İstanbul
22 Aralık, 2024, Pazar
  • DOLAR
    32.30
  • EURO
    35.15
  • ALTIN
    2406.9
  • BIST
    10401.67
  • BTC
    67490.92$

TEKNE ALMAK – 6  (TEKNE TÜRÜ)

02 Şubat 2021, Salı 16:15

 

TEKNE ALMAK – 6  (TEKNE TÜRÜ)

 

Bu dizi yazının artık sonlarına geliyoruz. Bir tekne alacaksanız önce BARINAK işini halletmeniz gerekli. Bu konuya nihayet bundan sonraki yazımda değineceğim. Tabii size yine AdbDer – AMATÖR DENİZCİLERBARINAK DERNEĞİ’nin varlığını hatırlatıyorum.

 

7. HANGİ TÜR TEKNE SATIN ALMAK İSTİYORSUNUZ?

 

Tekneden tekneye fark var. Ama hepsinin ortak özelliği, suda yüzmesidir. Hiçbir tekne batması için inşa edilmez. Yüzmesi için inşa edilir. O halde öncelikle, batarsam korkusu varsa, bu korkunuzun beyhude olduğunu bilmelisiniz. Ayrıca günümüzde batmayan tekneler yapılmakta. Özellikle küçük ve kamarasız tekneler artık batmaz özellikte.

 

Bir tekne, sizin otomobilinizden daha emniyetlidir. Bunu ben demiyorum, istatistikler böyle söylüyor.  Otomobil fiyatına tekne alabilirsiniz. Otomobilde yatamazsınız, tuvalete giremezsiniz, yemek pişiremezsiniz ama teknede bunları yapabilirsiniz. Tekne denizdeki karavandır. Ancak otomobil ile tekne arasında önemli bir fark vardır. Otomobil bozulduğunda, servis nerede olursanız olun size yardıma gelir. Tekne denizin ortasında arıza yaparsa, sağa çekip servisi bekleyemezsiniz. Denizde hizmet veren servis yoktur.

 

O halde, bütün bunları dikkate alarak teknenizi seçebilirsiniz. Öncelikle bir motoryat mı alacaksınız, yelkenli mi? Bütçenizi de unutmamak gerekir.

 

Motoryatlar yelkenlilere göre satın alırken daha ucuzdur. Daha hızlıdır. Fırtınadan hızla kaçabilirler. Fırtınaya yakalanırlarsa işleri zordur. Bir yelkenli satın alırken motoryata göre biraz daha pahalıdır. Ancak yavaştır. Fırtınadan kaçamaz ama fırtınaya dayanıklıdır. Motoryatı rahatsız eden rüzgar yelkenliyi sevindirir ve bedava tarafından hızını artırarak hedefe gider. Özellikle  bir yelkenlide rüzgarı kıçtan veya geniş apazdan alırsanız, havanın sertliğini bile anlamayabilirsiniz. Denizciler “Arkadan gelsin de nasıl gelirse gelsin” demektedirler.

 

Motoryatları belki ucuza alırsınız ama  yakıt masrafları oldukça fazladır. Yelkenlilerde küçük motorlar olur ve sadece motorla seyir yapmanız halinde bile yakıt masrafınız azdır. Genelde bir yelkenlinin bir sezonluk yakıtı ile bir motoryat bir günlük seyri ancak yapar veya yapamaz. Üstelik bir yelkenlide rüzgardan yararlanıyorsanız (ki öyle olmalı. Yoksa yelkenliye binmenin ne manası kalır ki?) yakıt masrafı, limandan çıkış ile limana giriş yakıtından ibaret olur.

 

Diğer yandan satın alacağınız teknenin inşa malzemesi de önemlidir. Saçtan imal edilmiş bir tekne ağırdır, ancak ucuzdur. Bakımı da çok zor ve pahalı değildir. Sağlamdır. Eğer aluminyum ise paslanma derdi ortadan kalkar. Ama karinaya 1 TL düşürün ve almayın. O noktadan teknenizin delindiğini görebilirsiniz. Gerek saç, gerekse alüminyum teknelerin onarımını genel olarak sizin yapmanız pek mümkün değildir.

 

Beton tekneleri hiç saymıyorum bile. Ne yalan söyleyeyim, aklım almıyor. Zaten son zamanlarda etrafta hiç beton tekne görmüyorum.

 

Eğer tekne geleneksel inşa malzemesini yani ağacı kullanarak yapılmışsa sıcaktır, hoştur. Ancak elinizden vernik, boya, zımpara, çivi, çekiç, testere gibi aletler hiç düşmez. Diğer taraftan, ağaç teknelerde karina her daim kontrol altında tutulmalıdır. Bir ağaç teknenin su yapması normaldir. Ancak karinanın çürümesi yüzünden ağaç değiştirmek de normaldir. Kısacası bakımı çok zordur. Bir de yeni moda var. Ağaç tekneleri polyester ile kaplıyorlar. Bazıları masraftan kaçmıyor, epoksi ile kaplıyor. Epoksi ağacın içine işlediği ölçüde, ağacı da epoksi yapıyor. Ancak fiber ve polyester ağaca işlemiyor. Bir tarafta hala canlı ağaç, diğer tarafta kimyasal bir madde. Ağacın ömrünü kısalttığı kesin. Ben epoksi kaplamayı bir dereceye kadar anlıyorum. Özellikle ağacın iki tarafına da epoksi uygulaması bana çok cazip gelmese de, tekneyi ağaçtan epoksiye çevirmek gibi bir sonucu yaratabiliyorsa teknenin ömrünü uzatabilir. Ancak fiber ve polyester kaplama, özellikle ağacın iki tarafına uygulanıyorsa, kanaatimce ağacı öldürecektir ve teknenin çabuk çürümesine neden olacaktır.

 

Biraz pahalı olmakla beraber, fiber tekneler, özellikle karinaları epoksi ile takviye edildiyse veya tekne doğrudan epoksi ile imal edilmişse, size ömrünüz kadar hizmeti rahat rahat verecektir. Onarımı kolaydır. Kendi başınıza onarımını rahatlıkla yapabilirsiniz. Bu açıdan fiber, polyester ve epoksi tekneler benim birinci sırada favorimdir. Ancak 2.el fiber teknelerde, tekne 10 yaşını geçmiş ise karinasında ozmoz olabilir. Bu hastalığı da aslında kendiniz tedavi edebilirsiniz.

 

Günübirlik geziler ve amatör balıkçılık için kamarasız bir tekne alacaksanız batmama özelliğinin olup olmadığını incelemenizde yarar var.

 

Diğer yandan küçük teknelerin bazıları römorka bindirilerek kışın evinizin bahçesinde bekletilebilir. Bunlardan bazıları hem batmaz hem yelkenle seyir yapma hem de motorla sürat yapma kabiliyetini haizdir.  Otomobilinizin arkasında römorkla bir göle bile götürebilirsiniz. Çok amaçlıdır ve özellikle denize fazla zaman ayıramayacaklara ve o tekneyi bahçesinde veya marina çekek yeri dışında muhafaza edebileceklere tavsiye ederim.

 

Diğer yandan römorkla taşınabilen, kamaralı, tuvaletli, mutfaklı, hem yelkenli hem motoryat özelliği olan tekneler mevcut. Üstelik batmama özelliği olanları da var. Marka vermiyorum ama bilen biliyor zaten. Römorka yükle, yola çık. Yolda yoruldun veya geceleyeceksin diyelim, geç teknene uyu. Otomobilinizin arkasında taşıdığınız karavan. Bir göl veya deniz kıyısına gittiniz, rampa buldunuz, indirin suya ve keyfini yaşayın.

 

Tabii, bütçesi müsait olanlar tek gövdeli bir tekne alabileceği gibi, çok gövdeli de alabilir. Çok gövdeliler katamaran ve tirimaran olarak ikiye ayrılır. Özellikle yelkenli çok gövdeliler önemli avantajlara sahiptir. Genel olarak tek gövdelilerde ağır bir salma vardır ve teknenin süratini azaltır. Çok gövdelilerde salma olsa bile ağır değildir ve tek gövdelilere nazaran katamaranlar % 50 oranında, trimaranlar 2-5 kat daha hızlıdır.

 

Katamaranlar yaşam sahası açısından motoryatlar kadar geniş imkan sunabilirken, yelken ile seyir zevkini de size verir. Tek gövdeliler yelken açıldığında yatarlar ve bazılarını bu rahatsız edebilir. Ama katamaranlar genelde 5 dereceden fazla yatmazlar. Trimaranların çoğunluğunda tek gövdelilerin yaşam sahası kadar bile alan yoktur. Ama çok hızlılar. Bazı trimaranların sancak ve iskele gövdeleri katlanarak ana gövdeye yapıştığından, marina ücretleri tek gövdeli gibi ödenir. Ancak katamaranların marina ücretleri tek gövdelilere nazaran iki kat gibidir.

 

Bu arada katamaranların ülkemizde gittikçe yaygınlaştığını fakat trimaran satın alan bir Türk ile henüz tanışmadığımı belirtmek isterim. Fethiye’de bir trimaran gördüm. Hızına hayran kaldım.

 

Bir diğer konu, teknenizin derinliği. Salma taşıdığı için tek gövdeli yelkenlilere derin su lazımdır. 10 metre boyundaki bir yelkenlide genel olarak 2 metre derine giden bir salma vardır. Denizin dalgası,  çırpıntısı gibi hususlarda dikkate alındığında en az 3 metrelik bir suya demir atılabilir. Ancak motoryatların, yelkenli bile olsa katamaranların ve trimaranların su kesimi, yani derinliği fazla değildir. Belinize kadar gelen veya boyunuzu aşmayan suya bile demir atmak mümkündür. Yine katamaranları ve trimaranları sıkıştığınız zaman veya ihtiyaç duyduğunuzda kumsal bir sahile karaya oturtabilirsiniz. Tek gövdelilerde bu mümkün değildir. Hemen yan yatarlar.

 

 

8. SİZİN İÇİN HANGİ TÜR TEKNE UYGUN?

 

Bu kadar bilgiden sonra, size uygun tekneyi artık seçebilirsiniz. Bütçeniz müsait, eşinizin oluru ve desteği var, gideceğiniz maksimum mesafe belli, zamanınız var, yeterince eğitimlisiniz. Haydi tekneyi seçelim.

 

Günübirlik geziler bana yeter diyorsanız, kamarasız, batmayan, kıçtan takma motorlu  küçük bir tekne sizin işinizi görecektir. Fiber ve epoksi gibi bir malzemeden yapılmış ise, batmama özelliği de var ise, ağaç tekneye nazaran pahalıdır ama sizin için yeterlidir. Ağaç tekne de alabilirsiniz.

 

Kamaralı, tuvaletli, mutfaklı ve içinde yatabileceğiniz, uzak rotalara dümen tutabileceğiniz bir tekne istiyorsanız; yelkenli mi yoksa motoryat mı olmalının cevabını vermelisiniz. Eğer teknenizin size spor olanaklarını da tanımasını istiyorsanız 7’den 77’ye ve hatta ölene kadar yapabileceğiniz ender sporlardan birisi yelkendir. Yelken iyi bir spordur ve sanılanın aksine bir yelkenliyi idare etmek için güç gerekmez. Tekniğini bilmeniz ve teknenin vinç gibi donanımlarını verimli kullanmanız yeterlidir. Ama hiç hareket edilmeyen, yan gelip yatarak abralayacağınız bir yelkenli henüz icat edilmedi. Yelkenlinin size sunacağı özellikle uzun seyirlerdeki hareket sizin için çok faydalıdır. Motoryatta ise limandan kalkış ve yanaşma dışında seyir esnasında fazla bir hareket yapma gereği yoktur. Zaten hedefinize çabucak gidersiniz. Kısacası hareket olsun diyorsanız yelkenli, o kadar da hareket etmek istemiyorsanız motoryat önerilir.

 

“Zamanım çok, ağır ağır ve ucuza, hatta bedavaya gitmek istiyorum” diyorsanız yelkenli öneririm. “Benim için para önemli değil, zamanım kısıtlı, gideceğim yere hızlı gitmek istiyorum” diyorsanız motoryat öneririm.

 

“Çok uzun yol yapmak istiyorum, hatta dünya seyahati yapmak istiyorum” diyorsanız sadece yelkenli öneririm. Eğer teknede çok fazla mazot tankı yoksa, yani özel üretim değilse, bir motoryatın okyanus geçmesi mümkün değildir. Ama bir yelkenli 80-100 litrelik mazot deposunu doldurur ve hiç mazot harcamadan, rüzgar gücü ile okyanusu geçer. Dünya seyahati yapan bir motoryat ben hatırlamıyorum. Ama yelkenli ile dünya seyahati yapan çok sayıda insan var.

 

“Yaşam sahası geniş olsun” istiyorsanız önerim tartışmasız motoryattır. “Hem yaşam saham geniş olsun, hem yelkenli olsun” diyorsanız katamaranı öneririm. “Çok hızlı, hatta zaman zaman motoryat kadar süratli bir yelkenli olsun” diyorsanız, yaşam sahası da pek önemli değilse ülkemizde örneğine pek rastlamadıysam da dış gövdeleri katlanabilen trimaran yelkenli öneririm.

 

Motoryat almak isteyenlere bir önemli tavsiyem var. İçten takmalı iki adet dizel makinesi olan bir motoryat alınmalıdır. Bir motor bozulur ise öbür motor ile yola devam ederler. Benzinli motoryatlara oldum olası ısınamadım. Çünkü benzin patlayıcıdır ve sizi istemediğiniz kadar ısıtabilir. Tek motoru olan motoryatlar da benim için pek cazip değildir.

 

Bir yelkenli teknede motor arızası o motoryattaki kadar önemli değildir. Neticede yelkenlerin motoru yelkenleridir. Ana yürütücü güç yelkendir. Bu yüzden bir yelkenli tekneye iki adet motorun olsun demek abestir. Rüzgarın olmadığı bir yerde kıyıya yakınsanız ve aleyhinize akıntı yoksa, yelkenlinizi botunuzun motoru ile kıyıdan uzaklaştırmak mümkündür. Hafif bir rüzgar bile motoru bozuk bir yelkenliyi limana götürür.

 

Söz motordan açılmışken, elektrikli motorlardan bahsetmesek olmaz. Motoryatlarda bir örneğini görmedim ve duymadım. Motoryatlar için gerekli gücü elektrikli motorlar üretemiyor olabilir. Sadece Muğla / Dalyan’da delta içinde hareket eden teknelerden bazılarına güneş panelleri takviyesi ile koymuşlardı ama yaygınlaşmadı. Ancak motor gücüne çok ihtiyaç duymayan yelkenlilere elektrikli motor konulabiliyor.

 

Eskiden elektrikli motorlar için 12 adet akü gerekiyordu. Boyutları küçük bile olsa yelkenlide yer bulunamıyordu. Son zamanlarda 6 adet akü ile işi bitirdiklerini duydum. Bir de jenaratör konuyor. Güneş panelleri ve rüzgar jenaratörü ile takviye yapılıyor.

 

Bir yelkenlide elektrikli motor, sadece motor seyri yapılıyorsa ve güneş ile rüzgardan akülerin şarjı yapılmıyorsa (rüzgarsız gece seyirlerinde) mazot sarfiyatı dörtte bire iniyor. Örneğin benim yelkenlimin 27 HP motoru ve 85 lt mazot tankı var ve İstanbul Fethiye arasında sadece motor seyri yaparsam 2 depo mazot harcıyorum. Eğer elektrikli motorum olsaydı, bu sarfiyat yarım depo olurdu. Elektrikli motorlarda mazot sarfiyatı jenaratörün çalıştırılmasından kaynaklanıyor.

 

Elektrikli motorların diğer bir avantajı, bakıma ihtiyaç duymamalarıdır. Yağ ve filitre değiştirme derdiniz yok. Mazot sarfiyatı yok. Yani hemen bütün teknelerin muzdarip olduğu yağ ve mazot kokusundan kurtuldunuz demektir. Ancak hala dizel motorlar ile kıyaslarsak çok pahalılar.

 

Tekneye kaç kişi bineceksiniz? Misafir seviyor musunuz? Teknenize misafir gelecek mi? Bu sorular teknenizin boyunu ve kamara sayısını belirleyecektir.

 

Tekneye yalnız başınıza binecekseniz, arada sırada veya bazen biraz uzun süreli sevgiliniz gelecekse, ya da evliyseniz ve çocuğunuz yoksa, ya da çocuklarınız teknede sizinle beraber yaşamaya gelmeyecekse, teknede misafiriniz de olmayacaksa, sadece karı-koca seyahat edecekseniz, tek kamaralı, mutfağı ve tuvaleti olan 7-8 metrelik bir tekne sizin işinizi fazlasıyla görür. Paranızı boşuna harcamayın derim. Bir de çok fonksiyonlu, römorklu, batmaz bir tekne alırsanız, sizden keyiflisi yoktur.

 

Eğer çoluk çocuk bineceksiniz teknenize, nüfusunuza göre teknenizde kamara veya yatacak yer olması gerekir. Dolayısıyla tesbit edeceğiniz yatak sayısı ve kabin sayısı teknenizin boyunu size verecektir. Ondan sonra da bütçeniz ile almanız gereken teknenin fiyatını karşılaştırma işi var tabiki.

 

 

9. TEKNE SATIN ALIRKEN SİZE KILAVUZ OLACAK BU İŞİ BİLEN GÜVENDİĞİNİZ BİRİSİ VAR MI?

 

İster sıfır bir tekne alın, isterse ikinci el. Bilginize güvenseniz bile yanınızda mutlaka işi bilen ve sizin güvendiğiniz bir arkadaşınızın olmasını tavsiye ederim. Fikir fikirden üstündür. Sizin göremediğinizi o görebilir. Sizi ikaz edebilir. Özellikle 2. el tekne satın alırken bu yardımı mutlaka almalısınız. Böyle bir arkadaşınız yoksa, tavsiye edilen iyi bir broker, iyi bir eksper size yardımcı olabilir. Broker veya ekspere bu konuda para vermekten kaçınmayın. Sizi satın alırken karlı çıkartabileceği gibi, almamanız gereken bir tekneyi  almanızı önleyerek zarara uğramanızı engelleyebilir.

 

Kullanılmış ikinci el bir teknenin bazı avantajları vardır. Genel olarak donanımları tamdır. Denizci bir tekne olduğu ispatlanmıştır. Nede olsa, siz sahip olana kadar denizlerde dolaşmış ve fırtınalar yemiştir. Ancak, çalışmayan elektronikleri, arızalı vinçleri, çürümüş palamarları, darbeli ve iyi onarılmamış gövdesi, fiber ise karinasında ozmozu olabilir.

 

Ucuz diye hemen satın almaya kalkmayın. Ucuzdur, vardır bir illeti diye düşünün. Bir tekne olması gerekenden ucuz ise iki sebebi olabilir. Sahibi paraya sıkışmıştır, yada onarımı çok pahalıya patlayacak önemli bir arızası vardır. Eğer satıcı, “Bütçe” bahsinde açıkladığım oranları dikkate alarak tekne edinmiş biri ise birinci ihtimal devre dışı kalır ve teknenin illetli olduğu şeklindeki ikinci ihtimal iyice kuvvetlenir.

 

Bana bir ağabeyimiz, “Bir katamaran tekne var, bakalım mı?” diye sordu. Kaç para dedim. Kamaralı, mutfaklı, tuvaletli küçük bir katamaran idi ve sadece 9.000TL'ye satıyorlarmış. İnanamadım. Tam satın alacakken beni aramıştı. Hemen gidip baktık, bıraktık karinasını, bordası bile ozmoz olmuştu. Tekne alenen çürümüştü. O tekneyi o haliyle onarmaktansa, bahçeye çekip kalıp olarak kullanıp yenisini yapmak daha iyiydi. Ancak açıkçası 9.000 TL kalıp yapmak için yüksek bir rakkamdı. Ben bir ara kalıp yapmak için alayım dedim ama yaşam sahası bana uygun değildi. Modelini de pek tutmadım.

 

(DEVAM EDECEK),

Hilmi Atilla Özbank

02/02/2021

 

google