Yorum / Analizz ddosya haaber
İstanbul
23 Ekim, 2024, Çarşamba
  • DOLAR
    32.30
  • EURO
    35.15
  • ALTIN
    2406.9
  • BIST
    10401.67
  • BTC
    67490.92$
452 REKLAM

Başbakan: Küresel krizi, Başarıyla yönettik. Güven yarattık

KARAS REKLAM
Başbakan: Küresel krizi, Başarıyla yönettik. Güven yarattık
Güven ortamının korunması ve büyümenin istikrarlı bir şekilde devam etmesi için en küçük bir taviz vermeyeceğiz.
Reeklam yerimiz-1
TBMM Genel Kurulunda 61. Hükümet programını sunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ekonomide güven ortamı oluştuğunu belirtti.

Güçlü bir ekonominin temelinde güven ve istikrar kavramları olduğunu söyleyen Erdoğan, ''Oluşturduğumuz güven ortamı ve inşa ettiğimiz istikrarla 9 yıllık iktidarımız döneminde enflasyon ve kamu açıkları gibi temel sorunları çözdük'' dedi.

Bunun yanında yüksek büyüme oranları yakaladıklarını, Türkiye'nin dünyada, yükselen bir ekonomi olarak ön plana çıktığını kaydeden Erdoğan, şunları söyledi:
''Gerçekleştirdiğimiz yapısal reformlar ve güçlü düzenlemelerle bir yandan ekonominin kırılganlığını azaltırken diğer yandan piyasaların rekabetçi bir ortamda serbestçe işleyişini sağladık.
Tüm dünyayı etkisi altına alan ve bir çok ülkenin halen etkilerinden sıyrılamadığı küresel ekonomik krizden hızlı ve güçlü bir şekilde çıkan, örnek olarak gösterilen ülke konumuna gelmiş durumdayız. Bu sonuca ulaşmamızda ekonomi politikalarımızda esas aldığımız şeffaflık, süreklilik, tutarlılık ve öngörülebilirlik ilkelerimiz önemli rol oynadı."

''KÜRESEL KRİZ TEST SÜRECİ OLDU''
Dünyanın, istikrar arayışı içinde çalkantılı bir dönemden geçtiğini belirten Erdoğan, küresel ekonomide toparlanma sürecinin devam ettiğini, bununla birlikte dünya ekonomisinde var olan kırılganlık ve belirsizlik ortamının sürdüğünü ifade etti. AK Parti iktidarının ekonomide gerçekleştirdiği yapısal dönüşümün ve bu kapsamda uygulamaya konulan reformların ekonominin dayanıklılığını artırdığını vurgulayan Erdoğan, ''Nitekim küresel kriz bu açıdan bir test süreci oldu. Ekonomimiz bu sınavdan başarıyla çıktı'' dedi.

G-20 çerçevesinde alınan tüm kararlarda da Türkiye'nin etkin bir rol oynadığını anlatan Erdoğan, kararlılıkla uygulanan tutarlı politikalarla Türkiye'nin dünya ekonomi ve finans çevrelerince takdir edildiğini ve örnek gösterildiğini ifade etti.

Yerinde ve makul düzeyde alınan tedbirlerin etkisiyle küresel krizin Türkiye ekonomisi üzerindeki etkilerini kısa sürede ortadan kaldırdıklarını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
''2010 yılında ekonomimiz hızla toparlandı ve milli gelirimiz yüzde 8,9 oranında arttı. Böylece, OECD ülkeleri içinde en yüksek büyüme hızına ulaşarak kişi başına gelirimizi 10 bin doların üzerine çıkardık. Satın alma gücü paritesine göre ise milli gelir sıralamasında yaklaşık 1 trilyon dolarlık GSYH ile ülkemiz dünyada 16. sırada yer alıyor. Satın alma gücü paritesine göre 2002 yılında Türkiye'de kişi başına düşen gelir AB ortalamasının yüzde 36'sı iken 2010 yılında AB ortalamasının yüzde 48'ine yükseldi. Bir başka ifadeyle bu 9 yıllık dönemde Türkiye AB arasındaki refah farkı azaldı.

İktidarımız döneminde mali disiplinin, güçlü büyüme performansının ve enflasyondaki düşüşün eş zamanlı olarak gerçekleştirilebileceğini ortaya koyduk. Böylece geçmişte ülkemizde hakim olan, büyüme için enflasyonun gerekli olduğu kanaati kırılmış oldu.

Artık işletmelerimiz, belirsizliklerin azaldığı bir ortamda geleceği çok daha sağlıklı bir şekilde öngörebiliyor ve planlayabiliyor.

Yıllarca enflasyon ortamında gelir kaybına uğrayan sabit ve dar gelirli vatandaşlarımız da gerçekçi gelir artışına kavuştular. Türkiye orta vadeli programla maliye politikası açısından çıkış stratejisini erken aşamada ilan eden az sayıda ülke arasında yer aldı. Bu durum Türkiye'nin bir çok ülkeden olumlu bir şekilde ayrışmasını sağladı.

Küresel krizi, IMF gibi uluslararası kuruluşlardan kaynak kullanmadan kendi politikalarımız ve imkanlarımızla başarıyla yönettik. 2002 yılında 23,5 milyar dolar olarak devraldığımız IMF borcunu şu an itibarıyla 4,7 milyar dolara indirmiş durumdayız. Küresel kriz sürecinde tek bir bankamız batmadı, borç faiz sarmalına girmedik, finansal piyasalarda çalkantılar yaşamadık.

Önümüzdeki dönemde de temel amacımız istikrarlı, sürdürülebilir büyümeyi sağlamak, istihdamı artırmak, fiyat istikrarını sürdürmek, mali dengeleri sağlamlaştırmak ve finansal istikrarı korumaktır.
Başbakan Erdoğan, ''oluşturulan güven ve istikrar ortamı sonucunda, ekonominin dış kaynak ihtiyacından fazla sermaye girişi yaşandığını belirterek, ''Bu sayede Merkez Bankası brüt döviz rezervi, 30 haziran 2011 itibariyle altın dahil 99,5 milyar dolara yükselmiştir'' dedi.

Erdoğan, 9 yıllık kazanımlardan sonra 2023'te dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmeyi hedeflediklerini belirterek, 2023 yılı hedeflerine ulaşma noktasında gelecek 4 yılda, mali disiplin, enflasyonla mücadele ve istihdam esaslı yüksek ve sürdürülebilir büyüme konusundaki kararlılığa devam edeceklerini kaydetti.

Başbakan Erdoğan, sermaye hareketleri ve ticaretin serbest olmasını savunmaya devam edeceklerini, kapalı kur rejimini sürdüreceklerini söyledi.

Yoksulluk ve fakirlikle mücadele uyguladıkları, güçlü sosyal politikalarla başlattıkları sosyal restorasyon sürecine devam edeceklerini ifade eden Erdoğan, ''Hükümet olarak makro parasal dengeleri gözününde bulundururken, vatandaşlarımızı ihtiyaçlarını da dikkate alan uygulamaları sürdüreceğiz'' dedi.
Erdoğan, makro-ekonomide sağladıkları önemli başarıların da katkısıyla eğitim, sağlık, sosyal güvenlik ve sosyal yardım harcamalarının toplamından oluşan sosyal harcamalarda ciddi artışlar sağladıklarını belirtti.

''İHRACAT 130 MİLYAR DOLARI AŞACAK''
Başbakan Erdoğan, 2002 yılı sonunda 36 milyar dolar ihracat hacminin, küresel krizin ve son bölgesel gelişmelerin olumsuz etkilerine rağmen 2011 yılında 130 milyar doları aşacağını söyledi.

Türkiye'nin hızlı büyüme dönemlerinde yaşadığı yüksek cari açığın altında bazı yapısal nedenler bulunduğunu belirten Erdoğan, enerjide dışa bağımlılığın yüzde 74'ler seviyesinde olduğu Türkiye'de petrol ve doğalgazın neredeyse tümünün, kömürün ise 5'te 1'inin ithal edildiğini, bu nedenle uluslararası enerji fiyat hareketlerinin Türkiye'nin cari açığını doğrudan etkilediğini ifade etti.

Başbakan Erdoğan, cari açığın GSYH'ye oranı 2008'de yüzde 5,7 iken, 2010'da yüzde 6,5 olarak gerçekleştiğini belirterek, ''Enerji fiyat etkisinden arındırıldığında ise bu oranlar sırasıyla yüzde 1,8'e ve yüzde 4'e geriliyor'' dedi.

Cari açığı daha düşük seviyelere indirmek ve dışa bağımlılığı azaltmak amacıyla yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji arzı içindeki payını artıracaklarını belirten Erdoğan, bu amaçla nükleer santrallere yönelik çalışmalara kararlılıkla devam edeceklerini bildirdi.

Gelecek dönemde başta makine ve otomotiv olmak üzere, demir-çelik, tekstil, hazır giyim ve konfeksiyon, elektrik ve elektronik ile kimyevi maddelerin, ihracat stratejisinin lokomotif sektörleri olmaya devam edeceklerini ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bununla birlikte yeni rafineri inşası, elektrikli otomobil imalatı, ileri teknoloji içeren hava taşıtı motorları ve parçalarının imalatı konularında teşvik sistemini güçlendirerek yurt için üretim kapasitesini artıracağız. Sektörlerin uluslararası rekabet gücünün ve ülkemizin dünya ölçeğinde pazar payının artırılması, dış ticaret dengesi ve cari dengenin makul seviyelerde tutulması amacıyla etkin dış ticaret politikaları uygulayacağız. Bu hedeflerin gerçekleşmesi için eşgüdümü sağlamak amacıyla Ekonomi Bakanlığının kurduk.  
Üretim ve ihracatın ithalata olan bağımlılığını azaltmak amacıyla ara malı ve yatırım mallarında yurt içi üretim kapasitesini artırıcı politikaları sürdüreceğiz. 2023 yılı ihracat hedefimiz 500 milyar dolar. Bu Hükümet döneminde, 2015 yılı itibariyle ihracatımızı 200 milyar dolara ulaştırmış olacağız. 2012-2014 dönemini kapsayacak orta vadeli programımızı önümüzdeki aylarda açıklayacağız. Orta vadeli programı, mevcut küresel ekonomik gelişmeler ışığında, krizin etkilerinin özellikle gelişmiş ekonomilerde bir süre daha devam edeceğini dikkate alan ihtiyatlı bir yaklaşımla hazırlayacağız. Güven ortamının korunması ve büyümenin istikrarlı bir şekilde devam etmesi için en küçük bir taviz vermeyeceğiz. Ayrıca bütçe dengelerinin kalıcı bir şekilde tesisi ve diğer tedbirlerle cari açığı sürdürülebilir seviyelere çekerek, bankalarımızın ve özel sektörümüzün güçlü bir sermaye yapısıyla çalışmasını sağlayacağız. Özel sektörün ve hane halkının borçlanmalarında, daha makul miktarları, uzun vadeleri ve para birimi olarak Türk lirasını tercih etmelerini teşvik edeceğiz.

'''KAMU YATIRIMLARINI 4,2 YILDA BİTİRİR HALE GELDİK''
2002 yılı sonunda kamu yatırımlarına önemli kaynaklar ayırarak önceki dönemlerde başlanılıp bitirilmeyen yatırımları tamamladıklarını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
''Bu çerçevede, 2002'de ortalama 9 yılda bitirilen kamu yatırımlarını 20011'de 4,2 yılda bitirir hale geldik. Böylece yatırımların, ekonominin ve vatandaşımızın hizmetine daha hızlı ve daha az maliyetle sunulmasını sağladık. Önümüzdeki dönemde kamu harcamalarında kalkınma potansiyelimizi destekleyici mahiyette olan altyapı yatırımlarına ve sosyal amaçlı alanlara öncelik vereceğiz.  
                       
Fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmek para politikamızın temel amacıdır. Bununla birlikte para politikamız, finansal istikrarı gözetecek ve fiyat istikrarını sağlama amacıyla çelişmemek kaydıyla büyüme ve istihdam politikalarını destekleyecektir. Tek haleni rakamlara inmiş olan enflasyon ve faiz oranlarını kalıcı hale getireceğiz, enflasyon hedeflemesi para politikası olmaya devam edecektir.

Hükümetimiz ve Merkez Bankası tarafından enflasyon hedefleri 3 yıllık vadede belirlenecek ve kamuoyuna duyurulacaktır. Dalgalı döviz kuru rejimi uygulamasını sürdüreceğiz. Merkez Bankası, fiyat istikrarını sağlamak için uygulayacağı para politikasını ve kullanacağı para politikası araçlarını bağımsız bir şekilde belirlemeye devam edecektir.

İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Projesini hayata geçiriyoruz. Burada vizyonumuzu, İstanbul'un öncelikle bölgesel, nihai olarak da küresel bir finans merkezi olması şeklinde belirledik. Bu amaca yönelik olarak ilan ettiğimiz strateji ve eylem planını titizlikle uyguluyoruz. Bu faaliyetlerimizle İstanbul'un 2023 yılında dünyadaki en önemli 10 finans merkezi içinde yer almasını hedefliyoruz. Ekonomik ve siyasi alanda oluşturulan güven ve istikrar ortamı sonucunda, ekonominin dış kaynak ihtiyacından fazla sermaye girişi yaşanmıştır. Bu sayede Merkez Bankası brüt döviz rezervi, 2002 yılı Kasım ayında 27 milyar dolar seviyesinden 30 haziran 2011 itibariyle altın dahil 99,5 milyar dolar seviyesine yükselmiştir.''

''TURİST SAYISI 13,3 MİLYON KİŞİDEN 29 MİLYON KİŞİYE''
Başbakan Erdoğan, 2002'de Türkiye'ye 13,3 milyon turist geldiğini, turizm gelirlerinin ise 12 milyar lira olduğunu ifade ederek, ''2010'da turist sayısı 29 milyon kişiye gelirler de 21 milyar dolara yükseldi. Bu ivmeyi kararlılıkla sürdüreceğiz'' dedi.

Türkiye'nin Avrupa'da ve Ortadoğu'da termal turizm ve sağlık turizmi konusunda önemli bir merkez olması yolunda çalışacaklarını ifade eden Erdoğan, termal turizm, hidroterapi, kış sporları ve yayla turizmi merkezlerinin altyapılarının yollarını hızla tamamlayacaklarını kaydetti.

Erdoğan, gümrük hizmetlerinin süratli, etkin, kaliteli ve standartlara uygun biçimde yürütülmesi için Gümrük ve Ticaret Bakanlığını kurduklarını anımsattı. Bu bakanlığa iç piyasaların takibi ile ilgili ilave görevler de verdiklerini belirten Erdoğan, gelecek dönemde gümrük işlemlerinin basitleştirilmesi ve hızlandırılması ile kaçakçılığın önlenmesi konusunda altyapı başta olmak üzere gerekli çalışmalara devam edeceklerini söyledi.
Başbakan Erdoğan, bu çerçevede bütün gümrük işlemlerini kağıtsız ve insansız bir ortamda uygulanır hale getirecek ve gümrük işlemlerinde tek pencere uygulamasına geçeceklerini söyledi.

Iphone appp store

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!

YAT REKLAMI YABANCI
Deniz ticaret41 yasında