Türk denizcilik tarihinin en trajik kazalarından biri yaşandığında takvimler 4 Nisan 1953’ü gösteriyordu. Dumlupınar denizaltısı, İsveç bandıralı bir gemiyle çarpışarak Çanakkale Boğazı’nın derinliklerine gömüldü. Bu kazayı hafızalara kazıyan ise, denizaltının içinde sığındıkları küçücük bölmede ölüm kalım mücadelesi veren denizcilerin tarihe kalan son sözleriydi...
Dumlupınar Denizaltısının Hikayesi
USS Blower, ABD Deniz Kuvvetlerinin kullandığı bir denizaltıydı. 1944 yılında inşa edilmişti. II.Dünya Savaşında birçok bölgede görevlerde bulunmuş, 1950'de ise ABD Deniz Kuvvetleri envanterinden çıkartılmıştı, Türk Deniz Kuvvetlerine devredildi. Denizaltının yeni ismi TCG Dumlupınar oldu.
1953 yılının Mart ayında NATO, Akdeniz'de büyük çapta bir tatbikat yapacaktı. Dumlupınar da bu tatbikata katıldı. Birkaç gün süren başarılı tatbikat sonrasında Dumlupınar, Gölcük'teki üssüne geri dönüyordu. 3 Nisan'ı 4 Nisan'a bağlayan gece Çanakkale Boğazı'na girdi. Boğaz sadece coğrafi yapısı sebebiyle zorlu bir yer değil, aynı zamanda deniz akıntılarının da çok şiddetli olduğu bir bölgeydi. I.Dünya Savaşı sırasında cepheleri döven İngiliz zırhlıları, boğazın darlığı sebebiyle Türk topçusunun ateşinden kaçamayarak büyük kayıplar vermişlerdi. Dolayısıyla boğazı geçmek denizciler için her zaman kendine has riskler bulunduruyordu.
Gece saat 02.00'yi biraz geçmişti, Dumlupınar su yüzeyinde seyir etmekteydi. Çanakkale Boğazı'nın en dar yeri olan Nara Burnu yakınlarından geçiliyordu. Gecenin karanlığının yanı sıra etrafta muhteşem bir sis vardı, göz gözü görmüyordu. Tam o sırada Dumlupınar'ın baş kısmı bomba gibi patladı. Denizaltının üzerinde nöbet tutan askerler denize döküldü. Dumlupınar, İsveç bandıralı Naboland adlı bir şileple çarpışmıştı. Suya düşen denizcilerden ikisi, Naboland'ın pervanelerine doğru sürüklenerek can verdi. Birisi de akıntıya kapılarak yaşamını kaybetti. Dumlupınar denizaltısı komutanı Yüzbaşı Sabri Çelebioğlu, Üsteğmen Kemal Ünver, Üsteğmen Hasan Yumuk, Astsubay Hüseyin İnkaya ve Astsubay Hüseyin Akış kurtulmayı başarmıştı.
87 metre derinlikten ses verdiler
Denizaltının içinde 81 mürettebat vardı. Bunlardan 22’si kıç torpido bölümüne toplanmıştı. Dumlupınar batmadan hemen önce yüzeye bir şamandıra fırlatmışlardı. Şamandıraya bağlı telefon kablosunu kullanarak yardım için gelen silah arkadaşları ile iletişim sağladılar.
İlk bağlantıda kurtarma ekibinin komutanı, “Sizi kurtaracağız,” diyerek denizcileri rahatlatmak istedi. 87 metre derinlikteki 22 asker, bunun o kadar kolay olmayacağının farkındaydı. Belki de bu yüzden Astsubay Selami Özben’in tarihe kazınan sözleri duyuldu: Sağ olun… Vatan sağ olsun!
Denizaltının başka bir bölümünde yaşam belirtisi yoktu. Kurtarma ekipleri, bunun üzerine 22 asker için hemen harekete geçti. Ancak çalışmalar, olumsuz hava koşulları yüzünden sekteye uğradı. Öyle ki akşam saatlerinde ancak denizaltının 87 metre derinlikte, 35 derece meyille yan yatmış olduğu tespit edilebildi.
Plana göre, dalgıçlar telefon kablosuna tutunarak aşağıya inecek ve Kurtaran gemisindeki can telini, denizaltının kurtarma kapağına takacaktı. Ancak olmadı. Çalışmalar esnasında şamandıranın telefon kablosu koptu ve denizaltıyla bütün bağlantı kesildi. Ve 81 asker, “Vatan sağ olsun” diyerek, can verdi.
En hüzünlü konuşmaydı...
Kazadan geriye, denizcilerin yürekleri burkan konuşmaları kaldı. Kurtarma ekiplerinin denizcilerle yaptığı son konuşma kayıtlara şöyle geçti:
- Alo... Dumlu?
- Evet... Dumlu.
- Efendim hava biraz fenalaştı.
- Morallerinizi bozmayın. O hava size daha 2 gün yeter. Sen çocukları yatır. Sigara içmeyin.
- Yok efendim, hepsi yatıyor. Sigara da içmiyoruz. Işık da yok. Karanlıktayız.
- İhtiyaç lambalarını kullanmayın, ileride lazım olacak.
- Kullanmıyoruz zaten. Birinin ışığı çok zayıfladı.
Yarım saat sonra tekrar denizaltıyla bağlantı kurulmaya çalışıldı. Ancak cevap olarak sadece inilti, ilahi ve Allah sesleri geliyordu.
Kurtarma çalışmalarına ait çok orijinal bir video ortaya çıkarılmıştır. Video, kazanın hemen ardından gerçekleştirilen kurtarma çalışmaları ve sonrasına ait görüntüler içeriyor. Fransızlar tarafından çekilmiş ve Gaumont Path arşivinden Bahtiyar ERGÜN tarafından çıkarılmıştır.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.