DENİZDE PETROL VE DOĞALGAZ ARAMALARINDA BAŞARISIZIZ
01 Mayıs 2017, Pazartesi 09:58Bugüne kadar yapılan araştırmalarda yeryüzündeki petrol ve doğalgazın % 60ı ve hatta daha fazlasının yaşadığımız Ortadoğu Coğrafyasını çevreleyen yakın bölgemizde bulunduğu biliniyor, yazılıyor, söyleniyor. Basra Körfezi ülkeleri (Arap Emirlikleri), İran, Suudi Arabistan, Irak, Azerbaycan, Romanya ve şimdi de Doğu Akdenizde Kıbrıs Rum Kesimi ile İsrail arasındaki geniş koridorda (Parsellenmiş Bölgede) bulunan petrol ve doğalgaz kaynaklarının mevcudiyeti gibi. Ki İsrailli yetkililer sahip oldukları doğalgaz rezervlerinin 900 milyar metre küp olduğunu söylüyorlar. İşte buyurun süper bir tabii servet. Darısı bizim başımıza!
***
Kendi meselelerimizin ağır ve zorluğuna rağmen Anadolu insanı bilinçli (ne yapacağı, nasıl yapacağı gösterilip öğretilirse) çok yönlü çıkışa hazır. Bunun için öncelikleri: eğitim, adalet ve üretim. Ama bunların alt yapısı hazır olmalı. Üretim için enerji gerek. Rahmetli Süleyman Demirel (1924- 2015) Barajlar Kralı unvanını hak etmek için çok çalıştı. Halen su kaynakları ile barajlardan üretilen elektriğin, sulanan ovaların alt yapılarında da, üst yapılarında da Onun alın teri var. Ve O şimdi Isparta İslamköydeki ebedi istirahatında huzur içinde yatıyor.
***
TUİK (Türkiye İstatistik Kurumu ) verilerine göre petrolde % 90ın üzerinde, doğalgazda ise % 98 oranında dışa bağımlıyız. Bu göstergeler çıkacak büyük bir krizde ekonomik ve normal yaşamın nasıl etkileneceğini gösteren, tehdit de içeren, adeta kırmızı spot ışıkları.
Bir enerji kaynağının temini tek ya da sınırlı sayıda tedarikçiye bağımlı ise risk yüksektir. Mesela doğalgazda toplam talebin yarısından fazlasını Rusya, diğer yarısını ise İran ve Azerbaycan karşılıyor. Rusya ile çıkan her anlaşmazlıkta bu sorun önümüze sürülebilir, masada çözümü aleyhimize gelişen ortam oluşturabilir. Ama petrolde durum farklı, ham petrol temin edilen ülkeler daha çok ve imkânlar daha geniş, uluslar arası suyolları başka ülkeleri de ilgilendirdiği için kapanması zor, paranız varsa temini daima mümkün.
Hatırlayalım; geçmişte benzin kuyruklarının hat safhada arttığı, rafinerilerin işlenecek ham petrol beklediği yıllarda denizde petrol tankeri çevirmekle övünmedik mi?
MTA. ORUÇ REİS ARAŞTIRMA VE SONDAJ GEMİSİ
Nisan 2017nin son haftası, Türkiye referandum oylamasının sonuçlarını konuşmaya devam ediyor. Ancak benim buradaki konum; Milli Enerji ve Maden Politikası kapsamında biri MTA. Oruç Reis ve diğeri ise resimlere yansıdığı kadarıyla iskele başomuzlukta bordada TP, yanı Türkiye Petrolleri armalı, Aralık 2012de Norveçten 130 milyon dolara satın alınan Barbaros Hayrettin Paşa gemisi ile beraber yapılacak hem iki hem üç boyutlu arama ve sondaj çalışmalarını incelemek.
İsrail 2012de kıyılarından 100- 110 deniz mili ( 185 200 km. )açıkta tespit edip noktaladığı bölgeleri: İsrail Münhasır Ekonomik Bölgesi ilan etti. 4 doğal gaz sondaj tesisi kurdu ve bugün oradan çıkardığı doğal gazı kullanıyor, büyük bir kesimini de pazarlamakla, onun altyapısını oluşturmakla meşgul.
Kıbrıs Rum Kesimi Temmuz 2017de tek taraflı, Atina destekli, Adayı çevreleyen ve daha önce tespit edilen genelde Adanın güneyini kapsayan bölgede doğalgaz sondajlarına başlayacak.
Türkiye bugüne kadar gerek Ege de ve gerekse Karadeniz de yaptığı / yaptırdığı sismik araştırma ve sondajlardan hiç de tatmin edici bir sonuç alamadı. Nisan ayı içinde Akdenizdeki çalışmalarını içeren 3 adet Navtex (Uluslar arası sulardaki faaliyet bildirimi) yayınladı. Bu, denizcilerin bölgedeki hava ve deniz trafiğinde bilgilendirme / uyarma anlamına geliyordu. Ancak 2nci Navtex, Rumları telaşlandırdı. Kıbrısın batısından Meis Adasına (29.30 E-Doğu boylamına) kadar olan Rumların daha önce uluslar arası petrol şirketlerine parselleyerek kiraladığı bölgeyi içeriyordu.. Bu çalışmalarımız 21 Nisan 30 Haziran 2017 tarihleri arasında Kıbrıs açıklarından başlayarak doğu Akdenizde geniş bir sahayı kapsayacak . Pruvasında başa doğru sancak ve iskele bordalarda büyük TP logolu Barbaros Hayrettin Paşa sismik arama gemisi ile ona eşlik eden Bravo Suppoterın bu yazının yazıldığı günlerde Akdeniz de çalışma yapacağı ve onun için bölgeye intikal ettiği biliniyor.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından ve bizzat bakan B.Albayraktan basına ve televizyon kanallarına yapılan açıklamalarda Barbaros Hayrettin Paşa gemisi Gelişmiş teknoloji uygulayan 3 Boyutlu Sismik Araştırmalar gerçekleştirecek.
*Türk işçisi ve tersanelerinin % 90 yerli üretimle tamamlayıp son seyir ve teknik tecrübelerinin yapıldığı MTA. Oruç Reis sismik ve sondaj arama gemisi bizim için tam bir gurur kaynağı. 86 metre boyunda, 5178 ton (deplasman), 50 personelli, 30 yıl ekonomik ömürlü, 2B 3B sismik araştırmaları ile deniz tabanında 20 bin metreye kadar derinliklerdeki dip yapıyı inceleyebilecek. Dip numunesi almaya yarayan Piston Corer ve nokta örnekleme yapabilen Box Corer Sistemleri mevcut. Deniz tabanında hidrografik ve oşinografik çalışmalar ile ayrıntılı harita çalışması yapılabilecek. Ayrıca kablolu robotik bir sistemle 1 500 metreye kadar olan derinliklerde yapılan gözlemleri kayıt altına alabilecek. Akıntı ölçümleri, su örneklemesi, fiziksel, kimyasal ve biyolojik analiz ve araştırmalar yapacak.
B.ECEVİTİN: EGE DE PETROL ARIYORUZ DEDİĞİ YILLAR
Şimdi yerinde yeller esiyor ama, 1970 80li yıllarda Yeniköyden Beykoza veya Beykozdan Yeniköye Şehir Hatları veya yolcu motorları ile geçenler Beykoz önlerinde şamandıralara bağlı eski Bahriyelilerin E Ç Sınıfları, (mayın arama-tarama) dedikleri T.C.G. Çandarlı ( A-593 ) ve T.C.G. Çarşamba ( A - 594..) gemilerini görürlerdi. Bu gemiler Dz.K.K.nın Çubukludaki Seyir, Hidrografi ve Oşinografi Daire Başkanlığına bağlı, sadece denizde sualtı /su üstü araştırmaları ve harita yapan gemiler olarak bilinirdi.
Bu gemilerden bahsedip de onlara emeği geçen E.Kur. Alb. Murat Gürbaz ve E.Dz.Alb. Ahmet Denizciyi anmamak olmaz, çünkü onların, o teknelerin güvertelerinde, makine dairelerinde izlerinin kaldığına inanıyorum. (Çandarlı 1985de, Çarşamba 1983te hizmet dışı kaldılar)
*O ikiliden T.C.G.Çandarlıda 1977 79 yılları arasında ben de görev yaptım. Biliyorum. Rahmetli Bülent Ecevitin ( 1925 2006 ) Egede petrol arıyoruz dediği dönemlerdi. Günün çalışkan ve bilgili Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cahit Kayra ve Dışişleri Bakanlığının Yunan yaygarası ve çığırtkanlığı karşısında telaşa kapıldığı zamanlar
* Sonuçsuz kalan çalışmalar, o kadar gayret, mücadele, yeterince teknik malzemenin mi, personel yetersizliği mi, nasıl yorumlarsanız yorumlayın, netice bir hiç olarak kaldı. Egede ne petrol ve ne de doğalgaza ulaşabildik.
TPAO (Türk Petrolleri Anonim Ortaklığı) kuruluş kanunundaki yapısından kaynaklanan sınırlamalar nedeni ile petrol arama / sondaj, üretim ve denizdeki diğer faaliyetleri için yabancı şirketlerle ortaklık antlaşmalarına gitti.
* Petrobas ( Brezilya ), Exxon Mobil (ABD) ve TPAO, 2009 Nisanında bir ortaklık antlaşması yaptılar. Petrobasın Leiv Eiriksson Sondaj Platformu bir tantana ile Türkiyeye getirildi. Sinop açıklarında yaptığı petrol sondaj araştırmaları hiçbir olumlu netice vermedi.
*Sonra ABDnin dev petrol şirketi Chevron Zonguldak açıklarında sondaj çalışması yaptı, sonuç gene sıfır.
Cahit Kayra mutlaka bir şeyler yapmak istiyordu, Norveçten Lorgva isimli sismik araştırma gemisini İstanbula getirtti. Ancak Yunan hükümeti, basını ve lobisinin baskılarına boyun eğdik, kiralık gemiyi Çanakkale Boğazından dışarı çıkaramadık. Sonraki bakan Erhan Işılda başarılı olamadı.
* Bitmedi, TPAO kiraladığı platformla Trabzon Sürmene açıklarında 4830 metre derinliğe kadar inilen sondaj çalışmasından da bir netice alamadı.
*T.C. bugüne kadar denizlerde pek de ilmi, çağdaş ve hızlı olmayan derme çatma teknolojilerle yaptığı (yaptırdığı) araştırmalarla istenilen sonuçları elde edemedi.
Bu iş devlet politikası haline getirilmeli, yeterince sermaye ve ekipman sağlanmalı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Dz.K.K. lığı hep dayanışma içinde dirsek teması halinde o sulardan hayat (petrol) fışkırması için daha çok çalışmalı. Zira sanayi olmadan üretim, enerji olmadan da sanayi olmaz.
Bir çalışma, bir hareketlilik var. Sonuçta Akdenizde ve Karadenizde yapılacak sondajlarda, gönderlerinde Türk bayraklı petrol platformlarından fışkıracak yüksek graviteli akışkan kara cevher petrolü görmek ne büyük mutluluk olur!
*NOT GALATAPORT, diğer adıyla Salı Pazarı Kruvaziyer Liman Projesi Doğuş Grubu ve Bilgili Holding ortaklığı dev bir proje. İstanbulda denizciliğin, deniz turizminin kalbinin attığı yer. İhalesi, projesi, davaları ve yapımı ile 12 yıldır hep sürüncemede kalıyor, ilerlemiyor.
Yüklenici firma Karaköy Yolcu Salonu ve Paket Postanesi Binasını, restorasyon projesine aykırı şekilde iş makineleri ile yıkmış ve büyük hata yapmış. Bunun üzerine İstanbul 2 Numaralı Koruma Kurulu üyeleri de Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunmuşlar. Sonuç: inşaat çalışmaları durdu, bazı yerler mühürlendi.
Bu iş bu şekilde sürüp gidemez. Aksi İstanbul turizmini katletmektir. Halen bu haliyle bile İstanbul Limanına Galata Rıhtımına her kruvayzır yolcu gemisi yanaşamıyor, çünkü draftı kurtarmıyor, dipten oturabilir. Dünyanın 3üncü, Avrupanın Akdenizdeki en büyük kruvaziyer limanı Barselonaya 8, Pireye 2 veya 4 (iyi hatırlayamıyorum) kruvayzır aynı anda yanaşabiliyor.
Kruvayzırla gelen turist varlıklı, bizim propagandamızı yapmaya hazır, turizm elçimiz olarak (büyük bir kruvayzerin bile normal yanaşamadığı) limandan ayrılıyor.
Bu anlaşmazlık bir an önce bitmeli orta yol bulunmalı. Ki liman inşaatı yıllara yayılıp güzel şehri denizden felç etmesin, tarihi Galata Rıhtımının ışıklarını karartmasın!
***
Kendi meselelerimizin ağır ve zorluğuna rağmen Anadolu insanı bilinçli (ne yapacağı, nasıl yapacağı gösterilip öğretilirse) çok yönlü çıkışa hazır. Bunun için öncelikleri: eğitim, adalet ve üretim. Ama bunların alt yapısı hazır olmalı. Üretim için enerji gerek. Rahmetli Süleyman Demirel (1924- 2015) Barajlar Kralı unvanını hak etmek için çok çalıştı. Halen su kaynakları ile barajlardan üretilen elektriğin, sulanan ovaların alt yapılarında da, üst yapılarında da Onun alın teri var. Ve O şimdi Isparta İslamköydeki ebedi istirahatında huzur içinde yatıyor.
***
TUİK (Türkiye İstatistik Kurumu ) verilerine göre petrolde % 90ın üzerinde, doğalgazda ise % 98 oranında dışa bağımlıyız. Bu göstergeler çıkacak büyük bir krizde ekonomik ve normal yaşamın nasıl etkileneceğini gösteren, tehdit de içeren, adeta kırmızı spot ışıkları.
Bir enerji kaynağının temini tek ya da sınırlı sayıda tedarikçiye bağımlı ise risk yüksektir. Mesela doğalgazda toplam talebin yarısından fazlasını Rusya, diğer yarısını ise İran ve Azerbaycan karşılıyor. Rusya ile çıkan her anlaşmazlıkta bu sorun önümüze sürülebilir, masada çözümü aleyhimize gelişen ortam oluşturabilir. Ama petrolde durum farklı, ham petrol temin edilen ülkeler daha çok ve imkânlar daha geniş, uluslar arası suyolları başka ülkeleri de ilgilendirdiği için kapanması zor, paranız varsa temini daima mümkün.
Hatırlayalım; geçmişte benzin kuyruklarının hat safhada arttığı, rafinerilerin işlenecek ham petrol beklediği yıllarda denizde petrol tankeri çevirmekle övünmedik mi?
MTA. ORUÇ REİS ARAŞTIRMA VE SONDAJ GEMİSİ
Nisan 2017nin son haftası, Türkiye referandum oylamasının sonuçlarını konuşmaya devam ediyor. Ancak benim buradaki konum; Milli Enerji ve Maden Politikası kapsamında biri MTA. Oruç Reis ve diğeri ise resimlere yansıdığı kadarıyla iskele başomuzlukta bordada TP, yanı Türkiye Petrolleri armalı, Aralık 2012de Norveçten 130 milyon dolara satın alınan Barbaros Hayrettin Paşa gemisi ile beraber yapılacak hem iki hem üç boyutlu arama ve sondaj çalışmalarını incelemek.
İsrail 2012de kıyılarından 100- 110 deniz mili ( 185 200 km. )açıkta tespit edip noktaladığı bölgeleri: İsrail Münhasır Ekonomik Bölgesi ilan etti. 4 doğal gaz sondaj tesisi kurdu ve bugün oradan çıkardığı doğal gazı kullanıyor, büyük bir kesimini de pazarlamakla, onun altyapısını oluşturmakla meşgul.
Kıbrıs Rum Kesimi Temmuz 2017de tek taraflı, Atina destekli, Adayı çevreleyen ve daha önce tespit edilen genelde Adanın güneyini kapsayan bölgede doğalgaz sondajlarına başlayacak.
Türkiye bugüne kadar gerek Ege de ve gerekse Karadeniz de yaptığı / yaptırdığı sismik araştırma ve sondajlardan hiç de tatmin edici bir sonuç alamadı. Nisan ayı içinde Akdenizdeki çalışmalarını içeren 3 adet Navtex (Uluslar arası sulardaki faaliyet bildirimi) yayınladı. Bu, denizcilerin bölgedeki hava ve deniz trafiğinde bilgilendirme / uyarma anlamına geliyordu. Ancak 2nci Navtex, Rumları telaşlandırdı. Kıbrısın batısından Meis Adasına (29.30 E-Doğu boylamına) kadar olan Rumların daha önce uluslar arası petrol şirketlerine parselleyerek kiraladığı bölgeyi içeriyordu.. Bu çalışmalarımız 21 Nisan 30 Haziran 2017 tarihleri arasında Kıbrıs açıklarından başlayarak doğu Akdenizde geniş bir sahayı kapsayacak . Pruvasında başa doğru sancak ve iskele bordalarda büyük TP logolu Barbaros Hayrettin Paşa sismik arama gemisi ile ona eşlik eden Bravo Suppoterın bu yazının yazıldığı günlerde Akdeniz de çalışma yapacağı ve onun için bölgeye intikal ettiği biliniyor.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından ve bizzat bakan B.Albayraktan basına ve televizyon kanallarına yapılan açıklamalarda Barbaros Hayrettin Paşa gemisi Gelişmiş teknoloji uygulayan 3 Boyutlu Sismik Araştırmalar gerçekleştirecek.
*Türk işçisi ve tersanelerinin % 90 yerli üretimle tamamlayıp son seyir ve teknik tecrübelerinin yapıldığı MTA. Oruç Reis sismik ve sondaj arama gemisi bizim için tam bir gurur kaynağı. 86 metre boyunda, 5178 ton (deplasman), 50 personelli, 30 yıl ekonomik ömürlü, 2B 3B sismik araştırmaları ile deniz tabanında 20 bin metreye kadar derinliklerdeki dip yapıyı inceleyebilecek. Dip numunesi almaya yarayan Piston Corer ve nokta örnekleme yapabilen Box Corer Sistemleri mevcut. Deniz tabanında hidrografik ve oşinografik çalışmalar ile ayrıntılı harita çalışması yapılabilecek. Ayrıca kablolu robotik bir sistemle 1 500 metreye kadar olan derinliklerde yapılan gözlemleri kayıt altına alabilecek. Akıntı ölçümleri, su örneklemesi, fiziksel, kimyasal ve biyolojik analiz ve araştırmalar yapacak.
B.ECEVİTİN: EGE DE PETROL ARIYORUZ DEDİĞİ YILLAR
Şimdi yerinde yeller esiyor ama, 1970 80li yıllarda Yeniköyden Beykoza veya Beykozdan Yeniköye Şehir Hatları veya yolcu motorları ile geçenler Beykoz önlerinde şamandıralara bağlı eski Bahriyelilerin E Ç Sınıfları, (mayın arama-tarama) dedikleri T.C.G. Çandarlı ( A-593 ) ve T.C.G. Çarşamba ( A - 594..) gemilerini görürlerdi. Bu gemiler Dz.K.K.nın Çubukludaki Seyir, Hidrografi ve Oşinografi Daire Başkanlığına bağlı, sadece denizde sualtı /su üstü araştırmaları ve harita yapan gemiler olarak bilinirdi.
Bu gemilerden bahsedip de onlara emeği geçen E.Kur. Alb. Murat Gürbaz ve E.Dz.Alb. Ahmet Denizciyi anmamak olmaz, çünkü onların, o teknelerin güvertelerinde, makine dairelerinde izlerinin kaldığına inanıyorum. (Çandarlı 1985de, Çarşamba 1983te hizmet dışı kaldılar)
*O ikiliden T.C.G.Çandarlıda 1977 79 yılları arasında ben de görev yaptım. Biliyorum. Rahmetli Bülent Ecevitin ( 1925 2006 ) Egede petrol arıyoruz dediği dönemlerdi. Günün çalışkan ve bilgili Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cahit Kayra ve Dışişleri Bakanlığının Yunan yaygarası ve çığırtkanlığı karşısında telaşa kapıldığı zamanlar
* Sonuçsuz kalan çalışmalar, o kadar gayret, mücadele, yeterince teknik malzemenin mi, personel yetersizliği mi, nasıl yorumlarsanız yorumlayın, netice bir hiç olarak kaldı. Egede ne petrol ve ne de doğalgaza ulaşabildik.
TPAO (Türk Petrolleri Anonim Ortaklığı) kuruluş kanunundaki yapısından kaynaklanan sınırlamalar nedeni ile petrol arama / sondaj, üretim ve denizdeki diğer faaliyetleri için yabancı şirketlerle ortaklık antlaşmalarına gitti.
* Petrobas ( Brezilya ), Exxon Mobil (ABD) ve TPAO, 2009 Nisanında bir ortaklık antlaşması yaptılar. Petrobasın Leiv Eiriksson Sondaj Platformu bir tantana ile Türkiyeye getirildi. Sinop açıklarında yaptığı petrol sondaj araştırmaları hiçbir olumlu netice vermedi.
*Sonra ABDnin dev petrol şirketi Chevron Zonguldak açıklarında sondaj çalışması yaptı, sonuç gene sıfır.
Cahit Kayra mutlaka bir şeyler yapmak istiyordu, Norveçten Lorgva isimli sismik araştırma gemisini İstanbula getirtti. Ancak Yunan hükümeti, basını ve lobisinin baskılarına boyun eğdik, kiralık gemiyi Çanakkale Boğazından dışarı çıkaramadık. Sonraki bakan Erhan Işılda başarılı olamadı.
* Bitmedi, TPAO kiraladığı platformla Trabzon Sürmene açıklarında 4830 metre derinliğe kadar inilen sondaj çalışmasından da bir netice alamadı.
*T.C. bugüne kadar denizlerde pek de ilmi, çağdaş ve hızlı olmayan derme çatma teknolojilerle yaptığı (yaptırdığı) araştırmalarla istenilen sonuçları elde edemedi.
Bu iş devlet politikası haline getirilmeli, yeterince sermaye ve ekipman sağlanmalı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Dz.K.K. lığı hep dayanışma içinde dirsek teması halinde o sulardan hayat (petrol) fışkırması için daha çok çalışmalı. Zira sanayi olmadan üretim, enerji olmadan da sanayi olmaz.
Bir çalışma, bir hareketlilik var. Sonuçta Akdenizde ve Karadenizde yapılacak sondajlarda, gönderlerinde Türk bayraklı petrol platformlarından fışkıracak yüksek graviteli akışkan kara cevher petrolü görmek ne büyük mutluluk olur!
*NOT GALATAPORT, diğer adıyla Salı Pazarı Kruvaziyer Liman Projesi Doğuş Grubu ve Bilgili Holding ortaklığı dev bir proje. İstanbulda denizciliğin, deniz turizminin kalbinin attığı yer. İhalesi, projesi, davaları ve yapımı ile 12 yıldır hep sürüncemede kalıyor, ilerlemiyor.
Yüklenici firma Karaköy Yolcu Salonu ve Paket Postanesi Binasını, restorasyon projesine aykırı şekilde iş makineleri ile yıkmış ve büyük hata yapmış. Bunun üzerine İstanbul 2 Numaralı Koruma Kurulu üyeleri de Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunmuşlar. Sonuç: inşaat çalışmaları durdu, bazı yerler mühürlendi.
Bu iş bu şekilde sürüp gidemez. Aksi İstanbul turizmini katletmektir. Halen bu haliyle bile İstanbul Limanına Galata Rıhtımına her kruvayzır yolcu gemisi yanaşamıyor, çünkü draftı kurtarmıyor, dipten oturabilir. Dünyanın 3üncü, Avrupanın Akdenizdeki en büyük kruvaziyer limanı Barselonaya 8, Pireye 2 veya 4 (iyi hatırlayamıyorum) kruvayzır aynı anda yanaşabiliyor.
Kruvayzırla gelen turist varlıklı, bizim propagandamızı yapmaya hazır, turizm elçimiz olarak (büyük bir kruvayzerin bile normal yanaşamadığı) limandan ayrılıyor.
Bu anlaşmazlık bir an önce bitmeli orta yol bulunmalı. Ki liman inşaatı yıllara yayılıp güzel şehri denizden felç etmesin, tarihi Galata Rıhtımının ışıklarını karartmasın!
