YAŞAR KEMAL VE ?FRANKOFON TÜRKLER?
30 Aralık 2011, Cuma 13:28Üç gün sonra huzur ve refah beklentileri içinde geçen 2011?de bitiyor.
İktidar memleketi iyi yönetebildi mi? Halkın reyleri ve yönlendirilmiş kamuoyu yoklamalarına göre cevap, ?evet, iyi.?
Bu değerlendirme mevcut demokrasi normlarına göre yönetme yetkisi veriyor. Eğitim seviyesi ve hayat standartları dikkate alınarak Anadolu?nun doğusuna doğru ilerledikçe refah seviyesi, kadın- erkek okuma yazma oranı düşüyor; diğer yandan başka bayrak, başka yönetim isteyenler çoğalıyor. İyi de iktidar partisinin oyları da yer yer %55-60?ları geçiyor. Burada bir terslik yok mu? Hep eğitimsiz kalmaya, bölünme tehditleri altında yaşamaya mecbur muyuz ? Sert, haşin dalgaların bütün tayfaları güverteye sermesini ve sonrada teknenin alabora olmasını mı bekleyeceğiz. Bu halk daha iyi aydınlatılarak reyleri ile geminin rotasını çağdaş, güvenli limanlara doğru değiştiremez mi? Kim bilir, belki! Ama yok yok, siz gene Yaradan?a sığınıp, muhalefet yapıyor gibi görünerek iktidar saflarında yerinizi alın. Ama unutmayın ki arızalı uçak uzun zaman havada kalamaz. Er veya geç iner. Çok yazılıp konuşulan konuların dışına çıkarak biraz da edebiyatçıları ve onların bizim dışımızda oluşan güçlerinden mesela: İstanbul?a ödül vermek için gelen Fransız generalden ve frankofonlardan bahsedelim. Uzaklara gidelim, çevremizde gördüklerimizi değerlendirelim.
İktidar memleketi iyi yönetebildi mi? Halkın reyleri ve yönlendirilmiş kamuoyu yoklamalarına göre cevap, ?evet, iyi.?
Bu değerlendirme mevcut demokrasi normlarına göre yönetme yetkisi veriyor. Eğitim seviyesi ve hayat standartları dikkate alınarak Anadolu?nun doğusuna doğru ilerledikçe refah seviyesi, kadın- erkek okuma yazma oranı düşüyor; diğer yandan başka bayrak, başka yönetim isteyenler çoğalıyor. İyi de iktidar partisinin oyları da yer yer %55-60?ları geçiyor. Burada bir terslik yok mu? Hep eğitimsiz kalmaya, bölünme tehditleri altında yaşamaya mecbur muyuz ? Sert, haşin dalgaların bütün tayfaları güverteye sermesini ve sonrada teknenin alabora olmasını mı bekleyeceğiz. Bu halk daha iyi aydınlatılarak reyleri ile geminin rotasını çağdaş, güvenli limanlara doğru değiştiremez mi? Kim bilir, belki! Ama yok yok, siz gene Yaradan?a sığınıp, muhalefet yapıyor gibi görünerek iktidar saflarında yerinizi alın. Ama unutmayın ki arızalı uçak uzun zaman havada kalamaz. Er veya geç iner. Çok yazılıp konuşulan konuların dışına çıkarak biraz da edebiyatçıları ve onların bizim dışımızda oluşan güçlerinden mesela: İstanbul?a ödül vermek için gelen Fransız generalden ve frankofonlardan bahsedelim. Uzaklara gidelim, çevremizde gördüklerimizi değerlendirelim.
Ülke hudutları dışında bulunduğunuz zaman, o ülkenin müzelerini, alışveriş merkezlerini, gece hayatını veya bunlardan birini; veya bir kaçını gezip görürsünüz. Tabii lisan yeterliliğinize göre, hiç büyük kitapçı dükkanlarını gezdiğiniz veya alıcı gözüyle tetkik edip araştırdığınız oluyor mu? Buralarda kaç Türk yazarının eserlerini kıyıda köşede görebiliyorsunuz? Mesela: Lizbon, Prağ, Mumbai ( Bombay) veya Montevideo?dasınız; iki, zor ama bilemedin üç yazarımızın eserine belki rastlaya bilirsiniz. Bu rakam azalır, artmaz. Sanat- edebiyat konusunda sınırlarımız dışına henüz taşmış ve oralarda etki sahaları oluşturabilmiş değiliz.
17.Aralık.2011?de, Taksim?de Fransız Konsolosluğu?nda, ( onlar ?Fransız Sarayı? diyorlar,) Yaşar Kemal?e büyük, gerçekten büyük bir ödül verildi. 1802?de Napolyon Donapart tarafından ihdas edilen, ??kişilere doğuştan kazandıkları ayrıcalıklardan değil de, erdemlerinin takdir edilmesi anlamını kapsayan?? bir şeref ödülü. Bu, Legion d?Honneur?un zirvesi olan Grand Officer yani Türkçesi ile,?Büyük Subay? nişanı.
Fransa da sanata, Fransız kültürüne, hangi parti ve siyasi görüş iktidar olursa olsun gereken değer verilir. Durum böyle olunca eski genel kurmay başkanlarından Jean L.Georgelin İstanbul?a geldi. Elçilik kendisine Türkiye de, basın da ve kamuoyunda etkili olabilecek davetli listesini hazırladı. Kimler vardı derseniz: Türkan Şoray, Zülfi Livaneli, İsmet Berkant, Mehmet Barlas, Mehmet Ali Birant, İlber Ortaylı?gibi. Ancak, neden ?Türkofon Türkler? yani, ?Fransızca konuşan Türk aydınlar? dan daha çok davet edilmedi? Bilmiyorum.
Beş gün sonra Paris?te sonucu önceden belli ?soykırım yasası? ile ilgili sualler sorulur diye mi düşünüldü? Hayır, sormazlar. Hayran oldukları, kültürü ile beslendikleri topluma pek ters düşmek istemezler. Paris?te, meclis binası yakınlarında ünlü Concorde Meydanı?nda yapılan, Avrupa?nın çeşitli şehirlerinden gelen, bilinçli, üzerlerinde Anadolu izlerini taşıyan, kültür asimilasyonuna uğramamış, muhafazakar, olduğu görülen, halktan insanlar toplandı. ?Talat Paşa Komitesi?nin de kısmen etkili olduğu Ermeni ve Fransız karşıtı gösteriler yapılırken onlardan gene katılan olmadı.
Yaşar Kemal 1984?de F. Mitterand tarafından ?Commandeur? mertebesiyle taltif edilmişti. Şimdi ise ?Devlet Nişanı Büyük Şansolyesi?ne layık görüldü. Hakkıdır. Bu ödüllere layıktır. Tekrar başa dönersek bizi, bizim dışımızda kitapçı vitrinlerinde ?yüz akı? ile temsil eden 2-3 yazardan biridir. Eserleri kırktan fazla dile çevrilmiştir. Yabancı ellerde onu okuyan okuyucular Çukurova?yı, Çukurova insanını, Toroslar?ı, o zaman ki o bölgedeki ağalık ve toprak sorunlarını öğrenirler.
1972?de Nobel Edebiyat ödülüne aday gösterildi. Alabilirdi. Her zaman olduğu gibi burada da edebiyatın dışında başka etkenlerin ödülü almasına mani olduğunu düşünüyorum. Osmaniye-Hemite Köyü kıracında doğan ?Kemal Sadık Göğceli? yani şimdiki kullandığı adıyla Yaşar Kemal. ?GÖRÜŞLERİNE KATILMASAM BİLE,? Türkçenin yaşayan ulu bir çınarıdır.
Başka bir açıdan bakıldığında ise ters düşebilirsiniz. Herkes aynı fikirde olmak durumunda değil. Mesela: Marsilya-Hayfa-Varna seferinden dönen Ertuğrul Kaptan, ?Yaşar Kemal, Kürtçü-Komünist ama yaşayan ve Türkçe yazan en büyük kalemdir? dedi, ben bu makaleyi yazarken. O da Ertuğrul Kaptan?ın fikriydi.
Şimdi seksen sekiz yaşındaki bu usta kalem, 1996?da yazdığı Kürt meselesini işleyen ?Türkiye Üzerinde Kara Gökyüzü? adlı makalesi sebebiyle D.G.M?nin 20 ay hapis istemesini Fransız General?in gelip Taksim?de tören sırasında gündeme getirmesi olacak şey değildi. Belli ki Fransız Sefareti ve generalin sekreteryası iyi çalışmışlar, net, etkili bilgiler toplamışlar. Hangi yaraları, kimler nasıl tetkik edip kanamaya hazır hale getiriyor, bakınca görülüyor. Burada ve Paris?te yaşayan,?Frankofon Türkler?in söyleyecekleri bir şeyler var mı? Varsa şimdi söylemeliler. Çünkü hayran oldukları toplum üzerinde etkili değiller, bunu da bilmeliler.
Konuştuğum, sorduğum kişiler Yaşar Kemal?in ?soykırım? üzerine de birkaç şey söylemesinin tam yerinde olacağını ve zamanı olduğunu düşünüyorlardı. ?Ödül almanız konuşmanızı mı engelliyor?? diye düşünmek istemiyorum; yanılırım diye çekiniyorum.
Yoksa sizde Orhan Pamuk gibi düşünüyor da, konuşmak için zaman mı kolluyorsunuz? Ne söyleyecekseniz söyleyin, zira Kürtçülük konusunda da söylenecek fazla bir şey kalmadı. Sayın Pamuk Nobel ödülü ve eserlerinden aldığı paralarla New York?un dünyaca saygın Manhattan, Central Park?ın ?Batı Yakası?nda güzel bir daire alarak yerleşti. Bir üniversitede ders veriyor, dergilerde yazılar yazıyor. ?Man Booker edebiyat ödüllü? yazar, koyu esmer Hint güzeli Kiran Desai ile de mutlu, paşa paşa yaşayıp gidiyor. ?Soykırım? hakkında söyleyeceğini söyledi, alacağı puanları aldı.
Siz Nobel ödüllü değilsiniz, ama bu ülke gerçeklerine daha yakınsınız, ?Frankofon?lardan bile. Yaşar Kemal olarak, 88 senelik ömrünüzde askeri sevmediniz, yer yer bunu eserlerinize de yansıttınız, normaldir; sevmeyebilirsiniz. Ancak 17.Aralık.2011?de Taksim?de verilen ödülü emekli bir Fransız genel kurmay başkanı değil de, bir Türk amiral veya general verseydi, alır mıydınız ? Sizi aynı ölçülerde mutlu eder mi idi?
