EGENİN ANADOLU SAHİLLERİ
05 Mayıs 2016, Perşembe 10:54Yaşlı kıta Asyanın batı ucu, tarihin büyük medeniyetlerine beşiklik etmiş, Anadolunun batı sahilleri bugün Helen ablukası altında. Em.Amiral Çetinkaya Apatay Egede Olup Bitenler adlı eserinde: Egede önce Osmanlı Devleti, sonra da Türkiye Cumhuriyeti kaybedebileceği her şeyi kaybetmiştir
Türkiyenin Ege Denizinde bir Orta Afrika, Asya veya Orta Avrupa ülkesinden de pek farkı kalmamıştır
der.
Yukarıdaki görüşe katılırsınız, katılmazsınız diye konuya vâkıf hiç kimseye sorulmaz, sorulamaz. Zira yüzde yüz yıldızlı doğrudur. Çanakkale Boğazından Kaşa, Finikeye kadar harita üzerinde dikkatli bakın. Egenin Anadolu sahillerinin Yunan kuşatmasında olduğunu göreceksiniz
Bizde bir bakanlık var, ismi uzun mu uzun, birçok görevi sanki aynı kapta karıştırmış, işi sulandırmış: Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı. Beyler, hanımlar konuşurken coğrafyadaki yerimizi belirlemek için; Üç tarafı denizlerle çevrili diyoruz. Bakanlar kurulunda tek bir görevle yetkilendirilmiş, donanımlı bir T.C. Denizcilik Bakanlığına mutlaka ihtiyaç var. Çünkü doğru olan budur.
Değil halk, değil parlamentodaki milletvekilleri, o 24 bakan, 2 başbakan yardımcısından kaçı Çanakkale Boğazından gemi ile çıktı, Egeyi denizden geçerek Akdenize indi? Biz kara toplumuyuz. Dünya denizciliğindeki payımız % 1.5 ile 2.5 arasında değişiyor. Bu veri bile bizi hiç mertebesine indiriyor.
İlkbahar bitiyor. Yaz ayları Egede; Pire (Atina), Rodos, Selanik, Hanya, Midilli, Mikanos limanları arasında kış aylarında seyrek yapılan seferler sıklaşacak, Ege her yıl olduğu gibi gene iç ve dış turizme yönelik, Yunan turizm hareketliliği yaşayacak. Yunan ekonomisi kötü imiş, bu onların meselesi. Arkalarında büyük Hıristiyan Birliği yani AB. var. Onun için şımarıklar ve korkmuyorlar. Ya biz?
Siz İstanbuldan İzmire, Antalyaya, Mersine veya gene İstanbuldan Samsuna, Trabzona bir Türk vatandaşı olarak gemi ile gidebiliyor musunuz? İsmi uzun ama denize, T.C. denizciliğine pek de katkısı olmayan bakanlık yetkilileri siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Uzun bir ihmaller, bilgi ve bilinçsizlik silsilesi bugünkü durumu doğurmuş. Tespih ipinin kopması gibi adalar teker teker gitmeye başlamış. Şöyle ki:
-1897 Osmanlı Yunan Harbinde Donanma Haliçten güçlükle çıktı, zorla Çanakkaleye kadar gidebildi. Yunanistan küçük donanması ile Boğazı kapattı ve Egede üstünlük sağladı. Ünlü Averoff Kruvazörü durumu aleyhimize çeviren faktörlerden biri idi. Balkan Harbinde denizde tek yüz akımız, Yüzbaşı Rauf Bey (Orbay) komutasındaki Hamidiye Kruvazörünün Ege, Akdeniz ve Adriyatikteki muhteşem başarısı oldu (1913).
-6 Ekim 1908de Girit Adasını kaybettik. Kısa süre sonra Rum milletvekilleri Türk Müslüman milletvekillerini meclise sokmadılar. Girit bizim canımız, feda olsun kanımız!, Ya Girit! Ya Ölüm! diye yerin göğün inletildiği mitingler, yürüyüşler hiçbir şey ifade etmedi. Şimdilerde ise anan da, yazan da yok.
-5 Mayıs 1912de İtalyan kuvvetleri Amiral Revel komutasında Rodosu işgal etti. 12 gün dayanabilen zayıf Türk gücü 17 Mayıs 1912de teslim oldu. 390 yıl süren bir Rodos hakimiyeti acılar ve üzüntüler içinde yok olup gitti.
-Ve Paris Barış Antlaşması (10 Şubat 1947) ile Egede bizim için paydos (bitiş) düdüğü çaldı. Kayıplarımız Yunanistan lehine uluslararası arenada resmen onaylandı. Anadolu sahillerine yaslanarak, uzaktan, kıyılardan bakmaya mecbur olduk/edildik.
Egede geçmişteki hatalar zinciri bizi bu günlere getirdi. 28, 29 Nisan 2016 tarihlerinde Egede Düzensiz Güçle Mücadele görevi yürüten deniz gücünde bizi temsilen T.C.G.Gökova ( F -496 ) fırkateyni var. İzmir ve çevresinde birlikleri denetleyen Genel Kurmay Başkanı Org. Hulusi Akar ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Ora. R. Bülent Bostanoğlu da bölgeyi ziyaret ettiler ve hatta H.Akar Alman, komuta gemisi FGS.Bonnu gezdi. NATO, SNMG-2 komutanı ile görüştü, bilgi aldı. Geceyi denizde, Türk fırkateyninde geçirdi. Bu denizci olmayan bir ülke için güven pekleştirici iyi bir işaretti.
Aynı bölgede Çeşmenin 10.5 deniz mili ( 19 km. ), kuzeyinde, Sakız Adasının kuzey doğusunda başka bir deyişle Küçükbahçenin ( İzmir Karaburun Yarım Adası, Bozdağ ) karşısında 3.8 d.mili ( 7 km. ) batısında karşıda iki ince uzun kayalıklarla kaplı adacıklar var. Büyüğü Paşa ( Pasas ), küçüğü ise Koyun ( İnousses ) adaları. Bu gölge uçuşlar ve diğer deniz harekatları için uygun değil, çünkü dar ve küçük adacıklardan oluşuyor. Yunanlı bu bölgede uçağını uçurduğunda, helikopterini havalandırdığında, mutlaka isteyerek veya istemeden Türk sahasını taciz ediyor veya karasularına müdahale yapıyor. Şimdi de Sakızın Türk sahillerine adeta bitişik bu adacıklardan Paşa Adasına helikopter iniş alanı inşa edileceğini, bunu da Savunma Bakanı Panos Kammenosun dile getirdiği öne sürülüyor. Yunan Genel Kurmay Başkanı eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Evangelos Apostolakis de aynı düşüncede.
Bir tek çakıl taşı, küçük bir kaya parçası için hır çıkarmaya, köprüleri yıkmaya hazırlar. Bu konuyu 1998 2000lerde Atinada deniz ataşeliği yapan Sayın R.Bülent Bostanoğlu iyi bilir, iyi de değerlendirdiği kanaatindeyim.
Yıllar yılı Osmanlı ve T.C. iktidarları Egede Türk haklarını savunamamışlar. Yunanlı gelip Anadolu sahillerine dayanmış. Egede bu olaylar olurken 13 senelik iktidardan tık yok! Ama TSK. üst düzey komuta kademesi Egede bizzat yaşıyor, uyguluyor, canlı takip ediyor... Ankarada makamdan uzun menzilli lâfla komuta etmiyorlar. Ee! Bu artıları da görmek alkışlamak gerek.
13 14 Nisan 2016da İstanbulda, Ayazağa Harp Akademilerinde yapılan Uluslararası Deniz Gücü ve Güvenlik Sempozyumunda Sayın R.Bülent Bostanoğlunun konuşması İngilizceden Türkçeye tercümesinde yanlış aktarıldı. Doğrusu Denizlere Hakim Olan Cihana Hakim olur. idi. Kibar üslupla yapılan düzeltme uyarısı için de teşekkür ederim. Ancak Haziran-Temmuz 2014deki Bay 28 hatasının devam ettiğini, etmemesi gerektiğini düşünüyorum.
Bugün böyle, Egede yok mertebesindeyiz. Küçük Asyanın batı sahillerinde nerede ise Panos Kammenosun hükmü geçecek. Uzun vadede ne yapılabilir onun hesapları, planları yapılmalı, bu uzun yürüyüşün kilometre taşları ona göre döşenmeli. Tıpkı uzun vadeli düşünen İngilizler gibi. Türkiye hazırlıklı olmalı, çıkacak büyük krizlerde, başka ülkelerin etki sahasının sıfırlanmaya yakın olduğu bir zamanda: Rodos, İstanköy, Sakız ve Midilli Adaları veya bunlardan hangisi o günkü konjüktöre uyuyorsa el konulmalı. Mesela IInci Dünya Harbinde Almanların Yunanistanı işgali gibi.
Tarih daima birçok bilinmeyene ve olağan dışı gelişmelere gebedir. Planlı, programlı olan, hazırlığını iyi yapan, iyi yönetilen ulusların başarılı olması da bundandır.
Yukarıdaki görüşe katılırsınız, katılmazsınız diye konuya vâkıf hiç kimseye sorulmaz, sorulamaz. Zira yüzde yüz yıldızlı doğrudur. Çanakkale Boğazından Kaşa, Finikeye kadar harita üzerinde dikkatli bakın. Egenin Anadolu sahillerinin Yunan kuşatmasında olduğunu göreceksiniz
Bizde bir bakanlık var, ismi uzun mu uzun, birçok görevi sanki aynı kapta karıştırmış, işi sulandırmış: Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı. Beyler, hanımlar konuşurken coğrafyadaki yerimizi belirlemek için; Üç tarafı denizlerle çevrili diyoruz. Bakanlar kurulunda tek bir görevle yetkilendirilmiş, donanımlı bir T.C. Denizcilik Bakanlığına mutlaka ihtiyaç var. Çünkü doğru olan budur.
Değil halk, değil parlamentodaki milletvekilleri, o 24 bakan, 2 başbakan yardımcısından kaçı Çanakkale Boğazından gemi ile çıktı, Egeyi denizden geçerek Akdenize indi? Biz kara toplumuyuz. Dünya denizciliğindeki payımız % 1.5 ile 2.5 arasında değişiyor. Bu veri bile bizi hiç mertebesine indiriyor.
İlkbahar bitiyor. Yaz ayları Egede; Pire (Atina), Rodos, Selanik, Hanya, Midilli, Mikanos limanları arasında kış aylarında seyrek yapılan seferler sıklaşacak, Ege her yıl olduğu gibi gene iç ve dış turizme yönelik, Yunan turizm hareketliliği yaşayacak. Yunan ekonomisi kötü imiş, bu onların meselesi. Arkalarında büyük Hıristiyan Birliği yani AB. var. Onun için şımarıklar ve korkmuyorlar. Ya biz?
Siz İstanbuldan İzmire, Antalyaya, Mersine veya gene İstanbuldan Samsuna, Trabzona bir Türk vatandaşı olarak gemi ile gidebiliyor musunuz? İsmi uzun ama denize, T.C. denizciliğine pek de katkısı olmayan bakanlık yetkilileri siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
ADALARIN TEKER TEKER KAYBI
Dünyanın4 mevsimi en iyi yaşayan bölgesi; iklimi, denizi ve sahilleri ile Egedir. Ancak biz Türkler sadece ana kıtanın kıyıları boyunca tespih taneleri gibi dizilmişiz. Egedeki paha biçilmez değerlere, havaya, tabiata sahip adalarda ve hatta Orta Egedeki denizde bile hak iddia edemez hale gelmişiz.
Uzun bir ihmaller, bilgi ve bilinçsizlik silsilesi bugünkü durumu doğurmuş. Tespih ipinin kopması gibi adalar teker teker gitmeye başlamış. Şöyle ki:
-13 Ocak 1822de Mora, Adalar ve diğer bölgelerde isyanlar başladı ve bu isyanlar genişledi. Ünlü İngiliz şair Lord Byron Rumları desteklemek için geldiği Yunanistanda ( Misolongi ) Türklere karşı savaştı, hastalandı ve öldü. Navarin baskınında ( 8 Ekim 1827) Osmanlı Donanmasının kötü mağlubiyeti üzerine coşan Victor Hugo, Helen hayranlığını dile getiren şiirler, yazılar yazdı.
-1897 Osmanlı Yunan Harbinde Donanma Haliçten güçlükle çıktı, zorla Çanakkaleye kadar gidebildi. Yunanistan küçük donanması ile Boğazı kapattı ve Egede üstünlük sağladı. Ünlü Averoff Kruvazörü durumu aleyhimize çeviren faktörlerden biri idi. Balkan Harbinde denizde tek yüz akımız, Yüzbaşı Rauf Bey (Orbay) komutasındaki Hamidiye Kruvazörünün Ege, Akdeniz ve Adriyatikteki muhteşem başarısı oldu (1913).
-6 Ekim 1908de Girit Adasını kaybettik. Kısa süre sonra Rum milletvekilleri Türk Müslüman milletvekillerini meclise sokmadılar. Girit bizim canımız, feda olsun kanımız!, Ya Girit! Ya Ölüm! diye yerin göğün inletildiği mitingler, yürüyüşler hiçbir şey ifade etmedi. Şimdilerde ise anan da, yazan da yok.
-5 Mayıs 1912de İtalyan kuvvetleri Amiral Revel komutasında Rodosu işgal etti. 12 gün dayanabilen zayıf Türk gücü 17 Mayıs 1912de teslim oldu. 390 yıl süren bir Rodos hakimiyeti acılar ve üzüntüler içinde yok olup gitti.
-Ve Paris Barış Antlaşması (10 Şubat 1947) ile Egede bizim için paydos (bitiş) düdüğü çaldı. Kayıplarımız Yunanistan lehine uluslararası arenada resmen onaylandı. Anadolu sahillerine yaslanarak, uzaktan, kıyılardan bakmaya mecbur olduk/edildik.
TEK ÇAKIL TAŞI, KÜÇÜK BİR KAYA PARÇASI
Karşı sahillerdeki batı komşumuz öyle kararlı, öyle programlı ki denizcisinden, komutanına, parlamenterinden bakanına kadar ne istediğini, ne isteyeceğini biliyor.
Egede geçmişteki hatalar zinciri bizi bu günlere getirdi. 28, 29 Nisan 2016 tarihlerinde Egede Düzensiz Güçle Mücadele görevi yürüten deniz gücünde bizi temsilen T.C.G.Gökova ( F -496 ) fırkateyni var. İzmir ve çevresinde birlikleri denetleyen Genel Kurmay Başkanı Org. Hulusi Akar ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Ora. R. Bülent Bostanoğlu da bölgeyi ziyaret ettiler ve hatta H.Akar Alman, komuta gemisi FGS.Bonnu gezdi. NATO, SNMG-2 komutanı ile görüştü, bilgi aldı. Geceyi denizde, Türk fırkateyninde geçirdi. Bu denizci olmayan bir ülke için güven pekleştirici iyi bir işaretti.
Aynı bölgede Çeşmenin 10.5 deniz mili ( 19 km. ), kuzeyinde, Sakız Adasının kuzey doğusunda başka bir deyişle Küçükbahçenin ( İzmir Karaburun Yarım Adası, Bozdağ ) karşısında 3.8 d.mili ( 7 km. ) batısında karşıda iki ince uzun kayalıklarla kaplı adacıklar var. Büyüğü Paşa ( Pasas ), küçüğü ise Koyun ( İnousses ) adaları. Bu gölge uçuşlar ve diğer deniz harekatları için uygun değil, çünkü dar ve küçük adacıklardan oluşuyor. Yunanlı bu bölgede uçağını uçurduğunda, helikopterini havalandırdığında, mutlaka isteyerek veya istemeden Türk sahasını taciz ediyor veya karasularına müdahale yapıyor. Şimdi de Sakızın Türk sahillerine adeta bitişik bu adacıklardan Paşa Adasına helikopter iniş alanı inşa edileceğini, bunu da Savunma Bakanı Panos Kammenosun dile getirdiği öne sürülüyor. Yunan Genel Kurmay Başkanı eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Evangelos Apostolakis de aynı düşüncede.
Bir tek çakıl taşı, küçük bir kaya parçası için hır çıkarmaya, köprüleri yıkmaya hazırlar. Bu konuyu 1998 2000lerde Atinada deniz ataşeliği yapan Sayın R.Bülent Bostanoğlu iyi bilir, iyi de değerlendirdiği kanaatindeyim.
Yıllar yılı Osmanlı ve T.C. iktidarları Egede Türk haklarını savunamamışlar. Yunanlı gelip Anadolu sahillerine dayanmış. Egede bu olaylar olurken 13 senelik iktidardan tık yok! Ama TSK. üst düzey komuta kademesi Egede bizzat yaşıyor, uyguluyor, canlı takip ediyor... Ankarada makamdan uzun menzilli lâfla komuta etmiyorlar. Ee! Bu artıları da görmek alkışlamak gerek.
13 14 Nisan 2016da İstanbulda, Ayazağa Harp Akademilerinde yapılan Uluslararası Deniz Gücü ve Güvenlik Sempozyumunda Sayın R.Bülent Bostanoğlunun konuşması İngilizceden Türkçeye tercümesinde yanlış aktarıldı. Doğrusu Denizlere Hakim Olan Cihana Hakim olur. idi. Kibar üslupla yapılan düzeltme uyarısı için de teşekkür ederim. Ancak Haziran-Temmuz 2014deki Bay 28 hatasının devam ettiğini, etmemesi gerektiğini düşünüyorum.
Bugün böyle, Egede yok mertebesindeyiz. Küçük Asyanın batı sahillerinde nerede ise Panos Kammenosun hükmü geçecek. Uzun vadede ne yapılabilir onun hesapları, planları yapılmalı, bu uzun yürüyüşün kilometre taşları ona göre döşenmeli. Tıpkı uzun vadeli düşünen İngilizler gibi. Türkiye hazırlıklı olmalı, çıkacak büyük krizlerde, başka ülkelerin etki sahasının sıfırlanmaya yakın olduğu bir zamanda: Rodos, İstanköy, Sakız ve Midilli Adaları veya bunlardan hangisi o günkü konjüktöre uyuyorsa el konulmalı. Mesela IInci Dünya Harbinde Almanların Yunanistanı işgali gibi.
Tarih daima birçok bilinmeyene ve olağan dışı gelişmelere gebedir. Planlı, programlı olan, hazırlığını iyi yapan, iyi yönetilen ulusların başarılı olması da bundandır.
