Independent'ın haberine göre,İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülen FETÖ soruşturması kapsamında geçen 17 Mart'ta tutuklanan Azerbaycanlı iş insanı Mübariz Mansimov'a ait Şevket Ali Ekberova (Shovket Alekperova) adlı gemide bulunan sekiz Azerbaycanlı gemici, yedi aydan beri Zeytinburnu açıklarında demirlemiş olan gemide kaderlerine terk edilmiş durumda.
Mansimov'un tutuklanma sürecinde gemicilik firması Palmali Shipping şirketine bağlı bazı gemilere şirketin borçlarından dolayı bankalarca el konmuştu.
Malta bandıralı Şevket Ali Ekberova gemisinde bulunan ve Independent Türkçe'ye ulaşan Aziz Badirov adlı çalışan, yaşadıkları zorlukları anlattı.
Edinilen bilgilere göre işlerin kötü gitmesi üzerine çoğu Ruslardan oluşan kaptan gibi üst düzey personel gemiyi bırakıp ülkelerine döndü.
Gemiyi terk etmeyen Badirov dahil olmak üzere sekiz Azerbaycanlı gemici kendilerine uzanacak bir yardım eli bekliyor.
"Az kumanya ile idare etmeye çalışıyoruz"
Azerbaycanlı gemicilerin gemi terk etmemelerinin nedeni ise paralarını almamış olmaları.
"Ben geçen 18 Aralık'tan beri gemideyim" diyen Badirov, şunları anlattı:
Bunun yedi ayı Zeytinburnu açıklarında geçti. 12 ay boyunca paramı alamadım. Gemide en az süredir olan benim. 15 - 16 aydır gemide olan var. Mübariz Bey tutuklanınca gemiler, ortada kaldı. Sadece Zeytinburnu açıklarında bizim kaldığımız gemiyle birlikte altı gemi var. Borçlar olduğundan gemicilerin paraları ödenmiyor. Kaptan kaçtı. Aylardır ayağımız toprağa değmedi. Mahkeme yaklaşınca kumanya veriyorlar sonra vermiyorlar. Az bir kumanya ile idare etmeye çalışıyoruz. Dolaplar tamtakır. Sabun yok, meyve yok.
"'Paranızı göndereceğiz' dediler göndermediler"
Badirov, merkezi İstanbul'da olan şirkete ulaştıklarında "Sabredin paranızı vereceğiz" cevabını aldıklarını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
Sadece geçenlerde 500 dolar göndereceğiz dediler o da henüz gelmedi. 'Para göndereceğiz, kumanya göndereceğiz' diyorlar göndermiyorlar. Paramızı alamadığımız için gemiyi de terk edemiyoruz. Bir kere gidersek alacaklarımızı da alamayız. Benim alacağım 14 bin 700 dolar. En az benim alacağım var. Kiminin 30 kiminin 40 bin dolar alacağız var.
Annesini, babasını bir yıldır göremediğini söyleyen Badirov, "İçimizde evli ve çocuğu olanlar var. Ülkemizden uzakta bir geminin içinde unutulduk. Bize yardım edilsin. Alacaklarımızın alınmasında yardımcı olunsun, kumanya gönderilmesi sağlansın" diye konuştu.
Bu arada konuyla ilgili olarak bilgi almak üzere Palmali Shipping'in basın sorumlusuna başvurduk. Ancak haberin yazım sürecinde bilgi gelmediği için görüşlerine yer veremedik.
Terk edilen gemi sayısı 225 sadece 45'i bu yıl terk edildi
Yaşanan bu olay tek değil. Dünya genelinde her yıl çok sayıda gemi, borç, mali, yönetim krizi gibi nedenlerle sahiplerince kaderlerine terk ediliyor.
Bu denizcilik literatüründe "Gemi terk edilme" olarak adlandırılıyor.
Yüzlerce işçi çoğu zaman ülkelerinden uzakta bir limanda bir geminin içinde aylarca bazen yıllarca yaşamak zorunda kalıyor.
Gözlerden uzakta drama dönen bekleyişlerini sonlandırmak için sosyal medyanın gücünden faydalanmaya çalışıyorlar.
Deniz İşçileri Platformu'ndan Onur Özkaya, uluslararası verilere göre halen 225 gemi terk etme olayının olduğunu bunların 45'inin bu yıl içinde gerçekleştiğini kaydetti.
Yabancı bayrak altında çalışmakta terk edilmeyi kolaylaştırıyor
Özkaya, terk edilmenin tanımının MLC 2006 Standartları A2.5.2 Financial 2. Paragrafında şu şekilde tarif edildiğini söyledi:
Gemi sahibinin, denizcinin ülkesine geri gönderilme masraflarını karşılamaması; veya denizciyi gerekli bakım ve destekten mahrum bırakması; veya en az iki aylık bir süre için maaş ödememesi ve tek taraflı olarak denizciyle bağlarını koparması...
Özkaya, denizcilerin terk edilmesine karşı oluşturulan güvence ise denizcinin bulunduğu geminin bağlı olduğu bayrak devletinin finansal güvence sağlaması olduğunu kaydederek, bunun önündeki en büyük engeli şöyle anlattı:
Lakin denizciler çoğunlukla 'Kolay bayrak' olarak nitelendirilen Panama, Malta, Marshall, Cook Island gibi, armatörlerin vergiden kaçmasını sağlayan, bayrak devletlerinin, liman devletlerinin ya da iş gücü sağlayan devletlerin insafına bırakılmıştır. Bir denizcinin yabancı bayrakta çalışmak zorunda kalması terk edilme gibi sıkıntılarla başa çıkmaktaki zorluğunu arttırmasının yanında, sosyal güvence, örgütlenme gibi temel haklarından da mahrum bırakılmasına yol açmaktadır.
İstanbul'da gemi terk etme olaylarının en çok yaşandığı yerlerden
Son dönemlerde terk edilme vakalarında ciddi artış görüldüğünü belirten Özkaya, sözlerini şöyle sürdürdü:
Bu artış Uluslararası Çalışma (ILO) resmi veri tabanından gözlemlenebilir. Mürettebatın en çok terk edildiği noktalar Sharjah, Malta ve İstanbul iken sadece İstanbul'da 14 terk edilme vakası bulunuyor. Bu vakalardan altısı halen aktif. Diğerleri bir şekilde çözüme ulaştı. Çoğu denizci bir daha başka şirkette iş bulamama korkusuyla, yaşadığı mağduriyeti şikâyet etmekte gecikiyor. Terk edilen denizciler uzun süre davaların çözüme kavuşmalarını ve yatırılmayan maaşlarını almayı bekliyorlar. Uluslararası Çalışma Örgütü'ne (ILO) göre maksimum hizmet süresi 11 ay olmasına rağmen, denizciler bu süreden çok daha fazla gemide mahsur kalıyorlar.
Özkaya, denizcilerin yabancı bayrakta çalışmaya itilmemesi gerektiğini, bu alanlara dair yeni düzenlemeler getirilmesi gerektiğini söyledi.
"Su olmadan, kumanya olmadan gemide yaşaması istenen bizleriz"
Deniz İşçileri Platformu'ndan Filiz Tilki de denizciliğin en ağır iş kollarından biri olduğunu belirterek, denizcilerin terk ediliyor olmasının konuşulmayan sorunlardan biri olduğunu belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
Sadece armatörler terk etmiyor denizcileri aynı zamanda devletler, sarı sendikacılar, onların sivil toplum kuruluşları da terk etmiş durumdalar. Her siyasi ya da ticari krizde ise mağdur olan bizleriz. Su olmadan, kumanya olmadan gemide yaşaması istenen bizleriz. Terk edilme; maaşsız, aç biilaç, sevdiklerinden uzak kalmaktır.
Gemiler üç nedenle mahsur kalıyor
Bu arada Mısır'da mahsur kalan MV Kenan Mete adlı geminin durumuyla ilgili yaptığımız haberle ilgili görüş aldığımız Deniz Haber Ajansı Genel Yayın Yönetmeni Recep Canpolat, gemilerin neden mahsur kaldığına ya da diğer adlandırmayla neden terkedildiklerine dair detaylı bilgiler vermişti. Canpolat, gemilerin üç nedenle mahsur kaldığını belirtip bunların nedenlerini şöyle anlatmıştı:
Limanlarda PSC denilen Liman Devleti Kontrolleri var. Gittikleri limanlarda oranın otoritesi gemileri limanlarda denetler, seyire elverişli olup olmadıklarına bakarlar. Eğer seyire elverişli değilse o gemileri alıkoyarlar. Akdeniz de ise Akdeniz Memorandumu, Karadeniz'de ise Karadeniz Memorandumu kapsamında olur.
Canpolat, gemilerin mahsur kalmasının ikinci ve üçüncü şeklinin de şöyle olduğunu anlattı:
İkinci olarak armatör çalışanların parasını ödemez. Personel gemiyi tutar ve ITF'ye haber verirler. Burası dünya genelinde denizde çalışanların haklarını korumak amaçlı kurulan bir örgütlenmedir. Bu durumda gemi PSC denetimine alınarak tutulur. Ya da diyelim ki geminin yakıt borcu vardır. İtalya'da yakıt almış ama parasını ödemeden Mısır'a gidiyordur. Bu durumda İtalya'daki acentenin haber vermesi halinde yine Mısır'da tutulur.
Kriz en çok Akdeniz'de çalışan gemileri etkiledi
Gemicilik sektörünün pandemi sürecinden çok zarar görmediğini kaydeden Canpolat, buna karşın son birkaç yıldır dünya genelinde görülen ekonomik krizin özellikle küçük ölçekli gemileri etkilediğini belirtip, "3-4 bin tondan 10 bin tona kadar olan gemilerde bunun sıkıntıları var. Bunlar daha çok Akdeniz çanağında çalışan gemileri ve armatörleri sıkıntıya soktu” dedikten sonra limanlarda bağlanan gemilerin de daha çok bu tür gemiler olduğunu iddia etti.
İki yıldır mahsur kalan gemi bile var
Hali hazırda başka Türk gemilerinin de farklı ülkelerde mahsur durumda kaldığını belirten Canpolat, "Yunanistan'da iki yıldır mahsur olan bir gemi var. Armatör tamamen unutmuş gemiyi. Satsam liman borcunu bile ödeyemem diyor. Çünkü ne kadar uzun süre kalsa personel kadar liman borcu da artıyor. Yine Lübnan'da İtalya'da ve Venedik'te Azerbaycanlı bir işadamına ait olup mahsur kalan gemiler bulunuyor" dedi.
Mahkeme süreci iki-üç yılı bulabiliyor
Canpolat, alacaklarını alamayan personelin mahkemeden karar çıkartıp gemiyi sattırabildiğini kaydederek, "İlk alacak limandaki kılavuz ve römork firmasına ödenir. İkinci hak çalışanın, üçüncüsü yakıtçınındır. Ancak mahkeme süreci iki-üç yılı bulabilir. Bu nedenle çoğunlukla armatörler bir şekilde gemiyi başka bir armatöre satarak çalışanların parasını öderler" diyerek sözlerini tamamladı.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.