Yorum / Analizz ddosya haaber
İstanbul
24 Kasım, 2024, Pazar
  • DOLAR
    32.30
  • EURO
    35.15
  • ALTIN
    2406.9
  • BIST
    10401.67
  • BTC
    67490.92$

Roma’nın Mirası, Doğu Akdeniz ve Türkiye

19 Ekim 2022, Çarşamba 10:47

Hadrianus zamanı MS 125 Roma İmparatorluğu.

Sarı noktalar savunma üsleridir. Toplam 28 savunma üssünün 19 tanesi Osmanlı Coğrafyasında. Yeşil renk ile bir hat şeklinde birleştirince böyle bir görüntü çıktı ortaya.

İtalya (Ravenna, Napoli), Mısır (İskenderiye) ve Fransa’da (Gesiriacum) ise büyük deniz üsleri vardı.

 

Antik Roma’nın günümüzdeki temsilcileri hangi ülkelerdir?

ROMA 1.2.3

Dünyanın en uzun süreli imparatorluğu olan Roma İmparatorluğu tarihte üç kez ortaya çıkmıştır. Birincisi Roma şehri merkezli olarak kurulmuş, daha sonra İstanbul merkezli olarak doğu Roma İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu şeklinde devam etmiştir. Birinci Roma paganizmi ile başlayıp Katoliklik ile devam ettirilmeye çalışılmış, ikinci Roma ise İstanbul’da Ortodoksluk temelli olarak 1000 yılı aşkın bir süre devam etmiş, üçüncü Roma ise 500 yıla yakın İstanbul merkezli olarak hayatiyet bulmuştur. Osmanlı imparatorları kendilerine aynı zamanda Roma imparatoru Kaiser olarak adlandırırlardı.

Fakat her nasılsa tarihi gerçekleri tahrif etmek konusunda usta olan Avrupa ideolojisi, kendi barbar kavimleri olan, Gotlar, Vandallar, Lombardlar, Franklar, Jütler ve Saksonlar gibi “barbar” kavimler sayesinde ortadan kaldırdığı Roma İmparatorluğu’nun mirasını Katoliklik üzerinden yeniden inşa etmiş, adında Roma olan imparatorluklar kurmuş, sonunda da Avrupa birliği ideolojisini Roma ile temellendirmiştir. 25 Mart 1957 tarihinde imzalanan Roma Antlaşması ile Avrupa Birliği kurulmuştur.

Daha sonra bu Katolik Kilisesi İstanbul’daki Ortodoks Roma’yı işgal etmiş feci şekilde yağmalamıştır. Buradan gelişen ise Katoliklik ve Ortodoksluk arasındaki husumettir.

Türk İmparatorluğu ise üçüncü Roma‘yı inşa ve ihya etmiştir. Bunun neticesinde savunmaya çekilen Avrupa ise Osmanlı’nın İslam medeniyeti ağırlıklı olarak ve eski Roma anlayışına da uygun olarak dinleri ve dilleri bir arada yaşatma anlayış ve felsefesine karşı daha da içine kapanmış Feodalite bencilliğini derinleştirmiştir. Feodal anlayıştan bir birlik ve imparatorluk çıkması imkânsızdır. İşte günümüzde olan da budur.

Üçüncü Roma olan Osmanlı döneminde de aynen birinci ve ikinci Roma’da olduğu gibi merkez doğu Akdeniz’dir. Mimari eserler hep doğu Akdeniz’de yapılmıştır. Roma Hukuku Justinianus tarafından Ortodoks Roma’da beş yüzlü yıllarda yazılırken, Ayasofya kilisesi de yine İstanbul’da inşa edilmiş zamanının en geniş kubbeli dini yapısıdır. Daha sonra Fatih kanunnameleri ile başlayan süreçte Justinianus gibi Kanuni olarak adlandırılan bir padişah tarafından en tepeye çıkarılmıştır. Tebaasını ehli kitap olarak adlandırılmış bütün semavi dinlerden olan insanları şemsiyesi altında barındırmıştır.  Bu anlayışlar Avrupa’nın feodal, menfaatçi ve bencil ideolojisine son derece uzaktır.

Antik dönem barbar Avrupası mimari eserlerle bezeli değildir, olanlar da cüzi miktarda Roma İmparatorluğu tarafından İtalya ve Yunanistan ağırlıklı olarak gerçekleştirilmiştir. Avrupa’nın batısında ise bu tarz eserlere ancak tek tük rastlanabilmektedir. (Roma ve Akdeniz) 

 

TÜRKİYE’DEKİ ROMA

Türkiye‘deki Lejyoner Üsleri. Tüm üsler Fırat (Fırat) nehri çevresindedir.

20 Satala
21 Melitone
22 Samosata
23 Zeugma

Batı Anadolu’da neden üs yok? Batı Anadolu savunulamaz bir bölge mi?

Mare Nostrum’un denizcilik anlayışı. Batı ve Doğu Akdeniz farkı Roma’nın savunma üslerinin dağılımı üzerinden çok net ortaya çıkıyor. Bu haritayı çok sevdim.

Akdeniz zaten Roma’nın iç denizidir. Akdeniz’in dış çeperinde 24.25.26.27.28.29.30 numara ile Doğu Akdeniz ve Kuzey Afrika kıyılarında yer alan 7 üssü bulunmaktadır.

125 tarihli Roma İmparatorluğu haritasında, Karadeniz-Doğu Akdeniz hattında, Trabzon civarındaki Satala antik kentinden başlayıp İskenderiye’ye kadar uzanan 10 lejyoner üssü bulunmaktadır.

 

Tuna boyundaki 10 üssü de dahil edersek, İmparatorluktaki 30 üssün 20’si Tuna-Fırat-Nil hattında.

ROMA, Karadeniz üzerinden Tuna ve Fırat hatlarını birbirine bağlarken, Doğu Akdeniz üzerinden Fırat ve Nil hatlarını da birbirine kenetledi. Ve Akdeniz’i iç deniz (Mare Internum) olarak adlandırdı.

Batı Akdeniz’de Cezayir’de sadece bir üs var.

Doğu Akdeniz odaklı ROMA’nın ne kadar önemli bir stratejik girişimi.

 

ROMA’NIN DEHASI

Roma İmparatorluğu lejyoner üsler haritası. Yıl 125. Çok enteresan bir stratejik harita. Aynı stratejiyi İngilizler uyguladı. Evet, dünyanın tamamına yaydılar. Malatya da Roma üssü. Sarı renkliler: Üsler. 30 adet Roma lejyoner üslerinden 10 tanesi Tuna nehri boylarında. Osmanlı ise Tuna’yı kaybedince imparatorluk gitmişti.

Roma İmparatorluğu’nun Tuna ve Fırat ile oluşturduğu Lejyoner Üsler stratejisi.

KISSA: 125 tarihli Roma İmparatorluğu haritasında Trabzon civarındaki Satala antik kentinden başlayarak İskenderiye’ye kadar Karadeniz-Doğu Akdeniz hattında 10 adet lejyoner üs var. 10 tane de Tuna boyundaki üssü katarsak İmparatorluktaki 30 üssün 20 tanesi Tuna-Fırat-Nil hattında.

Roma; Tuna ve Fırat hatlarını Karadeniz üzerinden birleştirirken, Fırat ve Nil hatlarını da Doğu Akdeniz üzerinden birbirine kenetlemiş. Akdeniz’i de iç deniz (Mare İnternum) olarak adlandırmış.

HİSSE: Doğu Akdeniz tezinin ne denli önemli bir stratejik inisiyatif olduğudur.

Sarı kutucuklar: Üsler

Trabzon’dan inen savunma üsleri hattı Mısır İskenderiye’ye kadar uzanmaktadır. Fırat nehri bir savunma noktası demek ki. Ayrıca Tuna nehri üzerinde ve Ren nehri üzerinde savunma üsleri mevcuttur. İspanya’da sadece bir tane üs vardı. Türkiye’de dört tane, İngiltere’de üç tane üs vardır. Kuzey Afrika’da sadece Cezayir’de üs vardır. Mısır üssü doğu Akdeniz kapsamındadır.

  • Avrupa (İngiltere dahil): 9 üs
  • Karadeniz-Doğu Akdeniz hattı: 18 üs
  • Afrika: 1 üs

Toplam: 28 üs

Netice olarak Roma İmparatorluğu için önemli olan Karadeniz-doğu Akdeniz hattıdır. Avrupa’daki üsler sayısı Karadeniz Akdeniz hattının yarısıdır sadece. Demek ki imparatorluğun kalbi Karadeniz-Akdeniz hattıdır.

 

SONUÇ: HANGİ ROMA?

12.000 yıllık yerleşim ve medeniyet tarihine sahip olan Türkiye açısından tarihin ve geçmişin önemi, gelecek ufuklarının tasarlanması ile ilgilidir. Bu çok uzun zaman diliminden bakıldığında geçmiş geleceğin aynası olmadır. O aynada gördüğümüz, göreceğimiz ise bu 12.000 yıllık zaman dilimindeki birikiminin zihinlerde geleceğe doğru taşınmasındır. Bu manada şu an batıda ABD ve AB kendilerini Roma’nın temsilcileri olarak lanse etmektedirler.

Hâlbuki doğu Akdeniz merkezli Roma medeniyetinin günümüzdeki temsilcisi, bölgede en uzun kıyılara sahip olan Türkiye’dir.

Roma medeniyetinin merkezi de bilgeliktir. Roman tarihte İstanbul’u dünya başkentine dönüştürmüş, Roma Hukuku İstanbul’da yazılmış, farklı dinlerden ve dillerden insanlar bir arada yaşatılmış, çağın en son yerleşim tekniği kullanılmıştır. Bunun farkında olan Osmanlı padişahları, kendilerini Kayser olarak adlandırmışladır.

Böl ve yönet politikasını esas alan batı ABD olsun AB olsun hiçbir zaman bilgelik temelli değildir, sadece menfaat merkezlidir. Osmanlılar ise ülkelerini Diyar-ı Rum olarak adlandırmışlar, Avrupa topraklarını ise Rumeli şeklinde isimlendirilmişlerdir.

Yollar, köprüler, hamamlar, kamu binaları ve Akdeniz’in ihtişamı Roma’nın mirasıdır, böl ve yönet politikalarını uygulayan batılı AB olsun ABD olsun hiçbir zaman böyle bir miras ortaya koyamamışlardır.

İtalya’da başlayan ve Türkiye topraklarında 20. asrın başlarında sona eren Roma İmparatorluğu’nun, son bulduğu topraklarda 4.kez yeniden canlanması konusu, Türkiye’nin gündeminde olmalıdır. Batının bu konulardaki bencil tavrı Osmanlıcılık yapıyorsunuz şeklindedir.

Saklamak istedikleri gerçek Osmanlı’nın Roma’nın ta kendisi olduğudur.

Tarihe ilgimiz zaten bölünmüş zaman kurgularına hapsedilmiş ve coğrafyalardan da kopuk. En çok exonym Türk dilinde var, açık ara öndeyiz ama o coğrafyalardan bihaberiz. Çin, 1978’den buyana 50 yıllık planı ile kendi hanedan tarihlerine takılmadan geleceği tasarlıyor: Made in China.

Roma Hukuku, Justinianus ile İstanbul‘da kodlanmıştır. Kanuni ile İstanbul şehri bu sefer de İslam Hukuku’nda aynı işlevi görmüştür.

KUTSAL BİLGİ, Doğu Roma dünyasında İstanbul‘da bir Kilise’nin adı iken (Hagia Sophia-Aya Sofya); Türklerde Devlet Yönetme Sanatı’dır (Kutadgu Bilig). Adlandırma aynı ama içerikler değindiğiniz metafizik/nesnellik zıtlığınca ayrışık.

İtalyanlar, Roma İmparatorluğu yolu ile dünyaya dillerini değil ama Latin Alfabesini kazandırdılar. Latince ölü bir dildir, ama Latin Alfabesi canlıdır, yaşamaktadır. İngilizler de tarihte o alfabeyi alıp kullanmaya başladılar. Fakat o alfabe üzerinden dünyaya dillerini de dikte ettiler.

Tabii, üzücü olan Batı’nın bize ait olan Roma mirasını sahiplenmesi. Bu çarpıtmayı izah eden cümleleriniz net bir tablo çıkartıyor önümüze. Siyaset tabirini de tam kullanacağımız yer burasıdır. Avrupa, Roma’nın mirasına hak etmediği halde çöktü ise bakalım siyaset üreterek bu mirası Doğu Akdeniz üzerinden geri alabilecek miyiz. Yazınızın son iki paragrafı bu anlamda umut aşılıyor. Roma İmparatorluğu’nun savunma stratejileri ezeli düşmanı olan Sasaniler’e (İran) karşı Türkiye sınırlarında şekillenmiştir. Özellikle Malatya ve Diyarbakır, Roma’nın sınır garnizonları idi. Roma Hukuku’nun yazıldığı yer Justinianus dönemi İstanbul‘udur. Geçmişten geleceğe emin adımlarla ilerleyelim.

Batı’da bir istikbal görmeyen Roma İmparatorluğu, başkentini İstanbul‘a taşımıştı. Avrupa’nın başkenti her zaman İstanbul olmuştur.  Londinium’dan (Londra)  Zerzevan Kalesine; ROMA’nın mirasçısıyız. Farkında olabilsek.

 

41.Paralel

Çizgimiz Tonyukuk’un doğduğu YunZhong ile İstanbul ve Roma arasındaki 41.Paralel’dir; 41 kere Maşallah’tır.

Bilge Güç Hattı, Sıfır Taşlarını birbirine bağlamaktadır. 41.enlem aynı zamanda gez-göz-arpacık çizgimizdir; batı-doğu arasındaki gidiş gelişlerimiz, her seferinde bizleri de daha zenginleştirecektir. Çizginin bir ucunda yer alan Çin ve diğer ucunda yeralan Avrupa bağlantıları yeni İpek Yolları ile imkânlarını sunmaktadır. Kalem ve Kılıçların Efendisi

395’de Roma çökerek İstanbul‘da yeniden kurulmamış mıydı?  Orhun-Ötüken-Semerkant-Horasan-Bursa-İstanbul-Filibe-Üsküp-Roma kuzey ekseni, Kızıl Elma Roma’sında (İstanbul) Sıfır Taşı’na varır.

İtalya’da doğan Roma’nın yeniden doğumu Türkiye‘de gerçekleşmiştir ve devam etmektedir.

 

Levent Ağaoğlu

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.