GEMİLERİN AKIBETLERİ HEP MEÇHULDÜR (TARİHTEKİ 5 BÜYÜK DENİZ FACİASI)
14 Eylül 2017, Perşembe 22:35GEMİLERİN AKIBETLERİ HEP MEÇHULDÜR
(TARİHTEKİ 5 BÜYÜK DENİZ FACİASI)
Bilirsiniz ilgi sahanız mesleğinize, kültürünüze ve duyarlı olduğunuz konulara göre yoğunlaşır. Bu konu daha çok haber seyrederken, eş dost konuşmalarında ve siyasi sohbetlerde kendini gösterir.
Kurban Bayramının 10 gün sürecek tatili dün başladı. ( 26 Ağustos 2017) Haber kanallarını ve denizcilik sitelerini tarıyorum. İşte beni birinci derecede ilgilendiren bir konu M/V. Leonardo isimli Moğolistan bayraklı Rusyada Azak Denizi çıkışlı Azov, Rostov ve Volgograd (Stalingrad) şehirleri arasında Don Nehrinde çalışan 114 m. boyunda, 13 m. eninde nehir tipi bir kuru yük gemisi haberi. Boğaz girişinde Sarıyer Kilyos önlerinden kalktıktan kısa sonra bel veriyor ve ortadan ikiye bölünüyor, ortadan kıça doğru olan büyük bölüm Kıyı Emniyeti ekiplerince sahile çekilip iskele tarafından kayalara oturtularak batması önleniyor. ( 27 Ağustos 2017 ) Hayli yaşlı 42 yıllık eski teknenin ömrü de burada tamamlanıyor..
Zira gemilerin de insanlar gibi akıbetleri hep meçhuldür. Yılların yorgunluğu nerede, nasıl biter belli olmaz. Bir tersanede hurdaya çıkarılıp sökülmesi, bir denizaltı torpidosu, serseri bir mayın veya top mermileri ile denizin dibine inmesi hep yaşana gelmiş hüzünlü gerçeklerdir.
Denizci olmayan dostlar, onarım bakım için Türkiyeye gelen ve Tuzlaya tersaneye giderken ikiye bölünen yaşlı teknenin kaptanı Türk mü? Denizle ilgisi olmayan bir Orta Asya ülkesi olan Moğolistan bayraklı da ne demek, diye soruyorlar.
Aslında işin o safhaları o kadar da önemli değil.
Olay bana geçmiş yıllarda ( 30 sene önce ) yaşanmış, bu tip bol kötü örneklerden birini hatırlattı. 59 bin ton ham demir cevheri ile yüklü Japon yapımı M/V. Topkapı S. Brezilyanın Rio limanından kalkmış rotasında -ki denizci olmayan veya Cebelitarık Boğazını çıkmayanlara anlatılmasında fayda olan- Güney ve Kuzey Atlantik, Cebelitarık Boğazı, Akdeniz ve Egeyi kat ettikten 29 gün sonra Marmarada, Kumkapı önlerinde, teknenin karinasındaki postaların attığı tespit edilmiş. Varış limanı Karadenizde Ereğli Demir Çelik Fabrikaları.
Ancak Rioda limandan avara ettikten kısa süre sonra tehlikeli bir topuk atlamış ve muhtemelen karinada yara almıştı. Gemi o hali ile kaynak yapıla yapıla Atlas Okyanusunu güneyden kuzeye geçmişti. Şansına havalar da iyi gitmiş olmalıydı. Özetle; Arızalı faal di. Burada ilim ve teknikten uzak bir mantık var. Mademki okyanusu aştı 8 10 saatlik kısa bir seyirden sonra intikal limanına varsın, orada gereken yapılır mantığı ile (Kumkapıda gerekli onarım - tedbirler alınmadan) yoluna devam ettirilen gemi Karadeniz çıkışında Kefken - Akçakoca arasındaki Pazarcıbaşı Burnu açıklarında ( 29 Ekim 1987 ) yakalandığı şiddetli fırtınada battı. Faciada 2si ölü, 16sı kayıp 18 denizci sulara gömüldü.
Nereden nereye!
Gemilerin akıbetleri hep meçhuldür. Ancak, ey kaptan, ey baş mühendis Bu gemi bu haliyle okyanusu zor geçer demediniz mi?
Şirketin sahibi Hilmi Sönmez o zaman Deniz Ticaret Odası Başkanı idi. Ama yaşanan facia onun itibarını sıfırladı, şirketin bitişine yol açtı.
Kurban Bayramının 10 gün sürecek tatili dün başladı. ( 26 Ağustos 2017) Haber kanallarını ve denizcilik sitelerini tarıyorum. İşte beni birinci derecede ilgilendiren bir konu M/V. Leonardo isimli Moğolistan bayraklı Rusyada Azak Denizi çıkışlı Azov, Rostov ve Volgograd (Stalingrad) şehirleri arasında Don Nehrinde çalışan 114 m. boyunda, 13 m. eninde nehir tipi bir kuru yük gemisi haberi. Boğaz girişinde Sarıyer Kilyos önlerinden kalktıktan kısa sonra bel veriyor ve ortadan ikiye bölünüyor, ortadan kıça doğru olan büyük bölüm Kıyı Emniyeti ekiplerince sahile çekilip iskele tarafından kayalara oturtularak batması önleniyor. ( 27 Ağustos 2017 ) Hayli yaşlı 42 yıllık eski teknenin ömrü de burada tamamlanıyor..
Zira gemilerin de insanlar gibi akıbetleri hep meçhuldür. Yılların yorgunluğu nerede, nasıl biter belli olmaz. Bir tersanede hurdaya çıkarılıp sökülmesi, bir denizaltı torpidosu, serseri bir mayın veya top mermileri ile denizin dibine inmesi hep yaşana gelmiş hüzünlü gerçeklerdir.
Denizci olmayan dostlar, onarım bakım için Türkiyeye gelen ve Tuzlaya tersaneye giderken ikiye bölünen yaşlı teknenin kaptanı Türk mü? Denizle ilgisi olmayan bir Orta Asya ülkesi olan Moğolistan bayraklı da ne demek, diye soruyorlar.
Aslında işin o safhaları o kadar da önemli değil.
Olay bana geçmiş yıllarda ( 30 sene önce ) yaşanmış, bu tip bol kötü örneklerden birini hatırlattı. 59 bin ton ham demir cevheri ile yüklü Japon yapımı M/V. Topkapı S. Brezilyanın Rio limanından kalkmış rotasında -ki denizci olmayan veya Cebelitarık Boğazını çıkmayanlara anlatılmasında fayda olan- Güney ve Kuzey Atlantik, Cebelitarık Boğazı, Akdeniz ve Egeyi kat ettikten 29 gün sonra Marmarada, Kumkapı önlerinde, teknenin karinasındaki postaların attığı tespit edilmiş. Varış limanı Karadenizde Ereğli Demir Çelik Fabrikaları.
Ancak Rioda limandan avara ettikten kısa süre sonra tehlikeli bir topuk atlamış ve muhtemelen karinada yara almıştı. Gemi o hali ile kaynak yapıla yapıla Atlas Okyanusunu güneyden kuzeye geçmişti. Şansına havalar da iyi gitmiş olmalıydı. Özetle; Arızalı faal di. Burada ilim ve teknikten uzak bir mantık var. Mademki okyanusu aştı 8 10 saatlik kısa bir seyirden sonra intikal limanına varsın, orada gereken yapılır mantığı ile (Kumkapıda gerekli onarım - tedbirler alınmadan) yoluna devam ettirilen gemi Karadeniz çıkışında Kefken - Akçakoca arasındaki Pazarcıbaşı Burnu açıklarında ( 29 Ekim 1987 ) yakalandığı şiddetli fırtınada battı. Faciada 2si ölü, 16sı kayıp 18 denizci sulara gömüldü.
Nereden nereye!
Gemilerin akıbetleri hep meçhuldür. Ancak, ey kaptan, ey baş mühendis Bu gemi bu haliyle okyanusu zor geçer demediniz mi?
Şirketin sahibi Hilmi Sönmez o zaman Deniz Ticaret Odası Başkanı idi. Ama yaşanan facia onun itibarını sıfırladı, şirketin bitişine yol açtı.
DÜNYANIN DENİZDE GÖRÜP YAŞADIĞI 5 BÜYÜK FACİA
Dolaştığım denizler okyanuslar kimleri, hangi gemileri ne şartlarda yuttu, kimler ne hatalar yaptı Savaşların yaşandığı dönemlerde içinde yüzlerce binlerce masum yolcu ile batırılan gemiler, kimlerde ne çağrışımlar yapıyor? Onları batırma emrini alçakça verenleri ananlar var mı?
Evet var. Baltık ülkesi Almanya dünyanın en kötü ilk iki deniz faciasını yaşadı.
1 - II. Dünya harbi bitmiş, Almanya bölünmüş, doğusu Rus kontrolüne girmişti. Yüz binlerce Alman, Almanyayı bi-şekilde terk ediyor, kaçıyor, canını kurtarmak istiyordu. 30 Ocak 1945te Prusyanın Gotenhafen Limanından resmi kayıtlara göre 6 050, gayri resmi 9 binin üzerinde salkım saçak mülteci yüklü olarak kalkan Wilhelm Gustloff isimli (25 550 tonluk 2 bin yolcu kapasiteli) gemi Rus S 13 denizaltısı tarafından batırıldı. Bu saldırı dünya tarihinde denizde yapılan en büyük katliamdır. Kazadan 903 kişi kurtuldu. Gayri resmi yorumlarda ise çığlıklar içinde Baltıkın buzlu sularında 8 binin üzerinde kişi öldü.
2 - Çok geçmedi, 2 buçuk ay sonra aynı bölgede aynı sularda gene Baltıkda gene bir Rus denizaltısı bu sefer M/V. Goya adlı kayıtlı 6 bin yüz, aslında 8 500 yolcu taşıyan mülteci gemisine saldırdı. Gemi 9 dakikada sulara gömülürken 183 yolcu zor zahmet ancak canını kurtarabildi. Olay dünya denizcilik tarihinin ikinci elim, can kaybı en yüksek denizcilik katliamıdır. J. V.Stalinin denizlerdeki Baltık politikası işte budur. Almanlar da bu sebeplerden açık veya gizli halen bir Rus aleyhtarlığı vardır.
3 Dünyanın üçüncü büyük deniz faciası ise 20 Aralık 1987de 4 500 yolcu taşıyan Dona Paz Feribotunun Leyte Adasından Filipinlerin başkenti Manilaya giderken M/T. Vector isimli benzin yüklü tankerle çarpışması sonucunda vuku buldu. Feribot infilak sonunda yanarak battı. Kaza raporları ölü sayısını 4 375 olarak kayıtlara geçti
4 Şanghayın güneyindeki Huanghu nehri ağzında 4 Aralık 1948de binlerce kişiyi taşıyan Kiangya buharlı vapuru II. Dünya Harbi sonunda çekilirken Japon Donanmasının yerleştirdiği mayınlara çarparak battı. 4 binin üzerinde Çinli öldü.
Bu facialar listesini devam ettirmek mümkün şöyle ki: 5 - Lancestria gemisi (St.Nazair Limanı 1971). 6 - Halifax Faciası 1917. 7 Sicilya Donanmasındaki facia 8 La Joola feribotu faciası -2 002
Yukarıda ki kaza veya facialar 2 binin üzerinde can kayıplarını içerir. Ancak bir de ünlü, herkes tarafından bilinen kazalar var, mesela; Titanik Faciası gibi.
Dünyada bu konu gündeme geldiğinde çekilen filmlerinde etkisi ile oluşan şöhretinden dolayı bu gemiyi az çok herkes tanır. 15 Nisan 1912de, İngilterede Southamptondan New Yorka giderken Atlantikte buz dağlarına çarparak batan ve önceden bu gemi batmaz , denirken sonrada 1514 kişiyi soğuk buzlu sulara bırakıp denizin derinliklerine giden Titanik Transatlantiği.
ERTUĞRUL FIRKATEYNİ, ÜSKÜDAR VAPURU VE REFAH FACİASI
Bizde de yaşanmış hayli elim deniz kazaları var. Bunlardan en çok can kaybı olan ilk üçünü anmadan geçmek olmaz.
A Ertuğrul Fırkateyni: 11 ay süren uzun bir deniz yolculuğunun ardından Japonyanın Yokohama Limanına vardı. Muhteşem karşılandı. Üç ay Japonyada kaldı. 15 Eylül 1890da gene Yokohama Limanından ayrıldı ve ertesi gün 16 Eylül 1890da Kuşimoto Adası açıklarında tayfuna yakalanan Ertuğrul Fırkateyni battı. Kazada 587 denizci şehit olurken 69 denizci kurtuldu. Kazazede kahramanları, Japon İmparatoru tarafından Hiei ve Kongo adlı gemilerle İstanbula gönderildiler.
B Üsküdar Vapuru Faciası: Rahmetli anneannem haberi ilk duyduğunda: Oğlum bak gemi batmış çok da genç ölmüş, yazık, üzülüyorum. demişti. O yıllarda Antalya Korkutelinde ortaokula gidiyordum, durumu pek kavrayamamıştım. Şimdi aradan yıllar geçti. 1 Mart 1958de İzmit ile Değirmendere arasında tarifeli sefer yapan Üsküdar Vapuru şiddetli lodos sebebi ile batmış 272 kişi yaşamını yitirirken 39 kişi kurtulmuştu.
Gölcük sırtlarında yatan çoğu talebe o insanlara Gölcüke her gidişimde uğrar kabirlerini ziyaret ederim.
C Refah Faciası: İngiliz Hükümeti 4 denizaltı ve 4 uçak filosunun antlaşmalar gereği teslime hazır olduğunu Türk Hükümetine bildirir. Türk personelin en geç 25 Haziran 1941de Mısırda Port Said Limanında olmalarını ister. Oradan da Quenn Mary Transatlantiği ile İngiltereye gideceklerdir. 40 yaşındaki eski buharlı makinesi ile 8.5 deniz mili yapabilen Refah şilebi kiralanarak İstanbuldan Mersine getirilir. Aslında Kaptan İzzet Dalkıran geminin sefere çıkamayacağını Ankaraya bildirmiştir.
Refah ( Perseveranza ) 23 Haziran 1941de saat 17.30da taşıyacağı personeli alarak Mersin Limanından avara eder. Kalkıştan 5 6 saat sonra milliyeti meçhul denizaltıdan atılan torpidolarla yaralanır, 4 saat su üstünde kalır ve sonra da ikiye bölünerek batar. Toplam 167 şehit verdiğimiz bu alçak saldırı sonunda ancak 32 kişi kurtulabilmiştir. Bu sayı hep can yeleği ile dolaştığı halde ölen İngiliz irtibat subayı ile 168 olmaktadır.
Bu alçak denizaltı saldırısını İtalya mı, Almanya mı, Fransa mı, yoksa İngiltere mi tertipledi? Gel de lanetleme!
Gemilerin akıbeti hep meçhuldür. Hele arkalarında yas ve hüzün bırakanlar
***
Deniz medeniyettir, deniz servettir, deniz akılcı planlama ile yarınlara daha güvenle bakmaktır. Özetle uluslararası arenada söz sahibi olmak, Atatürk Türkiyesi olmaktır. 02 Eylül 2017
Babür Hüseyin ÖZBEK
