İstanbul
27 Aralık, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.30
  • EURO
    35.15
  • ALTIN
    2406.9
  • BIST
    10401.67
  • BTC
    67490.92$

Çağlar Boyu Yunanlılar

20 Nisan 2021, Salı 16:37

ÇAĞLAR BOYU YUNANLILAR

 

Son dönemlerde özellikle  Doğu Akdeniz'de  yetki alanları  tartışmasına kendisini dahil etmek isteyen Yunanistan'ın bir geçmişine  bakmak istiyorum. Yunan ulusu antik çağdan günümüze nasıl geldi? Gerçekte antik çağdaki Hellen uygarlığı var mıydı yoksa Mısır ve Mezopotamya uygarlıklarının bir taklidçisi miydi?

 

La Gorge Fransa'nın 1855-1857 yılları arasında Yunanistan'da Büyükelçilik görevini yapmaktaydı. Bu diplomatın araştırmaları Fransız "Paris Libraire de la Societe de Gens la Lettres" yayınevi  editörü E. Dentu tarafından toplanarak yayınlamış ve bir çok ülke diline çevrilmiştir. "Çağlar boyu Yunan'lılar" adı altında1986 yılında Belge yayınlarından yayınlanmıştır. Yazımda bu kitaptan alıntılar alınmıştır.

 

Bacon "Yunanlılar ortalığı karıştırıcı ve geveze karekterleri hiç değişmemiştir." diye söyler. Bu tanımlama Hellen ulusunun Zaman içinde çok karışması ve hatta ortadan kalkmasına rağmen onların yerini alan yeni Hellen'lerin değişmez karekterlerinden birisi  olmuştur. Yazarımız derin incelemelerinde, "Yunan asillik cilası kazıdığınızda altından Hint ve Çin felsefesi çıkar. Ana kaynağı Hint felsefesidir.'' demektedir.

 

"Yunan dilinde bugünkü taşıdığı anlamda üç şeye (kelime) rastlanmaz,

"İçtenlik-Vicdan-Acıma duygusu"

 

Yazar bu tesbitleri yaparken uzun bir yorum yaparak geliyor. Bir ulus düşünün özel ve kamusal haydutluğu benimsemiş, çalışmayı hor gören, kaba kuvvetinden üstün değer sanıldığı bir düşünce tarzında. Ahlaksızlığın doruk noktasında olan ve  dışta tek amacı yağmacılık Nasıl olursa olsun ama istila yolu ile ama ücretli askerlerle devamlı komşuları ile sorun çıkarıp uzun süreçli mücadele etmektir. Bu ulus üç kötülüğü doruğa çıkarmıştır. "Kendini beğenmişlik, yalancılık ve lüks" Bunları öyle iyi kullanmayı ve dünya kamuoyuna sergilemeyi bilmişki bu sayede iki bin yıl süreyle tarihin ön planında kalmıştır. Bu Yunan milletidir. Günümüzde de ne kadar benzerlikleri var. Yunan ulusunu incelerken aslında Anadolu'yu da incelememiz gerekecek. Tarihin ilk Doğu-Batı çatışması Truva savaşlarına dayanır. Truva. Çanakkale Boğazı'nı tutan güçlü bir krallıktır. Likya, Karia gibi kendi lisanları, tanrıları ve kültürleri olan Anadolu devletlerinden bir kaçıdır. Yunan kolonistleri Karadeniz ve Marmara'da ticaret yapmak için Çanakkale Boğazı'nı geçmek  için Boğaz'dan Ege Denizi'ne akan 5 millik kuvvetli akıntıyı geçmek zorundalardır. Yunan ticaret gemilerinin Uygun hava şartını ve Güney rüzgarlarının esmesini beklemek için Truva limanında konaklamak zorunda kalmakta ve bunun içinde yüklü bir para vermek zorundalardır. Truva Savaşı'nın ana sebebi Yunan site devletlerinin bu maliyet artışına neden olan liman kalış ücretini vermemektir. Güzel Helen hikayesi masalsı bir neden olarak kalmaktadır. Bu savaş 10 yılı aşkın sürmüş ve tüm Anadolu kent devletleri Truva'nın yanında, Yunan kent devletleri de Atina yanında yer almışlardır... Dil, ırk ve kültür bakımından farklı bu iki güç bu yazıda da  bahsettiğim gibi Yunanlılara özgü bir Yunan hediyesi ile son bulmuştur. Tahta at, surların önüne geldiğinde 3 kişi atın şehre alınmasına karşı çıkmıştır. "Helenler hediye bile verseler almayınız." Ne kadar garip değil mi? Her dönemde Yunanlıların hilebaz oldukları ortaya çıkmaktadır. Bu savaştan sonra uzun bir süre bu bölgede istikrarsızlık yaşanmış ve güçlü medeniyetler dengelerin bozulması ile bu güç boşluğunda yok olmuşlardır. Tarihin tozlu sayfalarından geçerek Hellen ulusunu incelemeye devam edelim.

 

Rus Çariçe Katerina 2 Voltaire'e soruyor "Doğru mudur Algarotti'nin dediği gibi her şey Yunanlıların icadı mıdır?" Voltaire "Algarotti yanılıyor hiç bir şey icat etmemişler sadece mükemmeliyeti ulaştırdıkları pek az şey var o da aradan nice vakit geçtikten sonra."

 

(Voltaire Katerina yazışmalar) Heredot "Eski Yunan medeniyetinin itici gücü Antik Mısır'dır. Mısır onların öğretmeni olmuştur" der.

 

Örnek verirsek heykelleri çok önemsiyorlar ve kendilerinden bile üstün görüp onları çeşitli renkler ile boyuyorlardı. Aslında bu sanatı Antik Mısır'dan öğrendiler, kopyacılık olduğundan heykel yapım oranlarını yanlış aldılar ve Roma buraya hakim olduğunda Roma mimarları bunu fark etmişlerdir. Ama Roma, Etrüsk'lerin gururlarını inciklettikleri nedeniyle Yunan mimarisini öne çıkarmışlardır. Aslına bakarsanız kubbe yapımını Romalılara öğreten Etrüsklerdir. Bilindiği gibi Etrüskler M. Noel del Vergers'in kazılarıda İtalya'ya Asya'dan gelen göçler ile özellikle Asur'dan gelenler ile oluşmuştur. Etrüsk'ler aynı zamanda metalurji işlemlerini bilen şehir planlamasında üstün yetenekleri, anıtlar, mimaride kubbe yapımı gibi konularda üstün bir toplumdur. Bu nedenle Roma Etrüsk'lerin kendilerine kattıklarında bu ezikliği yaşadıkları için Yunalıları işgal ettiklerinde Yunanlılara hayranlık duymuşlardır. Ancak zaman içinde bu onların sonlarını hazırlamıştır. Nasılmış bakalım. Roma Kartaca komutanı Hannibal'i kovalarken Yunanlılar ile ilk tanışma oldu. Yunanistan istila edildiğinde yunanlılar iki önemli özelliklerini Roma'ya taşıdılar. Bunlar Sofistike düşünce  ile lüks ve ahlak kavramları.

 

Roma ile baş edemediklerinden önce kendi düşünce tarzlarını öğretmeye başladılar. İki önemli Sofist okulu faaliyete geçti. Epikürcü ve Zenon düşünce tarzları özellikle Zenon okulları Roma'ya bencillik, kasılma,  üstün görme kavramları ile serbest düşünceyi soktu.

 

Özellikle alt tabakanın gıda karşılığı oylarını satmaları yabancılarla işbirliğine başlamaları, el etek öperek üst sınıflara yanaşmaları merkezi otoritenin hakim olduğu Roma devlet yönetimini zaman içinde sarstı. (Tıtıus Lıvıus Plinius kitap 11 bölüm 36)

 

Ünlü Romalı yazar Platıus, esirler adlı tiyatro eserinde "Aman kolla kendini uzun cübbeler giymiş başı açık yanında kitap ve yiyecek sepeti taşıyan şu yunanlılar...''

 

Sözüm ona sohbet için toparlanmaktaymışlar. İnsana askıntı olan zıpırlar attıkları her adım bir hikmet" Romanın zengin ve üst düzey ailelerin içine girip onları sırlarını ve açıklarını öğrenip kendilerinden korkulur duruma gelmek (juvernal 3. taşlama)

 

Servet ve para Yunanlıları Roma'ya yerleştirmiş ve Yunan nüfusu ana kıtada azalmaya başlamıştır. Roma'ya o kadar nüfus ettilerki giyim kuşam, adetler, politika Yunan vari olmaya başlamış ve Romalı Ordularının komutanları bu sofist okullarından yetişen askerler olmuş ve onlar tarafından yönetilmeye başlamıştır.orduya alımlar bozuldu liyakat yok edildi.

 

Mora'da çıkan veba salgını Hellen nüfusunu yok etmiştir. İlerde Hellen nüfusu  Manya bölgesinde anımsanmayacak kadar az kalacaktır.Bu durumda Roma başta Slav gruplarını ,Kuman'lar ve  Arnavut'ları bu bölgeye taşıdı ( yazarın yaşadığı zamanda  artık eski Yunancanın kullanılmadığı Slav Bulgar ve Yunan dillerinin bir karışımı olan dil kullanılmaktadır)

 

Roma politika olarak o dönemde kendisinden üstün gördüğü ama sahte olan medeniyetin insanları ile 2 kardeşli bir ulus yaratmak isterken çöküşlerini hazırlamışlardır.Roma ikiye ayrıldığında latin olan Kostantinin  ailesini sözde Yunan kültürü ile yetiştirmiş Bizans'ı  bir Yunan kenti haline getirmeye çalışmıştır. Ancak Latinler  İstanbul'u alıp 50 sene Yönetmeleri sonucunda gerçek  anlamda bu yeni Yunan ulusundan kimse kalmadığı söylenebilinir.Buradan göç edenler Mora'daki Manya bölgesine yerleştiler.Yunan milli kiyafeti bile Türk ve Arnavut'lardan oluşmuştur. İlk Yunan kralı (Avrupalı ve Yunanca bilmeyen ısmarlama bir prenstir) Othan(otto) Bayram'larda Slav  kiyafeti giymiştir. Hydralı' denizciler batılı danizcilerden ayırt edilmek için Türk kıyafeti giyerlerdi. (Edmond About 'un La Grece Contemporaıne.  kitabı. Paris. Hacettepe 1854 sayfa44)

 

Yunanlılar Türk hakimiyetine itiraz etmediler. Venedik'lerin  çok kışkırtmalarına karşın onların latin olması ile sadık bir teba oldular milliyet duygularını kaybettiler tek ortak tutunma noktası dindi. Ancak 1571 İnebahtı bozgunu ile her şey değişti. Önce Rusya din bağları nedeniyle  sonra Fransa aynı Roma gibi hayranlık duyarak öncelikle Manya halkını isyana teşvik etti. Fransız dükü Nevers ile para karşılığı anlaştılar yine yalan ve entrika dolu bir politika izlediler. Türk ve Yahudilerin çok zengin olduğu mallarının paylaşılması ile sonuca gitmek istediler. Ancak Kont  Nevers'ten  o kadar çok para istedilerki Nevers vazgeçti.

 

Buraya kadar sizlere özetler halinde Yunan ulusunun geçmişini anlatmaya çalıştım.

 

İstanbul alındıktan sonra Roma'nın başına gelenler Osmalı imparatorluğunun da başın geldi (harem hayatı  entrikalar, Fenerli Rum tercümanlar gibi) Küçük Asya seferinde İngilizler bile bir yerde Yunanlıların oyunlarına geldi. Daha sonra Avrupa Birliği, Türkiye üzerinden aldatıldı ve birçok yardım alındı. Zevk ve sefa ile harcandı, en sonunda Almanya durumu anladı ve Yunanistan'ı borçlarının ödenmesi için aynı Düyunu umumiye gibi bağladı. Yunan tarihinin sadece Roma dönemini incelediğimde oynanan olaylar, entrikalar, devleti ele geçirmek için liyakat sisteminin çöküşü, yalan ve hilekarlık gibi durumları günümüz tarihinde de geçmekte olduğunu görmekteyiz. Anadolu'nun hiçbir zaman Yunan olmadığı Truva savaşları ile anlaşılmasına rağmen daha sonraki tarihlerde Anadolu'da koloni Kuran Helenlerin buralarınızda Hellen yurdu olarak göstermeleri ile günümüze kadar taşınmıştır. Oysa tanrıları bile farklıdır. Zeus Yunan Tanrı'sı ve erkektir Ancak; Örneğin Anadolu  Karıa Tanrı'sı Zeus memeleri olan bir Tanrı'dır. Tıpkı Efes'te bulunan ana Tanrıça gibi ama ne yazık ki Batı öğle inandırılmıştır. Günümüzde bu teori çökmektedir. Bilim insanları artık gerçeği bulmuşlardır. Batı'dan daha bir yüksek medeniyet  olan Anadolu'nun esas kimliği yakın bir gelecekte kabul edilecektir. Bilindiği gibi Göbekli tepe 12 bin yıllarına dayanmaktadır.

 

Bu yazım  komşumuz Yunanistan'ı  biraz daha tanımak ve araştırma yapılmasına ön ayak olmak için yazılmıştır."Geçmişi bilmeden geleceğe bakılmaz" deyiminin gereği olarak yazmaya çalıştım.

Kalın sağlıcakla

 

Yazı: Özhan Bakkalbaşıoğlu © Copyright (İZİNSİZ KOPYA EDİLEMEZ)

20/04/2021

google