İ. Erkın Özkan / Katamaran Maya (3.Bölüm)
02 Temmuz 2020, Perşembe 15:5112 TEMMUZ PERŞEMBE LA CORUNA/İSPANYA - CASCAIS/PORTEKİZ
Sabah planladığımız gibi 07.30’da yola çıktık. Rüzgar olmadığından 17.00 ‘ye kadar motor seyri yaptık. Çıkarken marinanın bize vermiş olduğu elektrik bağlantı aparatını ve kartları saat üzerine bantladık. Marinadaki görevli bizlere güvenip depozito paramızı önceden vermişti, güvenleri için minnettarım. Saat 11.00 civarında Pamir Kaptan nöbetteydi ve iki küçük balıkçı sandalının radarda görünmediğini ancak göz ile tespit edebildiğini haber verdi. Radarda neden göremediğimiz konusu aramızda epey konuşuldu ve bu konuya dikkat etmemiz gerektiği konusunda hemfikir olduk. O andan itibaren göz kontrolünü çok daha dikkatli yapmamız gerektiğini düşündük.
Cem’in yakaladığı küçük bir zargana dışında o gün başka bir balık yakalayamadık. Rüzgârın biraz açı kazanması nedeni ile yelken açtık ve sancak motoru ile destekleyerek 6-6,5 deniz mili ile seyre devam ettik.
Gece nöbetim uzun olduğundan 19.00 gibi kamaraya çekilerek uyumaya çalıştım ancak mümkün olmadı tabii ki. Gündüz uyuyamamak gibi bir sıkıntım vardı oldum olası. Saat 20.00 civarı yunuslar tekrar ziyarete gelmişler ama kamaramda olduğum için ben göremedim. İspanya - Portekiz rotası üzerinde balıkçılara çok dikkat etmek gerekiyordu, biraz yol uzatmayı göze alarak gemi rotasına yakın bir rota seçtik, bu nedenle ne bir balıkçı ile ne de gemilerle rotamız kesişti, yani rahat bir seyir yaptık.
13 TEMMUZ CUMA
Gece nöbetime başladıktan az sonra yunuslar ziyarete geldi. Okyanusta çok sayıda küçük yunus olduğu gözlemleniyordu ancak gece de geldiklerini şu ana kadar fark etmemiştim. Sancak-iskele ışıkları teknenin ön tarafına monte edilmişti, bu ışıklar binlerce küçük balığı kendine çekmiş, yunuslar da ışığı bulunca yemek ziyafetini kaçırmamışlardı. Yarım saat kadar teknenin önünde gerçekleşen beslenme belgeselini izledim. Benim için muhteşem bir gösteriydi ancak besin zincirinin altındaki küçük hayvancıklar için tam bir katliam oldu. Üst üste nöbet tutuyor olmamız nedeni ile yorgunluktan olacak, nöbetin sonlarına doğru uyumamak için epey mücadele ettim. Nöbet biter bitmez kamarama çekilip uyumam çok kısa sürdü. Sabah 8.30 gibi uyandım, kahvaltı ve çay sonrası sohbet ile zaman geçirdim. Saat 10.00 - 11.00 arasında oltalardan biri sinyal verdi ve 2 kg boyunda bir orkinos kısa bir mücadele sonunda yakalandı. Balığın gelmesi ile temizlenerek öğlen yemeğine konuk olması 1 saat sürmedi.
Saat 12.00 ‘de dümen nöbetime başladım, nöbetim tamamlandıktan hemen sonra ortalıkta gezinirken oltalardan biri daha cırladı ve 3 kg bir orkinos daha tekne ziyaretine geldi. Bu balık da tarafımdan itina ile temizlenerek buzluktaki yerini aldı ve akşam yemeğini beklemeye başladı. Saat 15.00 civarında ilk gelen 2 kg’lık orkinos artık yoktu, herkesin karnı doymuştu, nöbeti olmayanlar hemen uykuya çekildi. Saat 20.00 civarı yunuslar tekrar ziyarete geldi, bu kez kısa süre oynaştılar ve gittiler. 22.00 Nöbeti için dümene geçip 24.00 civarında da nöbeti bitirdim.
14 TEMMUZ CUMARTESİ
Nöbetimin bitmesinden sonra, sabah 06.00’ya kadar uyuma şansım var derken, saat 02.00 civarında yelkende problem olması nedeni ile uyandırıldım. Gece seyri sırasında arkadan gelen rüzgar nedeniyle istenmeyen bir kavançaya engel olmak için bumbayı halatla bağlamıştım Bağ çözülmüş, oluşan kargaşada ana yelken halatları birbirine dolanmıştı. Can yeleği ve emniyet halatını donattıktan sonra ana yelkenin yanına çıktım, çözülen halatı tekrar bağladım. Cem ve Yüce de yelkenlerin ayarlarını olması gerektiği yerlere kadar sararak sorunu giderdiler. Tekrar rahat seyir pozisyonuna dönünce dönüp tekrar yatağıma yattım, saniyesinde tekrar uyumuşum. Sabah 06.00’da nöbeti aldığımda motor ve yelken birlikte seyir yapılıyordu. Dümene geçer geçmez motorları susturdum ve tam arma yelken seyrine geçtim. 7,0 ? 8,0 knot arası süratler ile bütün arkadaşlarım uyurken güzel bir yelken seyrini tek başıma sürdürdüm.
Cascais’e yaklaşınca tüm arkadaşlarımı uyandırdım ve yanaşma hazırlıklarımıza başladık. Usturmaçalar yerlerine bağlandı. Niyetimiz marinaya girmeden hemen yakıt almaktı, yoksa tekneyi bir kez daha çözüp bağlamak gereksiz bir uğraş oluyordu. Marina ile telsiz bağlantısı kurduğumuzda öğrendik ki ekâbir yakıt istasyonları ve marina saat 09.00’da açılacaktı. Ne yazık ki daracık bir yer gösterdiler ve zar zor 12m boyunda, 7,25m enindeki tombul kızı bu dar pontona yerleştirdik. Arkadaşlarımın usturmaça yerleştirmeleri ve yönerge vermeleri sayesinde bir yerlere sürtünmeden işlemi tamamladık.
Saatin 09:00 olmasını takiben pasaportlarımız ve tekne evrakları ile marina ofisindeki işlerimizi tamamladık. Bize yeni bir yer daha gösterdiler, önceki yerimizden daha arkalarda, daracık kanallardan geçilerek ulaşılan bir yerdi. Gitmeden önce yakıt almak ve işimizi tamamlayarak rahat etmek istedik. Geceden beri yakıt iskelesini işgal eden tekneler hala yerlerindeydi, 1-2 saat oyalandıktan sonra iskeleyi boş görünce Cem el telsizini alıp, yer ayarlamak için yürüyerek istasyona gitti. Biz de yerimizden çıkıp istasyona sert esen rüzgar nedeni ile zorla da olsa yanaştık. Yine ekibin müthiş desteği sayesinde bu işlemi de problemsiz aştık. Gittikçe sertleşen rüzgarda az önce bahsettiğim dar yere birkaç hamlede yanaşarak bağlandık ve sadece alışveriş yapma işimiz kalmıştı. Yavaş yavaş tekne bize, biz de tekneye alışıyorduk.
Yüce ve Cem banyoya, Levent ve Pamir şehir turuna ben de koşturarak internet bulduğum ilk restorana oturdum ve şirket işlerimi 2,5 saatlik bir sürede tamamladım. Alışverişimizi tamamlayıp tekneye taşımamızı takiben Levent hariç hep birlikte şehir turuna çıktık. Levent’in geçirmiş olduğu diz ameliyatı nedeni ile yürümesi biraz problemli oluyordu, bu nedenle teknede kalıp dinlenmeyi tercih etti. Şehirde biraz yürüyüş sonrası yorgun bedenlerimizin artık oturup beslenmesi gerektiğine karar verdik. Küçük bir meydan içindeki bir restoranı gözümüze kestirdik ve oturduk. Yeniden deniz ürünleri seçip dördümüzün farklı yemekler seçerek ortak yediği menüde ahtapot ızgara, küçük kalamarlar, karidesler ve en sonunda deniz ürünlerinin pirinçli bir çorba kılığında sunulduğu bir yemek yendi. Burada Yüce’nin notlarından yemek isimlerini kopya çekeceğim: John Bull isimli restoranda Al Ajilo style prawns, Lagareiro style Squids, Grilled Octupus ve Seafood rice. Son seçimi ekip çok sevdi ancak ben içinde kişniş tadını alır almaz yemekten vaz geçtim, nedense kişniş ile hiç aram yoktu, kokusu bile uzaklaşmama yetiyordu. Bu ekip her gün öğlen ve akşam deniz ürünü yese bıkmayacaktı anlaşılan. Halen buzluğumuzda yapılmayı bekleyen orkinos duruyordu, balık stokları azalmadan yenisi geliyordu, bu durumdan kimsenin şikayeti yoktu.
Döndüğümüzde Levent, bizim gitmemizi takiben başladığı uykusuna devam ediyordu Sessizce bilgisayarlarımızı alıp, hava durumu incelemeleri için restorana gittik. Sabah yola çıkış için şartlar üzerinde tartıştık. Cemal Saydam Hocamıza durumumuz hakkında bilgi verdik ve son önerilerini aldık. Karar sabah saat 07:00’de hareket etmek yönünde oldu, 20-25 knot arkadan gelen rüzgar ve dalga kaçırılmamalıydı. Açıkça söylemek gerekirse marinada direkler sesler çıkarıyor, halatlar vuruyor, rüzgar uğulduyordu. Çok oyalanmadan hepimiz yattık ve uyuduk.
Değerli deniz severler,
2012 yılında almış olduğum Lagoon 400 teknemin Türkiye’ye transferi hikayesini birkaç bölüm halinde sizlerle paylaşacağım. Benim için bir ilk olan bu uzun deniz yolculuğundan çok bilgi edindim. Gitmeden önce 6 ay kadar konu ile ilgili çalıştım, yazılar okudum, navigasyon çalışmaları yaptım, seyir planımı tamamladım. Sonrasında transfer günü gelip çattı ve hikayemiz böylece başladı. Okyanus nedir, gelgit nasıl planlanır, gelgit bölgelerinde marina nasıl seçilir, hava durumuna göre nasıl seyir planı yapılır, gece seyri, yelken kullanımı, seyirde balık avı gibi birçok detay barındıran seyir notlarımı umuyorum sizler de keyifle okursunuz.
Yapılan hatalar, alınan doğru kararlar, arkadaşlık ilişkileri notlarım içinde yer alıyor. Sorularınız, yorumlarınız için yukarıdaki e-posta adresimden doğrudan iletişim kurabilirsiniz.
Fotoğraflar: İzinsiz Kopya Edilemez© Copyright
Devam Edecek
