Tuhaflıklar - 5
25 Ağustos 2022, Perşembe 13:17Fotoğraf: Sevim Erdoğan Durmuş
İstanbul’un Sahibi Yok
İstanbul Valisi, İst. Emniyet Müdürü, İst. Trafik Müdürü, ilçe kaymakamları hiç kusura bakmayın. Bana kızmayın da.
Ben ve benim gibiler İstanbul’da kanunun kuvvetini görmek istiyoruz. Birkaç örnek sıralayayım;
Beşiktaş, Çırağan Sarayı’nın bulunduğu cadde 14/08/2022 günü saat 02:45 suları… Arap çocuğu jipini sağa çekmiş, arabın yalellisi çalıyor. Arap çocukları da kendi oyunlarını oynuyorlar. Ortada hiçbir trafik polisi yok.
Atv’nin biri sağ kaldırımdan süratle gidiyor. Sol taraftan araç konvoyu geliyor. Üstünde sunroof’ları açık, dışarı sarkmışlar, anırıyorlar.
Nara atan mı ararsın, küfür eden mi ararsın!
Sağ şeritte duran bir araç, sol şeritte duran bir araçla sohbet ediyor. Sanırsınız mahalle kavgası. Gündüz trafikte en ufak gecikmeye korna çalanlar yok. SİZE GÖRE İSTANBUL’UN SAHİBİ VAR MI, YOK MU? Bana göre yok…
İçinizde Sülün Osman’ı Hatırlayanlar Var mı?
Sülün Osman, Galata Kulesi’ni, Galata Köprüsü’nü ve eskiden Taksim meydanında suların önünde bulunan İş Bankası’na ait kumbara görünümlü saati birçok kişiye satmasıyla meşhurdur. En çok da saati satmıştır. Saatin altında durur, saate bakana- saatini ayarlayana gözünü kestirdiğini İş Bankası’nın saatini satarmış. Satarken de saf vatandaşa günde 100 kişi saate baksa 1 liradan 100 lira alırsın diyerek saati son alıcısına devredermiş. Saati kendince satın aldığını zanneden saf vatandaş ellerini ovuşturarak müşterisini bekleyince ilk saatine bakıp saatini ayarlayandan (eskiden saatler 24 saatte bir kurulduğundan zembereği boşalmaya başlayınca ayar gerekiyor) 1 lirayı isteyince saatini ayar eden uyanık vatandaş ‘’NE PARASI ULAN!’’ diyerek yoluna devam edermiş. Bir, üç, beş, yedinci kişi derken kimse para vermeyince saatin sahibi olduğunu zanneden saf vatandaş doğru belediye karakolunun yolunu tutunca kendisine Sülün Osman tarafından dolandırıldığı anlatılır. Saf vatandaş, başını iki elinin arasına koyar, kara kara düşünür ama iş işten geçmiştir.
Yelkencinin Gazetesi Arşivi
Üç Kağıtçılar
Genç nesil gerçek üç kağıtçıları bilmez. Yaşı benim gibi yetmişi bulanlar ‘’Hadi bul karoyu al parayı’’sözlerini çok iyi bilirler. Bugünün tabiriyle üç kağıt açanın toplanan kalabalık arasında en az iki tane yandaşı vardır. Onlar inşaatlarda çalışmış, boyalı tahta bavuluyla memleketine gidecek olanları çok iyi tanırlar. O garibanın yerine önceden tırnakla işaretlenmiş olan karo iskambil kağıdına para bastırırlar. Garibanı üst üste kazandırırlar. Biraz sonra gariban, biriktirdiği başlık parasını hep kazanacağı ümidiyle üç kağıda yatırır ve parasının tümünü kaybeder. Bu olaya sıklıkla Eminönü’nde soba satıcılarının orada rastlardık. İçinizde benzer sahneyi rahmetli Kemal Sunal’ın filminde görenler vardır.
Tombalacılar
Günümüzde sokaklarda tombalacı kalmadı. Elinde iki, üç tane Amerikan sigarası ve tombala kartlarıyla bıçkın delikanlıların takıldığı kahvelerin civarında dolaşırlar. Davet aldıkları zaman ilk karşılaştıkları soru: ‘’İzmir mi, Kıyak mı?’’ sorusudur. Tombalacı o soruya İstanbul argosu ile cevap verir ve bıçkın delikanlı kartı seçer. Tombalacı da torbayı sallayarak taş alır. Bıçkın delikanlı seçtiği tombala kartından bir paket Amerikan sigarası kazanır. Tombalacı bunun üzerine yumurta topuklu ayakkabısına doğru hamle yapar, çorabının içinden bir sigara paketi daha çıkarır ve o bölgeye fazla takılmaz. Voltasını alır gider.
GÜNÜMÜZDE ÜÇ KAĞITÇILARIN DA TİPLERİ DEĞİŞTİ. TOMBALACILAR DAHA BÜYÜK BOYUTTA ÇALIŞIYORLAR. (Kumarhaneler)
Yazı: Gölge Kaptan
Yayına Hazırlayan: Özge Durmuş / K. Y. Yazı İşleri Md.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.