© © 2024 Deniz Ticaret Gazetesi

Türkiye'nin En Büyük Gaz Lambası Koleksiyoneri - Süreyya Özkan

Koleksiyonerlik bir hastalıktır. Tüm vücuda yayılan ve sizi esir alan... Artık koleksiyonunuz sizin bir parçanızdır. Gaz lambası koleksiyoneri Süreyya Özkan'ın da hastalığı onu Türkiye'nin en büyük gaz lambası koleksiyoneri yapmış.

        Koleksiyonerlik bir hastalıktır. Hem de vücudun tüm hücrelerine kadar yavaş yavaş yayılan, yayıldığında ise artık geri dönüşü olmayan bir hastalık. Tedavisi ise yoktur. Artık gözünüz sürekli koleksiyonunu yaptığınız ürünü görür. Her yerde onu ararsınız. Bulduğunuzda da yıllardır özlemini çektiğiniz bir dostunuzu görmüş gibi sevinirsiniz, gözleriniz ışıldar. Sevgiyle dokunursunuz, en iyi yerde muhafaza edersiniz.  Arada yanlarına gidip onlarla konuşursunuz. Artık onlar,  koleksiyoner için aileden biri gibi olmuştur. Daima korunmaya muhtaç  ve şefkat gösterilmesi gereken canlılardır onlar. Eskiden belki tozlu raflarda belki bir eskicinin arabasında belki de her an çöpe atılmayı bekleyen birer cansız varlıkken koleksiyonerin elinde can bulmuştur. Bir zamanlar bizlerin hayatına ışık tutan, her evde mutlaka bulunan gaz lambaları da Süreyya Özkan’ın elinde canlanmış.
        Süreyya Özkan;  gaz lambası koleksiyonuna 25 yıl önce bir arkadaşının kendisine 150 adet gaz lambası hediye etmesiyle başlamış. İlk zamanlar gaz lambalarını ofisinde dekor olarak kullanmış. Zamanla gaz lambalarına olan ilgisi artmış ve tutkuya dönüşmüş. Süreyya Özkan artık her semtte, her şehirde hatta yurt dışında  bulduğu gaz lambalarını satın almaya başlamış. Satın aldığı gaz lambalarının bazıları bozuk bazılarının camları kırık olmasına rağmen zamanla onları bizzat kendisi tamir etmeye başlamış. Elinde bulunan lambaların hepsi şu anda çalışır vaziyette.  İran, İngiltere, Amerika, Mısır, Fransa, Almanya, Rusya ve Ortadoğu ülkelerine ait gaz lambalarını Süreyya Özkan’ın koleksiyonunda bir arada görmek mümkün. Şu anda sayısı 1500’ü geçen bir koleksiyona sahip.  İlginç olan böylesi büyüklükteki koleksiyonu kendisine ait muhasebe ofisinde muhafaza ediyor olması.  Ofis kapısından adımınızı attığınız anda muhasebe ofisinde olduğunuzu unutuyorsunuz. Sanki bir sanat galerisinde gibi duvarlarından sanat akan bir mekanda dolaşıyorsunuz.  Önce yağlıboya tabloların ağırlıkta olduğu bir resim sergisi ile karşılaşıyorsunuz. Sonra gaz lambaları beliriyor çeşit çeşit renk ve boyutlarda. Kimi masanın üzerinde kimi duvarda kimi de raflarda yerini almış. Ofiste çalışanlar da bu renkli dünyanın içinde çalışıyorlar. Bizlerde fotoğraflar eşliğinde bu renkli dünyayı  gezmeye başlayalım…


Süreyya Özkan’ın ofisinden bir görüntü


Süreyya Özkan’ın kendi yapmış olduğu yağlıboya tablolar


Ofisin koridorundan bir görüntü 


Tugay Yılmazoğlu – Süreyya Özkan – Ayhan Coşar  ( soldan sağa)


Fatih Öztürk - Cem Özkan – Süreyya Özkan – Volkan Kömürcü ( soldan sağa )


Ofisten bir görüntü






Ofisin bir başka köşesi


        Gaz lambalarının 150-200 yıllık olanları var Süreyya Özkan’ın koleksiyonunda. Yabancı ülkelere ait gaz lambaları genelde çift ve yuvarlak fitilli, Türklerin gaz lambaları ise düz fitilliymiş. Yine yabancı ülkelere ait olan bazı gaz lambaları (tavana asılan) saraylarda kullanılmış. Üzerindeki süslemelerden ve detaylardan bu açıkça görülebiliyor.  Koleksiyonda yer alan diğer gaz lambaları :  Osmanlı köşklerinden gelenler, hanlar için kullanılanlar, konaklarda  kullanılan, gece dışarıda yürürken elde taşınan, dönemine göre daha zengin durumda olup konaklarda yaşayan insanların ahırları için özel olarak kullanılan lambalar ve  ağırlıklı olarak Türkiye’nin batısı ve kuzeybatısında kullanılmış  gelin lambalarından oluşan geniş bir yelpazeye sahip.
 

Ortadaki sarı camlı lamba Türkiye’nin batı ve kuzeybatı bölgelerinde kullanılan Gelin Lambası 


1800-1900’lü yıllarda  imal edilen gaz lambaları


Sağ taraftakiler 1800’lü yıllara ait, sol taraftakiler Kütahya yöresine ait yakın zamanda imal edilen gaz lambaları


Arka sıradakiler yurdumuzda 1970 ve 1980’li yıllarda kullanılan örneklerden  


Büyük bölümü 1950-1960 ve 1970’li yıllarda yurdumuzda kullanılmış gaz lambası çeşitleri


Alt raftaki gaz lambaları 1950-1970’li yıllar arasına ait 


Sanat olarak bakır işçiliği öne çıkan illerimizde imal edilen gaz lambaları 


Çoğunlukla Erzincan yöresine ait lambalar  




Sağ ve solda yer alan büyük gaz lambalarının bir kısmı Yıldız Porselen ve özelleştirilmeden önce Sümerbank’ta imal edilmiştir.


Yurdumuzun çeşitli bölgelerinden 1950-1960-1970’li yıllara ait gaz lambaları




Alt rafta sağdaki gaz lambası 225° gemi  pruva fenerinin gaz lambası haznesi 


Sol önde yer alan  ilk 4 tanesi Sümerbank özelleştirilmeden önce imal edilen gaz lambaları 


Soldan 3. lamba hunilerden yapılmış ve kullanılmış. Kim bilir kimler nerelerde kullandı? Bu lambadan 2 adet var. 3.’süne rastlamadık. Rastlayanınız var mı?


1950-1960-1970’li yıllara ait yurdumuzun her evinde bulunan örneklerden 


Alt rafın arka sırasındaki lambalar; özelleştirilmeden önceki Sümerbank, Yıldız Porselen’in üretmiş olduğu ve Ege Bölgesi’nde özel atölyelerde imal edilen gaz lambaları, üst raf ön sıra Kütahya Bölgesi özel atölyelerde imal edilmiş, arka sıradakiler 1960’lı yıllarına ait metal gaz lambaları
 
        Süreyya Özkan’ın ofisi dışında birde atölyesi var. Atölyenin kapısı açılınca kendinizi bambaşka bir dünyada buluyorsunuz. Yüzlerce çeşit gaz lambası da burada yer alıyor. Yeterli alan olmadığı için çoğu kolilerde muhafaza ediliyor. İnsan hangisine bakacağını şaşırıyor. Her adım atışta insanı daha da büyüleyen bir atmosferin içinde buluyorsunuz kendinizi. Yine Süreyya Özkan’ın yaptığı tablolar ve ofisinde olduğu gibi burada da mevcut olan bir saz… Süreyya Özkan Kartal Musiki Cemiyeti üyesiymiş aynı zamanda. Gaz lambalarının tamiri de işte bu atölyede yapılıyor. Tam bir sanat atölyesi ve sanatla iç içe geçmiş bir hayat  Süreyya Özkan’ın ki. Atölyede olduğum zaman içerisinde Süreyya Bey ile röportaj yaptığımı unutup kendimi gaz lambalarını tek tek keşfe çıkmış halde buldum. Tabi ki zaman ilerleyip de atölyeden çıkma vakti geldiğinde arkama birkaç kere dönüp bakmaktan kendimi alamadım. Maalesef benim için ayrılma vakti gelmişti. Fakat bu koleksiyonu birebir gördüğüm için çok şanslı olduğum bir gerçek.


Atölyeden genel bir görüntü




Çift fitilli gaz lambası








Soldaki 2 tanesi alışılagelmişin dışındaki lambalar 














Gemilerde kullanılan (replika) 360° gaz hazneli fener. Genelde geminin elektrik sistemi devre dışı kaldığı zaman kapalı olanların aydınlatılmasında kullanılıyor. Tabanında   anela olsaydı demir (liman) feneri olarak da kullanılabilirdi.


Orta rafta soldan 4. ve 5. fener, üst rafta ise sağdan 2. fener 1900’lü yılların başında kullanılan örneklerden


Üst rafta soldan 3.ve 4. fener 1900’lü yılların başlarında kullanılan lambalardan 


Alt rafta soldan 2., 4. ve 5., orta rafta soldan 1. lamba 1900’lü yılların başında kullanılanlardan 


Sol alt raftaki gaz lambaları  Kütahya yöresine ait




Ortada aynalı gaz lambası 
 
        Süreyya Özkan 2005 yılının kasım ayında Kartal Belediyesi’nde gaz lambaları sergisi açmış. Sergiye çok büyük ilgi olmuş. Paris’ten de davet gelmiş sergi için fakat gaz lambalarının kırılmasından korktuğu için Paris’teki teklifi kabul etmemiş. Gaz lambalarını sürekli sergileyebilmek adına  sergi yeri tahsisi için  Maltepe Kaymakamlığı’na dilekçe vermiş Süreyya Özkan. Kaymakamlık da Maltepe Belediyesi’ne iletmiş dilekçeyi. Fakat bu muhteşem koleksiyon için belediye yer temin etmemiş. Üstelik Maltepe Kaymakamlık Binası’nın 3 katı boş iken!!! Dünyanın sanat  merkezi sayılan Paris gibi bir yerden sergi için teklif geliyor ama bizim ülkemizde belki de DÜNYANIN EN BÜYÜK GAZ LAMBASI KOLEKSİYONU İÇİN YER BULUNAMIYOR. Hal böyle olunca Süreyya Özkan’da kendi imkanları ile bir daire satın almış. Şu andaki muhasebe ofisini, yeni aldığı daireye taşıyacak ve gaz lambalarını sürekli olarak Maltepe’de bulunan ofisinde  sergileyecek. Projenin ismi bile hazır: Lamba Evi
        Süreyya Özkan’ın yapmak istediği bir şey daha var. İstanbul’un nostaljik bir sokağında gaz lambalarını sırayla karşılıklı olarak dizmek ve gaz lambalarını yakarak  İstanbul’un tarihine  gaz lambaları eşliğinde bir kez daha ışık tutmak ve Gines Rekorlar Kitabına girmek. Eminim ki böyle bir görsel şölene izdiham  olur.
        Süreyya Özkan gaz lambalarını satın almak isteyen çok kişi olduğunu söylüyor. Hatta satın almak isteyen dünyaca ünlü bir antikacıdan bahsediyor ve  ticari olarak bakılması hoşuna gitmiyor. Kendisi bu koleksiyona gönül vermiş biri olarak bunun parayla ölçülemeyeceğini dile getiriyor. İleride de bu koleksiyonu  bir müzeye bağışlamak istiyor. Konu sanat olunca söylemeden geçemiyeceğim. Ülkemizde sanata halen yeterince önem verildiğini düşünmüyorum.  Gazi Mustafa Kemâl ATATÜRK’ün de dediği gibi ‘’Sanatsız kalan bir milletin, hayat damarlarından biri kopmuş demektir.’’
        Süreyya Özkan ile sohbet ettikçe kendisinin bir yönünü daha keşfediyorum. Süreyya Bey yat kaptanıymış. Zamanında bir tekne satın almış, tekneyi koyabilecek yer olmadığı için kullanamadan satmak zorunda kalmış. Marinaların fiyatlarının  çok pahalı olmasından herkes gibi Süreyya Bey’de şikayetçi.  Fiyatı daha uygun olan Küçükyalı’daki denizci barınağında da elektrik ve su olmadığını ayrıca ufak bir fırtına da teknenin batabileceğini söylüyor. Her tekne sahibinin olduğu gibi maalesef  bu durum denize sevdası olan insanların genel problemi.  Artık yatı olanlar  marina fiyatlarının yüksekliğinden dolayı yatlarını satmaya başladılar. Zaten denizcilik sektörü ile ilgili de yeterince gelişmiş bir toplum olamadık. Zannediyorum ki bizim birkaç tane damarımız kopuk vaziyette!!!
        Umuyorum ki bu koleksiyonun değeri bilinir ve ilgili merciler tarafından gereken yapılır.
   
 
        Haber ve Fotoğraf: Özge Durmuş

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER