© © 2024 Deniz Ticaret Gazetesi

Tümamiral Cihat Yaycı’dan ‘Mısır’ Yorumu: Artık Kulaklara Kar Suyu Kaçmıştır

Mısır’ın, Doğu Akdeniz’deki ‘18. saha jesti’nden sonra Türkiye’den üst düzey isimlerden olumlu açıklamalar geldi. Müstafi Tümamiral Cihat Yaycı, Sputnik’e değerlendirmelerde bulunarak; “Bundan sonra herkes Türkiye’nin yanına gelecektir. Yeter ki MEB ilan edelim ve herkese ne kadar deniz yetki alanı kazanacağını gösterelim” dedi.

Mısır, 18 Şubat'ta Doğu Akdeniz’de hidrokarbon çalışmaları için çıktığı ihalenin 18. sahasında Türkiye’nin kıta sahanlığını gözeterek bir sınır çizdi. Bu, Ankara’da memnuniyetle karşılandı.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Mısır'la deniz yetki alanlarını müzakere ederek bir anlaşma imzalayabiliriz” derken Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da “Bu, çok önemli bir gelişme, bunun devam etmesini bekliyoruz” ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da konuyu, “İki ülkenin birbirleriyle konuşması, ikili ve bölgesel ilişkilerimizi geliştirebilir” sözleriyle değerlendirdi.

‘Yunanistan ve GKRY, Mısır’ın deniz yetki alanlarını hileyle gasp etmişlerdir’

Türkiye ile Libya arasındaki Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası’nın mimarlarından olan Bahçeşehir Üniversitesi Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi (BAU DEGS) Başkanı Müstafi Tümamiral Cihat Yaycı, “Devletler, her zaman faydacıdır, Mısır da kendi menfaatlerini düşünmek zorundadır” diyerek şunları kaydetti:

“Mısır, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ile yaptığı anlaşmayla Türkiye’ye yapacağı anlaşmaya göre 11.500 km2 deniz alanı kaybetti. Eğer Türkiye ile anlaşma yapmış olsaydı, Mısır, bir Kıbrıs Adası’ndan büyük bir deniz alanı almış olacaktı. Bu kadar alan şimdi Güney Kıbrıs’ta kaldı. Aynı şekilde Yunanistan’ın teklif ettiği deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşması, Mısır’a Türkiye ile yapacağı anlaşmaya göre 15.000 km2 alan kaybettiriyordu. Ancak Türkiye’nin de telkinleriyle ciddi bir pazarlık yapıldı ve Yunanistan iddia ettiği deniz alanının neredeyse yarısından vazgeçmek zorunda kaldı. Neticede, Yunanistan ve GKRY, Mısır’ın deniz yetki alanlarını hileyle gasp etmişlerdir. Aslında artık Mısır da bunun farkına varıyor. Mısır, Yunanistan’la yaptığı anlaşmada ikinci bir noktayı da vurgulamış oldu. Meis Adası’nın Yunanistan’ın kıta sahanlığı olduğu iddiasını reddetti.”

‘Sevilla Haritası’nın orta noktasındaki yer’

Mısır’ın ihaleye çıktığı 18. sahanın tam da Türkiye’nin önerdiği Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) sınır hattının sınırından geçtiğini ifade eden Yaycı, “Bu, Mısır’ın söz konusu hattı kabul ettiği anlamına gelir. Bu ihaleye çıkılan parsel, tam da uluslararası hukuka aykırı Sevilla Haritası’nın orta noktasındaki yerdir. Yunanistan’ın iddia ettiği deniz alanında ihaleye çıkmış olması, Yunanistan’ı daha da rahatsız etmiştir” dedi.

‘Mısır ve Türkiye tarihten gelen iki dost ve kardeş devlettir’

“Devletler faydacı olmalıdır, ideolojik olmamalıdır, birtakım etnik milliyetçilik şekliyle davranmaması gerekir” değerlendirmesinde bulunan Yaycı, şunları ekledi:

“Mısır ve Türkiye tarihten gelen iki dost ve kardeş devlettir. Birbirleriyle birtakım konularda ters düşmüş olabilirler ama bu, menfaatlerini heba etmeleri anlamına gelmemelidir. O nedenle Türkiye ve Mısır deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşmaları imzalamaları her ikisinin de çok ciddi menfaatinedir. Çünkü bu bölgede dünyanın en zengin kaynaklar var. Bunların bir an önce çıkarılıp ekonomiye kazandırılması lazım.”

‘Bundan sonra herkes Türkiye’nin yanına gelecektir’

Peki, süreç nasıl olmalı? Yaycı’ya göre, Türkiye öncelikle kendi MEB sahasını ilan etmeli sonrasında ise ilgili devletlerle anlaşma yaparak bu sınırları teyit etmeli. Yaycı’nın görüşleri şöyle:

“Herkes bir araya otursun paylaşalım, anlayışının pratikte kısa ve orta vadede yapılabilirliği konusunda ciddi endişelerim var. Türkiye’nin MEB ilanı sadece Yunanistan ve GKRY’ye rahatsızlık verir. Ne Mısır’ı ne İsrail’i ne Lübnan’ı ne de Suriye’yi rahatsız eder. Çünkü şu anda Yunanistan ve GKRY ile yaptıkları anlaşmalara göre biz onlara daha fazla deniz alanı öngörüyoruz. Bizim MEB’imiz, onların deniz yetki alanlarına kesinlikle girmez. Böyle bir durumda devletler menfaatlerini düşünürler. Artık kulaklara kar suyu kaçmıştır. Bundan sonra herkes Türkiye’nin yanına gelecektir. Yeter ki sabırlı olalım ama önce MEB ilan edelim. Herkese ne kadar deniz alanı kazanacağını gösterelim.”

‘Çok boyutlu ve uzun vadeli düşünmek gerekir’

Kısa veya orta vadede Türkiye ve Mısır’ın deniz yetki alanı sınırlandırma anlaşması imzalayabileceğini ifade eden Yaycı, teknik olarak çok iyi hazırlık yapılması gerektiğini de ekledi:

“Bu hazırlık sürecinde ve yapacağımız anlaşmalarda uzun vadeli menfaatlerimizin önünü kesinlikle kesmememiz lazım. Libya ile yapılan anlaşmanın doğu koordinatı, Mısır ile yapılacak anlaşmanın batı koordinatı olmalıdır. Arada boşluk olursa Libya Anlaşmamız sallantıda kalır. Bazı akademisyenlerin dediği gibi Mısır’la 28 derece doğu boylamının doğusundan yapılacak bir anlaşma, Türkiye’nin Libya Anlaşması’nı kendi eliyle çökertir. Biz de şu anda öngördüğümüz deniz yetki alanımızın 3’te 1’ini kaybederiz. Bu, çok tehlikeli bir durum ve onun için çok boyutlu ve uzun vadeli düşünmek gerekir. Bu işlerde acele etmemeli. Bir anlaşma imzalayayım derken Türkiye’nin 40.000 km2 deniz alanını kaybetmesine müsaade etmemek gerekir. 28 derece doğu boylamının batısını geçmeyen herhangi bir anlaşmanın yapılması uygun olmaz.”

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER