Mısır'ın Can Damarı Nil Nehri Çevresel Atık ve İklim Değişikliği Tehdidi Altında
Yaşam / Magazin / TurizmMısır'ın başkenti Kahire'de sabahın erken saatlerinde gönüllüler, kayakları ile kürek çekiyor ve Mısır medeniyetini doğuran ama şimdilerde çok sayıda tehditle karşı karşıya kalan Nil Nehri'ni temizlemeye çalışıyor.
Firavunların zamanından beri Mısır'ın can damarı ve su ihtiyacının yüzde 97'sini karşılayan Nil, kirlilik ve iklim değişikliği tehdidi altında.
Şimdi buna bir de komşu Etiyopya'da suyun akışına doğru inşa edilen devasa bir barajın tehdidi de eklenmiş durumda.
Yaklaşık 300 çevre aktivisti, kararlı bir şekilde ellerinden geleni yapmaya çalışıyor.
Gönüllüler, son 3 yılda, Nil Nehri'nden ve kıyılarından 37 ton kutu, plastik şişe, poşet ve farklı türde çöp topladıklarını dile getiriyor.
Very Nile isimli çevre örgütünün kurucularından 29 yaşındaki Mustafa Habib, "İnsanlar piramitlerden daha önemli olmasa da Nil'in önemini anlamalılar" diyor ve ekliyor, "Bizden sonra gelecek nesiller de buna bağlı olacak".
Endişesi, dünya çapında milyonlarca insanın Mekong'dan Mississippi'ye aşırı yüklendiği ve kirlettiği nehirler hakkında paylaştığı korkuları yansıtıyor. 22 Mart Dünya Su Günü'nde dikkat çekilmesi gereken bir konu.
Ancak az sayıda su yolu 6 bin 600 kilometrelik Nil'den daha fazla zorlanıyor. Zira havzası 11 ülkeye yayılıyor.
Bu ülkeler, Burundi, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Mısır, Eritre, Etiyopya, Kenya, Ruanda, Güney Sudan, Sudan, Tanzanya ve Uganda.
Fakat hiçbir ülke, 100 milyonu aşan nüfusunun yüzde 90'ından fazlasının Nil kıyısında yaşadığı Mısır kadar nehre bağımlı değil.
Palmiye ağaçları ve yeşil vadi ile kuzeyden akan nehir, turizm, balıkçılık ve eğlence için her ebatta teknelerle dolu.
Gönüllülerden biri olan 21 yaşındaki üniversite öğrencisi Muhammed, "Biz Mısırlılar, hepimiz Nil'den yararlanıyoruz. Onu ülkemize geri vermenin bir yolu da temizlemekten geçiyor" ifadelerini kullanıyor.
Muhammed, "Nil, Mısır'ın ana içme suyu kaynağı. Ülkemizde başka büyük nehir yok" diyor.
Uzmanlar, biyo çeşitliliğe, özellikle de balıkçılık ve insan sağlığına yönelik ağır olumsuz sonuçları olduğunu belirtiyor.
"Nil bir yaşam biçimi, Mısır için varoluş meselesi"
Ancak hayati önemine rağmen Nil, Mısır'da hala doğrudan içine dökülen atık su ve çöplerin yanı sıra tarımsal ve endüstriyel atıklarla yoğun şekilde kirletilmeye devam ediyor.
Devlet destekli Çevre Ajanı'na göre, her yıl 150 milyon ton endüstriyel atık, Nil Nehri'ne bırakılıyor.
İklim değişikliği ile bağlantılı olarak ortaya çıkan bir başka tehdit ise, deniz seviyesinin yükselmesiyle Akdeniz'in tuzlu suyunun, verimli Nil Nehri deltasının derinliklerine doğru ilerleyecek olması. Oysa Nil Nehri, Mısır'ın 'ekmek teknesi' olarak kabul ediliyor.
Araştırmacılar, tuzlu su karışması sonucu 2060 yılına kadar, ülkenin zaten gerilemiş durumdaki tarım sektörünün yüzde 47 oranında küçüleceğini öngörüyor.
Nil boyunca en çok yetiştirilen ürünlerden biri olan pamuk, çok fazla suya ihtiyaç duyuyor.
Öte yandan Birleşmiş Milletler'e göre Mısır, 2025 yılına kadar ülke çapında tatlı su sıkıntısı çekecek.
Halihazırda Mısırlıların yaklaşık yüzde 7'si temiz içme suyuna erişemiyor ve 8 milyondan fazla Mısırlı, uygun temizlik önlemleri olmadan yaşıyor.
Hidrologlar, su tedariğinin yılda kişi başına bin metreküpün altına düştüğünde insanların kıtlık ile karşı karşıya kaldığı anlamına geldiğini belirtiyor.
Mısırlı yetkililer, 2018'de yaptıkları açıklamada, yıllık bireysel payın 570 metreküp olduğunu ve 2025 yılına kadar bunun 500 metreküpe düşmesini beklediklerini kaydetmişti.
Ancak mevcut tehditlerin yanı sıra, Mısırlı planlamacıları dehşete düşüren ve hatta savaş endişelerine dahi yol açan bir başka konu daha bulunuyor.
Nil'de dev baraj projesi
Nil Nehri'ni oluşturan iki ana koldan birisi olan Mavi Nil üzerindeki yaklaşık 3 bin kilometre mesafede Etiyopya'nın 2011'de inşasına başladığı, Afrika'nın en büyük santralı Rönesans Barajı bulunuyor. Binlerce işçi, son 10 yıldır, 5 milyar megawatt elektrik üretmesi planlanan tesiste çalıştı.
Mısır başta olmak üzere kuraklık sorunu yaşayan Sudan gibi aşağı havza ülkeleri, barajın 145 metre yüksekliğindeki duvarının bu yaz dolmaya başlaması ile temel su kaynaklarından mahrum kalma endişesi yaşıyor.
Kahire, Hartum ve Addis Ababa arasında yıllardır devam eden gerilime, son olarak Washington da müdahil oldu ve krizin çözümü için arabuluculuk yapmaya çalıştı.
Afrika'nın en hızlı büyüyen ekonomilerinden Etiyopya için baraj, bir prestij projesi ve ulusal gurur kaynağı olarak görülüyor.
Başken Addis Ababa dahil, büyük kısmının elektriksiz yaşadığı ülke, 2025 yılına kadar nüfusun yarıdan fazlasına elektrik sözü veriyor.
Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed, projenin durdurulmayacağını belirterek gerekirse "milyonlarca insanı konuşlandırabiliriz" tehdidinde bulundu.
Daha sakin olsa da aynı tonda bir cevap da Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi'den gelmişti.
Sisi, BM'de yaptığı konuşmada, "Nil bir yaşam, Mısır için varoluş meselesi" ifadelerini kullanmıştı.
"Dönek nehir"
Sudan'daki kimi çiftçilere göre baraj, yağmur mevsiminde gelen ve ürünleri ile evlerini yerle bir eden mevsimsel selleri düzenlemeyi vadediyor.
Mavi Nil havzasında çiftçilik yapan Osman İdris, "Bu bir dönek nehir, çok hızlı yükseliyor" sözleriyle nehrin dengesiz akışına tepki gösteriyor. 60 yaşındaki çiftçi, "Akış düzenli olursa yıl boyunca ekin ekebiliriz" diyor.
Kimileri de "Çevre açısından ve ürünlerimizi pazarlamak daha iyi olacak. Bu da bizim için daha fazla gelir demek" ifadelerini kullanıyor.
Gelecek yılların en büyük sorunu: Su paylaşımı
Mısır için şu anda en önemli soru: Etiyopya'nın 74 milyar metreküp hazneyi ne oranda doldurmayı planladığı. Kahire, öngörülen 3 ila 4 yıllık sürenin en az üç katını talep ediyor.
Diğer yandan uzmanlar, Mısır'ın kendi su yönetimi uygulamalarını değiştirmesi gerektiği konusunda da uyarıda bulunuyor.
New Hampshire Üniversitesi'nden politik çevre profesörü Jeannie Sowers, "Mısır'ın Nil'den olmayan su kaynaklarına yatırım yapması gerekiyor" diyor.
Sowers, "Bu, Mısır'ın kıyılarında tuzdan arındırma tesislerine öncelik verilmesi... Sulama ve drenaj ağlarının iyileştirilmesi anlamına geliyor" sözleriyle ifadelerine açıklık getiriyor.
Mısır'da bu alanda adımlar atılıyordu ancak 'Arap Baharı' protestoları sonrası ortaya çıkan tablo ile bürokratik sorunlar ve ekonomik sıkıntılar nedeniyle çalışmalarda ilerleme sağlanamadı.
İklim değişikliğinin Nil'e etkisi üzerine çalışma yapan Dartmouth Üniversitesi'nden coğrafyacı Justin Mankin, "Yağış artışına bakılmaksızın bölgede su kıtlığı yaygınlaşacak" ifadelerine yer vermişti.
Mankin, 'bölge hükümetlerinin, eldeki suyun gelecek yıllarda yeterli ve adil bir şekilde dağıtılmasını sağlayabilecek su paylaşım planları ve uygulamaları oluşturmak için adımlar atması gerektiğini' de vurguluyor.
İlginizi Çekebilir