Denizcilik basınında 30 yıl. Dile kolay!
14 Mayıs 2014, Çarşamba 14:25 Deniz Ticaret Gazetesi, yayın hayatına başlayalı tam 30 yıl olmuş. Dile kolay geliyor ama, ne iniş çıkışlar, ne teknolijer yaşadık. Gördük. hepsi sanki dünmüş gibi aklımda. En uzun soluklu sektör yayınını yarattık.
İlk beyannameyi verdiğimiz günler aklıma geldi. O zamanlar 12 Eylül'ün sıkıntıları var... Ekonomi sayfasını yönettiğim en büyük gazetelerden olan Tercüman gazetesi çökmek üzere...
Beyannameyi verdiğimiz tarihten yani 2 Mayıs 1984 tarihinden 2 veya 2 buçuk yıl kadar önce Selimiye zindanındaki koğuşta tanıdığım yiğit insan Ziya Kalkavan yani rahmetli Ziya amcaya zaman zaman uğrar çayını içer, ikram ettiği çukulatasından alırdım. İkramını teşekkür ederim diye çevirdiğim zaman da tatlı tatlı kızardı. Yine öylesine uğradığım bir gün torunum işler nasıl gidiyor diye sordu. Ben de Tercüman batıyor, sanırım işsiz kalacağız demiştim. O zaman Ziya amca'da, bak torunum, biz Deniz Ticaret Odasını yeni kurduk bize bir gazete lazım. Sen bu işte tecrübelisin. Sen denizcilikle ilgili bir gazete çıkar, biz sektör olarak destekleriz demişti.
Aradan geçen 2 yıldan fazla bir zaman sonra Ziya amcanın bu sözü aklıma geldi. Tamam dedik ve tam 30 yıl önce 2 Mayısta yayın beyannamesini önce Emniyet'in basın bürosuna, oradan da sıkıyönetim konutanlığına götürüp teslim ettik. Bize yanıtı basın savcilığından bir alındı belgesi olarak gelecekti. Ama hiçde öyle olmadı... zamanın sıkıyönetim komutanı Necdet Uruğ idi ve basına hiç de hoş bakmıyordu. Üstelik bir de hapis yatmış gazeteciye...
Bir iki aylık beklemeden sonra sıkıyönetimden beni çağırdılar uzun uzun sorgudan geçtim. Neden gazete? Niye? başka yapacak iş bulamamışmıyım? Vs. sonuç beklemeye devam... Biz haber veririz dediler. Bu bekleme Necdet Uruğ gidip yerine Necip Torumtay Paşa gelinceye kadar yaklaşık 6 ay kadar sürdü.
Necip Torumtay Paşa göreve geldikten sanırım 2 hafta sonra Deniz Ticaret gazetesi'nin beyannamesini sorgu suale gerek görmeden imzaladı gönderdi. Elimize geçtiği tarih ise 25 Eylül 1894 idi ve biz zaten baskıya hazır durumdaydık.
O zamanlar şimdiki gibi bilgisayarlar yok. Günümüzde çocukların bile ilgilenmeyeceği IBM marka elektrikli daktilolarda önce haberler dizilir. yani sütün sütün olacak şekilde bir kağıda yazılır. sonra özel milimetrik gazete kartonuna balmumu ile yapıştırılıp, çizgileri rapido ile çizilir. Başlıklar başlık makinasından şerit halinde çıkarılır. Düzenlenir. Resim yerleri hazırlanır. Yani sayfanın pikajı yapılır. Daha sonra sayfa film olmaya gönderilir. Nihayette bu filmler baskıya giderdi.
İlk baskı Tercüman Gazetesinin Topkapıdaki matbasında rotatifte basıldı. Uzun süre de devam etti. O zamanlar Deniz Ticaret Gazetesi haftalık yayınlanır ve bayilerde satılırdı.
Bu sadece teknik kısmı, birde haber kısmı var ki, bu 30 yılda neler yaşandı?
Yaşananları sizlerle paylaşmaya devam edeceğim
Sevgiyle kalın
İlk beyannameyi verdiğimiz günler aklıma geldi. O zamanlar 12 Eylül'ün sıkıntıları var... Ekonomi sayfasını yönettiğim en büyük gazetelerden olan Tercüman gazetesi çökmek üzere...
Beyannameyi verdiğimiz tarihten yani 2 Mayıs 1984 tarihinden 2 veya 2 buçuk yıl kadar önce Selimiye zindanındaki koğuşta tanıdığım yiğit insan Ziya Kalkavan yani rahmetli Ziya amcaya zaman zaman uğrar çayını içer, ikram ettiği çukulatasından alırdım. İkramını teşekkür ederim diye çevirdiğim zaman da tatlı tatlı kızardı. Yine öylesine uğradığım bir gün torunum işler nasıl gidiyor diye sordu. Ben de Tercüman batıyor, sanırım işsiz kalacağız demiştim. O zaman Ziya amca'da, bak torunum, biz Deniz Ticaret Odasını yeni kurduk bize bir gazete lazım. Sen bu işte tecrübelisin. Sen denizcilikle ilgili bir gazete çıkar, biz sektör olarak destekleriz demişti.
Aradan geçen 2 yıldan fazla bir zaman sonra Ziya amcanın bu sözü aklıma geldi. Tamam dedik ve tam 30 yıl önce 2 Mayısta yayın beyannamesini önce Emniyet'in basın bürosuna, oradan da sıkıyönetim konutanlığına götürüp teslim ettik. Bize yanıtı basın savcilığından bir alındı belgesi olarak gelecekti. Ama hiçde öyle olmadı... zamanın sıkıyönetim komutanı Necdet Uruğ idi ve basına hiç de hoş bakmıyordu. Üstelik bir de hapis yatmış gazeteciye...
Bir iki aylık beklemeden sonra sıkıyönetimden beni çağırdılar uzun uzun sorgudan geçtim. Neden gazete? Niye? başka yapacak iş bulamamışmıyım? Vs. sonuç beklemeye devam... Biz haber veririz dediler. Bu bekleme Necdet Uruğ gidip yerine Necip Torumtay Paşa gelinceye kadar yaklaşık 6 ay kadar sürdü.
Necip Torumtay Paşa göreve geldikten sanırım 2 hafta sonra Deniz Ticaret gazetesi'nin beyannamesini sorgu suale gerek görmeden imzaladı gönderdi. Elimize geçtiği tarih ise 25 Eylül 1894 idi ve biz zaten baskıya hazır durumdaydık.
O zamanlar şimdiki gibi bilgisayarlar yok. Günümüzde çocukların bile ilgilenmeyeceği IBM marka elektrikli daktilolarda önce haberler dizilir. yani sütün sütün olacak şekilde bir kağıda yazılır. sonra özel milimetrik gazete kartonuna balmumu ile yapıştırılıp, çizgileri rapido ile çizilir. Başlıklar başlık makinasından şerit halinde çıkarılır. Düzenlenir. Resim yerleri hazırlanır. Yani sayfanın pikajı yapılır. Daha sonra sayfa film olmaya gönderilir. Nihayette bu filmler baskıya giderdi.
İlk baskı Tercüman Gazetesinin Topkapıdaki matbasında rotatifte basıldı. Uzun süre de devam etti. O zamanlar Deniz Ticaret Gazetesi haftalık yayınlanır ve bayilerde satılırdı.
Bu sadece teknik kısmı, birde haber kısmı var ki, bu 30 yılda neler yaşandı?
Yaşananları sizlerle paylaşmaya devam edeceğim
Sevgiyle kalın