Marmara Grubu Vakfı Genel Başkanı Dr. Akkan Suver'le İpek Yolu Projesi'nin "Deniz boyutu"nu konuştuk. Suver; "Türkiye geç kalmadan devlet olarak bu konuda özenle ve dikkatle Ege Denizi limanlarıyla konuya dahil olmak zorundadır olduğunu ifade etti.
Marmara Grubu Vakfı olarak Çin Halk Cumhuriyeti tarafından ortaya atılan İpek Yolu Ekonomik Kuşağı'nın Deniz İpek Yolu boyutuyla ilgili neler söylemek istersiniz?
Öncelikle belirtmek isterim ki; Marmara Grubu Vakfı olarak İpek Yolu Ekonomik Kuşağı ve Deniz İpek Yolu projesine büyük önem atfetmekteyiz.
Hatırlayacağınız üzere; Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Xi Jinping, 7 Eylül 2013'te Kazakistan Nazarbayev Üniversitesi'nde yaptığı konuşmada "İpek Yolu Ekonomik Kuşağı"nı, aynı yıl 3 Ekim'de Endonezya parlamentosunda yaptığı bir konuşmada "21. Yüzyıl Deniz İpek Yolu" vizyonunu açıklamıştı. "İpek Yolu Ekonomik Kuşağı ve 21. Yüzyıl Deniz İpek Yolu ile planlanan hem karadan hem de denizden Doğu Asya - Orta Asya - Afrika -Batı Asya ve Avrupa'nın birbirine bağlanmasıdır. Bu projeyi, Marmara Grubu Vakfı önemsemiş ve bu değerli projeye "çağın projesi" adını vermiştir.
Dört yıldır tertiplediğimiz çeşitli etkinliklerde ve katıldığımız uluslararası toplantılarda Marmara Grubu Vakfı olarak Deniz İpek Yolu Ekonomik Kuşağı'nı devamlı olarak gündeme getirdik.
Öğrendiğimize göre Çinliler, deniz ipek yolu boyutunda şimdilik Pire (Yunanistan) Limanını seçmiş gözükmektedirler. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Doğrudur. Yunanistan'ın Pire Limanı olayı gerçektir. Bu gerçeği göz önünde tutarak, Türkiye olarak Çinli dostlarımıza Ege Denizi'ni hatırlatmakla mükellefiz.
Çin'in toplam ekonomileri 21 trilyon dolar olan 65 ülkeyi ticari, endüstriyel ve sosyo-kültürel alanlarda buluşturacak "tek kuşak tek yol" (one belt, one road) projesinde kara ulaştırma boyutunda yer alan ülkemizin deniz boyutunda da yer almasına büyük önem vermekteyiz.
Çin, Avrupa'da bu konuda 2009 yılında Yunanistan'ın Pire Limanını seçti. Bu limanın büyük bir bölümünü de satın aldı.
Başta Hewlett Packard ve Sony olmak üzere dünya devleri, Avrupa pazarlarına bu limandan taşınan konteynerlarla giriyorlar.
Çinin deniz ipek yolunda Avrupa'da ana merkez olarak Pire Limanını seçmesi, gelecekte Türk limanlarıyla desteklenmezse yeterlilik arz etmeyecektir. Türkiye özenle ve dikkatle Çin'e ülkemizin stratejik önemini hatırlatarak Ege Denizi'nin avantajlarını Çinli dostlarımıza kabul ettirmekte ısrarcı olmalıdır.
İpek Yolu'nda denizciliğimizin alacağı merhaleleri gündeme getirecek olursak nelerle karşılaşabiliriz?
İpek Yolu'nun deniz boyutunda ilk önemli merhaleyi Mısır gerçekleştirdi. Süveyş kanalına paralel yeni bir kanal açan Mısırlılar Deniz İpek Yolu'nun deyimi gerekirse ilk müşterisi oldular.
Ben Çin Halk Cumhuriyeti'nin çeşitli şehirlerinde geride bıraktığımız üç yıl içinde on dört ayrı şehirde, yirmiye yakın bu konuda tebliğ sundum.
Her tebliğimde ısrarla ve özenle Mersin Limanımızı, İzmir Limanımızı veyahut da Çandarlı Limanımızı takdim ettim. Romanya'da, Azerbaycan'da, Moldova'da, Avusturya'da aynı konu ile ilgili olarak katıldığım toplantılarda da Türkiye limanları konusunda ısrarcı oldum. Sonucunu bekleyeceğiz. Mayıs sonunda Pekin'de yeniden böyle bir toplantıya katılacağımı da burada belirtmek isterim.
Pekiyi son olarak Deniz İpek Yolu ile ilgili nasıl bir değerlendirmeniz olabilir?
Ben ve benim gibi düşünen insanlar, kanaat önderleri Deniz İpek Yolunun önemini kavrayarak gündemde tutmaya çalışıyorlar. Türkiye Devleti, İpek Yolu Ekonomik Kuşağı projesinde bizden fazla kararlılık göstererek yer almaktadır. Türkiye bu alanda kurulan bankaya da sermaye koyarak deyimi gerekirse taşın altına elini sokmuştur. Şimdi de bana göre Ege Denizi'nin önemini ve Türk limanlarının değer ölçüsünü Çinli dostlarımıza Türkiye'nin devleti olarak anlatmak zorunluluğu bulunmaktadır. Bu deniz ticaretimiz için, denizciliğimizin geleceği için bir fırsattır. Bu fırsatı iyi değerlendirmemiz gerektiğine de inanıyorum.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.