VERGİ İNDİRİMLERİ KİMİN İÇİN?
03 Eylül 2020, Perşembe 19:42VERGİ İNDİRİMLERİ KİMİN İÇİN?
Değerli Deniz Ticaret Gazetesi okurları,
İki ay aradan sonra yeni yazımla sizlerle birlikteyim. Geçen iki ay pandemi süreci açısından umutlandığımız ancak ekonomik olarak piyasaların zorlandığı günler oldu. Salgın tehlikesi hala sürmekle birlikte her gün artarak devam ediyor. Endişemiz artarak gelişmeleri izliyoruz.
2020’nin başlarında yani salgının ilk günlerinde Türkiye’de ve tüm dünyada bilim insanları salgının 2020 değil, 2021’in sonuna kadar devam edebileceğini ve buna hem insanların psikolojik olarak hem devletlerin politikalarını belirlemeleri bakımından hazırlıklı olmaları gerektiğine dikkat çektiler.
Arkasından sıkı uygulamalar geldi ve birden yeni normal adı altında eski halimize dönmeye başladık. Sonrası malum… Yine vakalar tırmanışta. Biraz üzerine düşündüğümde 2021 sonuna kadar devam edebilir, söylemlerinin kesilmesine sebep olarak piyasaların rahatlatılmasına olan ihtiyaç olarak görüyorum. Çünkü insanlar temel ihtiyaç maddelerine inanılmaz derecede talep gösterirken, diğer harcamalar tamamen dip yapmış haldeydi. Bunun sürdürülemez bir durum olduğu aşikardır.
Tüm dünya gibi ülkemizde de bir takım ekonomik politikalar uygulamaya konulmaya başlandı. Bunlardan bazıları, kısa çalışma ödeneğinin uzatılması, nakit ücret desteğinin gerçekleşmesi, işten çıkarma yasağı, bir çok hizmet ve üründe KDV oranlarının düşürülmesi gibi. Bu teşvikler veya teşvik demekten daha doğru bir tanım olacaksa hane halkını ve esnafı rahatlatmak için açılan kredilerdi.
Bu noktada bu uygulamaların işe yarayıp yaramadığının tartışmasını yapmak istiyorum. Öncelikle kısa çalışma ödeneği; bildiğiniz gibi ilk uygulamaya başlanan önlemlerden biriydi. İş dünyasının işini başlangıçta önemli ölçüde kolaylaştırdı. Sonradan uzatıldı ve Ağustos sonu itibariyle 2 ay daha uzatıldı. Oysa işyerlerinin neredeyse tamamı şu an açık, insanlar çalışıyor fakat işverenler de çalışanlar da şimdilik durumdan memnun olduklarından iki tarafta ses çıkarmıyor. Uygulama devam ediyor ve devlet de buna göz yumuyor. Yani alan razı, veren razı gözlemci hiç oralı olmuyor! Teşvik adı altında işsizlik fonu sömürülüyor!
Bir diğeri nakit ücret desteği, bu uygulamada da kısa çalışma ödeneğindan faydalanamayan işverenler çalışanlarını isterlerse ücretsiz izne çıkarabilecek ve bu ödenekten faydalandırabilecek. Bu uygulamadan zannediyorum ki alan razı, veren razı taraflarından başka gerçekten memnun olan yoktur. Şöyle düşünelim, işveren bir çalışanı işten çıkaracak çıkaramıyor yasak var, çalışan tazminatını alamıyor dolayısıyla. Aylık Bin 160 TL’ye mahkum ediliyor. İstifa edip başka işe de gidemiyor içeride kalan tazminatını yakmak durumunda kalacak. E ne yapsın, bu parayla evin yolu bulunmaz. Ya istifa edecek yeni işine geçecek tazminatını yakacak yada bekleyecek bu parayla ay sonunu getirmeye çalışacak…
Asıl ve en önemli konu vergi oranlarının düşürülmesi. Bu uygulama ülkenin her bireyinin faydasına olsun diye mi yapıldı, yoksa iş dünyası rahatlasın diye mi? Buna bakmak gerekir. Zannediyorum ki bu uygulamayı geliştirenler sokaktaki vatandaşa yansısın diye yapmamışlar yada piyasanın aktörleri buna müsaade etmiyor.
Çok basit bir örnekle; dışarıda yediğimiz yemekte KDV oranı % 8’den % 1’e düşürüldü. Her gün iş yerinize yemek söylediğiniz restoranda fiyatlar bu oran kadar azaldı mı? Hayır… Eğitim hizmetlerinde KDV % 8’den % 1’e düşürüldü, özel okullardan, vakıf üniversitelerinden, kurslardan vb. eğitim yerlerinden aradaki farkı size iade edelim diyen oldu mu? Hayır…
Kira stopajları % 20’den % 10’a düşürüldü. Brüt kira üzerinden anlaşan bir esnaf, stopaj % 10’a düşürülünce vergi dairesine % 10 yatırdı, kalan % 10’u mal sahibine ödedi. Kime faydası oldu kimseye… Ya bu uygulamayı çıkaranlar artık gayri resmi uygulamaları kabul edip, içlerine sindirmişler ya da stopajın mal sahibinden tevkif edilmek suretiyle vergi dairesine ödendiğini bilmiyorlar! İkincisini düşünmek bile istemiyorum ama birincisini de kabullenemiyorum.
Herkesin ÖTV’de indirim beklerken bir gece ansızın yükselmesi konusuna giremiyorum bile.
Özetle, bir emekli maaşıyla geçinen insanlarımızın cebinden daha az para çıkarak daha çok fayda sağlayabildi mi? Hayır. O zaman bu uygulamalar ya yanlış ya yetersizdir. Peki nasıl olmalıydı? Benim kanaatime göre sektörel veya bazı oranlarda değil, tüm işlerde belli tarihe kadar bir alt orandan KDV uygulanması kararlaştırılıp fiyatların belki beli kırılabilirdi.
Her şeyi bir kenara bırakalım Ağustos sonu açıklanan ikinci çeyrek büyüme rakamlarını değerlendirelim. En büyük büyüme % 27,8 ile finans ve sigorta sektörü. Zaten Türkiye’nin en çok karlılığı olan ilk on şirketinin bir çoğu da bankalar değil mi? Bu büyüme neyi gösteriyor? İnsanlar daha çok borçlanmaya devam ediyor, daha fazla krediye talep devam ediyor. İnsanlar geleceğinden harcamaya, çocuğunun hatta torununun geleceğini kullanmaya devam ediyor. Bunun için de tek çözüm yolu var; üretim, üretim, üretim… Aynı zamanda Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı affına da ihtiyaç olduğunu da belirtmek istiyorum.
Son olarak Karadeniz açıklarında bulunan doğalgaz rezervinden bahsetmek istiyorum. Bu şüphesiz çok büyük bir iş, umarım konuşulandan çok daha kısa süre içinde kullanıma başlanabilir ve ucuza bu doğalgazı kullanabiliriz. Aynı şekilde Doğu Akdeniz’de yapılan aramalardan da umutla bir müjde bekliyoruz. Tabi Doğu Akdeniz’de durumlar biraz karışık. Tüm bölge ülkeleriyle uzlaşarak bu sorunu çözebilirsek en büyük kazanımı biz sağlarız diye düşünüyorum.
Son bir teşekkür de Mavi Vatan’ı konuşulur kılmayı başarabilen ve herkesin burası da bizim vatanımızın bir parçası, buralara da sahip çıkmalıyız, algısını belleğimize yerleşmesine vesile olan herkese etmek istiyorum.
Bir sonraki yazımızda salgının geride kaldığını ve güzel bir gelecek hayalini konuşabilmek umuduyla…
Sevgiyle kalın.
Cem Özkan
03.09.2020
