Bilal Bal Gemisi ve Port State oldu Mort state
23 Kasım 2017, Perşembe 13:16 Bilal Bal isimli geminin Ekim'in son günü Şile açıklarında batması denizcilikteki başıboşluğu da ortaya sermiş gibi. Zira yıllardır süregelen bu başıboşluğun hala devam ettiğinin bir göstergesi olması lazım.
Bilal Bal isimli geminin batış hikayesini tüm basından tek tek inceleyin, geminin klası yok. Geminin kaptanı yok. Yola liman klasıyla çıkıyor. Gemi batmadan yakın bir süre önce Marmara'da oturuyor. Kendi imkanlarıyla kurtuluyor. Kimsenin haberi yok. Gemlik limanından fazla yük ile kalkıyor. Kontrol eden yok.
Denizciler ile görüşün durum daha da vahim. Zira bir geminin batmasının ve bir çok canın yok olmasının bedeli sadece yüz dolar... Kabotaj seferi yapan küçük gemilerin port state kontrolu ligili liman başkanlıkları tarafından yapıldığını herkes bilir. Ancak acentaların özellikle Marmara içinde liman başkanlıklarına verdikleri yüz dolar karşılığında gemi kontrol edilmeden yola elverişlilik kağıdını alarak sefere başlayabiliyor. Bunu ben söylemiyorum. Denizciler söylüyor.
Denizcilerin ileri sürdüğü iddialar aslında daha vahim. Zira Karadeniz'de çalışan yabancı bayraklı nehir gemileri, kendi ülkelerinden alamadıkları yola elverişlilik belgesini, özellikle Türkiye'de Marmara liman başkanlıkları, Karadeniz'de de Samsun veya Sinop liman başkanlıklarından gelen surveyler tarafından 5 bin Dolar karşılığında sözde kontroldan sonra, rahatça alarak seferlerini sürdürüyor.
Bu başıboşluk aslında çook önceki yıllardan bu yana süregelen bir durum. Benim merak ettiğim halen Ulaştırma Denizcilik ve haberleşme Bakanlığı'nda en üst düzeyde görev yapan, müsteşar, genel müdür ve daire başkanlarının denizci olması ve duruma neden dur dememesidir...
Bölge başkanlıklarının kaldırılmasından sonra her liman başkanlığı kendi başına müstakil hareket etmekle beraber, bağlı oldukları Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü nedense bu konuda hiç ses vermemektedir.
Neticede liman başkanlıkları doğru dürüst bir kontrol görmedikten sonra sanırım daha bir çok Bilal Bal gemisi haberleriye karşılaşacağız.
Bilal Bal isimli geminin batış hikayesini tüm basından tek tek inceleyin, geminin klası yok. Geminin kaptanı yok. Yola liman klasıyla çıkıyor. Gemi batmadan yakın bir süre önce Marmara'da oturuyor. Kendi imkanlarıyla kurtuluyor. Kimsenin haberi yok. Gemlik limanından fazla yük ile kalkıyor. Kontrol eden yok.
Denizciler ile görüşün durum daha da vahim. Zira bir geminin batmasının ve bir çok canın yok olmasının bedeli sadece yüz dolar... Kabotaj seferi yapan küçük gemilerin port state kontrolu ligili liman başkanlıkları tarafından yapıldığını herkes bilir. Ancak acentaların özellikle Marmara içinde liman başkanlıklarına verdikleri yüz dolar karşılığında gemi kontrol edilmeden yola elverişlilik kağıdını alarak sefere başlayabiliyor. Bunu ben söylemiyorum. Denizciler söylüyor.
Denizcilerin ileri sürdüğü iddialar aslında daha vahim. Zira Karadeniz'de çalışan yabancı bayraklı nehir gemileri, kendi ülkelerinden alamadıkları yola elverişlilik belgesini, özellikle Türkiye'de Marmara liman başkanlıkları, Karadeniz'de de Samsun veya Sinop liman başkanlıklarından gelen surveyler tarafından 5 bin Dolar karşılığında sözde kontroldan sonra, rahatça alarak seferlerini sürdürüyor.
Bu başıboşluk aslında çook önceki yıllardan bu yana süregelen bir durum. Benim merak ettiğim halen Ulaştırma Denizcilik ve haberleşme Bakanlığı'nda en üst düzeyde görev yapan, müsteşar, genel müdür ve daire başkanlarının denizci olması ve duruma neden dur dememesidir...
Bölge başkanlıklarının kaldırılmasından sonra her liman başkanlığı kendi başına müstakil hareket etmekle beraber, bağlı oldukları Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü nedense bu konuda hiç ses vermemektedir.
Neticede liman başkanlıkları doğru dürüst bir kontrol görmedikten sonra sanırım daha bir çok Bilal Bal gemisi haberleriye karşılaşacağız.