sohbet odalarıdini sohbetleromegle tvtürk sohbetdini sohbetcinsel sohbet
medyum

İstanbul
15 Ocak, 2025, Çarşamba
  • DOLAR
    32.30
  • EURO
    35.15
  • ALTIN
    2406.9
  • BIST
    10401.67
  • BTC
    67490.92$

Banjul'da ki Baba - 1. Bölüm

21 Eylül 2023, Perşembe 13:13

Almanya’nın Hamburg ve Bremen limanlarından aldığımız yardım malzemeleri ile un ve şeker ağırlıklı cargomuzu tahliye etmek için altı gündür Banjul Limanı’nda bulunmaktaydık ki tahliye bu minvel üzre giderse daha da 10 gün filan burada olacağımızı umuyorduk.

Günler eğlenceli geçiyordu. Nehirde yüzen yılanlar, yaban domuzları, timsahlar… Hemen iskelenin bitiminde başlayan cangıl ormanlar, iskele ile dik olarak uzanan bir toprak caddenin iki yakasına sıralanmış gayet iptidai birkaç dükkan ve en kabadayısı üç kattan müteşekkil evler ve limanın yegane barı, pavyonu, restoranı ve gece külübü ayrıca her gün iskele başında kurulan ve her türlü eşya, meyve-sebze ve giysinin satıldığı sistematik olarak her gün 14.00-16.30 arasında yağan yağmur başlamadan toplanan pazarı ile çok değişik ve otantik, klasik bir Afrika limanıydı Banjul.

Bizim yanaştığımız iskele, şehrin eski kısmında yer alıyormuş. Şehir sakinlerinin fakir kısmının ikamet ettiği kesimmiş burası. Yeni ve modern Banjul 15/20 km daha da ilerideymiş. O kesimi de ziyaret ettik ancak üzerimizde bıraktığı irtiba modern olmaya çalışan ancak hiçbir ilerleme gösteremeyen zavallı bir Afrika kasabasından ileri gidemedi. Bizler için eski ve otantik Banjul çok daha ilgi çekiciydi.

Bir gün gemide dolaşırken kuzineye uğradım. Aşçıbaşı Orhan Usta yerinde yoktu. Hava boğucu sıcaktı. Kuzinenin tam kıç üstü halat mahalline bakan üç adet dört köşe lumbuzu da açıktı tabi ama bu lumbuzları inşaat demirlerini istavroz şeklinde gemi fitterine kaynattırarak dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı garantiye aldırmıştım. Çünkü bu limanlarda hırsızlık pek yaygındı.B öyle ufak tefek tedbirlerle kendimizi garantiye almaya çalışıyorduk.

Aşçıbaşı öğlen yemeği için nefis talaş böreği yapmış, soğumaları için mermer tezgahın üzerine sıralamıştı. Baktım ocakt ki büyük tencerede de talaş böreğinin sosu kaynıyor. Eh dedim, şimdi gözlerimiz bayram etti, öğlen yemeğinde de midemiz bayram edecek, tadına bakacağız deyip döndüm ve tam kuzineden çıkmak üzereyken göz ucu ile bir hareket hissettim arkamda. Döndüm ve omuzlarına kadar lumbuza dayanmış ve kolunu elinden geldiğince uzatıp böreklere uzanmaya çalışan bir kişi gördüm. Tabi ki gördüğüm sadece uzanan bir kol ve kolun ucunda böreklere uzanmak için mermer tezgah üzerinde gezinen parmaklardı.

O anda gözüme kenarda bir çiviye asılı ve aşçıbaşının tabak kurulamak için kullandığı çarşaf ilişti. Hemen atılıp kaptığım çarşafı acele ile büküp halat haline getirdi. Bir kazık bağı hazırlayıp meçhul ziyaretçinin bileğine geçirdiğim kazık bağını sıkıştırarak  tezgahın kenarında ki kıyma makinasına volta ettim. Bu vaziyette bağdan kurtulamazdı, diğer eli ile de müdahale edemeyeceğine göre rahatça gidip görebilirdim bu meçhul ziyaretçiyi.

Devam Edecek

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

google