30 Ağustos 2011 tarihli haberinde Gazetemiz tarafından ilk olarak kamu oyuna duyurulan Mustafa İhsan adı nedense pek ciddiye alınmadı. Mustafa ihsan'ın yelkenli tekne ile dünya gezisi yapan ilk Türk olduğu görmezden gelindi. Ancak gazetemiz yazarlarından B. hulusi Gürbüz'ün yıllarca yaptığı araştırma ile Mustafa İhsan'ın önemli bir denizci olduğu gözler önüne serildi. B. Hulusi Gürbüz, yakında Mustafa İhsan'ın binlerce sayfa tutan seyir defterinden bir kitap çıkracağını şimdiden duyuralım.
Bu unulmuş kahraman denizcinin adının ölümsüzleşmesi için, Gazetemiz, emekli amiral Cem Gürdeniz, Gazetemiz yazarlarından Tufan Aydın ve Hulusi Gürbüz bir kampanya başlattılar. Bu kampanya da Mustafa İhsan isminin, bir gemiye, oturduğu sokağa ve semtindeki bir parka verilmesinin yanı sıra, Ünlü denizciler heykeller arasına Mustafa İhsan'nın da heykelinin dikilmesi isteniyor.
Kampanyaya yoğun ilgi gösteriliyor olunması sevindirici.
İşte Tufan Aydın ve cem Gürdeniz'in Mustafa ihsan hakkındaki yazıları;
MUSTAFA İHSAN DENİZAŞAN A VEFA BORCUMUZU ÖDEYELİM
Farkındamısınız Türk denizcilik tarihinde önemli bir gelişme yaşanmaktadır.
Bu önemli olayın baş kahramanı MUSTAFA İHSAN DENİZAŞAN dır
Bu geçek hikayeyi gün yüzüne çıkaranda gazetemiz yazarların dan B.Hulusi Gürbüz dür. Araştırmacı yazar B.Hulusi Gürbüz ile MUSTAFA İHSAN DENİZAŞAN ile yolları bir sahaftan satın aldığı katpostalda kesişmiştir.
Araştırmacı B.Hulusi Gürbüz bu kartpostala farklı bir açıdan bakmış ve 5 yıllık bir araştırmadan sonra kızı NEVİN ERSOY DENİZAŞAN na ulaşmıştır .Bundan. sonrasını Amiral Cem Gürdenizden dinleyelim
UNUTULMUŞ BİR KAHRAMAN
MUSTAFA İHSAN DENİZAŞAN işte bu kahramanlardan biridir. Cumhuriyetin ilk gezgin amatör denizcisidir. Türk insanının doğaya, denizde meydan okuma macerasının somutlaşmış ilk başarı abidesidir. Denize ve denizciliğe kayıtsız şartsız aşkı kadar bayrağı ve tarihine olan saygısı denizin zorluklarını, bilinmezliği ve tahmin edilemezliğini dengeleyebilmiş ve hatta galebe çalmıştır.
5 metrelik Ankara ismini verdiği branda kaplı randa yelkenli sandalını bir Fransız denizcilik dergisinde gördüğü resme bakarak inşa etmiştir. 1930lu yılların Türkiyesinde yüreğini ve cesaretini öne çıkararak 4 yılda Akdenizde, Nil Nehrinde ve Atlantik kıyılarında Huelva/Cadize kadar binlerce deniz mili yol yapmıştır. Onlarca limanda Türk bayrağını dalgalandırmış ve küçücük teknesinde taşıdığı gramofon ile İstiklal marşımızı tüm limanlarda yerli halka ihtiram içinde dinletmiş, Mustafa Kemali selamlatmıştır.
Bu yazımı okuyan herkese sesleniyorum.
Herkes bu gece MUSTAFA İHSAN DENİZAŞAN ı düşünmesini ve rüyasında onunla birlikte atlantik,akdeniz,nil sularında seyir yapmalarını diliyorum
Toplum olarak MUSTAFA İHSAN DENİZAŞAN a bir vefa borcumuz var ben eski bir deniz subayı olarak bu vefa borcunun kendi payıma düşen kısmını makinasız ve kamarasız bir yelkenli ile bayrağımızı dalgalandırarak yaptığı seyahatini yaşadığım müddet zarfında örnek teşkil etmesi için genç nesillere aktaracağım
Yazarımız B.Hulusi Gürbüz ün merhum un kızı Sayın NEVİN ERSOY DENİZAŞAN ile yaptığı görüşmelerden MUSTAFA İHSAN DENİZAŞAN ın kamuoyunun ilgisizliğin den dolayı BURUK ve ÜZGÜN olarak vefat ettiğini öğrendik.
Sonuç olarak bu kahraman denizcimizin ismine ve yaşam felsefesine en uygun olan bodrum da bulunan Türkiyenin tek yelkenli okul gemisine MUSTAFA İHSAN DENİZAŞAN isminin verilmesini teklif ediyorum ve tüm kamuoyuna buradan sesleniyorum.
Düşünebiliyormusunuz sancak, iskele baş omuzlukların da MUSTAFA İHSAN DENİZAŞAN 'ın isminin bulunduğu yelkenli okul gemisinin yapacağı seyirlerde MUSTAFA İHSAN DENİZAŞAN nın ruhuda şad olacak.
Deniz Ticaret Gazetesi olarak imza kampanyası başlatıyoruz fikrimi destekleyenlerin maillerini bekliyoruz.
Belli bir sayıya. ulaştığımızda. Bodrum. Ve Karya ,Kültür ve Sanat ve Tanıtma vakfına. okuyucularımızın. bu taleblini. ileteceğiz.
Tufan Aydın
Emekli Amiral Cem Gürdeniz'in Mustafa İhasan hakkındaki yasızı ise şöyle,
Cumhuriyetin İlk Deniz Gezgini: Mustafa İhsan Denizaşan
Büyük bir öncüye çok geç kalmış takdir ve teşekkür ile...
Amiral Cem Gürdeniz
Türkiyenin Osmanlıdan intikal etmiş kaderidir. Liyakat, kahramanlık ve başarı ödüllendirilmez. Gerçek kahramanlar asaletlerinin ve tevazularının gereği geri planda kalırlar. Ancak aradan yıllar geçse de gerçek kahramanların hatırası bir şekilde ortaya çıkar. Zira insanlığın tunç yasasıdır. Kişiler ne oldukları ile değil, ne yaptıkları ile hatırlanırlar. Gerçek, zamandan daha güçlüdür. Zamanı gelince mutlaka ortaya çıkar ve bir tokat gibi yaşayan nesillere geçmişin kahramanlarını hatırlatır. Bu ne kaderin gücü, ne de bir tesadüftür. Bu, geçmişin bugüne bir armağanıdır.
Unutulmuş Bir Kahraman.
Mustafa İhsan Denizaşan işte bu kahramanlardan biridir. Cumhuriyetin ilk gezgin amatör denizcisidir. Türk insanın doğaya, denizde meydan okuma macerasının somutlaşmış ilk başarı abidesidir. Denize ve denizciliğe kayıtsız şartsız aşkı kadar bayrağı ve tarihine olan saygısı denizin zorluklarını, bilinmezliği ve tahmin edilemezliğini dengeleyebilmiş ve hatta galebe çalmıştır. 4 metrelik Ankara ismini verdiği branda kaplı randa yelkenli sandalını bir Fransız denizcilik dergisinde gördüğü resme bakarak inşa etmiştir. 1930lu yılların Türkiyesinde yüreğini ve cesaretini öne çıkararak 4 yılda Akdenizde, Nil Nehrinde ve Atlantik kıyılarında Huelva/Cadize kadar binlerce deniz mili yol yapmıştır. Onlarca limanda Türk bayrağını dalgalandırmış ve küçücük teknesinde taşıdığı gramofon ile istiklal marşımızı tüm limanlarda yerli halka ihtiram içinde dinletmiş, Mustafa Kemali selamlatmıştır.
İdeal Bir Yıldıza Benzer.
Mustafa İhsan, 1903 yılında İstanbulda doğmuş baba tarafından bahriyeli bir aileden gelmektedir. Çocukluğu Boğaziçinde Beykozda geçmiş, İstanbul Sanayi Mektebini bitirmiş ve 20li yaşların sonunda bir tekne ile uzaklara gitme duygusu hayatını şekillendirmiş. Seyir hatıratında 1932-1936 yılları arasında Akdeniz kıyıları ile Atlantikte Cadize kadar devam eden branda kaplı yelkenli sandal seyrinin başlangıç sebebini Oscar Wildea ait bir sözle şöyle ifade ediyor:
İdeal bir yıldıza benzer. Ona belki hiç kavuşamayız, fakat bize parlaklığı ve güzelliği ile yaşama, yaratma ve çalışma enerjisi verir.
Sonra kendi idealini şöyle tarif ediyor:
Tarihin şanlı sayfalarında yer almış bir milletin evladı olarak benim taşıdığım ideal, nazlı dalgalanışlarında benliğini, bütün bir tarihini duyduğum bayrağımızı mazide atalarıma ait olan her yerde bir kere daha dalgalandırmaktı. Böylece bana birçok fedakarlıklarla bu bayrağı emanet etmiş olan büyüklerimin ruhunu da hoşnut edebilecektim.
Atatürkün ilk Gezgini.
Onun bu seyahati ile hemen hemen aynı dönemde (1932-1939 arası) Alman Oscar Speck de bir kano ile Tuna, Akdeniz, Fırat, Basra Körfezi, Arap Denizi, Hint Okyanusu, Endonezya sahillerini kıyı kıyı takip ederek Avustralyaya varacağı seyre başlamıştı. 1923 ile 1927 yılları arasında Fransız tenisçi Alain Gerbault da küçük bir yelkenli ile 700 gün süren seyirle tek başına dünyayı dolaşmıştı. Her ne kadar 72 sayfalık hatıratında her iki isimden bahsetmese de bu örneklerin Mustafa İhsanı kamçıladığı düşünülebilir. Bir Alman ve Fransız yapabiliyorsa, Atatürkün evladı neden yapmasın? Mustafa İhsan, önce 30 Haziran ve 14 Kasım 1932 arasında 4,5 aylık Marmara, Ege Doğu Akdeniz ve Kıbrıs seyri yaptı. Kendini ve teknesini tanıdı. Başına pek çok olay geldi. En kötüsü Bozcaada açıklarındaki bir fırtınada maskotu olan köpeği Yumuku kaybetmesi oldu. Ancak her şeye rağmen 4,5 aylık bu seyrin başarısı ona daha sonra 3,5 yıl sürecek Akdeniz ve Atlantik seyri için yeterli tecrübe ve özgüveni verdi. Seyahat masrafları için bağış kampanyasını kendi yürüttü. 1 Temmuz 1933de başlayan seyrini 26 Aralık 1936da tamamladı. Hedefi Kuzey Denizine kadar çıkmaktı. Maddi imkansızlıklar nedeniyle İspanyanın Atlantik kıyısındaki Huelva limanına kadar gidebildi. Çok cüzi maddi olanaklara rağmen, gittiği her limanda Mustafa Kemalin onurlu ve başı dik gençliğinin bir temsilcisi olarak, tertemiz beyaz kıyafetleri ve illaki üzerindeki şanlı bayrağımızın ay yıldızı ile Türk denizcisini dünyaya tanıttı.
Heykeli Dikilmelidir.
Dönüşte bu büyük başarısı hak ettiği şekilde değerlendirilemedi. Bir kaç gazetede orta sayfa haberi oldu. Sonradan Deniz Kuvvetleri Taşkızak Tersanesinde ambar memuru olarak işe başladı. 1937 yılında soyadı kanunu le Denizaşan soyadını aldı. 1964 yılında, emekliliğinden iki yıl sonra Hürriyet Gazetesinde Akdeniz seyrini kısa tefrika olarak yayımladı. 1989 yılında vefat etti ve Paşabahçe mezarlığında toprağa verildi. 1988 yılında bir denizcilik dergisinde gazeteci Özcan Özyemişçi, Mustafa İhsanı kamuoyuna bir makale ile hatırlattı. 2008 yılında gazeteci ve deniz araştırmacısı B. Hulusi Gürbüz sahaflarda bulduğu bir kartpostal üzerinden, konuyu derinliğine araştırdı ve kızı Nevin Ersoy Denizaşanı bularak Mustafa İhsanın 4 yıllık Akdeniz seyrinin tüm belge ve fotoğraflarına erişti. Denizcilik tarihimiz, B. Hulusi Gürbüze bu başarısından dolayı şükran duymalıdır. Bu sayede 2010 yılından sonra Mustafa İhsan Denizaşan, Türk denizcilik kültüründe hak ettiği yeri ağır ağır almaya başladı. Bugün onunla ilgili tüm belgelere erişilmiştir. Deniz ve Denizcilik Müzelerimiz teknesinin bir replikası ile Mustafa İhsan Denizaşan galerisi kurmalı, hakkında kitaplar basılmalı, filmi yapılmalı ve Kalamıştaki gezgin Türkler anıtının yanına Mustafa İhsan Denizaşan anıtı dikilmelidir. Böylece, ona karşı geçmiş nesillerin vefasızlığını, sanırım bir nebze hafifletmiş oluruz. Asil ve cesur ruhu önünde saygı ile eğiliyorum.
Cem GÜRDENİZ, 10 Ocak 2016
Mustafa İhsan Kimdir?
Mustafa İhsan Denizaşan; 1903 yılında İstanbulda doğdu, İstanbul Sanayi Mektebini bitirdi. Kendi yaptığı ve Ankara ismini verdiği 4 metrelik teknesiyle 1932-1936 yılları arasında Marmara, Ege, Akdeniz ve Atlantikte liman, liman dolaşarak 4 yıl müddetle tek başına Türk Bayrağını dalgalandırdı.
1937 yılında soyadı kanunu le Denizaşan soyadını alan Mustafa İhsan Denizaşan; seyahatinden dönüşte 1936-1962 yılları arasında Deniz Kuvvetleri Taşkızak Tersanesinde çalışarak emekli oldu ve 1989 yılında vefat etti.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.