Maalesef O Ruh Hepsinde Yok
01 Nisan 2021, Perşembe 14:44MAALESEF O RUH HEPSİNDE YOK
Uzun zamandır inceliyorum. Karşılaştığım vakit de bir konu bahane edip konuşuyorum. Kimlerle mi?
Denizcilik eğitimi veren okulların talebeleriyle.
Neler söylemiyorlar?
Büyük bölümü ‘’Amca, kızlar elbisemize bayılıyor.‘’
‘’Bir gemiye kapağı atarsam doğru yurt dışına.‘’ diyor.
Çoğuna sordum. Denizcilikle ilgili yayın organlarını takip ediyor musunuz diye. HABERLERİ BİLE YOK.
Bir bölümü de ‘’Annem, babam istedi kaptan olmamı.‘’ diyor. Hatta bazıları çarkçı kelimesini bilmediği için ‘’MAKİNİST olmamı istediler.’’ diyor.
Askeri okullardaki durum da çok daha farklı değil.
Emeklilik güvencem olacak. İşim hazır. Yine bu grupta da kızlar üniformamıza bayılıyor diyenler var.
‘’Tabanca taşımak için ruhsat almaya uğraşmayacağız.’’ diyenine bile rastladım.
Bir tanesi ne dedi biliyor musunuz? Hiç unutmuyorum. ‘’Birkaç tabanca alma hakkım var.’’dedi.
Tabii ki asker olmanın vatani görev, kutsal görev olduğunu kabul edenler yok değil. Ama çoğunluk garanti iş olarak görüyor.
Tarih vermeyeceğim. Hangi fuar sormayın. Çünkü fuar standında duran askeri okul talebelerinin hiçbir şeyden haberi yok.
Tarih ve hangi fuar olduğunu söylesem kesin zor durumda kalacaklar.
Bu belirttiğim fuar konusunu ayrıyeten yazmayı düşündüm. Hatta değerli dostum, yakın arkadaşım (E.) Dz. Kur. Alb. Ayhan YILDIZEL’e danıştım. Kendisi de özellikle ‘’Yazma, gençler zor durumda kalır.‘’ dedi. Onun için bende burada tarih, gün ve fuar adı vermiyorum.
Fuarı gazeteden birçok arkadaşla birlikte gezmeye gittik. Okul gezisi gibi olmasın diye dağıldık. Bizim yazı işleri müdürü Özge DURMUŞ ‘’Ben sizinle gezeceğim.‘’ dedi ve fuarı gezmeye başladık.
Fuarda çok büyük yer ayrılmış olan askeri okulun standına geldik. Üç tane talebe ayakta duruyordu yan yana. Masada da bir teğmen oturmuş. Elindeki kitaba göz gezdiriyordu.
Özge ile doğal olarak savaş gemisi modellerine yöneldik. Çünkü bende gençliğimde önce tasarımını yapar, çizerdim. Sonra modelini yapardım. Özge’nin babası arkadaşım Ali DURMUŞ’da çok iyi bir modelci olduğundan tabii ki önce savaş gemisi modelleri dikkatimizi çekti.
‘’Muavenet-i Milliye’nin çok güzel modelini yapmışlar.
Standa yaklaşırken boynumuza taktığımız fuar yönetimi tarafından verilen ziyaretçi/basın kartlarımızı gizledik.
Gençlere ‘’Muavenet-i Milliye ne yapmıştır, tarihteki yeri nedir?‘’ dedik.
Üçü de birbirinin suratına baktı. Hiç cevap veremediler. Masadaki teğmen elindeki kitaba daha çok kapandı. Ona baktığımızı anlayınca ‘’Ben beden hocasıyım.’’ diye cevap verdi.
Bana göre özrü kabahatinden büyüktü. Çünkü o stantta bulunuyorsan, o üniformayı giyiyorsan önce kendin öğreneceksin sonra talebelere öğreteceksin.
İŞTE ‘OLMAYAN RUH’ BU. Bu ruh maalesef sivil ve asker denizcilerin bir bölümünde yok. Sivil denizcilerinde büyük bir bölümünün Kurtuluş Savaşı’nda görev yapan TİCARET BAHRİYESİNE AİT GEMİLERİN KAHRAMANLIKLARINDAN HABERİ YOK.
Fuarda askeri stantta bulunan öğrencilere Muavenet-i Milliye’nin kahramanlığını anlattım. Sade Muavenet-i Milliye değil Gayreti Vataniye, Sultanhisar Torpido Botu, Gazal Römorkörü ve daha birçok kahraman gemilerimizi anlattım.
Gençler, ihtiyar sivil denizcileri pek beğenmezler. Oysa onlardan öğrenecekleri ÇOK ŞEY var.
Sivil ve askeri okullarda TÜRK DENİZ TARİHİ TAM OLARAK OKUTULMADIĞI İÇİN SONUCU DA BU KADAR OLUYOR.
B. Hulusi GÜRBÜZ
01/04/2021