İstilacı Balıkların Sayısı Artıyor

Güney Ege’ye kadar çıkan balıkla ilgili konuşan dalış eğitmeni Behçet Kutlu: “Dilim varmıyor ama istila gibi bir şey. Şu anda tüm Güney Ege’yi sarmış durumda. İlk anda bizim hoşumuza gidiyordu ama sayısal artış yükselmeye başlayınca doğrusunu söylemek gerekirse korkmaya başladık” dedi.

Kirlilik, aşırı avcılık, yanlış deniz politikaları nedeniyle canlı çeşitliliğinin giderek azaldığı denizlerimizde istilacı balık türlerin artması kaygıların oluşmasına neden oldu. Marmaris’te balon balığının ardından şimdi de Pasifik Okyanusu kökenli istilacı aslan balığı görülmeye başladı.

Marmaris’te 30 yıllık dalış turizmiyle ilgilenen Paradise Dalış Merkezi sahibi ve dalış eğitmeni Behçet Kutlu, “Bu türler ne kadar kötü olsa da en azından dalış yapan turistlere gösterilebilecek yeni balık türleri olması açısından sevindirici” dedi.

Önceden balon balığının görülmeye başladığını belirten Behçet Kutlu, balon balığının besin zincirini bozduğunu ve bu nedenle tehlike arz ettiğini söyleyerek, “Şimdi de ortaya aslan balığı çıktı. Tamam, görsel olarak su altı fotoğraf sanatçıları için çok güzel bir balık ama şu anda bunun ne kadar zararlı olduğunu tam olarak kestiremiyoruz” şeklinde konuştu.

Aslan balığı ile ilgili araştırmalarda bulunduklarını belirten dalış eğitmeni Behçet Kutlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Burada 30 yıldan bu yana dalıyoruz, hiç yoktu ve ilk kez bu balığa rastlamaya başladık. Akdeniz’den yukarıya doğru geliyor. Bodrum’a kadar çıktığını biliyoruz. Dilim varmıyor ama istila gibi bir şey. Şu sanda tüm Güney Ege’yi sarmış durumda. İlk anda bizim hoşumuza gidiyordu ama sayısal artış yükselmeye başlayınca doğrusunu söylemek gerekirse korkmaya başladık. Çanakkale’ye kadar çıkar diye düşünüyoruz. Sonra nereye gider bilemiyoruz”

Aslan balığının çok hızlı bir yayılım gösterdiğine dikkat çeken bir diğer dalış eğitmeni Soner Abacı ise iyi bir avcı olan aslan balıklarının yüzgeç dikenlerinde taşıdığı zehir ile insanlar için zararlı olabileceği uyarısında bulundu.

Aslan balıklarının gündüz vakitlerinde genellikle kuytu köşeler veya kaya diplerinde zaman geçirdiğini söyleyen Abacı şöyle devam etti:

“Gece olunca avlanmaya başlayan bu balık genellikle kendinden küçük balık türleri ile besleniyor. İstila ettiği bölgelerdeki yerel balık popülasyonu üzerinde çok ciddi bir baskı oluşturuyor. Aslan balığının yiyicisi olarak köpekbalıkları, orfoz, kurbağa balığı gibi bilinen birkaç tür var. Ancak dişi bir aslan balığının yılda 2 milyon yumurta bıraktığını düşünecek olursak neden bu kadar hızlı çoğaldıklarını anlamamız daha kolay olur.”

Aslan balıklarının insanlara saldırısına rastlanmadığını kaydeden dalış eğitmeni Soner Abacı, “Zehirli keseleri sırt dikenlerinde, gövdesinin alt ön kısmında bulunan pelvik yüzgeçlerinde ve alt arka kısımda bulunan anal yüzgeçlerinde bulunuyor. Aslan balığının zehri çoğunlukla dokunulan bölgede şişlik, kızarıklık, morarma ve şiddetli ağrı yapar. Eğer alerjik bünyeye sahipseniz nefes darlığı, anafilaksi, baş dönmesi, mide bulantısı, bayılma veya geçici felç görülme olasılığı var. Eğer aslan balığı ile temas ederseniz temas eden bölgeyi cildinizi yakmayacak ve dayanabileceğiniz kadar sıcak suda tutmanız ve en yakın sağlık kuruluşundan yardım almanız önemlidir” diye konuştu.

Aslan balıklarının balon balıkları gibi zehirleyici bir balık olmadığını anlatan Abacı, “Balon balıkları yendiği zaman zehirleyici ve ölümcül bir etkiye sahiptir. Ancak aslan balıklarının bu şekilde bir etkisi yoktur. En önemli şey zehirli dikenlerinden kesinlikle korunmaktır. Balık denizden çıkartıldıktan çok sonra bile yüzgeçlerindeki dikenlerde bulunan zehir etkisini sürdürmektedir. Bu nedenle balığı temizlerken ve temizledikten sonra dikenlerini atarken son derece dikkatli olunmalı” dedi.