Koster Armatörleri ve İşletmecileri Derneği (KOSDER) Deniz Sigortaları Paneli düzenledi.
Moderatörlüğünü Koster Armatörleri ve İşletmecileri Derneği (KOSDER) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Zeynep Pınar Kalkavan Sesel’in üstlendiği panele, İMEAK Deniz Ticaret Odası Meclis Başkanı Salih Zeki Çakır, STK temsilcileri ve sektör paydaşları katılım sağladı.
Panelin açılış konuşmasını KOSDER Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Kocabaş yaptı. Kocabaş; '' Panelimizde, deniz sigortaları konusunu önemli başlıklar şeklinde ele alacağız. Gelişen ekonomilerle birlikte mal ve hizmet üretiminin artması, buna paralel olarak yukarı doğru ivme yakalayan talep miktarı, uluslararası taşımacılığı daha da önemli hale getirmiştir. Dünyamızın dörtte üçünün sularla kaplı olması ve teknolojik gelişmeler göz önünde bulundurulduğunda, deniz taşımacılığı diğer taşımacılık faaliyetlerine göre avantajlı konumda yer almaktadır. Her ticari faaliyette olduğu gibi deniz yolu taşımacılığı da içerisinde yer alan ve değer zincirini oluşturan bileşenlerle bir bütün olarak ele alınmalıdır. Bu bileşenlerin en önemlilerinden birisi olan ve tabiri caizse gemilerimizin can simidi deniz sigortaları; dünden bugüne deniz ticaretine paralel olarak gelişim göstermektedir. Dünya sularının çetin şartları ve gemilerin seferleri sırasında karşı karşıya kaldıkları rizikolar, tarihi neredeyse deniz ticareti kadar eski olan deniz sigortacılığını sektörümüzün vazgeçilmezi haline getirmiştir. Yoğun rekabet ortamında ciddi bir finansman gideriyle gemilerini yüzdüren armatörlerin, bertaraf edilmesi zor olan riskleri analiz etmeleri; sigorta ödemelerinin düşmesine ve dolayısıyla işletme maliyetlerinin de azalmasına fayda sağladığı bilinmektedir. Sigortacılık şirketleri bir prim karşılığında yapılmış deniz sigortası sözleşmesi ile sigortalıyı koruyan, tıpkı bizler gibi kâr amacı güden ve bu minvalde faaliyetlerini sürdüren kuruluşlardır. Taşımacılık esnasında geminin kendisinin, taşıdığı yükün veya diğer unsurların zarar görmesi ticarete dahil olan bütün etmenleri olumsuz etkilediği gibi, büyük oranda maddi kayıplara da neden olmaktadır. Tam da bu noktada deniz sigortaları; armatör ve işletmecilerin sermayelerini teminat altına almakla kalmayıp, sektörün sürekliliğini sağlama adına da önemli bir işlevi yerine getirmektedir. Bu sebeple, denizciliğin risklerine karşı alınan tedbirlerin doğru ve yerinde olması adına deniz sigortalarının kavranması, karmaşık yapısının hem sigortalı hem de sigortalatan tarafından detaylı bir şekilde ele alınması büyük bir önem taşımaktadır. Bizler de KOSDER olarak, sektörün her ayağında sürekli değişim ve yenilikle karşı karşıya kalan denizcilerimizi; ‘bilinmeyenleri oldukça fazla olan’ deniz sigortaları konusunda bilgilendirme amacıyla bir çalışma başlattık. Bu çalışmanın nihayeti ve aynı zamanda ilk bölümü olan “Deniz Sigortaları Paneli: Volume 1” poliçelerde yer alan klozları ilk ağızdan, yani uzmanlarından dinleme imkânını bizlere tanıyacaktır. Burada elde edeceğimiz kazanımların deniz sigortaları konusunda yol gösterici olmasını temenni ediyorum.” şeklinde konuştu.
Moderatörlüğünü Koster Armatörleri ve İşletmecileri Derneği (KOSDER) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Zeynep Pınar Kalkavan Sesel’in üstlendiği panelde Omni Sigorta yetkilileri ve Avukat Çağdaş Kırcalı sırasıyla sunumlar gerçekleştirdiler.
Omni Sigorta yetkilisi Erdem Atabey panelde, Çatışma mesuliyet ve Harp P&I risklerimiz hangi poliçelerinizde teminatta, P&I poliçelerinde dikkat edilmesi gereken teminat şartları konulu sunum gerçekleştirdi. Atabey sunumunda, çatışma mesuliyet oranlarının paylaştırılmasının 3 şekilde ayrıştırıldığını ifade etti. Bu ayrıştırılmaları; Tekne sigorta bedeli, P&I teminat sigortaları, Çatışma sorumluluğunun tekne sigortasından çıkartılması olarak ele almak gerektiğini söyleyen Atabey, “Bu sorumluluğun P&I sigortası kapsamında alınması –en çok kullanılan sigorta çeşididir budur zira- daha faydalı olacaktır. P&I sigortası bu konu kapsamında muafiyet avantajı, servis hızı, garanti mektubu bilinirliği, gemi hedeflerini aşan çalışma sorumluluklarında hesap kolaylığı sunmaktadır. P&I’ın bilinirliği yurt dışında daha fazla olduğu için P&I garanti mektubu daha kabul görür. Teminatta boşluk olmaması adına 4/4 çatışma mesuliyet sigortası tercih edilir. Tekne makine harp grev poliçesinde P&I riskleri, tekne bedeli kadarını harp p&ı sigortası kapsamına alınmalıdır. Peki, burada dikkat edilmesi gerekenler nelerdir? Poliçede gemi bilgilerinin mutlaka olması gerekiyor. Sigorta poliçenizin teminat limiti yer almalıdır. (Bu durum, sigorta şirketlerine göre değişiklik gösterebilir). FD&D Sigort ihtiyacı, ihtilafa konu olan mevzuda teminat sağlanamaz. FD&D sigortası danışmanlık poliçesidir ve hukuki koruma sigortasıdır. P&I’lar daha hızlı hareket edebiliyor ve muafiyet sağlıyor” dedi.
Omni Sigorta Yetkilisi Gürhan Kulle, Tekne makina sigortları-ITC Hulls 1/10/83 ve ITC Hulls 1/11/95 versiyonları arasındaki temel farklar, Tekne makina sigortalarını daraltan veya genişleten klozlar: FPA-Free From Particular Average Unles..., Additional Perils, Loss of Hire Sigortaları, Mesleki sorumluluk sigortaları, Yeni gelen Marine Cyber Attack Clause’u, Kaçırılma ve Fidye SİGORTASI (K&R),P&I ve H+M açısından IMO 2020 konularını gerçekleştirdiği sunumda anlattı. Kulle, “1983 ve 1995 poliçe versiyonlarını kıyasladığımızda arada çok çeşitli farklar olduğunu görebiliriz. Sigorta konusunda karışıklığı önlemek için sigortacının clas kuruluşunu onaylaması lazım. Sigortanın sonlandırılmasında da 1983 ve 1995 poliçe versiyonlarını bazı farklılıklar var. Doğal afet niteliğindeki riskler, karşı tarafa vereceğiniz zarar, çatışma davaları, hasar tekliflerinin nasıl sunulacağı ile ilgili farkındalıklar gibi başlıkların poliçeye açık ve net bir şekilde anlatılması gerekiyor. İhbar süresinde zaman aşımı 12 aydır. Bu zaman aşımının süresinin taraflarca netleştirilmesi gerekiyor” dedi.
Avukat Çağdaş Kırcalı ise, Artan çevre kirliliği cezaları hakkında bir sunum gerçekleştirdi. Çevre kirliliği konusunda Anayasa ve kanunların açık olduğunu söyledi. Kırcalı, “Türk Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu gibi kanunların da bu perspektifte ele alınması gerektiğini söyledi. Limanlar Kanunu’na İlişkin Yönetmelik’in ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin bu konuda açık olduğunu ifade eden Kırcalı, Türk hukukuna göre gemilerin neden olduğu deniz kirliliğine ilişkin mevzuatın madde 8’de kirletme yasağının kapsamının belirlendiğini söyledi. Son olarak Kırcalı, Çevre Kanunu’na göre verilecek cezalarda geminin türü, kirliliğinin çeşidi, geminin gross tonajının belirleyici olduğunu sözlerine ekledi.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.