© © 2024 Deniz Ticaret Gazetesi

Muavenet 21 yıl önce vurulmuştu!

Şahlanış Hareketi, bu gün Beşiktaş, Barbaros Anıtı?nın bulunduğu alanda 5 denizcinin şehit edilip, 22?sinin yaralanmasını hatırlatacak

2 Ekim 1992 yılında ?Muavenet kazası olarak? nitelendirilen, ancak bunun kaza olmadığını ısrarla söyleyen ?Şahlanış Hareketi? olayın 21. Yıl dönümü nedeniyle bir basın açıklamasında bulundu.

Açıklamayı ise Şahlanış Hareketi Lideri Murat Altrun'un açıklamasında ifadeler yer alıyor:

??Bugün 2 Ekim. 21 yıl öne gerçekleşen ve sistematik olarak unutturulmaya ve tarihin çöplüğüne terk edilmeye çalışılan bir olayın MUAVENET OLAYI?nın yıldönümü.

Yıl 2 Ekim 1992 Ege Denizinde NATO bünyesinde gerçekleşen KARARLILIK -92 TATBİKATI yapılmaktadır.
Bu tatbikatta gerçek atış yapılması yasaktır. Tatbikatın ana bölümü sonuçlanmış ve tatbikata katılan gemiler dinlenme-uyku pozisyonuna çekilmişlerdir.

Durum böyleyken ABD kuvvetlerine dahil Saratoga uçak gemisinden birer saniye arayla fırlatılan iki adet SEAPARROW füzesi donanmamıza ait Muavenet muhribini harekat merkezi olan köprü üstünden vurur ve gemi komutanı dahil 5 askeri personelimizin şehit olmasına 22?sinin ise yaralanmasına sebep olur.

Köprü, Türkiye Cumhuriyetini temsil etmesi ve Türk bayrağı taşıması nedeniyle; sembolik olarak büyük anlam taşımaktadır. Olayın en çirkin, art niyetli yanlarından biri ve özellikle ABD?nin vermeye çalıştığı mesaj açısından çok önemlidir bu.

Olaydan hemen sonra Saratoga?dan gelen ABD?li personel, bir yandan yaralıları tedavi amaçlı olarak taşırken diğer yandan da Muavenetteki füze parçalarının toplanması, yani suç delillerinin yok edilmesi çabasına girer; ancak yedek komuta personeli tarafından engellenir.

Olay üstünkörü soruşturulur. Kaza olduğu iddia edilerek üstü örtülmeye çalışılır. Kaba ve oldukça çirkin bir yalandır bu.

Çünkü Saratoga ile gemimiz Muavenet aynı safta yani dost kuvvetler safındadır. Birbirlerini hedef almalarına bir neden yoktur.

İkinci olarak SEAPARROV tek bir füze değil komple bir sistemdir.  Ateşlenmesi için 6 farklı karar ve farklı odalardaki çok sayıda düğmeye basılması gerekir. Kazayla ateşlenen iki füzenin da geminin en hayati noktasını hedef almaları akıl dışıdır. Böyle bir sistemin kazayla ateşlendiği iddiasına bırakın inanmayı, gülünemez bile.  

Yazık ki bu gerçek kamuoyundan gizlenir bugüne kadar sözde kalan ve değişik adlarla devam eden dostluğumuzu koruma bahanesiyle gerçek ve daha da acısı, milli onurumuz feda edilir.

Dönemin askeri yetkililerinden birinin bu konudaki belgesel ekibine söylediği şu sözlere bir bakın; ne demek istediğimizi anlarsınız:

????CİĞİM OLAY KAZADIR.
ABD? O FIRKATEYNİ  (MUAVENET) BİZE ÇOK SEMBOLİK BİR PARAYLA HİBE ETMİŞTİ. BİR KAZADIR OLDU BOŞ VER KARIŞTIRMA...?

Olay sonrasında ABD tarafı, zararımızın tazmin edileceğini Muavenet yerine başka gemiler hibe edileceğini söyleyerek olayı geçiştirmeye çalışır. Güya sözünde de durur. Ama verdiği gemiler boştur. Eskidir. İçine konulacak sistemler ABD?den parayla satın alınır. Üstelik bu gemilere kira da ödenir. Hurda sınıfına çok yakın olan bu gemiler, birkaç yıl içinde hurdaya çıkarılır.

Şehit ve gazilerimizin adına ABD nezdinde açılan tazminat davaları ise devlet tarafından desteklenecek yerde kösteklenir.

Buna rağmen ABD mahkemelerinde varılan karar, işin gerçek boyutunu göstermesi bakımından önemlidir:
Dava sonunda Amerikan Sivil Mahkemesi: Olayın ?askeri bir olay değil?, ?siyasi bir olay? olduğuna ve dolayısı ile, davaya bakamayacağına karar verir.

Yani olayın sorumlusu ABD siyasi iradesidir. Dava siyasi iradeyi muhatap almalıdır. Bu karar, net olarak olayın lafta kadim dostumuz, stratejik ortağımız abd?nin kasıtlı bir eylemi olduğunu göstermektedir.




O HALDE NEDİR BU EYLEMİN GERÇEK NEDENİ?

ABD bize sattığında MUAVENET 40 yaşındadır. Silah ve cephene açısından üstün kapasiteli olsa da oldukça eskidir.

Deniz kuvvetlerimizin yenilenmesi ve atış üstünlüğü kazanması gerekmektedir. Bu amaçla Silahlı Kuvvetler bünyesinde projeler üretilir.

Kuvvet komutanları ve üst düzey askeri yetkililer: Amerikalıların baskılarına direnirler ve modern bir deniz gücü oluşturmak için, yeni gemilerin alınması gerektiğini savunurlar.

Bunun üzerine: yeni gemiler alınması için, ardı ardına ihaleler açılır. Bu ihalelerin önemli kısmını: Alman firmaları kazanır. Almanya-Türkiye, ortak yapımı: savaş gemileri, sınıfı denizaltılar, fırkateyn projeleri geliştirilecektir.

Almanlarla, yeni ve modern gemilerin ortak yapımı için anlaşma imzalanması aşamasına gelinir.
Ancak bu iş o kadar kolay olmayacaktır: Amerikan şirketleri, bu ihaleler sonucunda, gerek itibar ve gerekse para kaybedeceklerdir

*Gemi satın alan ülkenin askeri personeli: gemi satan ülkede uzun süre eğitim görür. Satışı yapan ülkenin askeri ve teknik personeli ise; gemiyi satın alan ülkenin askeri tesislerinde, her türlü araştırmayı yapabilmektedir. Böylece: O ülkenin deniz gücü hakkında, her türlü gizli bilgiye ulaşmak mümkün olmaktadır.

*Çünkü ABD ısrarla, Türkiye?ye: elindeki eski ve hurdaya çıkmış gemileri vermek istemektedir. Ancak: bu teklif edilen gemiler, eskidirler. Donanmanın ihtiyaçlarına, Türkiye karasularına uygun değiller. Dolayısıyla, Amerika?nın satmak istediği bu gemiler, hurdadan başka bir anlam taşımayacaktır.

Tüm bunların dışında: Türk Deniz Kuvvetlerinin; Amerika?ya bağımlılığı ortadan kalkacaktır.

ABD, bu üstünlüğünün, imtiyazının Almanlara geçmesine rıza göstermek istemez.
Şamar oğlanı gibi gördüğü Şımarık Türklere(!) bir ders verilmesi zamanı gelmiştir.
Türkiye?ye bir kez daha patron?un kim olduğunu hatırlatmak gerekmektedir.
Tetiğe basılmasının gerçek nedeni budur.Muavenet olayının ardında yatan gerçek budur. Olay asla kaza değildir, ABD?ye olan askeri ve siyasi bağımlılığından biraz da olsa kurtulma çabasına giren Türkiye?nin dolaylı bir yolla cezalandırılması ve aklının başına getirilmesi çabasıdır.

Buraya kadar Muavenet olayının ardındaki gerçeği siz değerli kamuoyuna kısaca da olsa açıklamaya çalıştık.

Bu vesileyle Muavenet şehitlerimiz:
Gemi Komutanı Kurmay Yarbay Levent Kudret Güngör, Uçaksavar Yardımcı Subayı Teğmen Alper Tunga Akan, Tesis Astsubayı Serkan Haktepe, İkmal Çavuşu Mustafa Kılıç, Er Recep Atak?ı rahmetle ve saygıyla anıyor, bu olayın sorumlularını, örtbas etmeye çalışanları bir kez daha lanetliyoruz.

Gemi mürettebatından olup saldırıda da yaralanan, 22 gazimizden hayatta olanlara da sağlıklı ve engelsiz bir ömür diliyoruz.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER