KİTAP VE MAKALELER YAZAN BİR AMİRAL
17 Şubat 2020, Pazartesi 13:31Tarih 12 Şubat 2020 saat 23 00 Habertürk Gündem programı yayında. Veysi Ateş 5 konuğuna gündeme havi sualler soruyor, dinleyenleri bilgilendiriyor, güzel mi güzel, seviyeli bir açık oturum.
Konuklardan eski milletvekili, gazeteci – yazar Barış Yarkadaş ‘ın Prof.Dr. İlyas Topsakal ile tartışırken sarf ettiği sözler, kurduğu can alıcı cümleler var: “…Çifte standartlı olmayacaksın. Görevdeki bir amiralin Kıbrıs Politikasına, Ortadoğu Politikasına ilişkin kitap yazmasını da, makale yazmasını da doğru bulmuyorum, yanlış. Ben tarihte böyle bir şey görmedim…İç politikaya, dış politikaya yön veren kitap yazıyor, olmaz böyle şey!...” diyor.
Bu sözler bana yıllar önce rahmetli Çetin Altan’ın “Denizdekiler” adlı kitabımda da yazdığım şu sözlerini hatırlattı:
“Pierre Loti, ilk romanı ‘Aziyade’yi İstanbul üstüne yazmış ve ‘Madam Krizantem’ romanıyla da, dikkatleri Japonya üstüne çekmiş. Çok ünlü bir romancı değildi, sadece aynı zamanda Fransız Donanması’nda bir deniz subayı idi ve asıl adı da Julien Viaud idi.
Bizde gittiği yerler üstüne romanlar yazarak, dünya edebiyatında ün salmış bir deniz subayı neden yok acaba diye sorulmaz ?”, diyor üstat, bir zamanlar gazetedeki köşesinde.
Siz yazdınız yayınlatamıyorsunuz, yayınlattınız raflara koyduramıyorsunuz. İyi de bu nasıl olacak? Duyar gibi oluyorum “ Deniz Kültürü” , “Denizcilik” bu toplum için çok şey ifade etmeyen kelimeler, diyorsunuz.
Bir gazeteci dostum: “ Siz dünyayı denizden tanıyorsunuz. Bildiğim kadarıyla iki kitabınız var: Denizdekiler ve Güvertede. Baktım bunlar Deniz Kuvvetleri kütüphaneleri ve Beşiktaş Deniz Müzesi kitap satış bandında yok. Halbuki karşı kaldırımın başındaki Beşiktaş Kırmızı Kedi’de var.
Şartlar ne olursa olsun; yazarı ister sevilsin ister sevilmesin, isterse de atılsın veya tutuklu olsun bu çağda kitaba tahdit – sansür konmamalı. Baskıdan çıkalı daha 3 hafta olmadı, tutuklu Selahattin Demirtaş’ın Leylan’ı zorlama ve suni çabalarla Türkiye kitap satış listelerinde zirvede, best seller oldu.
Ki ‘Güvertede’de, Atlantik’te Ekvator hattından yukarıda, kuzey rotasında seyreden Türk personelli, Türk bandıralı bir gemideki yaşam başarılı şekilde anlatılmış.” dedi.
Yaklaşık bir yıl önce 22 Şubat 2019’da Deniz Müzesi’ni ziyaretimde müze müdürü: “Efendim bir kitabın burada bulunması için Ankara’nın, Dz.K.K.lığı’nın müsaadesi gerekir “ demişti.
Siz bu konuda ne diyorsunuz, ne düşünüyorsunuz, denizi sevdiğini söyleyen çağdaş kişi?
Barış Yarkadaş gördüğüm kadarıyla hedef tahtasına Dr. Cihat Yaycı’yı koymuş. 2019’da Türkiye de yayınlanan konusunda en güçlü eser: “Libya Türkiye’nin Denizden Komşusudur” u almış oturtmuş. Sayın Yaycı kitabın yazarı olarak alçak gönüllü davranmış, makam ve rütbe kullanmamış, “Tümamiral Dr.” da yazabilirdi, hakkıydı, yazmamış.
Ülke menfaatlerini kucaklıyorsa, doğru rotada ilerlemesine katkı sağlıyorsa, kitap ve makale yazmak için o kişi görevde veya emekli ne fark eder, alkışlamak gerek. Sizde lütfen rahatsız olmayın Barış Bey, yapılan doğrudur, kitaptan çekinmek, korkmak artık bu çağın konusu değil ve de olmamalı.
Kitapçı raflarında, kütüphanelerinde, limanlarda, tersanelerde, özetle yaşamında denizle haşır neşir olmadan yetişecek bir nesille XXI’inci yüzyılda nasıl çağdaşlaşacağız, söz sahibi olacağız ve de 3 tarafımız denizlerle çevrili diye övüneceğiz.
Türk halkının % 50’den fazlası sahil şehir, kasaba ve köylerinde yaşıyor. Şartlar müsait, “Deniz Kültürü” ilkokul ve/veya ortaokullarda seçmeli ders olarak konmalı ve de denizcilik bakanlığı kurulmalıdır. Zira denizcileşmeden bu coğrafyada istediğimiz güce ulaşamaz ve çok yönlü çıkış yapamayız. Onun için Cihat Yaycı'lara ihtiyacımız olacak.
14 Şubat 2020
Babür Hüseyin ÖZBEK
