'O Tarihte “Kartal” İsimli Bir Römorkör Yok!'
05 Ocak 2022, Çarşamba 20:45Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, 13 Kasım 1918 tarihinde işgal altındaki İstanbul Boğazı’ndan geçerken düşman gemilerine bakıp, “Geldikleri gibi giderler” sözünü söylediği, Kurtuluş Savaşı’nın da ilk işaretini verdiği Kartal Römorkörü hakkında Araştırmacı -Yazar Osman Öndeş çarpıcı bir iddiada bulundu. Öndeş, 'Mustafa Kemal Paşa 13 Kasım 1918 günü Haydarpaşa’dan Sirkeci’ye Harbiye Nezareti Askeri Sevkiyat Şubesi tarafından tahsis edilen bir Motorla geçmiştir. O tarihte “Kartal” isimli bir römorkör yoktur!' dedi.
Restore Edilmişti
En son Tuzla’da yarı batık ve enkaz halinde bulunan Kartal Römorkörü, Emekli Tümamiral R. Cem GÜRDENİZ başkanlığındaki “Kartal İstimbotunu Kurtarma ve Yaşatma Platformu’ tarafından eski orijinal haline getirilerek büyük onarımdan geçmişti. Kartal römorkörünün restorasyon çalışmaları için de 7’den 70’e destek gelmişti. Halka açılması hedeflenerek restorasyondan geçen römorkörün akıbeti ise bilinmiyor...
'Bir komutanı, bir römorköre bindirmeye kalkışmak, O’nu aşağılamak olur!'
Gazetemize açıklamalarda bulunan Deniz Ticaret Tarihi Yazarı Osman Öndeş, 'Silahlı Kuvvetler’de asırlar boyunca çok önemli gelenekler vardır. Örneğin bir komutan bir yerden başka yere seyahat edecek ise, o güzergah üzerindeki tüm birliklere bilgi verilir ve o birlikler karşılama yaparlar veya önlem alırlar.
Mustafa Kemal Paşa için de aynı emirler uygulanmıştır. Bu konuda Harbiye Nezareti Askeri Sevkiyat Şubesi tarafından Haydarpaşa’dan Sirkeci’ye geçişi için bir deniz vasıtası tahsis edilmesi gibi, Sirkeci’den Pera Palas’a gitmesi için de bir araç tahsis edilmesi askeri bir gelenek ve kuraldır. Ayrıca, bir komutanı, bir römorköre bindirmeye kalkışmak, O’nu aşağılamak olur!' dedi.
İddiasını taradığı arşivlere dayandıran Öndeş, 'Yıldırım Ordusu Grubu ile Yedinci Ordu Karargahı lağvedilince, Yedinci Ordu Komutanı bulunan Mustafa Kemal Paşa Harbiye Nezareti emrine alınmıştır. Mustafa Kemal Paşa 13 Kasım 1918 günü İstanbul’a geldiğinde, Yaveri Cevat Abbas’ın hatıratında ifade ettiği üzere Harbiye Nezareti Askeri Sevkiyatın bir köhne motoru ile Sirkeci’ye geçmiştir. Bu bilgi haber olarak Minber Gazetesi’nde de mevcuttur.
Mustafa Kemal Paşa’nın yaveri Cevat Abbas (Gürer) anılarını ilk kez 1938 yılında Son Posta Gazetesi muharirine anlatmış, anıları bu gazetede neşredilmiştir. Ayrıca anıları 1939’da İstanbul Halk Basımevi tarafından “Ebedi Şef Kurtarıcı Atatürk’ün Zengin tarihinden birkaç yaprak” başlığıyla neşredilmiştir ki bir nüshası arşivimdedir. Bu eserin 164’cü sayfasından itibaren 13 Kasım 1918 günü şöyle anlatılmıştır;
“Sadrazam Mareşal İzzet telgrafında diyordu ki; (badessulh arkadaşlığımız eltaf-ı sübhaniyeden mamuldur- Barıştan sonra arkadaşlığımız Allah’ın lütfuyla olur). Bugün bu cevabı tahlile girişmeyeceğim. Ancak şu kadarını söylemek istiyorum ki, Atatük’ün Kilikya’yı ve Kilikya hudutlarını dahi bilmeyecek kadar gaflet göstermiş olan Sadrazamla Adana’dan makine başında saatlerce süren yazışmalarına şahit olmuştum.
Atatürk bütün samimiyetiyle kolayca ağlayan fakat ağladıktan sonra en müsterih (Rahatlamış) bir vücut gibi hemen oturduğu yerde uyuyan Sadrazam Mareşal İzzet’in devletin bulunduğu vaziyet hakkında aydınlatmaktan kendisini alamıyordu. Fakat her defasında aldığı cevaplar pek sudan ve aldatıcı idi. En nihayet Atatürk’ün kişiliği ortaya çıkan bu hükümetin sayılı günlere bağlı olduğunu ve pek yakında Vahdettin tarafından atılacaklarını da Sadrazama bildirmekle vicdanî vazifesini yaptı.
Fakat boş durmayı hiçbir zaman âdet edinmemiş ve cephede vazifesi kalmamış olan Mustafa Kemal uzakta kalmaktansa Yıldırım Orduları Kumandanlığından istifa etmiş, zayıf da olsa Mareşal İzzettin hükümetini İstanbul’da girişeceği faaliyet ile yaşatmayı; yapacağı işlerin birincisi olarak saymıştı. İstifası kabul olundu. Fakat Mareşal İzzet’in hükümetinin desteklenmesine yetişemedi.
İstanbul’a geldiğimiz günü hiç unutmuyorum. Şehrin çok hazin bir hali vardı.İstanbul düşman donanmalarının limana girmeleri felaketinin matemini tutuyor.. Bu büyük matemine Mustafa Kemal Paşa’yı da ortak ediyordu ( kitapta Atatürk yazılıdır).
Atatürk ile ben askerî sevkiyatın bir köhne motörü (*) ile deniz ortasında yaslanan bu çelik ormanının içinden geçiyorduk. Atatürk’ün zarif dudaklarında “Geldikleri gibi giderler” cümlesini işittiğim zaman, mütarekenin doğurduğu derin ve elemli ümitsizliği derhal unutmuştum. Cevabımda aceleci davrandım. (Size nasip olacak, siz bunları kovacaksınız paşam) dedim. Gülümsedi, aziz başının içinde belirmeye başlayan vatanı kurtarma planlarını bir an için yeniden geçiriyor gibi daldı.Sonra (Bakalım) dedi.”
'Vahim Bir Yanılgı'
Bu konuda Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’na da müracaat ettiğini, Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı’nın kendisine sayfa belirterek işaret ettiği eserlerde de 'Enterprise' (Fransızca çevirisi Şirket) isimli bir Fransız römorkörünün adının geçmediğini belirten Öndeş, 'Olmayan Kartal Römorkörünü Kurtuluş Savaşı'nın ilk işaretinin verildiği römorkör diye takdim eden anlayış, tüm iyi niyetine karşın tarihi gerçeklerin ancak belgelerle doğru olabileceğine önem vermemeleri nedeniyle vahim bir yanılgıya neden olmuşlardır. O tarihte “Kartal” isimli bir römorkör de yoktur! Bu konuda Cimer vasıtasıyla Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na ve İstanbul Deniz Müzesi’ne bilgi ilettim.'
Öndeş, 1914 devamında yabancılara ait römorkörlere seferberlik adına el konulduğunu ve donanma emrine verildiğini de belirtti, bu römorkörler; Yenikapı, Mesut, Samsun, Menderes (Ex- Semender) , Sürat, Katerin, Muha, Kurt, İğtinam, Gazal ( Underwriters), Memo, Express, Fatihiye( Futijy), İstanbul, France, Bordeaux, Maggie Grech, Bospordok, Mary Louise, Lutèce, Eole , Paris, Liverpool, İstinye, Foça, Elena, Cemil, Gürcistan, Bayraklı, Şevkiyat, Bornova, Dofen, Maltepe, Sa’na, Alemdar(Danmark), Abdül Kadir, Arslan, Süleymaniye, Leonida, Menfaat isimli römorkörlerdi. Ayrıca, Boyana, Çatalca, Oltanica, Suda, Şeref Nüma, Ereğli, İslahat, Marmara, Nüzhet, Alos, Fazılillah, Kasım Paşa, Fındıklı, Kabataş, Medvet, Resan, Cibali, Rusçuk, Tophane isimli römorkörler su tankeri veya su deposu olarak kullanıldılar. dedi.
Öndeş, Mustafa Kemal Atatürk’ün “Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa, değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtacak mahiyet alır.” sözüne de vurgu yaptı.
'Bilgi karışıklığının nedenleri'
Arşiv kayıtlarını esas alarak araştırma yaptığını söyleyen Öndeş, 'Lloyd’s Register of Shipping’den hareket edersek karşımıza Danzig’de kurulu “Werftbetriebsgemeinschaft Klawitter & Co., tersanesi çıkar. Bu tersanenin arşiv kayıtlarını incelediğimizde 383, 384, 385, 386 sicil kaydı ile Osmanlı Seyr - i Sefain İdaresi’ne Boğaz ve Adalar için 1914 yılında inşa edilen 4 şehirhatları (ferry) vapuru inşa ettiği bilgisine ulaşılır. Bu vapurlar; Kınalı, Pendik, Kartal ve sonradan satın alınmayan Bostancı’dır. Ancak sipariş sırasında adı Kartal olan vapura inşaatı devam ederken “Maltepe” adı verilmiştir.Böylece Kartal adı belgede kalmıştır. “ Bostancı” adıyla sipariş edilmiş olan vapur da Alman bayrağında kalmış ve “Stettin” adı verilmiştir. Bu konuya ait tüm belgeler yeni bir çalışmamda da yer almaktadır ki henüz neşredilmemiştir.' dedi.
Mustafa Kemal Paşa’nın Yaveri Cevat Abbas’ın 20 Birinci Teşrin (Aralık) 1938’de başlayan hatıratının ilk sayfası. Hatıratı 1939 kitap halinde neşredilmişti. 1924 sonrasında Kartal adı verilen römorkörün ilk adının “Enterprise” olduğu belirtilir. Lloyd’s Register of Shipping 1921- 1922 cildinde “Enterprise” isimli bir römorkör mevcut değildir.
https://www.denizticaretgazetesi.org/haber/o-tarihte-kartal-isimli-bir-romorkor-yok-17036