Yorum / Analizz ddosya haaber
İstanbul
21 Kasım, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.30
  • EURO
    35.15
  • ALTIN
    2406.9
  • BIST
    10401.67
  • BTC
    67490.92$

Deprem Bölgesinde Ortaya Çıkan Yeni Tehdit: ASBEST

27 Şubat 2023, Pazartesi 09:06



Türkiye, 11 ilde büyük yıkıma yol açan depremin yaralarını sarmaya çalışırken uzmanlar yeni bir tehlikenin varlığına dikkat çekti. Özellikle enkaz kaldırma sırasında ortaya çıkan tozların yoğun miktarda asbest içerdiği için koruyucu önlemlerin “hayati” olduğuna vurgu yapıldı. Ayrıca kurtarma ve enkaz kaldırma çalışmalarına katılan kişilerin sağlık taramasından geçirilmesi önerildi.


Söküm için Aliağa’ya getirilmek istenen Brezilya Donanması’ndan “emekli” Sao Paulo adlı uçak gemisinin “asbest içerdiği” gerekçesi ile çevreci kuruluşların tepkisi üzerine Türkiye’ye girişine izin verilmemişti.

Cebelitarık Boğazı’ndan geri dönen ancak Brezilya’da limana girişine de izin verilmeyince 265 metre boyundaki gemi Atlantik Okyanusu’nda batırılmıştı.


“UÇAK GEMİSİ NE ALAKA?” DİYE SORANLARA…

Tehdit yaratan asbest miktarının 600 ile 750 ton arasında olduğu öne sürülmüştü. Oysa Kahramanmaraş merkezli, 11 ili etkileyen ve son açıklamaya göre 44 binden fazla kişinin hayatını kaybettiği deprem sonrasında 50 binden fazla binanın yıkıldığı ya da acil yıkılması gerektiği belirtildi.

Şimdi akıllara uçak gemisi ile deprem arasında ne gibi bir ilişki olduğu sorusu gelebilir. Açıklayalım…

Uzmanlar, deprem bölgesinde insan sağlığı açısından büyük tehdit yaratan asbest ve diğer tehlikeli madde içeren toplam moloz miktarının 50 ile 130 milyon ton arasında olabileceğine vurgu yapıyor. Bu miktar Sao Paulo uçak gemisindeki asbestten yüzlerce kat daha fazla.



“AKCİĞERE TAŞINIYOR, BEKLİYOR…”

DHA’ya konuşan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hacer Ofluoğlu, “Enkaz kaldırma çalışmaları nedeniyle havada yoğunlaşan toz başta olmak üzere, havaya karışan toksik maddeler, kimyasal maddeler nedeniyle ciddi solunum yolu hastalıkları yaşanabilir" dedi.

Bu tozun içeriği hakkında Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Celalettin Kocatürk de şu bilgiyi paylaştı:

“Adıyaman, Gaziantep, Diyarbakır, Malatya yöresinde doğada asbest var. Toprakta bulunan asbest çok güçlü ve dayanıklı bir mineral. Çok dayanıklı bir maden olduğu için su arıtma depolarında ya da inşaat sanayinde, izolasyon sistemlerinde, gemi sanayinde hatta ayakkabı tabanlığını üretmekten tutun da bir sürü yerde kullanılmış.”


“MUTLAKA KORUYUCU MASKE KULLANILMALI”

2012 yılından sonra asbestin Türkiye’deki kullanımının yasaklandığını söyleyen Kocatürk, asbest tozunun soluk alıp veriş sırasında akciğerlere taşındığını belirterek şöyle devam etti:

“Akciğerlerimizden sonra akciğer iç zarını da geçerek dış zarına kadar bir yolculuk yapıyor. Orada bekliyor. 10 sene, 30 sene hatta 50 sene sonra akciğer zarı kanseri ya da akciğer kanseri yapıyor.”

Prof. Dr. Kocatürk, bu nedenle bölgede yaşayan ve çalışan kişilerin mutlaka N95 ya da FFP2 olarak tanımlanan koruyucu maske kullanmalarını öneriyor.



ASUD DA “İKİNCİL AFET”E DİKKAT ÇEKTİ

Asbest Söküm Uzmanları Derneği (ASUD) da sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda afet yönetimi biliminin "ikincil afet" olarak tanımladığı asıl afetten sonra ortaya çıkan çevre ve halk sağlığı sorunlarına dikkat çekti.

“Bunlardan biri asbest, silika vb. gibi kanserojen tozların maruziyetidir” denilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Yasaklandığı 2010 yılına kadar yapılarda sıklıkla marley, marley ve parke yapıştırıcılarında, duvar kaplamaları, boya ve sıvalarda, kazan ve ısıtma sistemi conta izolasyonunda, tesisat boruları dışında eternit olarak bilinen çatı kaplamalarında asbest kullanılmıştır.

Akut olarak toksik olmasa da asbest lifleri akciğerlerde uzun süre kalabilir ve asbestoz, akciğer kanseri, plevral kalınlaşma ve mezotelyoma gibi ciddi akciğer hastalıklarına neden olabilir.

Ayrıca yıkımda oluşan tozlar kanserojen olarak bilinen Asbest, Cıva, Kurşun, PCB, PBB, Kadmiyum, Cr6, küf mantarı gibi tehlikeli atık partikülleri içerir.

Bu durum yıkımda görev alan personel kadar, tozların rüzgarın etkisi ile uzak yerlere taşınması mümkün olduğundan tüm deprem bölgesindeki insanları etkileyebilir.

Yıkım ve molozların taşınması sırasında tozun oluşmasını önlemek amacıyla TS13883 standardına uygun toz bastırma donanımları ile seyyar / sabit sulama sistemlerini yıkım alanlarında hazır ederek molozların ıslatılması dışında Tyvek tulum, iş eldiveni, gözlük, FFP3 tipi toz maskesi kullanımı hayati önem taşımaktadır.”



SAĞLIK TARAMASI UYARISI

Uzmanlar ayrıca deprem sonrası bölgede arama kurtarma çalışmalarına katılan kişiler de dahil olmak üzere yıkım, enkaz kaldırma ve moloz taşıma aşamalarında görevli personelin de sağlık taramasından geçmeleri önerisinde bulunuyor.

Bu önerilerin ne denli önemli ve değerli olduğunu kulağımıza gelen bir bilgiyi örnekleyerek aktaralım.

Gönüllü olarak Kahramanmaraş bölgesindeki arama kurtarma çalışmalarına katılan bir dostumuz, İstanbul'a döndükten sonra doktor arkadaşlarının ısrarı üzerine kontrolden geçti. Çekilen akciğer röntgeni “sisli” bir görünümde çıkınca, acil olarak ilaç tedavisine başlandı.

Özetle, uzmanlar “felaket tellallığı” yapmıyor, ortaya çıkan bir tehdidin bertaraf edilebilmesi için “erken uyarıda” bulunuyor.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.