İstanbul
21 Aralık, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.30
  • EURO
    35.15
  • ALTIN
    2406.9
  • BIST
    10401.67
  • BTC
    67490.92$

Truva Atları ve Türk Atlıları

06 Şubat 2023, Pazartesi 10:45

Truva Atı

Fotoğraf: Copyright Levent Ağaoğlu  Nisan 1975 Çanakkale

Cover Photo. Wooden Trojan Horse. Canakkale 23 April 1975 Wednesday

© Copyright photos by Levent Ağaoğlu

Truva Atları

Truva atlarını ilk kez Yunanlılar Anadolu Yarımadasında yer alan Truva kentine saldırılarının son aşamasında kullanmışlardır. Bizzat savaşarak elde edemedikleri neticeyi tahtadan bir atın içerisine gizledikleri askerlere gizlice Truva‘nın içine hileyle sokarak bu kez netice almışlardı. Savaşlar esas itibariyle hile ve aldatmacaya dayanmaktadır. Batının Türkiye ile olan ilişkisi de aslında barışın tesisi değil sürekli savaş oyunu şeklinde cereyan etmektedir. Orta Çağlarda Haçlıların atlıları ile Türkiye’ye saldıran batılılar en sonunda Çanakkale saldırılarında da netice alamamışlar ve o tarihten itibaren karar değiştirerek kendi içimizdeki insanları devşirerek kullanma yoluna gitmişlerdir.

Örneğin bu konuda Avrupa Birliği tarafından organize edilen fonlar, Türkiye’nin birliğe üye yapılıp güç kazanmasını engel olmak maksadıyla, özellikle ülkenin eğitim almış kesiminin, profesyonel insanlarının etkisizleştirilmesi yoluna gidilmektedir. Bu konuda reklamcılık, iletişim sektörü medya sektörü, yayınevleri, sivil toplum kuruluşları sürekli fonlarla beslenerek hile ve aldatmaca yoluyla Truva Atı konumuna getirilmektedir.

MÖ 1184 den günümüze kadar gelen 3200 yıllık tarih boyunca batıdan Türkiye’ye gelen saldırılarda sürekli içerdeki Truva atları kullanılmaktadır. Bu, batının tecrübe ederek netice aldığı ve yetkinleştiği bir pratiktir. Türkler atı kullanarak 8600 kilometrelik yolu Asya’nın içlerinden Avrupa’nın içlerine yüzyıllar boyunca kat etmişlerdir. Kullanmakta bu kadar mahir oldukları at ise bu kez kendilerine karşı Truva’da tecrübe edilerek başarılı olunmuş bir savaş oyunu olarak geri dönmüştür ve halen de aynı teknik kullanılmaktadır.

Türk siyaset adamlarından seçilenlere, Batı tarafından Truva atı fonksiyonu yönlendirilmiş ve içlerinden batının çıkarlarına hizmet eden siyasi kişilikler öne çıkartılmış desteklenmiştir.

Çok partili siyasi hayatın ülkemizde ABD tarafından başlatılmasından itibaren Truva atları peyderpey kullanılmaya başlanmıştır.

Türk Atlıları

İngilizlerin, Truva Atı olarak Anadolu‘ya saldıran Yunan kuvvetleri tarihteki Truva Savaşı neticesinden emin olarak ümitli olmuşlar fakat Türk süvarilerinin, Türk atlılarının saldırılar ve yarma harekatları neticesinde mağlup olmuşlardı. Atlılardan oluşan Türk Süvari alayı Kurtuluş Savaşı esnasında birinci derecede etkin olmuş bir savaş gücüdür ve yarma harekatı yaparak Yunan kuvvetleri Komutanı Trikopis’in çadırına 100 metre mesafeye kadar ulaşmışlardı.

Yunan kuvvetleri Komutanı Trikopis neticede esir alınmış ve daha sonra da anılarını kitaplaştırarak Türklere olan minnettarlığını dile getirmiştir. Mustafa Kemal Atatürk kendisini bizzat Anadolu’da alıkoyarak Yunanistan’da idam edilmesinin önüne geçmiştir.

Mustafa Kemal Atatürk 1922 Eylül’ünde Türk Atlılarının Truva Atını nasıl gönderildiği yere gerisingeri yolladığını veciz ifadelerle dile getirmişti.

“…Süvari tümenlerimizle, piyade kıtalarımız düşmanı ezip İzmir’e yürümekte birbiriyle yarış etmişlerdir. İzmir rıhtımında süvarilerimizin kılıçları denizde şekillenirken, piyadelerimiz Kadifekale’de Türk bayrağını semaya yükselttiler”

(A.S.D.III., s.35-40). 21 Eylül 1922 : Atatürk’ün, Aksam gazetesi muharriri Falih Rıfkı (Atay) Bey’e, İzmir’de Büyük Taarruz ve Zafer hakkında demeci

Batı Yapılanması

Huylu huyundan vazgeçmezmiş, Batı, savaş yöntemlerini barış koşullarında da kullanmaya devam etmektedir ve edecektir. Ülkemizin Truva Atları ile dopdolu olduğunu hiçbir zaman unutmayalım. Maksat hile ve aldatma yöntemlerine dayanarak Türkleri yaşadığı topraklarda kontrol ve esaret altında tutmaktır. Truva atları sizden biri olarak gözükürler, sizin değerlerinizin sözcüsü gibi konuşurlar. Ve bu şekilde aklınızı ve varlığınızı, batının hizmetkarlığı adına kullanmak girişimlerinden hiç vazgeçmemektedirler.

Truva Atları ve Türk Atlıları

Türkler Asya’dan Avrupa’ya 10.000 km’ye yakın yolları yüzyıllar boyunca atları ile aşıp geçerken kendilerine yeni yurtlar yeni yaşama sahaları ararken, Anadolu‘nun milattan önceki devirlerde yaşayan yerli halkı ise adalar denizine karşı kıyısındaki Avrupa kıtasındaki Yunanistan‘dan gelen Truva atı ile gelen saldırılara göğüslemekle meşguldü. Bir tarafta zamanları ve zeminleri at sırtında taşıyan Türk atlılarının dinamizmi ile diğer yandan  tahtadan yapılmış bir hile ve aldatma atının içine saklanmış güya savaşçılar. Bu sözde savaşçılar daha sonra ki yüzyıllarda yine arkalarına Avrupalı güçlerin özellikle de İngiltere’nin desteğini alarak Anadolu’ya saldırmışlardı.

Bizim burada net olarak gördüğümüz Asya kıtasının yiğitçe azmi ile Avrupa kıtasının hilekarlığıdır.

Truva

Fotoğraf: Copyright Levent Ağaoğlu  Nisan 1975 Çanakkale

Cover Photo. Wooden Trojan Horse. Canakkale 23 April 1975 Wednesday

© Copyright photos by Levent Ağaoğlu

Bir yüzyıl önce Truva Atı Yunanistan’ın saldırısını Türk atları ile püskürterek devamında cumhuriyeti ilan eden Türkiye’nin göğüs göğüse çarpışarak elde ettiği netice, tekrar devamında ise Truva Atı kurumları ve Truva Atı kişiler ile içimize yerleşen bu Batı yapılanmasının ülkemizde sonlarına gelindiği artık apaçık ortadadır.

Cumhuriyetimizin özellikle son 80 yılında ülkemizin içerisinde Truva Atı kurumlar ve kişilerin yaygınlığı ortadadır. Cumhuriyetin 100. yıldan itibaren bu tarz yapılardan kurtulmaya başlamamız elzemdir.

Yüzyıllar boyu Avrupa’nın içlerinde bulunan denge unsuru Türkler sayesinde bulundukları bölgelerde barış dönemlerini ve kıta çapında bir barış dengesini birlikte yaşayan Avrupa kıtası, Türklerin Avrupa’dan atılması neticesinde 20. yüzyılda iki tane Dünya Savaşı yaşamıştır, gözüken odur ki üçüncü Dünya Savaşı da Avrupa’nın kapısındadır artık.

Birinci Dünya Savaşı’ndan derslerini alan Türkler ikinci Dünya Savaşı’na girmedikleri gibi, bundan sonra Avrupa içerisinde cereyan edecek genel savaşın da içerisinde yer almayacaklardı.

Avrupa’nın müzeleri Türkiye’den kaçırılan antikalar ile doludur. Bu eserler acaba neden Avrupa’ya kaçırılırken Asya’dan ve Afrika’dan böyle bir girişim söz konusu olmamıştır, bu gözlemler, Türkiye’nin hangi kıtaların yanında veya hangilerinin karşısında yer alacağını daha açık olarak ortaya koymaktadır.

Levent AĞAOĞLU

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

google