uluslu noktada Kıbrıs, Yunanistan ve Mısır MEB’lerinin güya kesiştiğine inananların” kafasında soru işaretleri yarattığı belirtilen haber özetle şu ifadelerle devam etti:
“MISIR MEİS YÜZÜNDEN TÜRKİYE İLE ÇATIŞMA YOLUNA GİRMEK NİYETİNDE DEĞİL”
“Ancak gerçekte, yanılgıya düşmeyenler, Yunanistan-Kıbrıs MEB sınırlandırması ‘ihtirasının’ saygı duyulmakla birlikte, gerçekçi olmadığını anlıyor. Her şey Mısır’a bağlı ve Mısır itibarlı bir oyuncu olduğunu gösterdi. Mısır 2003’te ortay hat anlaşması imzalayarak ülkemizi siyasi ve diplomatik açıdan destekledi ancak kendisi de denizinde sondaja başlamak için süratli çözümler istiyordu. Yunanistan ile de kısmî deniz bölgesi sınırlandırma anlaşması imzaladı çünkü Türk-Libya anlaşması çıkarına değildi. Mısır’ın Türkiye ile çeşitli konularda ciddi sorunları var ancak etkisine ancak Türkiye ile Yunanistan’ın karar verebileceği veya bir uluslararası mahkemenin belirleyebileceği Meis yüzünden Türkiye ile kapsamlı bir çatışma yoluna girmek niyetinde değil. Mısır-Yunanistan anlaşmasının mesajı açık ve net, tabii Kıbrıs Cumhuriyeti (mesajı) almak isterse…
“KIBRIS FIRSATLARINI 2016-2017’DE ATTI”
Kıbrıs şu ana kadar, Yunanistan’ın bölgedeki yeni ve Kıbrıs dış politikasının kopyası olmayan politikasını yakalamaya hiç hazır görünmüyor. Kıbrıs; Mısır, İsrail, Libya gibi komşularıyla meşru ve güçlü anlaşmaları Yunanistan’dan çok önce imzaladı. Elinde bu güçlü emsal ile Kıbrıs çözüm görüşmelerine çok güçlü diplomatik ve ekonomik (doğal gaz rezervlerinden dolayı) kozlarla girebilirdi ancak bu fırsatları 2016-2017’de attı.
“YUNANİSTAN, ANASTASİADİS VE HRİSTODULİDİS TRİBÜNLERE OYNAMAK İÇİN DIŞ POLİTİKA YAPSIN DİYE ATEŞLE OYNAMAYA DEVAM ETMEK NİYETİNDE DEĞİL”
Bütün analizciler Almanya’nın müdahalesinin yeterli olmadığında ve ABD’nin de pandemi ve seçim periyodunda bölgeye odaklanamadığında birleşiyor. Uzun lafın kısası yılsonuna kadar ciddi tehlikeler var. Ancak elbette bu dönemde Kıbrıs Cumhuriyeti liderliği bölgedeki durumu okuyamıyor. Kıbrıs popülist ve bir şekilde ve 1980’lerin tehlikeli politikalarına dönüş yaparak Fransa’dan 280 milyon Euro’luk silah alımına koştu. Atina ise Sayın Anastasiadis ve Sayın Hristodulidis dış politikalarını tribünlere oynamak için yapabilsinler diye bir sıcak temas ateşiyle oynamaya devam etmek niyetinde görünmüyor.”
FRANSA İLE ANLAŞMA “OYUNU DEĞİŞTİRİYOR”
Haftalık SİMERİNİ; “Kıbrıs-Fransa Savunma Anlaşması ‘Game Changing’” başlığıyla ikinci manşet olarak verdiği haberinde, Fransa ile Güney Kıbrıs arasındaki “savunma anlaşmasının” 1 Ağustos itibarıyla yürürlüğe girmeye başlamasının bölgedeki jeopolitik dengeler açısından çok önemli addedildiğini yazdı.
Fransa’nın Güney’de hava ve deniz varlığı göstermesinin, Rum yönetiminin “savunma zırhı” düzeyini yükselttiğini kaydeden gazete, anlaşmanın “kamuoyu önünde konuşulmayan” kısımlarına atıf yaparak, Fransa ile olan anlaşmaya dair öngördüğü şu bilgileri verdi:
“Fransız Deniz Kuvvetleri’nin daimi varlığı için Kıbrıs limanının kullanılacağı ve bununla beraber Mari’deki deniz üssü yükseltilene kadar Limasol veya Larnaka limanlarının kullanılacağı işitiliyor. Son zamanlarda, Limanlar Başkanlığı’nın Milli Muhafız Ordusu üssü bitişiğinde bulunan alanın, Fransa’nın ihtiyaçlarına uygun olarak şekillendirilmesi için tahsis edileceği düşünülüyor.
Baf’taki ‘Andreas Papandreu’ hava üssü, bölgedeki misyonlara veya operasyonlara katılan Fransız savaş uçakları tarafından konuşlanma ve kullanım için düşünülüyor.
Fransa, iki silahlı kuvvetlerin izlediği taktiklerin uyumlaştırılması maksadıyla ilk yıl için bölgede büyük bir hava deniz tatbikatı düzenlemeyi üstleniyor.
Fransa, Kıbrıs’ı ülke ölçülerine uyumlu yüzer imkânlarla takviye etmeyi inceleyecek.
Milli Muhafız Ordusu envanterindeki Fransız menşeli silah sistemleri derhal yükseltilecek ve Kıbrıs MEB’inin tamamını kapsayacak bir radar gibi yeni nesil sistemler ilave edilmesi ivedilikle incelenecek.”
FRANSA’NIN DOĞU AKDENİZ’E “GERİ DÖNÜŞÜ”…
Haftalık KATHİMERİNİ; “Fransa’nın Doğu Akdeniz’e Dinamik Dönüşü” başlıklı haberinde, Rum-Fransız anlaşmasının yürürlüğe girmesi ile “Fransa’nın Doğu Akdeniz bölgesine ‘geri dönüşüne’ dair jeopolitik bir adım atılmış olduğunu yazdı.
Gazete, Rum tarafındaki diplomatik bir kaynağa dayanarak, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un büyük patlama yaşanan Beyrut’a gitmesi ve orada cereyan edenlerin Fransa’nın kaybettiği zemini geri kazanma arzusundan ayrı düşünülemeyeceğini, bu durumun, bölgede rol edinmeye çalışan Güney Kıbrıs’ın da işine geldiğini ekledi.
Gazete, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in siyasi parti başkanları ile son yaptığı bilgilendirme toplantısında söylediklerinden, Rum Yönetimi’nin, sağlayacağı kolaylıklara karşılık Fransa’dan “üçüncü ülke saldırısı durumunda aktif destek alacağının” anlaşıldığını kaydetti.