Mesele Tersane değil arkadaş
26 Ağustos 2013, Pazartesi 10:16Gazeteci yazar Melda Onur, İstanbul Haliç Yat Limanı ve Kompleksi (Haliç Port) ile ilgili bir makale yazmış bu makaleyi sizlerle paylaşmak istedik
Projesiz bir ihaleyle 558 yıllık Haliç Tersaneleri?nin bir bölümünün satılması, önümüzdeki sıcak Eylül?ün kentsel direniş hareketlerinin bir ayağı olacak gibi görünüyor. 23 Ağustos Cuma sabahı,?ne olduğu bilinmeyen projenin? uygulanacağı yer olan Camialtı Tersanesi?nde konuyu yerel bileşenleriyle birlikte sahiplenen Haliç Dayanışması?nın basın açıklaması vardı.
Bir gün önce yani 22 Ağustos günü, Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, açık artırmayla yapılan ?İstanbul Haliç Yat Limanı ve Kompleksi (Haliç Port)? ihalesinin yürütmesinin durdurularak iptal edilmesini istedi. Odanın iptal gerekçeleri arasında alanın Endüstriyel SİT alanı olması, İstanbul Büyükşehir Belediyesi?ne 3. kişilere verilmemesi şartıyla devredildiği, kamu yararına ve hukuka aykırı olduğu yer alıyor.
Teknik ve hukuki yazıları okuduğumda aklıma şu dizeler gelir hep Cyrano?dan :
-Burnunuz ne kocaman!
-Evet! Pek kocaman... Hepsi bu mu? Bu kadarı az delikanlı! Hâlbuki neler, neler bulunmaz söylenecek? Asıl iş edada. Mesela bak;
mesala gidip baktım; üç tersanenin birbiri ardına eklendiği yerleşim alanının hem uzak hem yakın tarihine...
Meselenin tersane olmadığını gördüm arkadaş!
TERSANE İŞÇİLERİNDEN UZAK VE YAKIN TARİH
Haliç Dayanışması?nı oluşturan mahalleliler, tarihçiler, şehir plancıları, mimarlar, gazeteciler, öğrenciler, sanatçıların yanı sıra eski tersane çalışanlarını, işçilerini, mühendislerini görmek ve onların tanıklıklarını dinlemek büyük zenginlik. Ellerinde çeşitli sloganların yazılı olduğu pankartlarla yıllarca ekmeğini yedikleri tersanenin yok edilmesine karşı direniyorlar. Elinde, ?Ekmek yediğin kaba?? pankartı taşıyan emektar bir işçi ?Harabe ve izbe olduğu söyleniyor, oysa benim kaynak makinam hala çalışır vaziyette. Tersane bugün üretime geçebilecek vaziyette? diyor. Zira Haliç Dayanışması?nın bir bileşeni olan Gemi Mühendisleri Forumu da, Tersane-i Amire'nin en önemli parçasının, ?Metruk görüntüye sahip eski tersanelerin turizme kazandırılması? adı altında ortadan kaldırılmasına tepkili.
Tersane 558 yıllık olunca sözlü tarihi de zengin. İşçiler birer birer anlatıyorlar:
1 Mayıs işçi eylemlerine Kurtuluş Savaşı döneminde verilen ilk destekler... ?Amele Bayramı? yılları? 1974 yılında Kıbrıs çıkartması sırasında NATO ile yaşanan gerginlik, 3 hücumbotun tersaneden çıkarılabilmesi için verilen mücadele ve bu süreçte Tersane Komutanı Sulhi Özertem?in kalp krizi geçirerek hayatını kaybetmesi... Elinde Atatürk?lü Türk bayrağı taşıyan bir emektar işçi 1989 yılı tersane eylemlerini, grevleri, yürüyüşleri, polisle karşı karşıya gelmeleri anlatıyor. Aralarında askeri casusluk ve şantaj davasında yargılanan denizciler de var.
Bazıları ise daha eskilere uzanıyor. Bir taraftan Fatih Sultan Mehmet anılıyor, diğer taraftansa donanmaya olan düşkünlüğüyle de bilinen, müzisyen padişah 3. Selim. Geminin inşa edildiği kızak ?Valide Sultan kızağıdır? diyor bir tanesi. Bir diğeri haykırıyor üzüntüyle: ?Barbaros Hayrettin?in Akdeniz?i Türk gölü yapmasını sağlayan Osmanlı gemileri burada üretildi.?
O sırada birileri İstanbul-Venedik kıyaslaması yapıyor. Venedik Tersanesi?nde de, Haliç Tersanesi?nde de 3 taş havuz bulunuyor. İki tersanede de 2 kızak varmış. ?Zamanında gemi yapma, en büyük donanmaya sahip olma yarışı olmuş iki şehir arasında? diye anlatıyorlar.
KİMSESİZLER MEZARLIĞINDA BİR KIZIL YILDIZ
Gemi İnşaatı ve Makinaları Yüksek Mühendisi Tansel Timur, aynı zamanda Gemi Mühendisleri Odası eski başkanlarından. Tam 9 yıl bu tersanede çalışmış. Sohbet ederken çok dramatik bir öykü de dinledik:
Tersane çalışanları 12 Eylül sonrası tersanenin çok yakınındaki ?kimsesizler mezarlığı? adıyla anılan Kulaksız?daki mezarlığa gece vakti pek çok kişinin taşındığını görürler. Ama ne olup bittiği, kimlerin getirdiği, kimlerin gömüldüğünü bilemezler. Aradan yıllar geçer, Tansel Timur bir gün mezarlığa bakmaya gider ve orada taşında yıldız olan bir mezar görür. Yaklaşır ve mezar taşını okur. Mezar, 12 Eylül 1980 sonrası, 14 Kasım günü polis tarafından gözaltına alınan ve 16 Kasım günü işkence ile öldürülerek kimsesizler mezarlığına gömülen TKP Merkez Komite üyesi ve aynı zamanda İstanbul İl Sekreteri olan Mustafa Asım Hayrullahoğlu'na aittir. ?Deniz yoldaş? kod adlı Hayrullahoğlu?nun mezarı daha sonra ailesi tarafından bulunur ve yerine yıldızlı mezar taşı dikilir.
ERDOĞAN, CAMİALTISPOR?DA OYNAMIŞ
Tersanenin öyküleri, yaşanmışlıkları anlatmakla bitmiyor. Tersane işçileri, Camialtı Tersanesi?ne adını veren mekanın ünlü kulübünü işaret ediyorlar yoldan aşağı doğru:
?İşte burası da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan?ın futbol oynadığı ünlü Camialtıspor Kulübü. Başbakan antreman için işte bu bulunduğumuz yolda koşardı.?
Sağ tarafınıza Kasımpaşa Deniz Hastanesi?ni aldığınızda yolun sonu işte bu sözünü ettikleri toprak yola çıkıyor.
Anılar sadece tersane işçilerine ve Başbakan?a ait değil. Tansel Timur eliyle işaret ediyor: ?Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım da şurada 3. katta çalıştı yıllarca??
Anılar birbiri ardına sıralanıyor. Tabii yalnızca anılar yok? Aralarında Aynalıkavak Kasrı?nın da yer aldığı 42 tescilli eser bulunuyor. Proje belli olmadığı için bu eserlerin durumu da endişe yaratıyor. Tahmini projeyle tarihi 558 yıllık Tersane-i Amire?nin bir bölümü her biri 70 yat kapasiteli iki yat limanı, her biri 400 oda kapasiteli iki 5 yıldızlı otel, dükkânlar, restoranlar, kongre ve kültür merkezleri, sinema ve eğlence tesisleri, bin kişilik cami ve otoparka dönüştürülecek.
PEARL HARBOUR?DAN HALİÇ TERSANESİ?NE
Cami deyince, işçilerden biri soruyor:
?Bin kişilik camiye ne gerek var, burada zaten bir tane 650 kişilik cami var??
Bu arada tatlı bir öykü anlatılıyor:
Pearl Harbour saldırısı esnasında Japon uçakları Amerikan donanmasındaki 97 geminin 96?sını batırır. Sadece bir tanesi üzerinde kızıl haç olan hastane gemisidir ve onu bırakırlar. Adı,?Solace? olan bu gemi ABD?ye dönünce savaşı hatırlattığı gerekçesiyle satmaya karar verilir ve Türkiye?ye satılır. Ankara gemisi olur ve yıllarca iç ve dış hatlarda yolcu taşır. Daha sonra güçten düşünce jilet yapılmak üzere İzmir Aliağa?da beklerken, o sırada Haliç Tersanesi'ndeki Çorlulu Ali Paşa Camii'nin şadırvanının restorasyonu yapılmaktadır. Çatıya kurşun gerekmekte ancak bulunamamaktadır. Ankara Gemisi?ni Aliağa?da söken hurdacılar gemide kurşun olduğunu söyler.
Nedeni de geminin hastane olması ve içinde bir röntgen odasının bulunmasıdır. Zira dışarıya da radyasyon sızmaması için kullanılmıştır. Sonuçta Pearl Harbour?dan kurtulan kurşunlar, gelir Haliç Tersanesi?ndeki Çorlulu Ali Paşa Camii'nin şadırvanında günümüze gelir.
Hepsi bu mu? Bu kadarı az delikanlı! Hâlbuki neler, neler bulunmaz söylenecek?
Mesele şadırvandır, devrimci mücadeledir, amele bayramıdır, emekçi mücadeledir, kurtuluş savaşıdır, Osmanlı?dır, Fatih?dir, Selim?dir?
Anladın mı arkadaş!
Melda Onur