İstanbul
22 Aralık, 2024, Pazar
  • DOLAR
    32.30
  • EURO
    35.15
  • ALTIN
    2406.9
  • BIST
    10401.67
  • BTC
    67490.92$

Teknemi Sattım

27 Nisan 2021, Salı 12:50

 

TEKNEMİ SATTIM

 

Aylarca aradıktan sonra bulabildiğim ve 1998 yılında satın aldığım Jeanneau marka, Sun Shıne modeli teknemi, 15 nisan 2021 tarihinde sattım.

 

TEKNE ALMAK başlıklı 8 bölümlük yazı dizisinden sonra kaleme aldığım  ilk yazımın başlığının TEKNEMİ SATTIM olması ne büyük çelişki değil mi? Trajik ve komik bir durum.

 

23 yıl beraber denizlerdeydik. Onunla beraber yaşlandım. İkimize de yaşlandığımızı hatırlatanlar var. 23 yılda biriktirdiğim o kadar çok hatıram varki.

 

23 yılda neler mi yaşadık. 3 kızım o teknede büyüdü, yüzme öğrendi. Eşim, baldızım, baldızımın oğlu ve onlarca kişi, o teknede yüzme öğrendi. Onlarca insana bilabedel yelken, denizcilik, navigasyon derslerini o teknede verdim. Şu anda çoğunluğunun bir yelkenlisi veya motoryatı var. Tabii para ile ders verdiklerim de var.

 

Ne fırtınalara beraber girdik, beraber çıktık. Çok denizci bir tekne. 10 bofordan limana beraber kaçtık. 7 ve 8 boforlar bizim için hiç sorun olmadı.

 

İsmi BENİNİ. İsmini gören İtalyanca zannediyordu. Halbuki 3 kızımın isminin ilk iki harfinin birleşmesinden oluşmuş bir isim. BEnsu, lsu, lüfer. 1985'de denize inmiş. 36 yaşında.

 

Neden sattım? Net bir şekilde ifade edebilirim ki, DEVLETİN AMATÖR DENİZCİLERE BAKIŞI (daha doğrusu BAKMAYIŞI) yüzünden sattım. DEVLETİN AMATÖR DENİZCİLİK POLİTİKASI (daha doğrusu POLİTİKASIZLIĞI) yüzünden sattım. Bunun tek cevabı bence bu.

 

Devlet, biraz genişletirsek siyasi partiler Amatör Denizciyi sevmiyor. Çünkü tanımıyor. Laf aramızda, Amatör Denizci de kendisini tanıtmıyor. Siyasiler ve bürokratlar denizcilere ÖCÜ gibi bakıyor. Daha da kötüsü hepsini zengin zannediyor. Yada uygulanan politikalar ile denizi gittikçe daha da pahalılaştırarak, kalabalık olmasını engellemeye çalışıyor. Bazılarının dediği gibi HIRPANİLERİN, yani orta gelirlinin, dar gelirlinin, memurun, işçinin, öğrencinin, emeklinin denize çıkmasını engelliyor.

 

Bu pahalılık nasıl oluyor diye bir soru sormak, herhalde abesle iştigal olsa gerek. Ben yazılarım ile çok kez değindim ama zaten herkes biliyor. Devlet biliyor, siyasiler biliyor, bürokrat biliyor. Ama Amatör Denizci bilmiyor, acısını hissediyor. Bu bayağı kuvvetli bir acı.

 

Canı acıyanın acısı o kadar büyükki, cıyaklıyamıyor. O cıyaklamayınca, diğerleri vurun abalıya misali zam üstüne zam yapıyor. Akıllara zarar marina fiyatlarına artık akıllara zarar barınak fiyatları ilave oldu. Euro üzerinden % 30-40 zamlara bile ses çıkartmayan bir denizci kitlesi oluştu. İlaveten yeni MAVİ KART yönetmeliği tam bir giyotin gibi başımızın üstünde sallanır vaziyette. Bu iki konu benim teknemi satmam için yeterli oldu.

 

Yetmedi, telsiz harçları ilk sinyali verdi. Devlet telsiz harcını 600TL'ye çıkarttı. Nasıl olduysa, örgütsüz Amatör Denizciler şikayet etti, CİMER’e şikayetler gitti, telsiz harçları önceki yıl seviyesine düşürüldü. %500 gibi zam hangi kifayetsiz bürokratın aklına geldi diye sormuyorum bile. Ne de olsa Amatör Denizci ve genişletirsek DENİZCİLER zengin insanlar ve öderler değil mi? Ama, herkesin cebinde bir telsiz var artık. Adına CEP TELEFONU deniyor. Bu telsiz harcı zamlı veya zamsız ne anlama geliyor ki?

 

Ben bu 600TL'lik yağsız kazık mahiyetindeki telsiz harcını duyunca, telsizi söküp harç yerine 1998'de aldığım ve muhtemelen 600TL etmeyecek telsizi vermeyi ve münasip bir yere monte etmelerini isteyecektim ki, harç düştü. Helal etmeyerek ödedim. Bu telsiz harcı sadece sonun başlangıcının bir işaretiydi.

 

Ama yine de teknemi satmıyordum ki, geçen yıl 2000 TL ödediğim sigorta poliçesi priminin 6000 TL olduğunu öğrendim ve hakikaten tepem attı. Tabii direk satış kararı geldi. Sordum, niye böyle oldu? Cevap her zamanki gibi basit ve anlaşılır. Teknem 30 yıldan yaşlı olduğu için ve bu yaşlardaki teknelerden çok sayıda hasar aldıkları için esasen sigorta yapmıyorlarmış. Ancak, ben eski ve muteber (??) müşterileri olduğum için zor bela benim teknemi sigortalıyorlarmış. Tabii ki yine sordum. Çok kıymetli ve 100 yıl veya daha eski teknelere sigorta yapmıyor musunuz? Yapmıyoruz dediler.

 

Cevabın içinde yer almayan, ancak benim algıladığım hususlar ise şunlar;

  1. Uzun süredir teknelere hasarsızlık indirimi uygulanmıyor? Çünkü denizciler zengin ve hasarsızlık indirimine ihtiyaçları yok. Zaten itiraz eden de yok.
  2. Teos marinadaki tusunami tazminatlarını bizim sırtımızdan çıkartmaya çalışıyorlar.
  3. Denizciler ve özellikle amatör denizciler marina fiyatlarına itiraz etmiyorlar. Poliçe primlerini de öderler.
  4. Sigorta şirketleri oligopol piyasası oluşturmuşlar. Bir nev’i tekel diyebiliriz. Hemen hepsinin primleri ve teminat türleri ve miktarları aynı. Piyasaya satıcı olarak girmek zor ama alıcı çok. Aynı bankalar gibi.
  5. 30 yıldan eski teknelerde çok hasar aldıkları bana göre palavra. Çünkü son yıllarda yaşlı olduğu için batan veya hasar gören bir tekne ben bilmiyorum. Bu konuda sigorta şirketlerinden bilgi beklemek hakkımız. Umarım bu bilgiyi verirler. 30 yıldan fazla yaşlı tekne kendini ispatlamıştır. Çünkü batmamıştır. Bu teknenin kaptanı (yani ben) iyidir. Çünkü teknesini batırmamıştır. Yani teknenin yaşlılığı sigorta yapmamak için bir gerekçe değil.

 

Kısacası, özelde amatör denizcileri, genelde denizcileri öpme sırasına sigorta şirketleri de girmiş durumda.

 

Denizlerden artık bir Amatör Denizci daha eksildi. Ben. AdbDer Amatör Denizciler Barınak Derneği kurucu başkanı ben. Ama merak etmeyin. AdbDer’deki görevimi bırakmaya niyetim yok. Yasaklar kalkarsa mayıs 2021 ayında genel kurulumuz var. “Hadi sen git” demezlerse göreve devam. Bu güne kadar hiçbir görevimi bırakmadım.

 

Ama eskisinden daha keskin kılıç, daha sivri kalem olacağım kesin. Özellikle bu güne kadar Amatör Denizciliğe hiçbir katkısı olmayan bürokrat, siyasiler, duayen geçinen amatör denizci isimlerini yazmamaya gayret gösterdim. Ama yeni işim, bu isimleri tarihe kapkara not düşmek için kitap yazmak olabilir. TEKNEMİ SATMAK CANIMI O KADAR YAKTI Kİ, HİÇ BİRİSİ ARTIK CANIMI ACITAMAZ. Emekli olsalar dahi onların canını yakabilirim. Görevdelerse canları daha da yanabilir. Öldülerse mirasçıları utanabilir.

Görevlerini hakkıyla yapmamak, halka hizmet etmemek neymiş o kitapta yazabilir.

Şimdiden benim o kitabı yazmamam için dua etsinler. Ancak, mübarek ramazan ayı yüzü suyu hürmetine, kamu görevi üstlenenlerin görevlerini yapmamalarına rağmen duaları kabul olur mu bilmem. Allah’ın işine karışamam. Tabii, bende, bütün bu rezaletlere rağmen, AdbDer’e destek olmayan Amatör Denizciler için böyle bir kitap yazmaya başlar mıyım? Onu da bilmiyorum. Şimdilik bir fikir sadece. Belki kitap yerine daha etkili bir yöntem kullanabilir. Mesela Youtube videoları gibi.

 

AdbDer kurulduğunda BARINAK sorunu sadece Amatör Denizcilerin sorunu idi. Şimdiler de hem balıkçıların, hem günlük tur teknelerinin, hemde mavi tur teknelerinin sorunu olmaya başladı. Bu nedenle AdbDer bütün denizcileri bu konuda biraraya getirecek ve güçbirliği oluşturacak yeni bir hareket planı hazırlamaya başladı. Belki AdbDer’in tüzüğünün ve isminin de değiştirilmesi gerekecek. Bütün denizcileri kapsayan bir isim ve tüzük değişikliği olabilir. Bunu zaman gösterecek.

 

Ben artık karaya oturdum. Ne zaman denize açılmak için bir tekne alırım bilmiyorum?  Herhalde denizcilerin kendilerine ait ve ucuz barınak ve çekek yerleri olduğu zaman bir tekne alırım. Ömrüm yeterse.

Hilmi Atilla ÖZBANK

27/04/2021

google