sohbet odalarıdini sohbetleromegle tvtürk sohbetdini sohbetcinsel sohbet
medyum

İstanbul
15 Ocak, 2025, Çarşamba
  • DOLAR
    32.30
  • EURO
    35.15
  • ALTIN
    2406.9
  • BIST
    10401.67
  • BTC
    67490.92$

Aşçı mı Kaptan mı?

07 Ağustos 2023, Pazartesi 11:02

Danimarka’nın Fredericia Limanı’nda, Irak’ın Umr Qasr Limanı için Birleşmiş Milletler yardım faslından şeker yüklüyorduk. Kış ayıydı. Şubat soğuğu ortalığı kasıp kavururken yağmur insanı deli edercesine bir yağıyor, bir duruyor kısacası insanı canından bezdiriyordu. Güverte personeli delirmenin raddelerine gelmişti.

Stevedorun talimatı ile ambar açıyorlar, daha bir palet girmeden yağmur başlıyor. Hadi bir telaş ambar kapatılıyor, yağmur bitiyor, akabinde hemen ambar açılıyor. Bu manevra günde en az on sefer tekrarlanıyordu. Artık alışmıştık. Sabırla geminin yükünü almasını ve bir an evvel hareket etmesini diliyorduk.

Bir akşam kamarada oturmuş kitap okuyordum. Aşçıbaşı geldi. ‘’Beybaba size bir şey danışmak istiyorum. Beni dinler misiniz?’’ dedi. ‘’Tabi’’ dedim. ‘’Aşçıbaşı buyur.’’

‘’Efendim, Almanya’dan amcamın oğulları geldi. Müsaade ederseniz bu gece gemide kalabilirler mi?’’ diye izin istedi. ‘’Tabi’’ dedim. ‘’Gayet tabi, hatta getir de tanışalım, Almanya’dan konuşuruz. Gelirken kahve de söyle kamarota.’’

Biraz sonra iki genç adam geldiler aşçıbaşının refakatinde .Saygı ile el öptüler, buyur ettim.

Danimarka’nın Almanya hududuna yakın ufak bir kasabasında marangoz atölyeleri varmış. ‘’Hamdolsun işimiz iyi, burada ev de aldık. Geçinip gidiyoruz.’’ dediler.

Devrisi gün perşembeydi. Öğleden sonra aşçı gene geldi kamarama.

‘’Süvari Bey size bir şey söylemek istiyorum. Müsaade eder misiniz?’’ dedi.

‘’Söyle bakalım aşçıbaşı, dinleyelim.’’ dedim.

Bir hafta önce bir kızı doğmuştu. Sevinmişti garip. İki oğlu vardı. Güzel bir tatlı yaptı çocuğunun şerefine. Allah’a şükür iki oğlum vardı bir de kızım oldu diye kasıla kasıla geziyordu gemide. Sevincine ortak olmuştuk garibin.

‘’Beybaba’’ dedi. ‘’Gemiye gelen amcaoğullarımın niyeti beni Almanya’ya götürmekti. Sizde Almanya’da kalmışsınız. Bilirsiniz hayat her şeyi ile garantili, onlarda on yıl önce turist olarak buraya geldiler. Çalışma izini aldılar. Mal mülk sahibi oldular, hayatları kurtuldu. Bana da şans güldü. Gel senide götürelim. Yanımızda çalışırsın. Sana da çalışma izini alırız. Evrak işlemleri sorun değil. En fazla iki yıl ayrı yaşarsın çocuklardan. Sonra onları da aldırırız. İşin garanti, hayatın kurtulur.’’ dediler.

‘’Senden izinsiz gitmeyi düşünemedim. Bize baba gibi davrandın. Seni zor durumda bırakmak istemem. Git dersen bu cumartesi günü beni almaya gene gelecekler. Gitme dersen gitmem Beybaba. Gayri sen bilirsin, ne dersen o.’’ deyip el bağladı.

‘’Bak’’ dedim ‘’Usta seni anlıyorum. Almanya kolay bir yer değil. Çoluk çocuktan ayrı kalmak belirli bir zamana inhisar etse de kolay değildir. Çalışkanlığından şüphe etmiyorum. Kararına saygı duyuyorum. Ayrıca herkes kendi yolunu kendi çizer. Gemiden çıkıp gidebilecekken bunu yapmayıp gelip bana danışman senin mesuliyet duyguna saygı duymamı gerektiriyor. Onun için sana elimden gelen yardımı yapacağım. Bugüne kadar hak ettiğin maaşını ödeyeceğim. Liman cüzdanını ve pasaportunu da vereceğim. Ama benim de istediklerim var ve sen bunlara uyarsan sen kazançlı çıkarsın dedim.’’

‘’Beybaba, başım gözüm üstüne. Sen ne dersen o.’’

‘’Tamam’’ dedim. ‘’Pekala. Şimdi söyle bakalım, senin bu kararından eşinin haberi var mı?’’

‘’Var Beyim, vallahi de billahi de haberi var.’’

‘’Tamam, o halde.’’ dedim. ‘’Şimdi al şu telefonu, ara evini. Ben eşinle konuşup olayı bir de ondan dinleyeyim.’’

‘’Tabi Beybaba, hemen.’’ dedi.

Tuşladı telefonu, konuşmaya başladı eşi ile. Sonra ‘’Bak’’ dedi. ‘’Şimdi Beybaba seninle konuşacak.’’

Kadın, herhalde ne konuşacakmış filan dedi ki ‘’Yahu al, kendin konuş işte.’’ diye uzattı telefonu.

Selam sabah faslından sonra ‘’Bak kızım’’ dedim. ‘’Senin adam Almanya’ya gitmek  istiyor. Ben yardım ederim, gitmesine izin de veririm ama sen ne diyorsun?’’

‘’Bakın efendim,siz ne derseniz o. Ben her şeyi biliyorum, kalsın Almanya’da. Hayatımız kurtulur belki. Üç çocuğumuz var. Burada kayınbabamın yanındayız. Bizim bir sorunumuz yok. Belki orada yeni bir hayat kurabiliriz.’’

‘’Tamam kızım’’ dedim. ‘’Anladım. Al, sen kocanla konuş şimdi.’’

‘’Çağır dedim amcaoğullarını. Cumartesi gecesi saat yirmi dörtten sonra el ayak çekiliyor ortalıktan. Fırlar gidersin. Buradan hudud yirmi dakika filan çekiyormuş.’’

‘’Evet Beyim. Allah nasip ederse gemiden ayrıldıktan sonra bir saat içerisinde amcaoğullarının evinde oluruz inşallah.’’

‘’Senin’’ dedim. ‘’Bu aydan yirmi sekiz gün hak edişin var. Sana 20 gün avans yazıyorum. Liman cüzdanın zaten üzerinde. Pasaportunu da al. Olmaz ya eğer olur da bir soruşturma filan olursa efendim yazı bürosundan gizlice aldım dersin.’’ diye de yol gösterdim.

Pazar gecesi gece yarısına yakın vardiyacıyı bir bahane ile kamarama çağırdım ve aşçıbaşı ve amcaoğulları gittiler. Sabah saat yedi sularında teşekkür telefonu geldi. Salimen hududu geçtik, evdeyiz. Ellerinizden öperiz.’’ diye.

Aşçı, pazar gününün yemeklerini hazırlamıştı. Problem yoktu ama pazartesi günü için bir şeyler ayarlamak lazımdı.

Şirkete bildirmiştim ama yeni bir aşçı gelir mi, gelemez mi bilemezdim ki...

Devam Edecek

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

google