© © 2024 Deniz Ticaret Gazetesi

Midilli Kruvazörü 100 Yıl Aradan Sonra Yeniden Karşımızda

Deniz ve sualtı belgeselleriyle tanınan ünlü sunucu Savaş Karakaş'ın, Midilli Kruvazörü'nün batışının 100. yıldönümü anısına hazırladığı belgeselin gala gösterimi Bahçeşehir Üniversitesi ( BAÜ)'nde gerçekleştirildi.

Osmanlı İmparatorluğu’nun I. Dünya Savaşı'na girdiği ilk günden itibaren özellikle Karadeniz’de birçok harekata katılan ve 1918 yılında Çanakkale'de mayınlara çarparak batan "Midilli Kruvazörü"nün çarpıcı hikâyesi bu belgeselle gün yüzüne çıkarılıyor. 

Galada, Savaş Karakaş açılış konuşmasına dedesi Hafız Hilmi Coşkun'un hatıratından çok kısa bir bölüm okuyarak başladı. Ardından;  ''28 temmuz 1914'te Saraybosna'da suikastle bir tetik çekildi, ilk kurşun sıkıldı. 11 kasım 1918'e kadar 4 yıl boyunca yeryüzünün tanık olduğu ilk topyekün savaşta 20 milyon insan öldü . Bu savaşın 100. yıldönümündeyiz. Yeryüzünde başlayan savaş, 1 yıl içerisinde yeraltına indi. Batı cephesinde zehirli gazlar soluğan insanı öldüren, kör eden gazlar sıkıldı. Savaş sadece yeni bulunan silahlarla savaşılmadı. Ölenlerin, bu 20 milyon insanın da bir o kadarı da yaralandı ve sakat kaldı. Çünkü sadece silahlar değil, aynı zamanda açlık, kıtlık ve korkunç salgın hastalıklar da insanlığı kırdı. Savaş yıllarında yaklaşık 29 milyona sahip Osmanlı İmparatorluğu seferberliğin ilanıyla yaklaşık 3 milyon askeri silah altına aldı ve cepheye gönderdi. Bunlardan 1 milyonu evlerine geri dönemedi. Aslında belgeselimiz, Birinci Dünya Savaşı'nın tamamının bir röntgenini ortaya koymak yerine Osmanlı İmparatorluğu'nun Almanya'nın yanında savaşa girişinin hikayesini, girişinin şifrelerini aktarıyor. Bugüne kadar pek aydınlatılmadı, pek konuşulmadı. Bu konunun aydınlatılması ve açıklanması için bu belgeseli hazırladık'' diye konuşmasını sürdürdü.

Galada, BAÜ Medeniyet Araştırmaları Merkezi Başkanı  Doç. Dr. Burhan Köroğlu da, Bahçeşehir Üniversitesi olarak böyle bir etkinliğe hizmet etmekten, ona destek vermekten onur yaşadıklarını dile getirdi.

''Midilli 100 yıl boyunca denizin diplerinde istirahatteydi, şimdi ise karşımızda ''

BAÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ali Güngör de; '' Midilli gemisi savaş boyunca Karadeniz'de birçok operasyona katıldı. Donanmada kader arkadaşı Yavuz ile birlikte gösterdiği başarılarla, Osmanlı halkının güven duyduğu simgelerden biri haline geldi. Askerlerin ve malzemelerin sevk edilmesinde, Karadeniz kıyılarına kömür sağlanmasında, Rus filosunun istanbul Boğazı'na yaklaştırılmamasında etkinliği olan Midilli, Osmanlı Devleti'ne rahat nefes aldırdı. 1918 Ocak ayında gerçekleşen İmroz Harekat'ına kadar ortağı Yavuz ile birlike katıldı. Ancak bu harekattan geri dönemedi. Mayınların neden olduğu bedenindeki yaralar onun sonunu getirdi, bütün hatıralarıyla birlikte karanlık sulara gömüldü. Midilli'nin batışı, aslında sadece bir geminin kaybedilmesi değildi. Osmanlı İmparatorluğu'nun da sonunun geldiğinin habercisiydi. Midilli'nin kaybedilmesinden yaklaşık 9 ay sonra Osmanlı Devleti imzaladığı Mondros Mütakeresi'yle savaştan çekilip itilaf devletlerinin insafıyla yüzyüze kalmıştı. Midilli 100 yıl boyunca denizin diplerinde istirahatteydi. Şimdi ise bizim karşımızda ve hikayesini anlatmak için duruyor'' açıklamasını yaptı.

Tarih, koltuklarında oturan insanların aldıkları kritik kararlar ile şekilleniyor ve ona göre yaşanıyor''
Galaya, 2002-2006 yılları arasında İstanbul'da Kurmay Yarbay olarak görev yapmış olan Klaus Wolf'da katıldı. Kişisel olarak ilgi duyduğu bu tarihi süreci, edindiği bilgi ve belgeler ışığında yeniden ele alan Wolf, Alman perspektifinden Osmanlı ile ittifakı değerlendirdi. '' Tarih bir anda olmuyor, kader ile şekillenmiyor. Koltuklarında oturan insanların aldıkları kritik kararlar ile şekilleniyor ve ona göre yaşanıyor'' değerlendirmesini yaptı.


''Her batık aslında masa başında olur, sahadaki yalnızca bir çalışmadır''

1993 yılında Midilli'nin batışının keşfini yapan  Selçuk Kolay, Midilli'nin ilk bulunuş keşfini anlattı. Her batık aslında masa başında olur, sahadaki yalnızca bir çalışmadır, diyen Kolay; ''1993 yılında Midilli araştırması ilk defa gelişen tekolojiyi ve modern metodları kullandığım araştırmadır. Benim için önemli bir yeri vardır. CPS teknolojisinin gelişmesiyle ilk defa bu araştırmada CPS, yan taramalı sonaj, ve korakan manyetometrelerinin kombinasyonlarını kullandık ve çok başarılı olduk. O zamanlar Haliç'te Koç Müzesi'nin kuruluşunda görevliydim, böyle bir sualtı çalışması yapmayı planladım. Midilli'yi özellikle şunun için seçtim yakın tarihimize ait  çok önemli bir batık, ama yeri bilinmiyordu. Bunu açığa çıkardık'' dedi.

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’nün desteklediği  “Midilli” belgesel film projesinin çekimleri Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, T.C. Genelkurmay Başkanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ile Çanakkale Valiliği ve Çanakkale Tarihi Alan Başkanlığı’ndan alınan özel izinlerle gerçekleşti.
Sibel Göloğlu’nun yönetmenliğini yaptığı filmin, sinema estetiğiyle belgesel doğallığını görselleştirmesi için yoğun çaba gösterildi. Profesyonel sualtı kameramanları tarafından elde edilen Midilli’nin sualtı görüntüleri belgeselin en çarpıcı görüntülerini oluştururken, drone ile yapılan hava çekimleri ise bölgenin doğal güzelliklerini gözler önüne seriyor. 4K kalitesinde, modern anlatım ve kurgu teknikleriyle hazırlanan belgeselin, Türkçe ve İngilizce dil seçenekleri de var. 

“Midilli” belgeseli sadece bir gemi enkazına ışık tutmakla kalmıyor, Bahçeşehir Üniversitesi Medeniyet Araştırmaları Merkezi (MEDAM)’ın da katkılarıyla Osmanlı ve Alman arşivlerinde saklı kalmış bilgi, belge ve fotoğrafları da gün ışığına çıkararak, Türk-Alman ilişkilerinin seyri ve 1. Dünya Savaşı’na girişimize dair önemli bir manifestoyu ilan ediyor.

Belgeselin sonunda Türk-Alman dalgıç ekipleri tarafından Midilli'nin 150mm'lik kıçtopu üzerine POV ile bırakılan bir anı plaketiyle ( BRESLAU- MİDİLLİ), aziz şehitler savgı ve sevgiyle anıldı.

 

 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER