Müsilaj Yok Olmadı, Marmara’nın Dibine Çöktü
24 Eylül 2021, Cuma 14:26Mart ayında İstanbul’un kabusu olan müsilaj (deniz salyası) artık yüzeyde görünür değil. Ancak bu “yok olduğu” anlamına gelmiyor. Uzmanlar müsilajın Marmara Denizi’nde dibe çöktüğünü, bunun da sudaki oksijeni tükettiğini söyledi.
Sudaki bu “tükenişin” sadece deniz canlıları için değil, soluduğumuz hava yüzünden insanları da etkileyebileceği öne sürüldü.
Marmara Denizi’nde suyun yüzeyi temizlendi ama bu “rahatlamamız” için yeterli değil. Müsilajın dibe çöktüğünü ve sudaki oksijeni büyük ölçüde tükettiğini belirten uzmanlar, Kasım ayında tehdidin yeniden ortaya çıkabileceği uyarısı yaptı.
Üstelik denizdeki bu oksijen azalmasının canlıların yanı sıra, insanları da etkileyebileceği ifade edildi.
Marmara artık bu görüntüden kurtuldu. Peki, gerçekten de "kurtuldu" mu?
Son durumu, TRT Haber'e konuk olan Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı değerlendirdi.
Dibe çöken müsilajın denizdeki oksijeni azalttığını söyleyen Sarı şunları söyledi:
"Müsilaj 30 metre derinlikte Marmara Denizi'nin her tarafında, su içerisinde büyük kütleler halinde görülebiliyor. Bunlar şu an su yüzeyinde değil ama büyük kısmı denizin diplerine çöktü. Parçalanması da mikroorganizmaların bunları ayrıştırmasıdır. Suyun içerisinde mikroorganizmalar çözünmüş oksijeni kullanıyorlar."
Yüzeyden dibe çöken müsilaj artık Marmara Denizi'nin her yerinde... Sudaki oksijen tükeniyor, yaşam izleri yok oluyor.
OKSİJEN AZLIĞI İNSANLAR İÇİN DE BÜYÜK RİSK
Sarı, denizdeki oksijen miktarının azalmasının deniz canlılarının yanı sıra insanlar için de risk oluşturduğunu belirterek şöyle devam etti:
"Bir avuç suyu elimize aldığımızda sadece su görüyoruz ama laboratuvarda incelendiğinde orada binlerce yaşam var. Denizin içindeki oksijenin azalmasıyla binlerce canlı türü tehlike altına giriyor.
Soluduğumuz havanın içindeki oksijenin en az yarısı denizden geliyor. Biz de soluduğumuz hava itibarıyla ormanlardan daha çok denizlere bağlıyız. Marmara Denizi'nde oksijenin bitmesi demek sadece deniz canlılarının ölmesi anlamına gelmiyor, hepimizin yaşamlarında ciddi değişiklikler ortaya çıkabilecek bir durum."
"MÜSİLAJ SONUÇ, NEDENLER ORTADAN KALDIRILMALI "
Müsilaja neden olan unsurları sıralayan Sarı, atıkların denizi halen kirlettiğini vurguladı ve bireysel önlemlerin arttırılması gerektiğin söyledi.
"Müsilaj bir sonuçtur, nedenleri ortadan kaldırmamız gerekiyor” diyen Sarı, “Deniz suyu sıcaklıkları artıyor, bu iklim değişikliğiyle ilgili. İkincisi, Marmara Denizi durağan bir deniz. Bu durum da müsilajı tetikliyor. Üçüncü olarak kirlilik Marmara'yı tehdit ediyor. Marmara'nın yapısını ve iklimi değiştiremeyeceğimize göre kirliliğe sebep olan kaynakları durdurmamız gerekir" şeklinde konuştu.
KASIM AYINA DİKKAT ÇEKİLDİ
Müsilajın Kasım ayında yeniden yüzeyde görülebileceğini ifade eden Prof. Dr. Sarı, evsel atıkların arıtılmadan denize atıldığını dile getirdi ve sözlerine şöyle devam etti:
"Müsilaj kabusunun geri dönme ihtimali çok yüksek. Nedenleri ortadan kaldırmadık, sonuç neden değişsin?
25 milyon insanın evsel atıkları düzgün bir şekilde arıtılmadan denize gitmeye devam ediyor. Eylem planıyla 3 yıllık bir hedef koyduk. Denizin zamanı yok, bireysel olarak harekete geçmemiz gerekiyor.
Geçen sene Ekim ayı sonu gibi ortaya çıkmaya başladı müsilaj, zannedildiği gibi Nisan’da değil. Büyük bir değişiklik olmazsa Kasım ayında su yüzeyinde yeniden müsilaj oluşumuyla karşı karşıya kalabiliriz."
En önemli "kara delik"lerden biri, Ergene Nehri...
GREENPEACE TÜRKİYE KAMPANYA BAŞLATTI
Bu arada Greenpeace Türkiye de “Vanayı Kapat, Marmara’yı Kurtar” mesajı ile bir imza kampanyası başlattı.
“Marmara Denizi’nde tanık olduğumuz müsilaj krizi, Türkiye’nin bu eşsiz iç denizinin bir çığlığıydı bize. Bu geçen sürede araştırmalarımızı yaptık, bilim insanlarının görüşlerini aldık ve şimdi Marmara Denizi’ni kurtarmak için acil harekete geçiyoruz!” denilen kampanya duyurusunda şu ifadeler yer verildi:
“Sanayi atıkları 32 yıldır derin deniz deşarjı yöntemiyle Marmara Denizi’ne boşaltılıyor.
Oksijen seviyesi giderek azalan Marmara Denizi’nin yeni atık yüklerini kaldırmaya gücü yok. Aralık 2020’de başlatılan Ergene atık su boşaltımıyla Marmara’ya her gün ilave 700.000 metreküp atık su karışıyor.
Avrupa'nın en büyük çevre projesi olarak lanse edilen "Ergene'yi Kurtarma Projesi", Marmara Denizi'nin sonunu getirmek üzere. Sanayi atıkları Ergene Nehri'ni dünyanın en kirli akarsularından biri haline getirmişti. Şimdi bu atıklar borularla Marmara Denizi derinlerine taşınıyor.
Marmara Denizi’ni kurtarmak istiyorsak Ergene atık su boşaltımının acilen durdurulması gerekiyor. Aksi halde yalnızca Marmara değil Karadeniz’deki yaşam da tükenecek.”
- Greenpeace Türkiye imza kampanyası >>
Alıntı: TurkSail