DÜMEN KİLİTLENDİ, KARAYA MI SÜRÜKLENİYORUZ?
31 Ocak 2012, Salı 00:54 Kaç yaşındasınız, eğitiminiz ne, aylık geliriniz kaç T.L? Yılda bir kerede olsa, bütün aile fertleriyle topluca on gün de olsa, tatil yapabiliyor musunuz? Buradaki suallere vereceğiniz cevaplar, sizin Türkiye ve dünyaya bakış açınız ile sosyal ve ekonomik durumunuzu görüntüye getiriyor. Biraz daha devam edersek; yabancı diliniz nasıl? Yurt dışında iken çıkacak bir tartışmada, bilgi ve birikimlerinizle Türk hak ve menfaatlerini ne kadar ve nasıl savunuyorsunuz?
İşte bir uygulama; dün 23.Ocak.2012 Avrupa?nın değişik şehirlerinden Paris?e gelip Concorde Meydanı?ı ile Sein Nehri?nin karşı kıyısındaki Assemblée Nationale arasında gösteri yapan Türkler beni duygulandırdı. Oylama bitip 127?ye karşı 86 oyla, ?İnkâr Yasası? Fransız Senatosu?ndan geçince de gösteri yapan çoğu Marsilya?dan getirilen Ermeni topluluğu alkışlar ve sevinç çığlıkları attı. Vefakâr ve fedakâr Türk topluluğu ise üzgün, sanki yenikti, dağıldı. Bugün Sarkozy Marsilya?da Ermenilerin çoğunlukta olduğu yerlerde icraatlarının meyvelerini topluyor, şovunu sürdürüyor. Vatandaş olarak diğer üzüntüm, şuraya kertin iki seneyi bulmaz, her şey eski halini alır. Sadece elçiyi çek, geri gönder, çek gene geri gönder?gibi gülünç tedbirler çıkış yolu değil. Türk insanı ve kurumları, tutarlı ve bilinçli olmalı. Frankofon Türkler (Fransızca konuşan Türk aydınları) daha etkili olmalılar. Mesela, vatandaş olarak ben Paris?i ve Fransa?yı bilirim, ama mecbur olmadan Fransız malı kullanmam. Kim ne derse desin, can yakıcı ana tedbir budur. Dümen kilitlenmesin; birkaç doğru yok, iktidar, iktidar gibi davranmalı. Gelelim aşağıdaki aydınlık kişiye ve onun merakına.
İlk defa görüp tanıştığı kelli?felli, gün görmüş biri olduğu tavır ve hareketlerinden anlaşılan; pantolonu da, yazlık şapkası da bembeyaz, özenle giyindiği belli olan bir zatı muhterem, karşısındaki 12-13 yaşındaki erkek çocuğun kendisi ve ailesinin sosyal yapısını, sorularıyla şöyle yokluyordu:.
-Evladım, evinize gazete ve dergi alınıyor mu? Çocuk tebessümle:
-Alınıyor amca, dedi.
-Bir mi, iki mi?
-Bir tane. Ama babam hafta sonları ikinci bir gazete ve dergi alıyor. Güngörmüş yaşlı amca aldığı cevaplardan memnun olmuş olmalıydı ki tekrar sordu;
-Yabancı gazete ve dergi alan var mı? Bu soruları ile bir yerlere varıp, çocuğun ve ailesinin yaşam seviyelerini kısmen de olsa ölçmek istiyordu.
-Evet var amca. Ağabeyim haftalık dünyaca meşhur İngilizce bir dergi alıyor. Üniversitede ki hocası, ?lisanın gelişsin al ve dikkatli oku,? demiş.
- Anladım, sizin aile dış dünyaya açık ve sizler de istikbal vaat eden gençlersiniz, dedi yaşlı güngörmüş amca. Annemin, evin direğidir dediği babam gibi düşünüyordu bu bilge amca da.
Son iki üç gündür babam ve ağabeyim İtalya?nın batısında Roma(Civitavecchia Limanı) ? Savona ? Marsilya?Barselona hattında, lüks Akdeniz seyahatini yaparken, Roma?nın kuş uçuşu yaklaşık 130 km. kuzey batısında, Giglio Adası kıyılarında, kayalara çarparak karaya oturan, sancak borda su kesiminin altında, başa doğru büyük bir yara alıp sancağa yatan, 3780 yolcu kapasiteli, 450 milyon ? değerindeki Costa Concordia adlı dev kurayzırı konuşuyorlar. Onlar daha çok elli iki yaşındaki Napolili uzak yol kaptanı, gemi süvarisi Francesco Schettino?nun gemisini nasıl yüz üstü bırakıp kaçtığı ile ilgililer. Halbuki annemin hayali ise böyle bir gemiyle dünyanın görülebilecek bazı yerlerini gezip görmek.
Parkur değiştirip, bizim gerçeklerle yüz yüze gelelim. Güneydoğu Anadolu?da durum kötü. Sanki Diyarbakır?dan sonra İran- Irak ? Suriye?yi kapsayan hudut bölgeleri başka bir ülke gibi. Başka bayraklar, başka dil ve sürekli silah sesi, çatışma ve ölüm haberleri var. Kıbrıs?ta durum ne olacak? Devletin kurucusu, ağır meseleleri omuzlayan, bütün zorluklarda taşın altına elini koymaktan çekinmeyen koca ?Toros? Rauf R.Denktaş artık yok. Önceki yıllarda biraz sesi çıkmış ne kadar asker ve onlara yakın aydın, vatanperver varsa bi şekilde Silivri?ye atılmış, şimdilik kaydıyla susturulmuşlar. İşsizlik oranındaki düşüş rakamları inandırıcı değil. Sosyal ekonomik dengeler, oldum olası bozuk? Meseleleri sıraladıkça ardı arkası gelmiyor.
Annem de tutturmuş bir kere gazetede gördü ya, öyle ışıltılı bir gezi hayal ediyor. Güngörmüş amca gibi refah içinde yaşamayı düşlüyor. Türkiye?de, Türk sahillerinde, Türk bayrak ve bandıralı yolcu gemisi var mı, yok mu? Bunları annem bilmez. Gazetede gördüğü Cenova?nın 40 km. batısındaki Savona limanına seyir halindeyken Giglio Ada?sı kayalıklarında 13.Ocak.2012 gece yarısına doğru karaya oturan ve halen yarısı batık kurtarılmayı bekleyen, cennet gibi gemideki hayatı hayal eder. Siz Türk vatandaşı olarak İstanbul?dan Antalya?ya veya İstanbul?dan Trabzon?a deniz gezisi yapmak isterseniz yapamazsınız. Böyle bir gemi, böyle bir imkân yok. Türkiye?nin üç tarafı denizlerle çevriliymiş, iyi güzelde sokaktaki vatandaş bu konu ile ilgilenmiyor, büyük yoksul kesimin o taraklarda bezi yok. Önce karnını doyurmak, hastasını tedavi ettirmek ve sonra da çocuklarını nasıl okutacağını düşünmekle meşgul.
Zengin, varlıklı, Türkiye?nin içinde mevcut bir Danimarka veya bir İsveç var. Tahminen nüfusun %5-6?sı gibi, krem krema tabakasını oluşturuyor. İsteseler, ?param dışarı gitmesin? deseler bile, onların Türk sahillerinde o isteklerini karşılayacak, Türk bayraklı bir denizcilik kuruluşu veya sistemi mevcut değil. Efendim, kara yolu ve havacılığın bu kadar geliştiği günümüzde, böyle işletmeler verimli değilmiş. Hep zarar edip, devletin mali durumunu zora sokan kurumları oluşturuyorlarmış. İyi güzel de, çevremizdeki yabancı ülkeler bu işi nasıl yapıyorlar? Keşke sizin içinizi kaynatan, sevdalara salan kurayzer gemileri, hadi vazgeçtik normal yolcu gemileri nasıl işletiliyor? Öğrenin, bulun, sizde uygulayın. İktidar olmak ?bir yerde meseleleri halletmek? demektir. İşin kolay tarafına gidip, Türk vatandaşına üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkede sadece ?kara toprağa mahkûm? edip, deniz sahilini çalışmaz, felçli bir hastaya dönüştürmek pek iyiye alamet değil.
Sırtını böyle denize dönmüş bir toplum, bu büyük nimetten, muhteşem kaynaktan nasıl faydalanacak? İktidarın konusunda iyi eğitim görmüş, yurt dışında İsveç?te denizcilik ihtisası yapmış iki bakanı var. Var, var olmaya ama verimli çalışmayan arızalı- faal TV?ler için söylenen o sözü : ?ses var, görüntü yok,?u doğruluyor, halimiz onun gibi.
Yoksa Akdeniz?deki Rus Filosu Lübnan?ın 25 km. kuzeyindeki küçük bir Suriye limanı Tartus?ta üsleniyor, İsrail Donanması Amerikan 6?ıncı Filo?su tarafından Hadera, Bat Yam ve Ashdod?da eğitiliyor, Kıbrıs?ın güneyinde petrol ve doğal gaz çıkarılma durumu aleyhimize gelişiyormuş, çok geç kalmışız gibi. Bunlar Türk denizciliğini sekteye vururmuş, güvenlik sorunu yaratırmış; Allah aşkına, halkla yetkililer aynı çizgide mi? Sizi bilmem ama durumu ben bir vatandaş olarak iyi bulmuyorum ve kötümserim. Dümen mi kilitlendi? Karaya mı sürükleniyoruz? ?Baştan kara? olmaya doğru mu gidiyoruz? Pruvada ve bordolarda tehlike işaretleri veren fenerler çakıyor. Sorabilir miyim; sizin bu teknede mevkiiniz neresi?
www.baburhuseyinozbek.com
İşte bir uygulama; dün 23.Ocak.2012 Avrupa?nın değişik şehirlerinden Paris?e gelip Concorde Meydanı?ı ile Sein Nehri?nin karşı kıyısındaki Assemblée Nationale arasında gösteri yapan Türkler beni duygulandırdı. Oylama bitip 127?ye karşı 86 oyla, ?İnkâr Yasası? Fransız Senatosu?ndan geçince de gösteri yapan çoğu Marsilya?dan getirilen Ermeni topluluğu alkışlar ve sevinç çığlıkları attı. Vefakâr ve fedakâr Türk topluluğu ise üzgün, sanki yenikti, dağıldı. Bugün Sarkozy Marsilya?da Ermenilerin çoğunlukta olduğu yerlerde icraatlarının meyvelerini topluyor, şovunu sürdürüyor. Vatandaş olarak diğer üzüntüm, şuraya kertin iki seneyi bulmaz, her şey eski halini alır. Sadece elçiyi çek, geri gönder, çek gene geri gönder?gibi gülünç tedbirler çıkış yolu değil. Türk insanı ve kurumları, tutarlı ve bilinçli olmalı. Frankofon Türkler (Fransızca konuşan Türk aydınları) daha etkili olmalılar. Mesela, vatandaş olarak ben Paris?i ve Fransa?yı bilirim, ama mecbur olmadan Fransız malı kullanmam. Kim ne derse desin, can yakıcı ana tedbir budur. Dümen kilitlenmesin; birkaç doğru yok, iktidar, iktidar gibi davranmalı. Gelelim aşağıdaki aydınlık kişiye ve onun merakına.
İlk defa görüp tanıştığı kelli?felli, gün görmüş biri olduğu tavır ve hareketlerinden anlaşılan; pantolonu da, yazlık şapkası da bembeyaz, özenle giyindiği belli olan bir zatı muhterem, karşısındaki 12-13 yaşındaki erkek çocuğun kendisi ve ailesinin sosyal yapısını, sorularıyla şöyle yokluyordu:.
-Evladım, evinize gazete ve dergi alınıyor mu? Çocuk tebessümle:
-Alınıyor amca, dedi.
-Bir mi, iki mi?
-Bir tane. Ama babam hafta sonları ikinci bir gazete ve dergi alıyor. Güngörmüş yaşlı amca aldığı cevaplardan memnun olmuş olmalıydı ki tekrar sordu;
-Yabancı gazete ve dergi alan var mı? Bu soruları ile bir yerlere varıp, çocuğun ve ailesinin yaşam seviyelerini kısmen de olsa ölçmek istiyordu.
-Evet var amca. Ağabeyim haftalık dünyaca meşhur İngilizce bir dergi alıyor. Üniversitede ki hocası, ?lisanın gelişsin al ve dikkatli oku,? demiş.
- Anladım, sizin aile dış dünyaya açık ve sizler de istikbal vaat eden gençlersiniz, dedi yaşlı güngörmüş amca. Annemin, evin direğidir dediği babam gibi düşünüyordu bu bilge amca da.
Son iki üç gündür babam ve ağabeyim İtalya?nın batısında Roma(Civitavecchia Limanı) ? Savona ? Marsilya?Barselona hattında, lüks Akdeniz seyahatini yaparken, Roma?nın kuş uçuşu yaklaşık 130 km. kuzey batısında, Giglio Adası kıyılarında, kayalara çarparak karaya oturan, sancak borda su kesiminin altında, başa doğru büyük bir yara alıp sancağa yatan, 3780 yolcu kapasiteli, 450 milyon ? değerindeki Costa Concordia adlı dev kurayzırı konuşuyorlar. Onlar daha çok elli iki yaşındaki Napolili uzak yol kaptanı, gemi süvarisi Francesco Schettino?nun gemisini nasıl yüz üstü bırakıp kaçtığı ile ilgililer. Halbuki annemin hayali ise böyle bir gemiyle dünyanın görülebilecek bazı yerlerini gezip görmek.
Parkur değiştirip, bizim gerçeklerle yüz yüze gelelim. Güneydoğu Anadolu?da durum kötü. Sanki Diyarbakır?dan sonra İran- Irak ? Suriye?yi kapsayan hudut bölgeleri başka bir ülke gibi. Başka bayraklar, başka dil ve sürekli silah sesi, çatışma ve ölüm haberleri var. Kıbrıs?ta durum ne olacak? Devletin kurucusu, ağır meseleleri omuzlayan, bütün zorluklarda taşın altına elini koymaktan çekinmeyen koca ?Toros? Rauf R.Denktaş artık yok. Önceki yıllarda biraz sesi çıkmış ne kadar asker ve onlara yakın aydın, vatanperver varsa bi şekilde Silivri?ye atılmış, şimdilik kaydıyla susturulmuşlar. İşsizlik oranındaki düşüş rakamları inandırıcı değil. Sosyal ekonomik dengeler, oldum olası bozuk? Meseleleri sıraladıkça ardı arkası gelmiyor.
Annem de tutturmuş bir kere gazetede gördü ya, öyle ışıltılı bir gezi hayal ediyor. Güngörmüş amca gibi refah içinde yaşamayı düşlüyor. Türkiye?de, Türk sahillerinde, Türk bayrak ve bandıralı yolcu gemisi var mı, yok mu? Bunları annem bilmez. Gazetede gördüğü Cenova?nın 40 km. batısındaki Savona limanına seyir halindeyken Giglio Ada?sı kayalıklarında 13.Ocak.2012 gece yarısına doğru karaya oturan ve halen yarısı batık kurtarılmayı bekleyen, cennet gibi gemideki hayatı hayal eder. Siz Türk vatandaşı olarak İstanbul?dan Antalya?ya veya İstanbul?dan Trabzon?a deniz gezisi yapmak isterseniz yapamazsınız. Böyle bir gemi, böyle bir imkân yok. Türkiye?nin üç tarafı denizlerle çevriliymiş, iyi güzelde sokaktaki vatandaş bu konu ile ilgilenmiyor, büyük yoksul kesimin o taraklarda bezi yok. Önce karnını doyurmak, hastasını tedavi ettirmek ve sonra da çocuklarını nasıl okutacağını düşünmekle meşgul.
Zengin, varlıklı, Türkiye?nin içinde mevcut bir Danimarka veya bir İsveç var. Tahminen nüfusun %5-6?sı gibi, krem krema tabakasını oluşturuyor. İsteseler, ?param dışarı gitmesin? deseler bile, onların Türk sahillerinde o isteklerini karşılayacak, Türk bayraklı bir denizcilik kuruluşu veya sistemi mevcut değil. Efendim, kara yolu ve havacılığın bu kadar geliştiği günümüzde, böyle işletmeler verimli değilmiş. Hep zarar edip, devletin mali durumunu zora sokan kurumları oluşturuyorlarmış. İyi güzel de, çevremizdeki yabancı ülkeler bu işi nasıl yapıyorlar? Keşke sizin içinizi kaynatan, sevdalara salan kurayzer gemileri, hadi vazgeçtik normal yolcu gemileri nasıl işletiliyor? Öğrenin, bulun, sizde uygulayın. İktidar olmak ?bir yerde meseleleri halletmek? demektir. İşin kolay tarafına gidip, Türk vatandaşına üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkede sadece ?kara toprağa mahkûm? edip, deniz sahilini çalışmaz, felçli bir hastaya dönüştürmek pek iyiye alamet değil.
Sırtını böyle denize dönmüş bir toplum, bu büyük nimetten, muhteşem kaynaktan nasıl faydalanacak? İktidarın konusunda iyi eğitim görmüş, yurt dışında İsveç?te denizcilik ihtisası yapmış iki bakanı var. Var, var olmaya ama verimli çalışmayan arızalı- faal TV?ler için söylenen o sözü : ?ses var, görüntü yok,?u doğruluyor, halimiz onun gibi.
Yoksa Akdeniz?deki Rus Filosu Lübnan?ın 25 km. kuzeyindeki küçük bir Suriye limanı Tartus?ta üsleniyor, İsrail Donanması Amerikan 6?ıncı Filo?su tarafından Hadera, Bat Yam ve Ashdod?da eğitiliyor, Kıbrıs?ın güneyinde petrol ve doğal gaz çıkarılma durumu aleyhimize gelişiyormuş, çok geç kalmışız gibi. Bunlar Türk denizciliğini sekteye vururmuş, güvenlik sorunu yaratırmış; Allah aşkına, halkla yetkililer aynı çizgide mi? Sizi bilmem ama durumu ben bir vatandaş olarak iyi bulmuyorum ve kötümserim. Dümen mi kilitlendi? Karaya mı sürükleniyoruz? ?Baştan kara? olmaya doğru mu gidiyoruz? Pruvada ve bordolarda tehlike işaretleri veren fenerler çakıyor. Sorabilir miyim; sizin bu teknede mevkiiniz neresi?
www.baburhuseyinozbek.com
