İ. Erkın Özkan / Katamaran Maya (4.Bölüm)
25 Temmuz 2020, Cumartesi 22:50
15 TEMMUZ PAZAR CASCAIS / PORTEKİZ - CADIZ / İSPANYA
Gece Cascais marinada çıkan seslerden uykum kaçtı. Saat 03.30 gibi uyandım ve marinadaki sesleri dinledim. Yelken direklerine vuran halatlardan çıkan sesler korkutucuydu, sabah yola çıkış için hiç umut vermiyordu. Sağanaklar halinde gelip uğultulara yol açan rüzgarın hızını göstergeler 25-30 knot ölçüyordu. Marinadan çıkış, sert havada biraz zor olacaktı ama çıktıktan sonra kolayına bir seyir vardı ve kaçırılmamalıydı. Bir süre oturup nöbet çizelgelerini ayarladım. Her saat başı koordinatlar, yön, hız gibi bilgileri içeren boş tabloyu hazırladım. Muhtemel ortalama hızlara göre ETA (tahmini varış saatimizi) hesapladım ve bu seyrin biraz hızlı yapılması gereğine karar verdim. Ayın 16’sı Pazartesi iş için yüklü ödemelerimin olduğu bir gündü, bu nedenle Türkiye’de bankalar kapanmadan işlem yapabilecek saatte internet başında olmam gerekecekti. Ne anlamsız bir gerekçeydi, deniz seyir planları aceleye getirilir miydi hiç! Bakalım açıkta bizi neler bekliyordu.
Marinadan çıkışta palamar botu olmasaydı çok zorlanırdık. Bot, bizi sağdan-soldan iterek açığa çıkmamızı sağladı. Marina çıkışında çok sert bir rüzgar eşliğinde yelkenlerimizi camadanlı olarak açtık ve rotamıza koyulduk. Tekne 7-9 knot arası süratlerde ilerliyor. Bu seyri kişisel acelem yüzünden çok da gerekmediği halde motor ve yelken birlikte yapıyorduk. Çıkışta esen rüzgar saat 08.30 dolaylarında iyice azaldı. Ön yelkenimiz rüzgar yönünün değişmesinden faydasız hale geldiği için kapatıldı, sadece ana yelken ve motor takviyesiyle ilerledik. Ana yelken iyi çalışıyordu, hızımız 8 knot civarlarıydı. Seyahati sadece yelken ile planlıyor olsak rota değiştirerek motorları kapatabilirdik ama o durumda uygun saatte marinada olma şansımız olmazdı.
Saat 11.00 civarında oltalardan birine bir martının takıldığını fark ettim. Tekneyi durdurup hayvanı kurtarmak için yavaş yavaş çekerek tekneye kadar getirdim. İğneler ağzına ve kanadına takılmıştı. Hızlıca hayvanı iğnelerden kurtardık, fazla bir sorun olmadığını görünce denize bıraktık. Teknedeki herkes hayvanın durumuna üzüldüğünden oltaları topladık, bir süre balık tutmayacaktık. Gerçi bunun fazla uzun süreceğini sanmıyordum, teknedeki herkes balık için deli oluyordu. Öğlen yemeğimiz yine Yüce kardeşimizin elinden oldu. Karidesli makarna, bu şartlarda bulunabilecek oldukça lezzetli bir yemekti. Alışveriş sırasında bu tür yemeklerin planlarını yapıyor ve denizin ortasında lezzetle buluşmamızı sağlıyordu. Böyle arkadaş her tekneye lazımdı.
Saat 13.00 civarında rüzgar tekrar hızlandı ve dalgalar büyüdü, üç-dört metreden daha küçük dalga yoktu Atlantik okyanusunda. Şimdilik arkadan geldiği için şanslıydık ama oto pilot çok yoruluyordu bu seyirde. Tekne dalganın tepesine çıktıktan hemen sonra son sürat sörfe kalkıyordu, iniş hareketi tamamlandıktan sonra tekne dalga çukurunda bir süre duraklıyor, sanki emiliyordu. Bu sırada tekne yavaşlıyor ve tepeye tırmanıyordu. Her dalga periyodunda bu tekrarlanıyordu. Bu periyod sırasında tekne bir sancağa, bir iskeleye kaçıyordu. Rotayı tutmak oldukça zorlaşmıştı. Zavallı otopilot, artık ona da bir isim düşünme zamanı gelmişti. Şimdilik bunu yapmamaya karar verdim, kızlarım Duru Gün ve Defne bir isim bulurlardı nasıl olsa.
Tüm arkadaşlarım aralarında anlaşarak gece nöbetlerinin ikişer kişi tutulması kararımın iptalini istediler. Nöbetlerin tek başına tutularak dinlenmeye daha fazla zaman ayrılmasını talep ettiler. Oy çokluğu nedeni ile kuralı iptal ederek arkadaşlarımın isteğine uydum. İçim pek rahat olmasa da artık nöbet listesini buna göre düzenliyordum. Tek kişi olarak tutulan nöbetlerde, dümenin emniyet kayışlarının oturduğumuz koltuğa bağlı olarak ve can yeleği ile tutulmasını karara bağladık. Havalı kornayı dümen mahalline taşıdık. Herhangi bir ihtiyaç durumunda kaptan havalı korna ile uyuyan ekipten yardım isteyecektı.
16 TEMMUZ PAZARTESİ CASCAIS / PORTEKİZ - CADIZ / İSPANYA
Bütün gece Portekiz iskelemizde kalacak şekilde, balık ağlarından ürkerek seyir yaptık. Okuduğumuz yayınlarda bu konuda çok sayıda uyarı vardı, ancak biz bu anlamda tehlike yaratacak bir durum yaşamadık. Karada çok sayıda kırmızı ışık dikkatimizi çekti. Sonradan bunların rüzgar santrali olduğunu anladık. Sayıları oldukça fazla olan santrallerin bize verdiği mesaj şu idi: “Buralarda rüzgarın hatırı sayılır.” Dikkat!
Gerçekten de rüzgar giderek arttı, arkasından dalga da artınca hızımız iyice azalarak 4 knot’a kadar düştü. Serpinti nedeni ile epey ıslak bir seyir yaparak saat 15.00 gibi varmayı planladığımız Cadiz’e varış 19.00 saatlerine kadar sürdü. Port Americano’ya saat 19.00 civarlarında, önce yakıt iskelesine yanaşıp, yakıt aldıktan sonra bağlandık.
Cadiz 130 000 nüfuslu, Endülüs’ü oluşturan 8 topluluktan birisi ve koruma altında. İspanyolların en önemli limanlarından birisi ancak marinası oldukça kötü maalesef. Merkeze yürüyerek 1,5 km olan yolu bitirdik ve bir et restoranına 23.00 sularında oturduk ve az pişmiş, kanlı ve canlı etimizi pek de mutlu olmadan yedik. Açlık insana çiğ et bile yedirebiliyordu demek ki. Yemek sonrası hemen internet bulduğumuz bir kafede işlerimizi yaptık ve hava durumlarını inceledik. Havanın sert olması nedeni ile çıkışımızı bir gün erteledik. Bu karar verildikten sonra tekneye dönüp sürünerek yatağımı buldum ve gerisini hatırlamıyorum.
17 TEMMUZ SALI CASCAIS / PORTEKİZ - CADIZ / İSPANYA
Sabah 9.00 civarında ancak gözlerimi açabildim. Gündüz saatlerinde Yüce ve Pamir hem şehri gezmek, hem de alışveriş yapmak üzere tekneden ayrıldılar. Cem ile yat kulübüne, internet başına gittik. Yol uzun olduğundan Levent teknede kalmayı tercih etti. Dizinden geçirdiği ameliyat uzun yürüyüşlerde onu epey hırpalıyordu.
Marinada bağlandığımız yerde yanımızdaki katamaran bir lagoon 420 idi. Alman kaptanı ve Yunanlı kız arkadaşı biz yanaşırken ilgilenip destek vermişlerdi. Ertesi gün tekneleri iskeleden biraz uzaklaştığı için hanım tekneden inememişti, bu nedenle Kaptan’a destek vererek borcumuzu ödedik. Öğleden sonra teknemizde misafir edip bir süre ağırladık. Kaptan ile oltalar, yelken kullanım kolaylıkları konusunda bilgi paylaşımında bulunduk. Deniz sohbeti her zaman keyifli ve sıcaktı.
Pamir Kaptan, uçak saatinin yaklaşması ve Malaga’ya ulaşım saatimizin gecikme ihtimalinden dolayı bu durakta inerek, hedefine birkaç gün önceden otobüsle ulaşmaya karar verdi. Hava alanında telefonunun kaybolması ile başlayan, okyanus ve katamaran tecrübesi edindiği seyahat sürecini keyifli geçirdiğini umut ediyordum. Pamir’e rahat yatak, telefon ve internet imkanlarımın kısıtlı olması nedeni ile gereken ilgiyi tam gösteremediysem de, bunun şartlar nedeni ile olduğunu, anlayışla karşıladığını sanıyorum. Şirket ile ilgili işleri yürütmemin tek yolu elimdeki 180 saatlik telefon imkanı ile 100 mb internet imkanıydı. Her nedense Turkcell aynı ay içinde ikinci defa bir paketi almamıza izin vermiyordu.
Hava durumu üzerinde yaptığımız tartışmalar, Cemal Saydam hocamızdan gelen veriler sonrasında, ortak görüş ile sabah marinadan çıkarak seyir yapma kararını verdik. Pamir tekneden erken ineceği için Malaga rotasını seyir planımızdan çıkarttık.
Değerli deniz severler,
2012 yılında almış olduğum Lagoon 400 teknemin Türkiye’ye transferi hikayesini birkaç bölüm halinde sizlerle paylaşacağım. Benim için bir ilk olan bu uzun deniz yolculuğundan çok bilgi edindim. Gitmeden önce 6 ay kadar konu ile ilgili çalıştım, yazılar okudum, navigasyon çalışmaları yaptım, seyir planımı tamamladım. Sonrasında transfer günü gelip çattı ve hikayemiz böylece başladı. Okyanus nedir, gelgit nasıl planlanır, gelgit bölgelerinde marina nasıl seçilir, hava durumuna göre nasıl seyir planı yapılır, gece seyri, yelken kullanımı, seyirde balık avı gibi birçok detay barındıran seyir notlarımı umuyorum sizler de keyifle okursunuz.
Yapılan hatalar, alınan doğru kararlar, arkadaşlık ilişkileri notlarım içinde yer alıyor. Sorularınız, yorumlarınız için yukarıdaki e-posta adresimden doğrudan iletişim kurabilirsiniz.
Fotoğraflar: İzinsiz Kopya Edilemez© Copyright
Devam Edecek
