Yunanistan ile Olan Siyasetimiz Ne Olmalıdır?
26 Ekim 2022, Çarşamba 16:57Hani bir laf vardır “ Herkese anladığı lisan ile konuşmak lazımdır “ veya “Kör tarifle görmez, sağır feryatla duymaz, Herkese anladığı dilden konuşmak gerekir “
Cumhuriyet kurulduğundan beri Yunanistan ile birçok konuda uzlaşma olanağımız kalmadığı dönemlerde bile uzlaşma ve barış arayışımızı gerçekleştiremedik. 1963/67 yıllarındaki KIBRIS sorunu bir örnek olarak verilebilir. Sonunda 1974 Barış Harekatı yapılmıştır.
Özellikle Yunanistan’ın yabancı tarihçilerin yazdıkları ile Trıpoliçe Girit , Balkan Savaşı ve İstiklal Savaşı’nda yaptıkları vahşet ve katliamlarını okumamız gerekli. ABD’li tarihçi J.McCarthy Anadolu’da 640 bin Türk insanının Yunan ordusu tarafından öldürüldüğünü yazmaktadır. İngiliz tarihçi Arnold J Toynbee İzmir’in işgalinden sonra organize katliamlar yapıldığını anlatıyor. Tüm bunlara rağmen 19 Mayıs tarihini Pontus katliamı olarak ilan ettikleri gibi anıtlar diktiler. Hani çoğunluğumuzun gittiği ve bazılarımızın Kos adıyla söyledikleri İSTANKÖY adasında. İstanköy’deki Türk eserleri ve Denizcilerimizin mezarlarının ne halde olduğu ayrı bir konu. Atina’da “Kostantinapolis 450 km” yazılı trafik tabelaları mevcut. İnebahtı Deniz Savaşı yapıldığında varlığı bile yokken sanki katılmış gibi anıt diktiler ve Mıttekocıs çelenk koydu.
Bir başka konu Adalar, ilk silahlandırılmaya başlandığında Türkiye ne yaptı? Koca bir HİÇ.
Batı Trakya Türk azınlığını tanımadı Avrupa insan hakları mahkemesinin kararlarına rağmen.
Yunanistan’da yeni bir tek cami yapılmadığı gibi var olanlarda yıkılmaya terk edildi.
Mezarlıklar yok edildi, Türk kültür varlıkları kaderine terk edildi.
Türkiye’de kiliseler onarıldı hatta yeni yapılan oldu. Cemaati olmayan yerlerde Eyüp papazı ayin yaptı. Batı Trakya’da seçilmiş müftüyü değiştirdiler. Bilindiği gibi Türkiye’de Rum azınlık ortalama 5 bin civarındadır. Batı Trakya’da 170 bin Türk vardır.
Devamlı mazlumları oynayarak başta ABD olmak üzere tüm Avrupa ülkelerini yanına çekti.
Türkiye yukarıda bir kısmı anlatılan örneklerde hep yapıcı olmuştur. Barışı aramıştır. Köklü devlet anlayışı ile “Yurtta sulh cihanda sulh’’ ilkesine bağlı kalmıştır. Türkiye çok iyi bilmektedir ki olabilecek bir savaşta ağır sonucu Yunanistan alacaktır. Bırakın ABD’yi Dedeağaç üs kurmuş. 48 saatte hangi adasını, hangi alt yapısını koruyacak?
Yunanistan bizim feryat derecesindeki uyarılarımıza sağır kalıyorsa o zaman Türkiye siyasetini karşılıklı mukabele esasları çerçevesinde ayarlamalıdır.
Neden Türklere yapılan katliamların anıtları dikilmiyor ve yaşananlar aynı Yunanistan okullarında olduğu gibi okutulmuyor!
Neden hala ruhban okulu dosyası kapanmıyor?
Kültür varlıklarımızın korunmasında neden tek taraflı davranıyoruz?
Adaların silahtan arınması için zaman odaklı diplomatik süreyi neden vermiyoruz?
Neden Batı Trakya Türkleri için AİHM kararlarını uygulatmıyoruz?
Milli marşlarındaki satırları dünya kamuoyuna niye açmıyoruz? Barbarlığın ne zamandan beri Yunan ulusunun içinde olduğunu anlatmıyoruz.
Anadolu insanına sahiplenmesini tüm bilim felsefe ve tarihçilerin Yunan olmadığını anlatamıyoruz.
Bu bir ırkçılık değildir. Bu haksız yere ve yalanlarla dolu bir iftira kampanyasından onun anlayacağı dille konuşmaktır
Bu konu Ermenistan ve diğerleri içinde geçerlidir.
Yunanistan ve onun gibilere şunu söylemek istiyorum: Siz yokken tarihte biz vardık. Sabırlı ve tevekkül içinde yaşarız. Sabrımızı sakın test etmeyin. Tarih uzun bir süreçtir. Bu haksız coğrafya er geç değişecektir.
Sonuç olarak “Nush ile uslanmayanı tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir “ Umarım tekdirde kalırız.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.
Yorumlar
Mümin KIR
04-11-2022 19:22Komutanım, öncelikle elinize emeğinize sağlık. Yavuz hırsız ev sahibini bastırır aymazlığı içinde olan Yunanistan'ın bu derece uluslararası pervasızlığa erişmesi sanırım sadece Yunanistan'ın suçu olmasa gerek. Umarım uyarılarınız dikkate alınır ve özeleştiri yapma anlayışına erişiriz. Saygılarımla.