GENE PAŞABAHÇE VAPURU VE BEYKOZ BELEDİYESİ
12 Aralık 2019, Perşembe 16:22Ben ve benim gibi gemi sevdalısı dinazorların ve diğer gemi severlerin, gemi aşığı kişilerin ve bilhassa Şehir Hatlarının gemilerine özel ilgi duyan eşhasın ilgi odağı olan işletmenin nev-i şahsına münhasır tek bebeği olan Paşabahçe gemisi hakkında yazılan yazılarımız, yapılan yorumlar, kamu oyu baskısı ve değişen Belediyecilik anlayışı meyvesini vermiş gibi görünmektedir. Bir müddetten beri bir haber meriyetteydi sosyal medyada. Beykoz Belediyesi, bakımından sorumlu olduğu Paşabahçe isimli gemiyi açık artırma ile ihale usulu satışa çıkartıyor. Buyur buradan yak.
Tabi bu haber üzerine hemen antenlerimizi gererek en mühim ve acil haberleri alabilmek için sorup soruşturmaya başladık ve ilgilenen kimselere de bilgi vermeye başladık elimizden geldiğince ama bizlerde bir şey bilmiyorduk ki. Sonra haberin aslını öğrendik. Efendim Şehir Hatları işletmesinin 1952 yılında İtalya’da inşa edilip filosuna kattığı bu bebek tam 58 yıl kesintisiz hizmet edip bilhassa Adalar, Yalova, Çınarcık iskeleleri arasında sefer yaptıktan sonra Şehir Hatlarının yönetememecileri tarafından heke ayrılıp bir cemile olmak üzere Beykoz nam badem belediyesine bol keseden tahsis edilmiş, gaye konser, nikah salonu gibi sosyal hizmetlerde kullanılmak şartı ile. Mezkür belediye yönetememecileri ise beleşe gelen bu avantadan faydalanabilmek için olaya gayet duygusal yaklaşıp hemen Belediye binasının önünde bir iskeleye kıçtan kara ederek başlamışlar avanta taharrisine ama bunca becerikliliklerine rağmen umdukları avantayı yakalayamamışlar. Bu arada ufak ufak tarumar edilmeye başlanılan gemi bakımsızlıktan çürümeye başlamış tabi. Bu evrelerde nikah salonu olarak kullanılmak istenmiş, olmamış. Bir ara cami mi mescit mi öyle bir hizmet görmüş. Filmcilere dizi çekimleri için kiralanmış aradan geçen zaman diliminde pas ve çürüme kansere dönüşmüş, bütün vücuda metastaz yapmış, bu arada hemen bitişiğinde bulunan Barbaros Hayrettin Paşa Teknik Anadolu Meslek Lisesi görevlileri başvurarak denizcilik bölümü talebelerinin pratik derslerinde kullanılmak için ders görmek üzere çalışma izini istemişler ancak her ne hikmetse kendi ideolojileri ile bağdaşmayan bu modern eğitim havarilerinin isteklerine menfi cevap verilmiş, badehu epey bir zaman sonra geminin başlarına iyice dert olduğunu gören yönetememeciler bu sefer 180 derece dönüş ile mezkür sefainin mülkiyetinin okula devredilmesini teklif etmişlerse de bu işin uzmanı olan eğitimciler gemi bakımı ile apartman, bina bakımını ayırt etmekten aciz Belediyecilerin tuzağına düşmemişler ve teklifi reddetmişler. Bu sıralardan epey sonra kendi halinde melül ve mahzun kaderine teslim olmuş, akibetine muntazır bu gemiyi gezmek istedim ve okuldaki alan şefimiz olan kıymetli hocamız sayın Neşet Küçük Bey’e rica ettim. Beraberce belediyeye gidip gemiyi gezmek için izin istedik. Lütfen ve inayeten arpalık bağışlarcasına gezi izni verdiler ve gemiye çıkarak temaşa eyledik sefinenin halî pürmelâlîni. İçim kan ağlayarak gençliğimin bu çapkın güzelinin perişan hali karşısında elimden bir şey gelmeden kırgın, üzgün ve kahrolarak indim rıhtıma ve geminin akıbetini öğrenmek için çalışmalara başladım. Defaten belediyeye gittim. Her seferinde bir başka kişiye havale edildim. Alaycı gülümseyişleri ile karşılanıp milli menfaat ve hamaset nutukları ile uğurlandım. Netice bir kocaman hiç. Sonra haber duyuldu:
2010 yılında aktif görevden alınıp 2011 yılında bilâ bedel Beykoz Belediyesi’ne devredilen Paşabahçe gemisi 618 sayılı Limanlar Kanunu ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu muvacehesinde 8.190 tl geçici teminat ile 4 Kasım 2019 tarihinde İstanbul Liman Başkanlığı’nın 3’üncü katındaki toplantı salonunda saat 16:00’da ihaleye çıkartılacaktır.
Bu haberin akabinde bir yazı kampanyası ve sahiplenme furyası başladı. Çeşitli kişi ve kuruluşlar mezkür geminin satılmayıp onarılması ve nostaljik geziler yapması için isteklerde bulundular ama madalyonun birde ters tarafı vardı ki hani tabir-i caiz ile zurnanın son deliği buydu işte. Bu geminin restorasyonu hemen hemen yeni bir yapımı gerektirecek meblağa ibla olabileceğinden gerekli nakdin teminiydi ki olayların akışını zamana bırakıp ihale gününü bekledik. İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu Bey’in talimatı ile ihale iptal olmuş ve gemi iki yıl içerisinde onarılıp yenilenmek kaydı ile bilâbedel Şehir Hatları İşletmesine devredilecekmiş. Sevindirici bir haberdi. Devrisi gün yani 5 Kasım günü Beykoz Belediyesi’ne gidip yetkililerden! gereken bilgiyi alayım dedim ama giriş kapısını aşmak majino hattını aşmaktan beter. Her neyse salimen girdik içeri bu sefer ziyaretçi kartı almak için kuyruğa girdik. Neye geldik, niye geldik, kime geldik, ne bok yemeğe geldik faslını da bihakkın atlatıp aldık ziyaretçi kartımızı ikinci bir turnikeden geçip kültürsüzlük kültür işlerinde bir türbanlı bacımıza anlattık derdimizi. Ben bilmem merkez bilir mantığı devreye girdi. Kim bilir? Özel kalem bilir. Özel kalem nerede? İki kat yukarıda, ek binada. Çıktık iki kat. Bulduk özel kalemi daha doğrusu kapısında özel kalem yazan bir kapıyı gördük. Hamle ettik, yolumuzu kesti bir armutsever kişi, genizden gelen davudi bir ses ile geliş sebebimizi sordu. Arzettik. Paşabahçe gemisi hakkında bilgi almak istiyoruz dedik. Minibüs değnekçisi gibi bir kağıda kargacık burgacık bir yazı ile ıkına sıkına yazmaya çalıştı sebebi ziyaretimizin esbabı mucibesini ve bekleme odasına buyur etti. Anında bitti başımızda bir türbanlı bacımız daha çay içermiymişiz. ‘’ Aman ‘’ dedim. ‘’ Hayır, sağolasınız.’’ Biraz tevakkuftan sonra elçi bey teşrif ile mezkür geminin haberinin basına açıklandığını ayrıca bir habere gerek olmadığını tebliğ etti. Bir an herifi bir güzel pataklamayı aklımdan geçirdi isem de ulan dedim şimdi bu dingili memur sayarlar al başına belayı. Allah topunuzun belasını versin deyip ayrıldım. O, daha söylediklerimin analizini olmayan beyni ile yorumlamaya çalışırken ayrıldım bu badem yuvasından. Şehir Hatları İşletmesinde de Sayın Genel Müdür Sinem Dedetaş Hanım ile görüşmek istedim. Gayet kibarca işletmede olmadığını söylediler. Kaptan ve gazeteci kimliğim çok güzel bir tesir bıraktı üzerlerinde. İlgili zevatın ve ihalenin iptal olduğunu ancak daha geminin akıbeti hakkında karar verilmediğini söylediler. Kibarca veda edip ayrıldım yanlarından ve şimdi bir evladın, hastada olsa, ihtiyarda olsa, yatalak - kötürüm - ölümcül bir hastalığa düçar da olsa çıkmadık canda ümit vardır ve Allah’tan ümit kesilmez mantığı ile geçicide olsa bir evladın katlinden vazgeçilmesinin sevincini yaşıyorum.
Tuncay Alpman