KAMUOYUNU VE İLGİLİ BİRİMLERİ UYARMIŞTIK
30 Ağustos 2024, Cuma 15:09ANTALYA’DA DENİZİN KİRLENMESİNE NEDEN OLAN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ’NE PARA CEZASI KESİLDİ, CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA DA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULDU
Antalya Su ve Atıksu İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından işletilen Atıksu Arıtma Tesisi’ne ait deniz deşarjı hattında, Sahil Güvenlik Komutanlığı dalış ekibi tarafından sualtı incelemesi yapıldı. Hattın çıkış noktasında koyu renkli ve kirletici özellikte atıksu çıkışı olduğu tespit edildi. Aynı gün Damlataş Plajı mevkisinde de yağmur suyu kanalına ait deşarj noktasında benzer görüntüler kaydedildi.
KAÇAK BAĞLANTILAR TESPİT EDİLDİ
Bakanlığa gelen ihbarın ardından Antalya Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü denetim ekipleri bölgeye sevk edildi. Tesisin, standartlara aykırı atıksu deşarjı yaptığı belirlendi ve akış durduruldu. Ayrıca, Damlataş Plajı mevkiindeki yağmur suyu hattına kaçak bağlantılar yapıldığı tespit edildi. Bu bağlantıların kesilmesi amacıyla çalışma başlatıldı.
SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULDU
Yaşanan kirlilik sebebiyle Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne 464 bin 585 TL ceza kesildi. Ayrıca konuya ilişkin Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunuldu.
BAZILARI İCRAAT YAPAR BAZILARI YAPILAN İCAATI HABER YAPAR FARK BU
26 Mayıs 2024,Tarihli Deniz Kirliliğine Yol Açan Nedenler ve Çözüm Önerileri Başlıklı yazımız
Marmara Denizi, Karadeniz ile Ege Denizi'ni Türk Boğazları aracılığıyla birbirine bağlayan, balıkçılık, yolcu taşımacılığı ve uluslararası yük taşımacılığı faaliyetlerinin yoğun olarak yürütüldüğü bir iç denizdir. Bölgede sanayi ve tarım sektörleri gelişmiş olduğundan üretimin devamı ve taşınması için birçok liman ve sanayi tesisi de bu bölgede bulunmaktadır. Bu tesislerde üretim sonucu oluşan organik ve inorganik maddeler ile bölgede seyreden gemilerden kaynaklanan atıkların kurallar yürürlülüğe girmeden önce Marmara Denizi'ne karışması sonucu bölgedeki kirlilik yıllar içinde ciddi boyutlara ulaşmıştır. İklim değişikliği ve müsilaj oluşumu nedeniyle sıcaklıktaki değişiklikler (Danovaro ve diğerleri, 2009). Adriyatik Den-izi'nde çok uzun zamandır doğal nedenlerden dolayı gözlemlenen bu olayları Marmara Denizi'nde meydana gelmesini deniz sıcaklığının artmasıyla ilişkilendirmek yanlış olmayacaktır. Deniz tükürüğünün oluşumunu azaltmanın ve önlemenin en etkili yöntemi insan kaynaklı kirliliğin önlenmesidir. Çevreyi de etkileyeceği için çözümlere küresel bir algı ile yaklaşmak gerekmektedir. Bu deniz yolunu kullanan çevre ülkeler veya uluslararası şirketler. Dünya ticaretinin büyük kısmının deniz yoluyla yapıldığı göz önüne alındığında, hem Adriyatik Denizi'nde hem de Marmara Denizi'nde yaşanan müsilaj gibi sorunların birçok tarafı ilgilendireceğini söylemek mümkündür. Örneğin Uluslararası Denizcilik Örgütü'nün (IMO) getirdiği önemli kurallardan biri olan Balast Suyu Yönetimi Sözleşmesine duyulan ihtiyaç da benzer bir nedenden dolayı ortaya çıktı. Gemiler stabilitelerini sağlamak için “balast” adı verilen deniz suyunu tanklarına alarak, tanklarındaki suyu tekrar denize ittikleri için doğal olarak çeşitli bölgelerin suları çok farklı bölgelere taşınmaktadır. Bu operasyona ilişkin kısıtlamaların henüz uygulanmadığı dönemlerde, özellikle Kızıldeniz ve Süveyş Kanalı'ndan geçen gemilerin balast sularını tahliye etmesi sonucu, birçok istilacı türün Türk karasularına taşınmasıyla birlikte,Marmara, yıllar geçtikçe faydalı türlerin yaşam alanlarını azaltarak ekosisteme ciddi zararlar vermiştir. (Artüz ve Kuban., 2015; Uysal ve Turan, 2020; Turan vd., 2018). Deniz tükürüğü ile mücadele için öncelikle en etkili, güncel ve sağlıklı tedavi yöntemlerinin kullanılması gerekmektedir. Haliç ve Gemlik Körfezi gibi bölgelerde uygulanan biyolojik arıtma sistemleriyle su kalitesinin artırıldığı, benzer şekilde Marmara Denizi'ne atık boşaltacak tüm noktaların biyolojik arıtma kullanmasının acilen tavsiye edilmesi, hatta zorunlu hale getirilmesi gerektiği görülmüştür. tedavi yöntemleri. Atıksu arıtma sistemlerinde oluşan atıklar uygun ise şehir içinde sulama ihtiyacı olan alanlarda denize adım atmadan kullanılmalıdır. Marmara Denizi'ndeki ekosistem sürekli izlenmeli, hassas alanlar kurtarılarak korunmalıdır. Son olarak uydu takip ve kamera sistemleri ile tüm bölge kirlilik tespiti açısından sürekli izlenmeli ve buna sebep olan kişiler hakkında yasal işlem başlatılmalıdır.Marmara Denizi’ne tatlı su veya oksijeni yüksek deniz sularının katılması, deniz ekosisteminin korunmasına katkı yapacaktır. Deniz tükürüğünün oluşumunu azaltmanın ve önlemenin en etkili yöntemi insan kaynaklı kirliliğin önlenmesidir. Öte yandan gemilerden,endüstriyel tesislerde oluşan atıkların yönetimine yönelik ölçülebilir ve kontrol edilebilir mekanizmalar mevcut olmasına rağmen maalesef denizlerde tükürük yapılarının oluşmasını tetiklemekte ve kolaylaştırmaktadır. Yanlış uygulamalar. endüstriyel faaliyetler sonucu oluşan bu atıkların arıtılmaması ya da sadece mekanik olarak arıtılıp doğru noktalara deşarj edilmemesi sonucunda doğal deniz ortamı bozulabilmektedir (İT., 2021; Kroeze vd., 2014). , 2013; Genitsaris ve ark., 2019) suda fitoplanktonun aşırı çoğalmasına neden olabilir. Bu tür çevre felaketleri sadece bulundukları ülkeyi değil, aynı zamanda çevreyi de etkileyeceği için çözümlere küresel bir algı ile yaklaşmak gerekmektedir. Bu deniz yolunu kullanan çevre ülkeler veya uluslararası şirketler. Dünya ticaretinin büyük kısmının deniz yoluyla yapıldığı göz önüne alındığında,Uluslararası Denizcilik Örgütü'nün (IMO) getirdiği önemli kurallardan biri olan Balast Suyu Yönetimi Sözleşmesine duyulan ihtiyaç da benzer bir nedenden dolayı ortaya çıkmıştır . Deniz tükürüğü ile mücadele için öncelikle en etkili, güncel ve sağlıklı tedavi yöntemlerinin kullanılması gerekmektedir. Haliç ve Gemlik Körfezi gibi bölgelerde uygulanan biyolojik arıtma sistemleriyle su kalitesinin artırıldığı, benzer şekilde Marmara Denizi'ne atık boşaltacak tüm noktaların Kabaotaj yada Liman seferi yapan tüm tenezzüh moyorları ,gezi tekneleri ,su ve yakıt barge’ları acenta motorları,Tır ve Araba taşıyan Yolcu ve Roro işletmecilerinin tümünün biyolojik arıtma kullanmasını acilen tavsiye ederim, hatta Milli meri mevzuatta revizyon yapılmalı zorunlu hale getirilmesi gerektiği görüşündeyim. tedavi yöntemleri. Atıksu arıtma sistemlerinde oluşan atıklar uygun ise şehir içinde sulama ihtiyacı olan alanlarda denize adım atmadan kullanılmalıdır. Marmara Denizi'ndeki ekosistem sürekli izlenmeli, hassas alanlar kurtarılarak korunmalıdır. Son olarak uydu takip ve kamera sistemleri ile tüm bölge kirlilik tespiti açısından sürekli izlenmeli ve kirliliğe sebep olan kişiler hakkında hemen yasal işlem başlatılmalıdır.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
04 Haziran 2024,Tarihli Marmara Denizi ile İstanbul Boğazındaki Deniz Kirliliği ve Müsilaj tehlikesi Başlıklı yazılarımız
⦁ Deniz kirliliği ile mücadelede Tüm bakanlıklar, kamu kuruluşu ve meslek örgütleri ile halkın da katılacağı bir organizasyon tarafından, acil müdahale ve master programlar hazırlanmalı Denizlerde olağan üstü hal ilan edilmelidir . ⦁ Ruhsatsız ve yasal olmayan alanlardan kum çekilmesi çalışmalarına müsaade edilmemelidir. Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelikte Madde 5 (Değişik:RG-13/10/1992-21374) Kıyılardan kum, çakıl vesaire alınamaz veya çekilemez. Kıyılarda kıyıyı değiştirecek boyutta ve kıyının doğal yapısını bozacak nitelikte kazı yapılamaz. ⦁ Gemiler tarafından taşınan balast sularında bulunan yabancı sulara ait canlılar ve kimyasal kirleticiler ,Boğazlarımızda, gemilerin ve diğer içsu taşıtlarının sintine, kirli balast sularını boşaltabileceği alanların (Liman Atık Alım Tesisleri) yapılmasına hız verilmeli Gemilerden kaynaklı deniz kirliliği yapan gemiyi gören vatandaşımız derhal vakit kaybetmeden Geminin ismini gittiği yönü ve sizden istenen diğer bilgileri Alo 181 Çevre ve Şehircilik Hattı'na ihbarda bulunabilirsiniz. ⦁ Yanlış yer seçimi nedeniyle tersane, çekek, liman, balıkçı barınakları yerleri Çevresel Yönetimi Hakkında Resmi Gazetede Yayınlanan Yönetmelik Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından hazırlanan “Tersane, Tekne İmal ve Çekek Yerlerinin Çevresel Yönetimi Hakkında Yönetmelik” 7 Aralık 2022 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Buna göre, gemi inşa ile bakım ve onarım hizmeti veren tesislerden kaynaklı olarak deniz ve kıyı alanları başta olmak üzere hava, su ve toprak gibi diğer alıcı ortamlarda oluşabilecek çevre kirliliğinin en aza indirilerek temiz üretim tekniklerinin uygulanması amaçlanıyor. Ayrıca sıfır atık yaklaşımına uygun atık azaltımı ile temiz üretim tekniklerinin yaygınlaştırılması stratejileri benimseniyor. Gemi inşa, bakım, onarım tesislerinde yürütülen faaliyetlerden kaynaklı olarak ortaya çıkan katı, sıvı ve gaz formundaki kirleticiler doğrudan veya dolaylı olarak denizleri ve deniz çevresini kontamine edebilmektedir. Bunun sonucunda ise deniz ekolojisinde ve doğada toksik etkilere neden olarak çeşitli çevresel tahribatlara yol açmakta ve dolaylı olarak insan sağlığını da etkilemektedir. Bahsi geçen çevresel etkilerin azaltılması ve bu endüstriyel alanlarda temiz üretim konseptinin yer edinmesi ülkenin sürdürülebilir şekilde kalkınmasına fayda sağlamış olacaktır. ⦁ Su havzalarına kaçak inşaat yapılması kesinlikle önlenmelidir. Oturma izni ve iskan verilmemeli, belediye tarafından bu yerleşim alanlarına hiçbir hizmet götürülmemelidir. Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelikte Kontrol ve İmar Mevzuatına Aykırı Yapı Kontrol Madde 19- Kıyılarda, doldurma ve kurutma yoluyla kazanılan alanlarda ve sahil şeritlerindeki uygulamalar ve bunların kontrolü, belediye ve mücavir alan sınırları içinde belediyeler, bu alanlar dışında valiliklerce yürütülür.İlgili Bakanlıkların teftiş ve kontrol yetkileri saklıdır. Yapılan işlemlerden Bakanlığa bilgi verilir. Kanun kapsamında kalan alanlar belediye veya valiliklerce imar mevzuatına aykırı yapılanmaların önlenmesi amacıyla sürekli denetim altında tutulur. Bu amaçla gerekli tüm önlemler valilik ve belediyelerce alınır.İmar Mevzuatına Aykırı Yapı Madde 20- Kıyılarda, doldurma ve kurutma yoluyla kazanılan alanlarda ve sahil şeritlerinde Kanun, plan ve bu Yönetmelik hükümlerine uyulmadan, ruhsatsız, ruhsat ve eklerine aykırı yapı yapılması halinde, 3194 sayılı İmar Kanununun 32 nci maddesi hükümleri uyarınca, aynı Kanunda belirlenen yasal süreler içinde (Ek ibare:RG-24/10/2020-31284) belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde belediyesince, dışında il özel idaresince gerekli işlem yapılır.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
12 Haziran 2024, Tarihli TÜRK LİMANLARINDA GEMİLERDEN KAYNAKLI OLASI BİR DENİZ KİRLİLİĞİNDE LİMAN TESİSLERİNİN ALMASI GEREKEN ÖNLEM VE TEDBİRLER (MARPOL73/78) yazımız .
Sevgili denizci meslektaşlarım Merhaba Denizcilik mesleğini yalnızca para kazanmak amacıyla yapılan zorunlu ve geçici bir iş olmaktan çıkarıp, uzun yıllar severek yapılacak bir meslek haline getirecek mevcut gemiadamlarının ve çalışma memnuniyetine bağlı verimliliğin artması yönünde kendi tecrübelerimi siz Denizci meslektaşlarıma doğru olanı olması gerektiği gibi dili getirip Türk Deniz Ticaret Filosunda Çalışan ,Çalışmayı düşünen izsanlarımıza verimli kalifiyeli, denizci sağlayacak bir durum oluşturulması için farkındalık oluşturmak. Bu haftadaki konumuz Gemilerden kaynaklı Deniz Kirliliği ve Liman Tesislerinin Durumları
⦁ Kıyı tesislerinin 5312 sayılı Kanun çerçevesinde yer alan zararlara karşı zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırma yükümlülüğü vardır. Sigorta yaptırma zorunluluğuna uymayan kıyı tesislerinin faaliyetlerine de izin verilmez Bu kapsamda zararları karşılamak üzere Çevre Bakanlığının girişimiyle Kıyı Tesisleri Deniz Kirliliği Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ve Çevre Kirliliği Mali Sorumluluk Sigortası genel şartları Hazine Müsteşarlığınca hazırlanmıştır. Söz konusu sigortaları yapan şirketlerin bilgilerine Türkiye Sigorta Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği web sayfasından veya birlik merkezinden ulaşılabilir. Gemi kaynaklı kirlenmelerde ise geminin P&I Klüp Sigortası devreye girmektedir. ⦁ 5312 sayılı Kanun ve Uygulama Yönetmeliği kapsamında Türkiye kıyılarındaki denizlerin petrol ve diğer zararlı maddelerle kirlenmesine sebep olabilecek faaliyette bulunan kıyı tesislerinin acil müdahale planlarını yaptırmakla yükümlüdür. Bu çerçevede yüksek risk içeren kıyı tesislerinin acil müdahale planları tamamlanmıştır. Orta seviyede risk içerenlerin ise onaylama işlerine başlanmış olup süreç devam etmektedir. Ayrıca 6 bölgesel ve 1 ulusal plan hazırlanarak kıyılarımızda yaşanması muhtemel bir kaza sonucunda izlenecek strateji adım adım belirlenmiştir. Olası kazalara hazırlıklı olma adına düzenli olarak tatbikatlar düzenlenerek mevcut kapasitenin ortaya konulması ve farkındalığın yaratılması sağlanmaktadır.
12 Haziran 2021 CUMARTESİ Resmî Gazete Sayı : 31509 Çevre ve Şehircilik Bakanlığından ÇEVRE DENETİMİ YÖNETMELİĞİ MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik; a) Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde kalan serbest ve münhasır ekonomik bölgeler dâhil tüm kara alanlarında, ülkenin egemenlik alanlarındaki denizlerde ve yargılama yetkisine tabi olan deniz yetki alanlarında ve bunlarla bağlantılı sularda, tabii veya suni göller ve baraj gölleri ile akarsularda 2872 sayılı Çevre Kanunu uyarınca yapılacak çevre denetimlerine ve uygulanacak idari yaptırımlara ilişkin usul ve esaslar ile yürütülecek iş ve işlemleri, b) 3/3/2005 tarihli ve 5312 sayılı Deniz Çevresinin Petrol ve Diğer Zararlı Maddelerle Kirlenmesinde Acil Durumlarda Müdahale ve Zararların Tazmini Esaslarına Dair Kanun uyarınca Bakanlığın görev ve yetkileri kapsamında kalan denetimlere ilişkin usul ve esaslar ile yürütülecek iş ve işlemleri, ğ) Çevre denetimi: Tesis veya faaliyetlerin 2872 sayılı Çevre Kanunu ve bu Kanuna dayanılarak yürürlüğe konulan mevzuata uygunluğunu kontrol etmek için, tesis veya faaliyetlere ilişkin bilgilerin tarafsız bir şekilde toplanmasını, değerlendirilmesini, tespitlerin tutanak altına alınmasını, gerektiğinde rapor haline getirilmesini ve uygunsuzluk halinde idari yaptırım kararını verme ile yetkilendirilmiş makama bildirilmesini, ı) Çevresel risk değerlendirmesi: Tesis veya faaliyetlerin çevre ve insan sağlığı üzerindeki potansiyel etkisi ile denetim sıklığını yansıtan ve risk değerlendirme yöntemi ile belirlenen sınıflandırmayı, Plansız denetimler MADDE 13 (1) Kaza ya da olay gibi durumlarda veya gerek görüldüğü hallerde yapılan ani denetimler ile şikâyet ve ihbar denetimleri, denetim planına bağlı olmaksızın birleşik ya da konu bazlı çevre denetimi olarak yapılır. (2) Bakanlık veya İl Müdürlüklerine bildirilen şikâyetler, 9/10/2003 tarihli ve 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu ile 1/11/1984 tarihli ve 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanuna uygun olması şartıyla değerlendirmeye alınır ve şikâyet konusunun Çevre Kanunu kapsamında olması halinde denetim gerçekleştirilir. İhbar durumunda ise ihbar konusunun Çevre Kanunu kapsamında olması halinde denetim gerçekleştirilir. d) Tesis veya faaliyetlere yapılan saha denetimlerinde çevre denetim tutanağı yerinde düzenlenir. İdari yaptırım kararı MADDE 19 (1) Yapılan denetim sırasında, Kanunda belirtilen gerekliliklere uyulmadığının veya yükümlülüklerin yerine getirilmediğinin tespit edilmesi durumunda Kanunda belirtilen cezalar uygulanır. Gemilere verilecek idarî para cezalarının ödeme şekli ve süresi MADDE 31 (1) Kanunda belirtilen ihlallere neden olan gemilere verilen idarî para cezası derhâl ve defaten ödenir. Cezanın derhâl ve defaten ödenmemesi hâlinde; kirleten gemi yetkilisi, sahibi, işleteni, kiracısı, sigortacısı, acentesi veya ilgili kuruluşundan teminat göstermesi istenir. Banka teminat mektubu veya geminin bağlı olduğu kulüp sigortacısı tarafından düzenlenecek teminat mektubu, teminat olarak kabul edilir. (2) Kirliliğin oluşmasını müteakip geminin neden olduğu kirliliği kendi imkânları ile giderdiği tespit edildiği takdirde, idarî para cezası üçte bir oranında uygulanır. Gemilere verilecek idarî para cezasının ödenmesinde teminat gösterilmemesi MADDE 32 (1) Kanunda belirtilen ihlallere neden olan gemilere verilen idarî para cezalarının derhâl ve defaten ödenmemesi veya bu hususta yeterli teminat gösterilmemesi hâlinde gemi, idarî para cezası vermeye yetkili merciin talebi üzerine yetkili kurum tarafından seyrüseferden ve faaliyetten men edilir. (2) Kendi makineleri ile tahrik edilemeyen deniz vasıtaları hakkında gerekli zabıt tutularak durum en yakın sahildar il veya ilçe merkezindeki savcılığa intikal ettirilir. (3) Yabancı bir geminin seyrüsefer veya faaliyetten men edilmesi hâlinde ilgili liman başkanlıklarınca, gemilerin bayrak devletine veya ait olduğu devlete uygun vasıtalarla, alınan tedbirler ve verilen cezalar hakkında gecikmeksizin bilgi verilir. Resmî Gazete Tarihi: 31.10.2012 Resmî Gazete Sayısı: 28453 LİMANLAR YÖNETMELİĞİ Dördüncü Bölüm Tehlikeli yüklerle ilgili bildirim yükümlülüğü MADDE 18 – (1) (Değişik:RG-27/2/2013-28572) Uluslararası sefer yapan ve tehlikeli yük taşıyan Türk veya yabancı bayraklı tüm gemiler, liman idari sahasına girmeden en az yirmi dört saat önce, liman sahasına girmesine kadarki seyir süresi yirmi dört saatten az olan gemi ve deniz araçları ise kıyı tesisinden kalkışından hemen sonra, yüklerine ilişkin detaylı bilgilerin yer aldığı formu ilgilileri vasıtasıyla (Mülga ibare:RG-14/4/2023-32163 Mükerrer) liman başkanlığına bildirir. (Ek cümleler:RG-14/4/2023-32163 Mükerrer) Bildirimler elektronik ortamda LTP Sistemi kullanılarak gerçekleştirilir. Ancak, liman başkanlığı gerekli gördüğü durumlarda fiziki belge de talep edebilir. (2) (Mülga ibare:RG-14/4/2023-32163 Mükerrer) 3/3/2005 tarihli ve 5312 sayılı Deniz Çevresinin Petrol ve Diğer Zararlı Maddelerle Kirlenmesinde Acil Durumlarda Müdahale ve Zararların Tazmini Esaslarına Dair Kanun ve 21/10/2006 tarihli ve 26326 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Deniz Çevresinin Petrol ve Diğer Zararlı Maddelerle Kirlenmesinde Acil Durumlarda Müdahale ve Zararların Tazmini Esaslarına Dair Kanunun Uygulama Yönetmeliği kapsamında (Ek ibare:RG-14/4/2023-32163 Mükerrer) tanımlı yükleri taşıyan gemiler, gerekli bildirimleri liman başkanlığına yapmak ve Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde öngörülen mali sorumluluk yükümlülüklerine sahip olmak zorundadır. Aksi takdirde bu gemilere, anılan Kanunda öngörülen müeyyideler uygulanır.
⦁ Deniz kirliliği ile mücadelede Tüm bakanlıklar, kamu kuruluşu ve meslek örgütleri ile halkın da katılacağı bir organizasyon tarafından, acil müdahale ve master programlar hazırlanmalı Denizlerde olağan üstü hal ilan edilmelidir . ⦁ Ruhsatsız ve yasal olmayan alanlardan kum çekilmesi çalışmalarına müsaade edilmemelidir. Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelikte Madde 5 (Değişik:RG-13/10/1992-21374) Kıyılardan kum, çakıl vesaire alınamaz veya çekilemez. Kıyılarda kıyıyı değiştirecek boyutta ve kıyının doğal yapısını bozacak nitelikte kazı yapılamaz. ⦁ Gemiler tarafından taşınan balast sularında bulunan yabancı sulara ait canlılar ve kimyasal kirleticiler ,Boğazlarımızda, gemilerin ve diğer içsu taşıtlarının sintine, kirli balast sularını boşaltabileceği alanların (Liman Atık Alım Tesisleri) yapılmasına hız verilmeli Gemilerden kaynaklı deniz kirliliği yapan gemiyi gören vatandaşımız derhal vakit kaybetmeden Geminin ismini gittiği yönü ve sizden istenen diğer bilgileri Alo 181 Çevre ve Şehircilik Hattı'na ihbarda bulunabilirsiniz. ⦁ Yanlış yer seçimi nedeniyle tersane, çekek, liman, balıkçı barınakları yerleri Çevresel Yönetimi Hakkında Resmi Gazetede Yayınlanan Yönetmelik Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından hazırlanan “Tersane, Tekne İmal ve Çekek Yerlerinin Çevresel Yönetimi Hakkında Yönetmelik” 7 Aralık 2022 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Buna göre, gemi inşa ile bakım ve onarım hizmeti veren tesislerden kaynaklı olarak deniz ve kıyı alanları başta olmak üzere hava, su ve toprak gibi diğer alıcı ortamlarda oluşabilecek çevre kirliliğinin en aza indirilerek temiz üretim tekniklerinin uygulanması amaçlanıyor. Ayrıca sıfır atık yaklaşımına uygun atık azaltımı ile temiz üretim tekniklerinin yaygınlaştırılması stratejileri benimseniyor. Gemi inşa, bakım, onarım tesislerinde yürütülen faaliyetlerden kaynaklı olarak ortaya çıkan katı, sıvı ve gaz formundaki kirleticiler doğrudan veya dolaylı olarak denizleri ve deniz çevresini kontamine edebilmektedir. Bunun sonucunda ise deniz ekolojisinde ve doğada toksik etkilere neden olarak çeşitli çevresel tahribatlara yol açmakta ve dolaylı olarak insan sağlığını da etkilemektedir. Bahsi geçen çevresel etkilerin azaltılması ve bu endüstriyel alanlarda temiz üretim konseptinin yer edinmesi ülkenin sürdürülebilir şekilde kalkınmasına fayda sağlamış olacaktır. ⦁ Su havzalarına kaçak inşaat yapılması kesinlikle önlenmelidir. Oturma izni ve iskan verilmemeli, belediye tarafından bu yerleşim alanlarına hiçbir hizmet götürülmemelidir. Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelikte Kontrol ve İmar Mevzuatına Aykırı Yapı Kontrol Madde 19- Kıyılarda, doldurma ve kurutma yoluyla kazanılan alanlarda ve sahil şeritlerindeki uygulamalar ve bunların kontrolü, belediye ve mücavir alan sınırları içinde belediyeler, bu alanlar dışında valiliklerce yürütülür.İlgili Bakanlıkların teftiş ve kontrol yetkileri saklıdır. Yapılan işlemlerden Bakanlığa bilgi verilir. Kanun kapsamında kalan alanlar belediye veya valiliklerce imar mevzuatına aykırı yapılanmaların önlenmesi amacıyla sürekli denetim altında tutulur. Bu amaçla gerekli tüm önlemler valilik ve belediyelerce alınır.İmar Mevzuatına Aykırı Yapı Madde 20- Kıyılarda, doldurma ve kurutma yoluyla kazanılan alanlarda ve sahil şeritlerinde Kanun, plan ve bu Yönetmelik hükümlerine uyulmadan, ruhsatsız, ruhsat ve eklerine aykırı yapı yapılması halinde, 3194 sayılı İmar Kanununun 32 nci maddesi hükümleri uyarınca, aynı Kanunda belirlenen yasal süreler içinde (Ek ibare:RG-24/10/2020-31284) belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde belediyesince, dışında il özel idaresince gerekli işlem yapılır.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
12 Haziran 2024, Tarihli TÜRK LİMANLARINDA GEMİLERDEN KAYNAKLI OLASI BİR DENİZ KİRLİLİĞİNDE LİMAN TESİSLERİNİN ALMASI GEREKEN ÖNLEM VE TEDBİRLER (MARPOL73/78) yazımız .
Sevgili denizci meslektaşlarım Merhaba Denizcilik mesleğini yalnızca para kazanmak amacıyla yapılan zorunlu ve geçici bir iş olmaktan çıkarıp, uzun yıllar severek yapılacak bir meslek haline getirecek mevcut gemiadamlarının ve çalışma memnuniyetine bağlı verimliliğin artması yönünde kendi tecrübelerimi siz Denizci meslektaşlarıma doğru olanı olması gerektiği gibi dili getirip Türk Deniz Ticaret Filosunda Çalışan ,Çalışmayı düşünen izsanlarımıza verimli kalifiyeli, denizci sağlayacak bir durum oluşturulması için farkındalık oluşturmak. Bu haftadaki konumuz Gemilerden kaynaklı Deniz Kirliliği ve Liman Tesislerinin Durumları
⦁ Kıyı tesislerinin 5312 sayılı Kanun çerçevesinde yer alan zararlara karşı zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırma yükümlülüğü vardır. Sigorta yaptırma zorunluluğuna uymayan kıyı tesislerinin faaliyetlerine de izin verilmez Bu kapsamda zararları karşılamak üzere Çevre Bakanlığının girişimiyle Kıyı Tesisleri Deniz Kirliliği Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ve Çevre Kirliliği Mali Sorumluluk Sigortası genel şartları Hazine Müsteşarlığınca hazırlanmıştır. Söz konusu sigortaları yapan şirketlerin bilgilerine Türkiye Sigorta Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği web sayfasından veya birlik merkezinden ulaşılabilir. Gemi kaynaklı kirlenmelerde ise geminin P&I Klüp Sigortası devreye girmektedir. ⦁ 5312 sayılı Kanun ve Uygulama Yönetmeliği kapsamında Türkiye kıyılarındaki denizlerin petrol ve diğer zararlı maddelerle kirlenmesine sebep olabilecek faaliyette bulunan kıyı tesislerinin acil müdahale planlarını yaptırmakla yükümlüdür. Bu çerçevede yüksek risk içeren kıyı tesislerinin acil müdahale planları tamamlanmıştır. Orta seviyede risk içerenlerin ise onaylama işlerine başlanmış olup süreç devam etmektedir. Ayrıca 6 bölgesel ve 1 ulusal plan hazırlanarak kıyılarımızda yaşanması muhtemel bir kaza sonucunda izlenecek strateji adım adım belirlenmiştir. Olası kazalara hazırlıklı olma adına düzenli olarak tatbikatlar düzenlenerek mevcut kapasitenin ortaya konulması ve farkındalığın yaratılması sağlanmaktadır.
12 Haziran 2021 CUMARTESİ Resmî Gazete Sayı : 31509 Çevre ve Şehircilik Bakanlığından ÇEVRE DENETİMİ YÖNETMELİĞİ MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik; a) Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde kalan serbest ve münhasır ekonomik bölgeler dâhil tüm kara alanlarında, ülkenin egemenlik alanlarındaki denizlerde ve yargılama yetkisine tabi olan deniz yetki alanlarında ve bunlarla bağlantılı sularda, tabii veya suni göller ve baraj gölleri ile akarsularda 2872 sayılı Çevre Kanunu uyarınca yapılacak çevre denetimlerine ve uygulanacak idari yaptırımlara ilişkin usul ve esaslar ile yürütülecek iş ve işlemleri, b) 3/3/2005 tarihli ve 5312 sayılı Deniz Çevresinin Petrol ve Diğer Zararlı Maddelerle Kirlenmesinde Acil Durumlarda Müdahale ve Zararların Tazmini Esaslarına Dair Kanun uyarınca Bakanlığın görev ve yetkileri kapsamında kalan denetimlere ilişkin usul ve esaslar ile yürütülecek iş ve işlemleri, ğ) Çevre denetimi: Tesis veya faaliyetlerin 2872 sayılı Çevre Kanunu ve bu Kanuna dayanılarak yürürlüğe konulan mevzuata uygunluğunu kontrol etmek için, tesis veya faaliyetlere ilişkin bilgilerin tarafsız bir şekilde toplanmasını, değerlendirilmesini, tespitlerin tutanak altına alınmasını, gerektiğinde rapor haline getirilmesini ve uygunsuzluk halinde idari yaptırım kararını verme ile yetkilendirilmiş makama bildirilmesini, ı) Çevresel risk değerlendirmesi: Tesis veya faaliyetlerin çevre ve insan sağlığı üzerindeki potansiyel etkisi ile denetim sıklığını yansıtan ve risk değerlendirme yöntemi ile belirlenen sınıflandırmayı, Plansız denetimler MADDE 13 (1) Kaza ya da olay gibi durumlarda veya gerek görüldüğü hallerde yapılan ani denetimler ile şikâyet ve ihbar denetimleri, denetim planına bağlı olmaksızın birleşik ya da konu bazlı çevre denetimi olarak yapılır. (2) Bakanlık veya İl Müdürlüklerine bildirilen şikâyetler, 9/10/2003 tarihli ve 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu ile 1/11/1984 tarihli ve 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanuna uygun olması şartıyla değerlendirmeye alınır ve şikâyet konusunun Çevre Kanunu kapsamında olması halinde denetim gerçekleştirilir. İhbar durumunda ise ihbar konusunun Çevre Kanunu kapsamında olması halinde denetim gerçekleştirilir. d) Tesis veya faaliyetlere yapılan saha denetimlerinde çevre denetim tutanağı yerinde düzenlenir. İdari yaptırım kararı MADDE 19 (1) Yapılan denetim sırasında, Kanunda belirtilen gerekliliklere uyulmadığının veya yükümlülüklerin yerine getirilmediğinin tespit edilmesi durumunda Kanunda belirtilen cezalar uygulanır. Gemilere verilecek idarî para cezalarının ödeme şekli ve süresi MADDE 31 (1) Kanunda belirtilen ihlallere neden olan gemilere verilen idarî para cezası derhâl ve defaten ödenir. Cezanın derhâl ve defaten ödenmemesi hâlinde; kirleten gemi yetkilisi, sahibi, işleteni, kiracısı, sigortacısı, acentesi veya ilgili kuruluşundan teminat göstermesi istenir. Banka teminat mektubu veya geminin bağlı olduğu kulüp sigortacısı tarafından düzenlenecek teminat mektubu, teminat olarak kabul edilir. (2) Kirliliğin oluşmasını müteakip geminin neden olduğu kirliliği kendi imkânları ile giderdiği tespit edildiği takdirde, idarî para cezası üçte bir oranında uygulanır. Gemilere verilecek idarî para cezasının ödenmesinde teminat gösterilmemesi MADDE 32 (1) Kanunda belirtilen ihlallere neden olan gemilere verilen idarî para cezalarının derhâl ve defaten ödenmemesi veya bu hususta yeterli teminat gösterilmemesi hâlinde gemi, idarî para cezası vermeye yetkili merciin talebi üzerine yetkili kurum tarafından seyrüseferden ve faaliyetten men edilir. (2) Kendi makineleri ile tahrik edilemeyen deniz vasıtaları hakkında gerekli zabıt tutularak durum en yakın sahildar il veya ilçe merkezindeki savcılığa intikal ettirilir. (3) Yabancı bir geminin seyrüsefer veya faaliyetten men edilmesi hâlinde ilgili liman başkanlıklarınca, gemilerin bayrak devletine veya ait olduğu devlete uygun vasıtalarla, alınan tedbirler ve verilen cezalar hakkında gecikmeksizin bilgi verilir. Resmî Gazete Tarihi: 31.10.2012 Resmî Gazete Sayısı: 28453 LİMANLAR YÖNETMELİĞİ Dördüncü Bölüm Tehlikeli yüklerle ilgili bildirim yükümlülüğü MADDE 18 – (1) (Değişik:RG-27/2/2013-28572) Uluslararası sefer yapan ve tehlikeli yük taşıyan Türk veya yabancı bayraklı tüm gemiler, liman idari sahasına girmeden en az yirmi dört saat önce, liman sahasına girmesine kadarki seyir süresi yirmi dört saatten az olan gemi ve deniz araçları ise kıyı tesisinden kalkışından hemen sonra, yüklerine ilişkin detaylı bilgilerin yer aldığı formu ilgilileri vasıtasıyla (Mülga ibare:RG-14/4/2023-32163 Mükerrer) liman başkanlığına bildirir. (Ek cümleler:RG-14/4/2023-32163 Mükerrer) Bildirimler elektronik ortamda LTP Sistemi kullanılarak gerçekleştirilir. Ancak, liman başkanlığı gerekli gördüğü durumlarda fiziki belge de talep edebilir. (2) (Mülga ibare:RG-14/4/2023-32163 Mükerrer) 3/3/2005 tarihli ve 5312 sayılı Deniz Çevresinin Petrol ve Diğer Zararlı Maddelerle Kirlenmesinde Acil Durumlarda Müdahale ve Zararların Tazmini Esaslarına Dair Kanun ve 21/10/2006 tarihli ve 26326 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Deniz Çevresinin Petrol ve Diğer Zararlı Maddelerle Kirlenmesinde Acil Durumlarda Müdahale ve Zararların Tazmini Esaslarına Dair Kanunun Uygulama Yönetmeliği kapsamında (Ek ibare:RG-14/4/2023-32163 Mükerrer) tanımlı yükleri taşıyan gemiler, gerekli bildirimleri liman başkanlığına yapmak ve Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde öngörülen mali sorumluluk yükümlülüklerine sahip olmak zorundadır. Aksi takdirde bu gemilere, anılan Kanunda öngörülen müeyyideler uygulanır.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.