© © 2024 Deniz Ticaret Gazetesi

Midilli Adası’nda mülteciler nasıl yaşıyor?

Sabah saat sekiz… Bir tekne dolusu Afgan mülteci kıyıya yanaşıyor. Gönüllüler onları karşılayacak. Öncelik çocuklarda…

Euronews TV Midilliye geçen sığınmacılarla ilgili bir haber yaptı işte O haber;
 

Onlar güvenli bir şekilde kıyıya alınmalı…
Ahmet ve ailesi Afganistan’dan daha şimdi geldi. 15 yaşındaki bu genç bu zorlu yolculuklarını unutamıyor.

‘‘Bizi buraya getiren kaçakçıyla kavga ettik. Bize bu işin çok kolay olacağını ve dağın ardından iki saat yürümenin yeterli olacağını söylemişti. Tam 31 saat karlı bir dağın etrafında yürüdük. Tekne yolculuğumuz çok tehlikeliydi. Çok korktuk ve iki saat sonra Midilli’ye vardık.’‘

Ahmet ve ailesi otobüse biniyor. Moria Kampı’nda isimleri kayıt altına alınacak.

Nasos hala kıyıda gelecek olan diğer bebek ve çocukları bekliyor.

Nasos Karakitsos, Midilli Adası, Gönüllü Cankurtaran: ‘‘Her geçen gün daha fazla mülteci teknesi geliyor. Bunun yanına şu anda 2.5 milyon mülteci sınırı aşmak için karşı kıyıda bekliyor. Eğer bu bilgi doğruysa ve bu rakamın yarısı bile buraya geçse, çok büyük bir kalabalık bizi bekliyor demektir.’‘

Midilli Adası’nın kuzeyine doğru ilerliyoruz. Hava gittikçe kötüleşiyor. ‘Cankurtaran Yunanistan’ın merkezi burada bulunuyor.

Mania Bikof ve arkadaşları tekrar devriye nöbetine çıkacaklar. Kendisi önceden polo atletiymiş, ancak şimdi profesyonel bir cankurtaran.

Dört çocuğunu Atina’da bırakıp Midilli Adası’na gönüllü olarak gelmiş. İşleri hiç de kolay değil. Hava şartları gerçekten de çok kötü.

Mania Bikof, Yunanistan Cankurtaran Takımı: ‘‘Rüzgar çok sert ve hava da çok soğuk. Özellikle de suyun sıcaklığı. Bazen denize girmek zorunda kalıyoruz ve vücut sıcaklığımız bir anda düşüyor. Çok uzun mesai yapıyoruz. 7 24 çalışıyoruz.’‘

Bir anda bot hızlanıyor. İki bot dalgalı denizle mücadele diyor. Mania ve takımı yaklaşmaya karar veriyor. Saniyeler sonra cankurtaran geri gelmeleri için uyarıyor. Bu işi başaracaklar. Mania ne yapacaklarını açıklıyor.

Mania Bikof: ‘‘Sahil güvenliğin izni olmadan botun yanaşmasına izin yok. Batma ihtimali sebebiyle tekneye yakın duruyoruz. Yaptığımız en önemli şey bu… Daha sonra sahil güvenlik tekneye yanaşıp mültecileri toplayacak.’‘

Kıyıya geri dönüyoruz. Şimdi kahvaltı zamanı. Haşlanmış yumurta, bir parça ekmek ve muz… Iraklı ve Afgan mülteciler işte bunu yiyecekler.

Faslı Habib onlara katılmak istemiyor. Avrupa Birliği sınırına geçmeyi dört kez denemiş ama her seferinde yakalanmış. Şimdi Midilli’de bekliyor.

Habib, Mülteci: ‘‘Makedonya’daki askerler beni tutukladı ve tüm paramı aldı. Ayrıca tüm belgelerime el koydu. Şu anda ben bilinmez biriyim. Hiç bir şeyim yok.’‘

Mültecilerin hiçbir şeyleri yok ancak gönüllüler en azından onlara yiyecek temin ediyor. Şimdi yemek pişirildi. Joost, kamyonetini Amsterdam’dan getirerek bir mutfağa dönüştürmüş.

Kendisi şu anda malzemelerden sorumlu… 32 yaşındaki Hollandalı ülkesinde televizyon yönetmeniymiş. Her şey Joost ve arkadaşlarının Amsterdam Tren İstasyonu’nda mültecileri karşılamasıyla başlamış. Midilli’ye bir haftalığına gelmek istemiş. Ancak Kasım ayından beri hala burada…

Joost Poppe Jan Rentema, Hollandalı Gönüllü: ‘‘Günde 1000 kişiye yemek çıkaran İsveçli sivil toplum örgütü yetkilileriyle görüştük. Ancak yemek kamyonetleri yoktu. Bizim de aracımız vardı ancak aşçımız yoktu. Bu sebeple güçlerimizi birleştirdik. Şu anda yemek pişiriyoruz. Bu araç günlük 10 bin kişilik yemek kapasitesine sahip.’‘

Dünyanın her bölgesinden gönüllü yorulmak bilmeksizin 7 24 çalışarak mültecilere yemek pişiriyor. Bugün mercimek ve patatesli yahni hazırlandı. Gönüllüler bu tecrübeyi hayat boyu unutamayacak. Tıpkı Joost gibi…

Joost Poppe Jan Rentema: ‘‘Şu anda önceki hayatımı tamamıyla unuttum. Şimdi Amsterdam’a yeniden taşınmak gerçekten zor olacak. Yardım etmek çok kolay. Çorap, yemek, su ya da küçük bir şekerleme onları mutlu etmeye yetiyor. Bunu neden yapmayayım ki?’‘

Sıcak yemek Joost’dan ve yardım eli de buranın yerlisi kadınlardan…

Midilli Dayanışma Örgüsü Derneği üyeleri haftada bir kez bir kafede toplanarak mülteci çocuklara bere ve atkı örüyorlar.

Yardım etmek isteyenlerden asla para alınmıyor.

Olga Plakiatou, Gönüllü Bayan: ‘‘Mülteci küçük çocuklar için atkı ve bere örüyoruz. Onları sevgimizle ısıtmak istiyor onlar için dua ediyoruz. Biz sıcak evlerimizde otururken hep bu küçük yavruları düşünüyoruz. Acaba ne yapıyorlar diyoruz. Biz de onlar için bir şeyler yapalım dedik. Bu sebeple onlar için örgü örüyoruz.’‘

Bu gönüllü hanımlar haftada iki kez kamplara giderek mültecilerle buluşuyor ve çocukların başlarına bu bereleri takıyorlar.

Bunu diğer çalışanlar da yapabilir ancak onlar kendileri yapmak istiyor.

Midilli Limanı’nda Mustafa ile karşılaşıyorlar. 30 yaşındaki bu adam Avusturya’ya giderek oturma izni almayı başarmış. Ancak ailesini getirmek için Irak’a geri dönmüş.

Bu zorlu ve soğuk yolculuğu yapmayı bir kez daha göze almış.

Mustafa, Iraklı Mülteci: ‘‘Buradakiler çok iyi insanlar. Hava gerçekten de soğuk. Önce Türkiye, Midilli, Atina, Makedonya, Sırbistan, Hırvatistan ve sonra da Avusturya’ya gittim.’‘

Mustafa ve ailesi adayı terk etmek üzere… Ancak bazı mülteciler henüz yeni geliyor.

Burada bekleyenler sadece gönüllüler değil… Burada yaşayan biri motor ve tahta tekneleri çalıp, parçalayıp daha sonra da satacak. Tabi ki kameralarımız kayıtta olmadığı zaman…

Hiç şüphe yok ki mülteci krizi Midilli’deki hayatı değiştirmiş. Bazı lokanta, otel ve taksi sahiplerinin gelirleri artmış.

Ancak turizm şu anda zor günler geçiriyor. Acenta sahibi Lefteris Karablias işlerinin iyi olmadığını söylüyor.

Lefteris Carablias, Turizm Acentası Sahibi: ‘‘2016 yazında 2015’e oranla yüzde 60-70 oranında daha az turist bekliyoruz. Şimdilik beklenti böyle ve bunu değiştirmemize imkan yok. Belki ileride daha da kötü olabilir. Durumun iyileşeceğini sanmıyorum.’‘

Cankurtaran ve gönüllüler ateş yakıyor. Bu sayede ısınacaklar ve bazı mülteci tekneleri için bu bir yol gösterici işaret olabilir.

Mania ve Joost birliklere katılıp tecrübelerini paylaşıyorlar. Yakın bir zamanda Midilli’de ölüm kalım savaşı verdikleri o anılarını hiç unutamayacak.

Mania Bikof, Cankurtaran: ‘‘Burada bulunduğumuz 120 günlük süre içerisinde yaşadığımız en zorlu gece, üç saat boyunca buz gibi suyun içerisinde kaldığımız akşamdı. Batan bir teknede mültecileri aradık. Şafak sökünce geri döndük ve kıyıda ölmüş bir bebek cesedi bulduk.’‘

Joost cankurtaran olarak yakın bir zamanda tecrübe ettiği güzel bir anısını paylaşıyor.

Joost Poppe Jan Rentema, Holandalı Gönüllü: ‘‘Ben buna alışık değilim. Ben cankurtaranım. Başka bir şey değil. Sadece yüzüyordum ve bir anda şöyle düşündüm. Yoksa bu bebek kollarımda öldü mü? Yüzmeye devam ettim. Hiç düşünmeden bilinçsizce yüzdüm. Ve sonunda başardı. Bebek kurtuldu!’‘

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER