Yorum / Analizz ddosya haaber
İstanbul
21 Kasım, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.30
  • EURO
    35.15
  • ALTIN
    2406.9
  • BIST
    10401.67
  • BTC
    67490.92$

Marinalarda Ruslar Revaçta, Amatör Denizci Üvey Evlat

15 Aralık 2022, Perşembe 13:31

Marina fiyatları, amatör denizcilerin yıllardır canını sıkıyor, cebini yakıyordu. Ama yılın sonuna yaklaşılırken sözleşmeleri bitenler inanılmaz bir zam dalgası ile karşılaştı.

Bağlama ve kara park ücretleri döviz bazında yüzde 70 ile 100, TL bazında ise yüzde 400 oranında arttı. Bu “şok dalgasına” Türkiye’ye gelen Rus yatçıların neden olduğu öne sürülüyor.


Geçtiğimiz günlerde teknesi Marmaris’te olan yelkenci bir dostumuz aradı. Bağlı olduğu marinanın yenilenen yıllık sözleşmede fiyatın 7.300’den 14.000 Euro’ya yükselttiğini belirterek dert yandı. İtirazına, “fiyat yüksek geldi ise ayrılabilirsiniz, sırada bekleyen 130 tekne var” cevabı alınca da yüreğinin kavrulduğunu söyledi.

Aynı günlerde kulağımıza bir haber daha çalındı. İddiaya göre bir marina zinciri, Ege’deki marinasından İstanbul’a gelecek teknelere transfer tamamlandıktan sonra döviz bazında yüzde 100’lük artış yapmış, itiraza da yukarıdaki örneğe çok benzer bir yaklaşımla, “işinize gelirse” karşılığını vermişti.



Konuyu biraz deştiğimizde, bunun birkaç kişiyi değil, tüm tekne sahiplerini ilgilendirdiğini gördük. Amatör denizcilere durumu sorup kulak verdiğimizde hemen tüm marinalarda benzer durumlar yaşandığını öğrendik. Birinin diğerinden farkı yoktu.



Marinalar arasında bir diğer ortak nokta da, bu inanılmaz fiyat artışının önceki yıllarda olduğu gibi genel bir duyuru ile ilan edilmemiş olmasıydı. Tekne sahipleri ancak sözleşme yenilendiği sırada bu “şoku” yaşıyordu.

“İnanılmaz” ve “şok” ifadeleri aslında yatçıların ruh halini yansıtıyor. Zira yapılan zamlar döviz bazında bile yüzde 70 ila 100, hatta bazılarında yüzde 120’yi buluyor. TL bazında ise yüzde 400’e ulaşıyor.

Bu da şimdiye kadar defalarca gündeme getirdiğimiz “Marina zamlarını” gölgede bırakan bir artış. Üstelik nerede duracağını, sonraki yıl ne olacağını da kimse kestiremiyor.

Görüştüğümüz tekne sahiplerinden bir bölümü konuyu CİMER’e (Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi) ilettiklerini aktarıyor.

“Serbest piyasa ekonomisi… Yapacağımız bir şey yok” cevabını alınca çareyi ya teknelerini satışa koymaya ya da Kos, Leros, Rodos gibi Yunan adalarındaki marinalara gitmekte aradıklarını söylüyorlar. Buralarda fiyatların yıllık 3.000 Euro dolayında olduğu belirtiliyor. Tek koşulu da uzun süreli bağlama tahhüdü...


“BEYİN YAKAN” ARTIŞIN NEDENİ NE?

Enflasyon malum, her gün giyimden gıdaya, elektrikten doğalgaza, akaryakıta kadar her tüketim kaleminin fiyatı artıyor. … Ancak marinalardaki zam oranları, rekor üstüne rekor kıran konut ya da işyeri kiralarını bile katlamış durumda.

Buna rağmen marinalar yüzde 100’ün üzerinde kapasite ile çalışıyor. Bazılarında ise yüzde 130’luk doluluk gözleniyor. Buna neden olarak herkesin işaret ettiği nokta “Rus misafirlerin yarattığı talep yoğunluğu…”

Ukrayna’daki gelişmeler üzerine batının yaptırımları ile karşılaşan Ruslar, İspanya, İtalya, Fransa gibi ülkelerden uzaklaştırılınca teknelerini “kendilerini güvende hissettikleri” Türkiye’ye getirmeye başlamışlar. Bu yoğun talebi de marinaların kendi açılarından değerlendirdikleri genel bir görüş olarak ortaya çıkıyor.

Öte yandan, Ruslara ait bu teknelerin tamamı bildiğimiz motoryat ya da yelkenliler değil. Aralarında “mega”sı var, “ciga”sı var, “süper”i var… Böyle bir yatın tek başına günlük bağlama, yakıt, elektrik, lojistik gibi giderlerle marinaya kazandırdığı nerede ise 100 yelkenlini aylık getirisine eşit…


“ARMATÖR DEĞİL, AMATÖRÜZ…”

Görüşlerine başvurduğumuz tekne sahipleri “Bizler armatör değil, amatörüz… Bu yüksek tutarları ödeyebilmemiz mümkün değil” diyor ve marina misafirlerini iki ana grupta değerlendiriyor. “Zenginler” yani megayat veya lüks motoryat sahipleri. Bir de denize tutkun, mütevazı tekne sahibi olanların oluşturduğu “Gönlü zengin” kitle.

Denizci bir toplum olmanın yolu, o toplumu oluşturan bireylerin önce denize sevdalanması, sonra onunla yakınlaşmasından geçiyor. Yakınlaşma için onunla yaşamayı öğrenmek, bu deneyime sahip olmak için de bir tekne sahibi olmak gerekiyor. Özetle bu işler kıyıdan seyretmekle olmuyor.



“Tekne” dediysek aklınıza hemen ışıltılı bir motoryat gelmesin. Mütevazı, elden düşme bir yelkenli hatta bir kayık bile yeterli. İster gönlü zengin, ister cebi yüklü olsun her kesimin sahip olduğu tekneyi bağlayacak bir yere ihtiyacı var ki, karşılarında marinadan başka bir seçenek yok.


İstinye İSMARİN


Bir zamanlar dönemin İBB yönetimi buna çözüm olarak İstanbul Boğazı’nda, belediyenin işleteceği İSMARİN yapılanmasını göstermişti.

Bunlardan biri İstinye, diğeri Tarabya Koyu’nda hizmete girdiğinde ise fiyatlarının Ataköy Marina veya Kalamış Fenerbahçe Yat Limanı ile yarıştığı görüldü. O günlerde nedenini sorduğumuzda, “Boğaz’da bağlamanın bir bedeli olmalı” açıklaması ile karşılaştık.

Sınırlı bütçeleri ile kendilerini avutacak bir tekne almayı başarıp, “ucuzluk” hayalleri kuranların beklentileri bir kez daha boşa çıkmıştı.



Dünyanın en büyük ikinci denizcilik fuarı olan CNR Avrasya Boat Show 17 Aralık’ta 16. kez kapılarını ziyaretçilere açmaya hazırlanırken mevcut durumu bir kez daha gündeme taşımak istedik.

Konu derin, ayrıntısı çok…

Tekne sahipleri dertli ancak sıkıntıya bir de marinalar cephesinden bakmamız gerekiyor. Elbette “çözüm” için devletin de konuya yaklaşımı oldukça önemli. Zira Cem Gürdeniz dostumuzun her fırsatta dile getirdiği gibi, “Denizci bir millet olmanın yolu, devletin denizci olmasından” geçiyor.

Belli başlı noktalara parmak basarak, dertli olanların görüşlerine yer vererek ve çözüm önerileri sunarak yazımıza devam edeceğiz.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.