İ. Erkın Özkan / Katamaran Maya ( 7. Bölüm )
01 Ekim 2020, Perşembe 15:1530 TEMMUZ PAZARTESİ SARDUNYA-PALERMO/İTALYA
Nöbet sıram 04:00-06:00 arası oldu. Teulada’dan çıkıp Palermo’ya rota tuttuğumuz bu seyirde, nöbetime zorlukla uyandım. Can yeleği ve güvenlik kayışımı taktım. Bir bardak kahvemi alarak kaptan köşküne çıktım ve Levent’ten devir teslim bilgilerini alarak onu yatmaya gönderdim. Sakin bir denizdi, ortalıkta in cin top oynuyordu. Ne radarda ne de Ais cihazında bir görüntü vardı. Akdeniz’in ortasında yalnız bir seyir yapıyorduk. Garip ama Yunus ziyareti de yoktu o aralar. Nöbetimin sonlarına doğru çok garip bir olay oldu, hala bazı yönlerine mantıklı bir açıklama getiremedim. Kataloglarda bu teknenin üst hızının 17 knot olduğu yazar. Birden garip bir şekilde tekne hızlanmaya başladı. 6-7-8-9-10 knotları elektronik cihazda okumaya başladım. Ön yelkenimiz açıktı ama doğru düzgün rüzgar yoktu, zaten teknenin rotası da şaştı ve kontrolden çıktı. Otopilot dümene hükmedemiyor sanki. Bu arada hız artmaya devam ediyor 12-14 ve en so 17,1 Knot’u ekranımda gördüm. Hızla yapraklayan ön yelkeni sardım. Bu arada Yüce “Ne oluyor?” diye yatağından fırladı, ancak ben de ne olduğunu bilemediğim için ona doğru dürüst bir cevap veremedim. “Yelken sarıyor, önemli bir konu yok nasılsa,” diyerek yatağına döndü. Arkasından Cem, nöbeti için yanıma geldi, hala dümendeki kontrolsüz gidiş devam ediyordu. Bir süre sonra eski rotamıza tekrar oturduk ve 6,5-7 knot ile yolumuza devam ettik. Bu arada ekrandaki akıntı oku, iyice kalındı ve yönü sürekli değişkendi. Bana kalırsa çok kuvvetli bir girdap ya da akıntıyı teğet geçtik ve akıntı bizi yüksek süratlere çıkararak ileri doğru fırlattı, bu sırada da 17 knot süratleri gördük. Bu konu ile ilgili bir yorum yapmak gerçekten çok zor, son kısımlarında Cem yanımda olmasa inandırıcılık konusunda da sıkıntı doğacak ancak kuvvetli bir şahidim var. Bize sürekli hava ve dalga durumu hakkında değerli bilgiler veren ve sürekli bizi takip etmekte olan Cemal Saydam hocamız sanıyorum bu konuda bir açıklama getirebilir. Bu bir girdap mıydı, yoksa çok kuvvetli bir akıntı mıydı, yoksa aşağılarda bir yerlerde deprem oldu da, ortaya çıkan taşkın bizi bu hızlara mı ulaştırdı? Bence en iyi tahmini bir denizbilimci olan hocamızdan alabiliriz.
Nöbet sonrası tekrar uykuya daldım ve 09:00 gibi tekrar kalktım. Saat 14:00 civarları çok sıcak olduğu için tekneyi dururduk ve hepimiz denize girdik. Nefis berrak bir su vardı. Akdeniz’in ortasında bizden başka insanın bulunmadığı bir yerde denize girmek çok özel doğrusu. Saat 15:00 ‘te buzluktan çıkan orkinos, karides ve çiğ balıktan oluşan menü yendi ve bitirildi. Stokta beş günlük balık olduğu için hala balık tutmuyorduk ve her gün balık tüketiyorduk. Deniz iyice süt liman durumunda olduğundan ve artan sıcak sonunda hepimizi isyan ettirdiğinden hepimiz denize girme kararı verdik. Denize girme kararı bu kez öyle sıfır meridyendeki gibi önem sahibi değildi, sadece serinlemiştik o kadar. Sonrasında da herkese bir rehavet çöktü ve herkes bir köşede uykuya daldı.
Saat 20.00 civarı sakin denizde bir usturmaça bulduk, Yüce Kaptan’ın dümen manevraları ile denizden aldık. Üçüncü ganimet olan bu küçük usturmaçalar, botun mataforadaki sabitlenme işleminde çok işe yarıyor.
31 TEMMUZ SALI SARDUNYA-PALERMO/İTALYA
Gece muhteşem bir ay ışığı seyri yapılarak, rutin nöbetler tutuldu, sabaha karşı son feneri geçtik ve sabah 07:00’de Palermo’ya ulaşıldı. İlk girdiğimiz marina tam bir hayal kırıklığı oldu. Balıkçı barınağından bozma bir yerdi. Karaya çıkıp bir ilgili bile bulamadık. Şansımızı diğer marinada denemeye karar verdik. Diğer marinada yakıt istasyonunu görünce hemen yanaştık ve yakıt depolarımızı doldurduk.
Gösterilen yere yanaştıktan sonra marina ofisine gittiğimde gün değişiminin 14:00’ten 14:00’e olduğunu, bu nedenle sabah geldiğimiz için 2 günlük marina kirası talep ettiler. Kabul etmedim tabii ki, gereksiz yere neden 2*175 Euro ödeyelim ki? Çıkıp 14:00’e kadar oyalanırsan tek gün uygulanır mı diye sordum. Olacağını söylediler. Bu saate kadar ekip su depolarını doldurmuştu bile. Tekneye dönüp durumu aramızda tartıştık ve Cem ile Yüce’nin karaya çıkmasına, internet bulup işlerini ve alışverişi yapmasına karar verdik. Levent ile ben de marinadan ayrılıp hemen dışarıda denizin temiz olduğu bir yere demir attık. Denize girip çıkma, bot ile ilgili, düzeltmek istediğimiz detaylar üzerinde çalışma, bot kullanma denemeleri ile oldukça güzel ve sakin bir gün geçti.
Saat 16:00 gibi karaya bıraktığım ekipten gezici ekipten telefon geldi. ‘’Botla gel bizi ilk girdiğimiz marinadan al’’. Botu indirip, yola çıktım. Koy dışında epey çalkantı vardı, botun dalgalı havada ilerlemesi zor ve yavaş oluyor. Liman dışındaki hava berbattı, gidilmesi gereken liman da bir bot için az yol değildi. “Hava iyi olsa yine bir derece ama dalga başımıza dert açmaz umarım,” diyerek yola çıktım. Hava arkadan geldiği için ıslanmadan ancak yavaş bir seyir ile marinaya ulaştım. Cem ve Yüce’yi elinde paketler ile iskeleden aldım. Havanın pek iyi olmadığını ve zor bir seyrin bizi beklediğini söyledim. Yola çıktık, yüksek hızla gitmenin olanağı yoktu, bu nedenle ağır devirle dalgalarda bata çıka, üstelik alınan mallar ve biz sırılsıklam bir şekilde, 20-30 dakika bir seyirle tekneye ulaştık. Kimsenin sesi çıkmadı ama galiba bu seyir biraz burnumuzdan geldi.
Yüce tekneye çıkar çıkmaz Palermo’nun hiç de keyifli bir yer olmadığını, saatlerce yürüdükleri halde işe yarar bir kapı bulamadıklarını, internet konusunu da bir kafede kısa süreli çözebildiklerini anlattı. Bunun üzerine teklifi burada gecelemeden yola devam etmek yönünde oldu. Bu teklif hepimiz tarafından onay görünce, kısa bir süre daha denize girip yola çıktık.
Yola çıktıktan bir süre sonra yelkenleri açtık, motorları kapattık ve güzel bir seyir yaptık. İki saatlik yelken seyrinden sonra rüzgar azalınca yelkenleri topladık ve yine motor seyri başladı. Bütün transfer boyunca hayal ettiğimizden çok daha az yelken yapabiliyorduk.
01 AĞUSTOS ÇARŞAMBA PALERMO-RIPOSTO/İTALYA (ETNA YANARDAĞI ETEKLERİ)
Gece nöbetime biraz erken kalktım, benden önce dümende Levent’in nöbeti vardı. Hem biraz laflamak hem de Vulcano Adasını görmek istedim.
Sabah rüzgar çıkınca ön yelkenimizi motorlara destek için açtık. Yaklaşık 7 mil hızla Messina Boğazı'na doğru seyir yaptık. Nöbeti Cem’e devredip gidip yattım. Dört saat bir seyir ile Messina’ya ulaşılacağından o saatte tekrar kalktım ve nöbetteki arkadaşım Yüce’nin yanına geldim. Birlikte Messina boğazının manzaralarını seyrederek boğazı bitirdik.
Akıntılar arkamızdan destek verdiği için hızımız 8 mil civarında oldu. Yüce’den nöbeti devir alan Levent birkaç kez bizi rüzgar hızı ve yönünün çok iyi olduğu konusunda uyardı ise de, tembellikten kimse yelken açmaya kalkmadı. Sonunda mantık galip geldi ve yelkenler açılıp motor kapatıldı. Daha hızlı seyir yapmaya başladık. Bu seyir Riposto Marinaya kadar yelken ile devam etti. Marinaya girer girmez eksik yakıtımızı tamamladık ve gösterilen yere bağlandık.
İnternet elde edilince hepimiz saldırdık ve işlerimizi yapmaya koyulduk. Uzun internet çalışmalarından sonra bağlandığımız yerin balıkçılar ile komşu olmasından rahatsız oldum ve tekneyi terk etmeme kararı aldım. Marinada 24 saat güvenlik olduğu söyleniyordu ama ben kimsenin gelip kontrol ettiğini görmedim. Bu kararımdan sonra Yüce ve Cem eski bir iş arkadaşları ile buluşmak üzere tekneden ayrıldılar. Biz Levent’le teknede kaldık. Teknenin toparlanacak işlerini yaptık ama çoğunluk internet başında tembellik ettik. Bir ara Yüce ve Cem’in arkadaşı Pipo ve eşi tekneye ziyaretimize geldiler. Çok hoşsohbet ve konuşkan bir adamdı. Keyifli bir yarım saatin ardından misafirlerimizi gönderdik ve tekrar internet ile işlerimizi yaptık.
02 AĞUSTOS PERŞEMBE RIPOSTO/İTALYA (ETNA YANARDAĞI ETEKLERİ)-PATRAS/YUNANİSTAN
Gece huzursuz olduğumdan uzunca bir süre havuzlukta yattıysam da, bir süre sonra yatağıma gidip uyudum. Birkaç kez gürültü duyarak uyandım ve güverteyi kontrol ettim. Doğrusu bir problem yaşandığını söyleyemem. İtalyanlar ve Sicilya’nın kötü ünü biraz huzursuz etti sanıyorum.
Sabah erken saatlerde tedirginliğimden olacak kalktım. Güverteye çıktığımda Levent’i bilgisayarla çalışıyorken görünce sessizce bir saat kadar daha gidip uyudum. Sonrasında kalktım ve Levent ile kahvaltı ettik. Geç gelen gece kuşları hala uyanamamışlardı. Buluştukları arkadaşları Pipo onları evinde ağırlamış, yedirmiş, içirmiş ve tekneye kadar bırakmış. Anladığım kadarı ile bu görüşmeden çok memnunlardı. Bu buluşmadan bize de bahçeden getirilen üzümler, şeftaliler düştü. Biz de bu bakımdan Pipo’ya müteşekkiriz. Gece kuşları uyandıktan sonra bu kez biz alışveriş için yürüyüş mesafesindeki markete giderek ihtiyaçlarımızı aldık ve tekneye ulaştırmalarını rica ettik. Bu arada yakındaki tekne malzemeleri satan dükkandan da balık ve teknenin ihtiyacı olan malzemeleri almayı ihmal etmedik.
Tekneye dönerek gelen malzemeleri yerleştirdik. Hava çok sıcak olduğundan aşırı terlemiştim, bu yüzden teknede bir banyo çok iyi geldi. Bu arada kirlenmiş olan çamaşırlarımı teknede elimde yıkadım. Tam bir toparlanma olduğunu söyleyebilirim. Bu arada Cem ve Yüce gittikleri yerde yedikleri risotto’dan memnun olduklarını söyleyerek, bizim de gidip yememizi önerdiler. Aynı menüden biz de çok memnun kaldık.
Tekneye dönerek halatları çözdük ve marina ofisine yanaşarak ödemelerimi yaptım. 194 Euro/gün ile şimdiye kadar kaldığımız en pahalı marina bu oldu. Denize açıldık ve tekrar huzura kavuştuk, neden böyle bilmiyorum ama ortalıkta kara görmediğimde içim huzur doluyor. Bir süre sonra hava karardı. Sakin bir deniz üzerinde rüzgarsız ve dalgasız çok güzel bir seyir oluyordu. Hemen hemen dolunay olmuş bir ay ışığı, geç olmasına rağmen denizin görünen tüm yüzeyi rahat bir seyir olanağı sunuyordu bize. Gece nöbetlerinin sırası gelince herkes yataklarına çekiliyor ve tekne sessizleşiyordu.
Gece 23:00 gibi yolcu gemisi ile kendi nöbetimde yaşadığım rota kesişmesi dışında herhangi bir vukuat olmadığından 24:00’te nöbetim bitince Cem’e devrettim ve doğu yatağa gittim.
03 AĞUSTOS CUMA RIPOSTO/İTALYA (ETNA YANARDAĞI ETEKLERİ)-PATRAS/YUNANİSTAN
Gece nöbetleri sırasında herhangi bir olay bildirilmedi ve sabah 06:00 - 08:00 nöbetimi Levent’ten devir aldım. Levent daha yatmamıştı ki olta korkunç hızlı bir cırlama ile hareketlendi. Motorun hızını kesip tekneyi yavaşlatmama rağmen, cırlama hiç azalmadan oltanın tamamını makaradan kopartarak aldı ve gitti. Arkasından baka kaldık sadece, böylece bir rapalayı daha kaybettik, üstelik çok güvendiğimiz en büyük balığı yakalayan rapala yok olmuştu.
Deniz öylesine durgun ve rahat bir seyir sunuyordu ki bize, hepimiz şaşkınlık içindeydik. Koca Adriyatik bizim geçmemiz için sularını dalgasız hale getirmişti. Bu rahatlık ile Yüce ve ben ana yelkenin yanına çıkıp bozulmuş olan ana yelken torbasının elini yüzünü düzelttik ve takılması ihtimali olan halatları topladık. Öğlen yemeğimiz Yüce tarafından hazırlandı, soslu kabak vs gibi sebze kızartması, karides salatası ve benim yağda kızarttığım orkinos, yendi. Görüleceği gibi çok zor şartlar altında besleniyorduk, denizin ortasında ot yok, ocak yok, ancak bunları bulabiliyorduk.
Yemeği takip eden nöbetimi çok zor tuttum, çok uykum gelmesine rağmen görev bilincim nöbetimi tamamlamamı sağladı. Hepimiz nöbet işini çok ciddiye alıyor ve görevlerimizi eksiksiz yapıyorduk. Nöbetimin ikinci yarısında oltamız tekrar cırladı, hemen Levent oltayı toplamaya başladı ben de gaz kestim. Bu kez geleni kaçırmak istemiyorduk çünkü büyük balıktan ancak 2 öğünlük kalmıştı. Biraz uğraştan sonra balık teknenin dibine kadar gelmişti. Bu kez balık kancasını profesyonelce kullanarak balığı tekneye aldık. Ortalık kan olduğu için fazla yukarıya çıkaramadığımız balık kaçacak diye tedirgin oldum. Altına bir kova tuttuğumuz halde, koltuklar, ortalık damla damla kan oldu. Balık kancanın iki kez kopması sonucunda denize dönmeye çalıştıysa da ayak bacak ve kol hareketleri ile buna izin vermedim.
Hepimiz “Aman, tekne karasularımıza kirli gitmesin!” diye dört bir taraftan minderleri ve ortalığı tertemiz ettik. Yüce ameliyat yeteneğini konuşturarak balıktan iki öğünlük filetoları hazırladı ve buzluktaki yerlerine gönderdi. 4,5 kg’lık balık fileto haline gelince ilk hali kadar büyük görünmüyordu.
Cem’in nöbeti sırasında, hepimiz bir şeyler ile uğraşırken arka taraftan Leventten bir bağırtı ve suya düşme sesi geldi. Bu benim en tedirgin olduğum durumlardan biridir. Dalgalı denizde olsa düşen adamı kaybetmek an meselesidir. Neyse ki çarşaf gibi bir denizde gidiyoruz. Hemen dümene koştum, tekneyi durdurdum ve Levent’e doğru geri manevra ile yanaşarak arkadaşlarımın da desteği ile Levent’i tekneye aldık. Sonradan öğrendiğime göre Levent denizden kova ile su almak isterken, kova su dolunca Levent’i denize çekmiş. Levent de kovayı bırakacağına denize atlamış. Havanın sıcak olması ve serinlemek istemesi bunun nedeni olabilir. Elbette ki o anda hepimizin ortalıkta olması, konunun basitçe çözülmüş olmasını sağladı ve konu ile epey eğlendik. Hava çok sıcak olduğundan Levent kovayı bahane edip tekneden denize atlamış ve serinlemiş vs vs. “Kaptan emri ile bundan böyle ne koşulda olursa olsun tekne durmadan denize atlamak yasaklanmıştır”.
İşte yine akşam saatleri geldi ve zorlu gece nöbetleri yüzünden herkes yatmaya çekildi. Benim 22:00-24:00 nöbetim olduğundan uyursam tekrar kalkmam zor olur diye beklemedeydim. Nefis dolunayı izliyor, yıldızları seyrediyor, Adriyatik ortasında yol alıyoruz, ortalıkta ne in var ne de cin. Adriyatik bize öyle sakin bir geçiş imkanı sundu ki, tekrarı olmaz herhalde.
Değerli deniz severler, 2012 yılında almış olduğum Lagoon 400 teknemin Türkiye’ye transferi hikayesini birkaç bölüm halinde sizlerle paylaşacağım. Benim için ilk olan bu uzun deniz yolculuğundan çok bilgi edindim. Gitmeden önce 6 ay kadar konu ile ilgili çalıştım, yazılar okudum, navigasyon çalışmaları yaptım, seyir planımı tamamladım. Sonrasında transfer günü gelip çattı ve hikayemiz başladı. Okyanus nedir, gelgit nasıl planlanır, gelgit bölgelerinde marina nasıl seçilir, hava durumuna göre nasıl seyir planı yapılır, gece seyri, yelken kullanımı, seyirde balık avı gibi birçok detay barındıran seyir notlarımı umuyorum sizler de keyifle okursunuz. Yapılan hatalar, alınan doğru kararlar, arkadaşlık ilişkileri notlarım içinde yer alıyor. Sorularınız, yorumlarınız için yukarıdaki e-posta adresimden doğrudan iletişim kurabilirsiniz.
Fotoğraflar: İzinsiz Kopya Edilemez© Copyright
Devam Edecek
