SÜRGÜNE AÇILAN YELKENLERDEN ADALAR MÜZESİ'NE
02 Ekim 2017, Pazartesi 23:56SÜRGÜNE AÇILAN YELKENLERDEN ADALAR MÜZESİNE
SÜRGÜNLER...
Gözyaşı, korku, ızdırap, hüzün, özlem, vedalar ve bilinmezliğe giden hayatlar
.
Arkada bırakmak zorunda kaldığımız aileler, çocukluğumuz, gençliğimiz, hayallerde yaşayacak geçmişimiz, vatanımız. Bizi biz yapan tüm değerler .
Arkada bırakmak zorunda kaldığımız aileler, çocukluğumuz, gençliğimiz, hayallerde yaşayacak geçmişimiz, vatanımız. Bizi biz yapan tüm değerler .
Bitip tükenmek bilmeyen savaş yılları, ihtiraslar, herkesin pastadan pay alma çabası, vahşetler, acımasızlık, insanın insana olan zulmü, hep daha fazlasını isteyen insanoğlu. Diğer yandan da ailesini, vatanını korumaya çalışan yaşama mücadelesi veren ve bu uğurda hayatını hiçe sayan onurlu insanlar
.
Sürgün denilince ilk aklımıza gelen isimlerden biri de muhakkak Nazım Hikmet Randır. Sürgünde yaşamını yitiren, zamanında vatan haini ilan edilen şairimiz Nazım Hikmet Ranın Davet şiirindeki mısraları bu durumu yeterince gözler önüne seriyor.
Dörtnala gelip Uzak Asyadan
Akdenize bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket bizim.
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benzeyen toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim.
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
bu davet bizim
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,
bu hasret bizim
Yine sürgündeki diğer önemli isimlerden biri de milli mücadeleye katılmış, Kurtuluş Savaşında Mustafa Kemal Atatürkün yanında görev yapmış, milli edebiyat döneminin tanınmış ilk kadın roman ve hikâyecisi Halide Edip Adıvar.
Büyükadalı tekstil sanatçısı Gül Bolulu da sürgün hikayelerinden yola çıkarak Adalar Müzesi Aya Nikola Hangar orta bahçesinde yer alan bu sergiyi tasarlamış. Adaya geldiğinden beri birçok sürgün hikayesi dinlemiş olması ve sürgünün hala devam ediyor olması Gül Boluluyu etkilemiş ve sürgüne giden kişileri taşıyan bu kayıklarla tekrar sürgün hikayelerini canlandırmış. Sürgün Kayıkları sergisinde her kayık bir sürgün hikayesini anlatıyor. Kayıkların bazılarının kırık olması sürgündeki insanların kalp kırıklıklarını ve acılarını temsil ediyor.
Sürgün Kayıkları Hikayesi Gül Bolulunun 2016 yılında Marmara Üniversitesi Rektörlük binasında düzenlenen Bezce sempozyumunun parçası olan bir sergiye katılmasıyla başlıyor. Sergiye hazırlanırken yelken bezi olarak Ödemiş ipeğini kullanıyor. Hayalindeki yelkenliyi tasarlarken tasarımlarını üreterek gerçeğe dönüştürmek istemesi ile ortaya bu sergi çıkıyor.
Sergiye Akillas Millasın çizimleri eşlik ediyor. Pazar Kayıklarından Şehir Hatlarına İstanbulda Seyrüsefer isimli sergisinde İstanbuldaki deniz ulaşımının tarihini panolar eşliğinde bizlere sunuyor. 30 Eylülde bitecek olan sergi yoğun ilgi nedeniyle Bienal kapsamında 30 Kasım tarihine uzatıldı.
Akillas Millasın çizimleriyle İstanbul deniz ulaşımı
Sergiyi görmek için gelenler Adalar Müzesini de görmeden dönmemeliler. Müze, adadaki yaşamı; adaların doğası ve oluşumundan bitki türlerine, adalarda gözlenen kuş türlerine, deniz canlılarından adadaki ticari yaşama, edebiyata, müziğe, eğitim ve yemek kültürüne kadar panolar, videolar ve ürünler eşliğinde bizlere yansıtıyor.
Bizans döneminde inşa edilen tapınaklar ve Büyük Saraydan günümüze kalan sütun başlığı (5.-6.yy Erken Bizans Dönemi), sütun kaidesi (Bizans Dönemi)
Bizans döneminde inşa edilen tapınaklar ve Büyük Saraydan günümüze kalan sütun başlığı (5.-6.yy Erken Bizans Dönemi), sütun kaidesi (Bizans Dönemi)
Sütun başlıklarının sergilendiği müzedeki bu bölümde Adaların ilk yapıları olan manastırlar ve seyyahların notlarıyla ada izlenimleri eşliğinde sürgün edilen imparator, imparatoriçeler ve din adamlarının hüzünlü öyküleri ve bu öyküleri betimleyen gravürler yer almaktadır.
Zırhlı Balık
Dunkleosteus ya da katil çene olarak bilinen zırhlı balığın bilim adamları 359-375 milyon yıl önce yaşadığını, boyunun yaklaşık 8-10m arasında olabileceği bu nedenle de zamanının en büyük deniz canlısı olduğunu ifade ediyorlar.
Zırhlı Balık
Dunkleosteus ya da katil çene olarak bilinen zırhlı balığın bilim adamları 359-375 milyon yıl önce yaşadığını, boyunun yaklaşık 8-10m arasında olabileceği bu nedenle de zamanının en büyük deniz canlısı olduğunu ifade ediyorlar.
Müzede ilk dikkat çekenlerden biride fotoğrafta görmüş olduğunuz Zırhlı Balık replikası. İngiliz jeolog W. R. Swan 1860lı yıllarda bu deniz canlısının fosilini Büyükadanın güneybatısında yer alan kireçtaşları içinde bulmuş. Zırhlı balığın birebir replikası Fransa Eldonia Fosil Enstitüsü tarafından buluntu fosiller dikkate alınarak Adalar Müzesi için üretilmiş.
Tabak ve ayakkabılar; Büyükada Yetimhanesi öğrencilerine ait (20.yy ilk yarısı)
Adadaki eğitim hayatına baktığımızda; Osmanlı döneminde ve Cumhuriyet döneminin ilk başlarında adadaki müslümanlar dahil her cemaatin kendi okulları varmış. Zaman içerisinde adaların göçlerle değişen yapısıyla birlikte bu okullar kapanmaya başlamış. Sergilenen ürünler arasında diplomalar, sınıf defterleri, Ruhban Okulu masası ve Büyükada Rum Yetimhanesindeki öğrencilerin kullanmış olduğu eşyaları görebilirsiniz.
Melih Cevdet Andaya ait daktilo, saat ve gözlük
Yaşamak güzel şey doğrusu
diyerek mısralarına başlayan ünlü şairimiz Melih Cevdet Andayın ve adada edebiyat sohbetlerinde, yemek davetlerinde buluşan edebiyatçılarımızın da özel eşyalarını müzede görmek mümkün. Hüseyin Rahmi Gürpınara ait takım elbise, Yakup Kadri Karaosmanoğlunun üzerinde kendi yazısı olan Anadolu Kulubü antetli kağıt, Reşat Nuri Güntekinin Büyükadadaki evinin bahçesinde çekilmiş bir fotoğraf, Melih Cevdet Andaya ait takım elbise,
Pusula (1910lu yıllar) ve Barometre
Adalara ulaşım 19.yy ortalarına kadar yelkenli ve kürekli teknelerle (bilhassa pazar ve piyade kayıkları) sağlanıyormuş. 1844 yılında buharlı gemiler çalışmaya başlamış, 2 yıl sonra da tarifeli seferlere geçilmiş. 1851 yılında ise Şirket-i Hayriye kurulmuş. Bir zamanlar adalara yolculuk yapan vapurların fotoğrafları müzenin arşivinde yer alıyor, bir kısmı da sergileniyor. Seferden kaldırılmış tarihi vapurlardan çıkan objeler de müzede sergileniyor.
Müzenin diğer bölümlerinde sağlık araç-gereçlerinden, mutfak kültürüne, evlerde kullanılan eşyalara kadar çeşitli ürünler var.
Müzenin diğer bölümlerinde sağlık araç-gereçlerinden, mutfak kültürüne, evlerde kullanılan eşyalara kadar çeşitli ürünler var.
Benim en çok dikkatimi çeken ise Mustafa Kemal ATATÜRKün bir zamanlar giymiş olduğu frağın replikası oldu. Adaların köklü ailelerinden biri olan Kordonciyanlar nesillerdir frag üretimine devam ediyor ve Atatürkün frağıda Kordonciyanlar ailesinin elinden çıkmış. Fotoğrafta görmüş olduğunuz Atatürkün giymiş olduğu frağın replikasını Levent Levon Kordonciyan adalar müzesi için üretmiş.
Mustafa Kemal Atatürkde sürgün edilen, hakkında idam kararı verilen ve kendi hayatını hiçe sayarak vatanımızı kurtarmak için doğup büyüdüğü topraklardan ayrılmak zorunda kalan çok değerli bir asker, komutan ve uzun yıllar savaşın içinde olmasına rağmen hümanist değerlerinden taviz vermeyen aksine tüm dünyaya örnek olan bir liderdir.
Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan her vatandaşın ATATÜRKümüze büyük bir vefa borcu vardır .
Ulu önder Gazi Kemal Atatürk
Soyu belli sopu belli bir yörük
Türk soyundan devlet kurmuş asil Türk
Asaletin hasletinden ders verdi
Aşka bak aşka, duy niyet özünü
Ne Mutlu Türküm Diyene sözünü
Şeytan görsün çarpıtanın yüzünü
Vecisesi öğüt verdi ders verdi
Egemenlik kayıtsız şartsız ar
Nazlı gelin üstelik de çok kibar
Kanı bozuk sütü bozuk ne anlar
Türk Bayrağı vatanıma şan verdi
Çalışmadan üretmeden öğünmem
İstiklalsiz istikbale değinmem
Ruhum diri pes etmeye eğinmem
Ezan sesi duygularda haz verdi
Atatürküm büyük devlet adamı
Baş kumandan hem de meclis başkanı
Ümmet değil büyük millet aşkını
Çankayada yaşayarak ders verdi
Duygum pınar coştuk sıra çağlarım
Atatürke vefa borcum yazarım
Emaneti kutsalımdır kollarım
Ulu önder görev verdi ders verdi.
Mehmet Tamer Altıparmak
Atatürk'e Vefa Borcu şiirinden
Soyu belli sopu belli bir yörük
Türk soyundan devlet kurmuş asil Türk
Asaletin hasletinden ders verdi
Aşka bak aşka, duy niyet özünü
Ne Mutlu Türküm Diyene sözünü
Şeytan görsün çarpıtanın yüzünü
Vecisesi öğüt verdi ders verdi
Egemenlik kayıtsız şartsız ar
Nazlı gelin üstelik de çok kibar
Kanı bozuk sütü bozuk ne anlar
Türk Bayrağı vatanıma şan verdi
Çalışmadan üretmeden öğünmem
İstiklalsiz istikbale değinmem
Ruhum diri pes etmeye eğinmem
Ezan sesi duygularda haz verdi
Atatürküm büyük devlet adamı
Baş kumandan hem de meclis başkanı
Ümmet değil büyük millet aşkını
Çankayada yaşayarak ders verdi
Duygum pınar coştuk sıra çağlarım
Atatürke vefa borcum yazarım
Emaneti kutsalımdır kollarım
Ulu önder görev verdi ders verdi.
Mehmet Tamer Altıparmak
Atatürk'e Vefa Borcu şiirinden
Fotoğraflar: Özge Durmuş © Copyright