Karaköy iskelesindeki saatin altında bekle!
Kültür / Tarih / BelgeselKaraköy rıhtımındaki Kadıköy iskelesinin İstanbulluların gündelik yaşamında çok önemli bir yeri vardı: Burası, her İstanbullunun ilk aklına gelen önemli buluşma yerlerinden biriydi.
İnsanlar birbirlerine çoğunlukla hep Kadıköy iskelesinde randevu verirler, sevgilileriyle buluşmaya gelen sabırsız gençler, girişteki saatin altında bekleşirlerdi. Günün hemen her vaktinde, iskele saatinin altında, daima birilerini beklemekte olan üç, beş kişiyi görebilirdiniz.
Bir dönemin ünlü gazetecilerinden Hikmet Feridun Es, bir gün, yıllarını Şehir Hatları'na veren emektar bir iskele görevlisinin, iskele saatinin altında randevu verenlerin sayısının günde neredeyse 200'e yaklaştığını söylediğini anlatmıştı. Memurun dediğine göre, bir o kadar da boşu boşuna bekleyenler olurmuş, o meşhur iskele saatinin altında...
İskele saati de saatti hani! Pek çok kişi tam girişin üstündeki bu kocaman yuvarlak saate bakarak ayarlardı kendi saatini...
40'LARIN İKİNCİ YARISI
Saçları briyantinli, geniş omuzlu, dar paçalı bobstil giyinmiş gençler... Mantar pabuçlu, japone kollu kızlar, tazeler... Fötr şapkalı, badem bıyıklı beyefendiler... Şapkası tüllü, üstünde manto, elinde çanta, zarif hanımefendiler...
Her sınıftan, her yaştan insanla karşılaşabilirdiniz o iskele saatinin altında...
'Kadıköy İskelesi' sözü, bazen de yanlış anlaşmaya neden olurdu. 'Kadıköy iskelesi' denince, akla gelen yer, daima Galata Köprüsü'ndeki Kadıköy İskelesi olurdu. Ender de olsa, buluşmayı beklediğiniz kişi, yanlış anlayabilir, gider sizi Karaköy yerine Kadıköy'deki vapur iskelesinde bekleyebilirdi!
Galata Köprüsü'nün Karaköy'e yakın bir yerine dikine bağlanmış olan iskelenin, Köprü'den bakılınca sol tarafı Haydarpaşa, sağ tarafı da Kadıköy vapurlarının yanaşıp bağladıkları yerlerdi. Haydarpaşa'dan gelen vapur burnunu dikine Köprü'ye vererek iskeleye yanaşır, Kadıköy'den gelen vapur ise Köprü'nün önünde büyükçe bir yay çizerek burnunu gideceği yöne çevirdikten sonra gelir iskeleye bağlardı.
İskele büyük bir dubanın üzerine kondurulmuştu. Bu büyük duba sekiz-on küçük dubanın bir araya getirilmesiyle ortaya çıkmıştı. Vapurların yanaşırken sık sık bindirmeleri yüzünden iskele her seferinde öylesine şiddetle sarsılırdı ki, nasıl bir sarsılma! Sanki, yedi bilmem kaç şiddetinde bir deprem oluyormuş gibi gelirdi bize! Ayakta duranlar birden sendelerler, oturmakta olanlar da korkudan ayağa fırlayıverirlerdi!
Bu iskelenin hizmet verdiği dönemden önceki yıllarda da aynı yerde benzer iskeleler vardı. Sözünü ettiğim 30'lu, 40'lı, 50'li yılların iskelesi, 1935'te Haliç Tersanesi'nde yapılmış, 2 Ekim 1936 günü de törenle hizmete açılmıştı. O günlerin koşullarına göre, iskelenin derli toplu ve de yererince ferah olması için özen gösterilmişti...
Kaç paraya mı mal olmuştu? Tamamı tamamına 300 bin liraya! O gün için gerçekten büyük para!..
İlk yıllarda tertemizdi, ferahtı, rahattı ve de büyük bir ihtiyacı karşılamaktaydı. İskelenin alt katı yolculara ayrılmıştı: Bilet gişeleri, büyükçe bir bekleme salonu, memur ve çımacıların odaları ve de tuvaletler iskelenin hep bu zemin katındaydı. En uç tarafta da, bir birahane vardı...
Nefis bir manzarası olan iskelenin ucundaki birahane, tüm limanın ve Üsküdar önlerinden tâ Haydarpaşa'ya, Sarayburnu'ndan tâ Eminönü'ne kadar kesintisiz seyredildiği bir yerdi. Oturduğunuz yerden, elinizde buz gibi bir bira bardağı, önünüzde mezeler, gidip gelen Boğaz, Kadıköy ve Ada vapurların seyretmek, sorarım size, ha deyince yaşanabilecek az keyif miydi!
İskelenin üst katında İdare'nin teknik bürolarıyla enspektörlük birimleri yer almaktaydı.
İSKELELER DE YAŞLANIR!
İskele yıllarca tertemiz kullanılmıştı. Ama son zamanlarında, bakımsızlıktan olsa gerek, hayli çaptan düşmeye başladığı belli oluyordu. Her gün binlerce yolcunun girip çıkması yetmiyormuş gibi, vapurların yanaşırlarken sık sık çarpıp bindirmeleri yüzünden, artık köhneleşmeye yüz tutmuştu.
Özellikle de 50'li yılların ortalarına doğru, iskelenin artık su üstünde duramayacak derecede köhneleştiği gözlenir hale gelmişti.
Yıl, 1958... Bu durumda yapılacak tek şey, iskeleyi hizmetten almaktı. İskeleleri kış aylarında elden geçirip yenilemeye çalışan Denizcilik Bankası, 19 Aralık günü iskeleyi yerinden alarak, üç römorkörle Haliç'teki Camialtı Tersanesi'ne götürüp bağladı.
22 yıllık iskele burada bir güzel tamir edilecekti. Bir ay süreceği tahmin edilen çalışmalar boyunca, Kadıköy vapurları Köprü'deki 3 numaralı Ekspres ve 4 numaralı Adalar iskelesinden kaldırılacaktı. Bu uygulama elbette biraz kargaşalığa neden olacaktı; vapurların yanaşıp hareket etmeleri zorlaşacaktı...
FIRTINA ÇIKINCA...
Aradan günler geçti, 58 yılı sona erdi. 1959 yılının Ocak ayı, şiddetli lodos fırtınalarının yaşandığı bir ay oldu. 16 Ocak günü, öylesine büyük bir lodos fırtınası patlak verdi ki, rüzgarın şiddetinden koca iskele bağlı durduğu Camialtı Tersanesi'nde sulara gömülüp dibe oturuverdi.
Sabahleyin tersanenin önünden geçenler, gözlerine inanamadılar:
Onarıma alınmış olan koca iskelenin yerinde yeller esmekteydi!
Daha bir ay öncesine kadar o meşhur yuvarlak saatinin altında insanların buluştukları, salonunda Kadıköy yolcularının vapur bekledikleri koca iskelenin, kala kala ancak çatısı kalmıştı suların dışında!
Bu iskelenin yerine hemen bir yenisi yaptırılıp, bu sefer Köprü'ye değil de, Karaköy rıhtımına, uzunlamasına bağlandı. 1966'da ciddi bir şekilde yanınca, esaslı bir onarım gören bu iskele de 1984'te kaldırılıp yerine bugün kullanılmakta olan son iskele yerleştirildi.
Boğaz köprülerinin hizmete girmesine rağmen, bugün de Anadolu yakasında oturan halkın büyük bir kısmı yine işlerine, güçlerine vapurla gidip geliyor.
Kadıköy'e ilk vapur ne zaman çalıştı?
Sultan Abdülmecid döneminde; Fevaid-i Osmaniye idaresi tarafından Kadıköy'e ilk vapur (altta; Kadıköy yakasındaki ilk iskele) 1846'da çalıştırılmaya başlandı. Hatta Adalar'a da... O zamanlar Kadıköy vapurları Köprü'ye bağlanmış bir dubadan kalkardı.
Ahşap olan Köprü'nün eskiliği bir yana, dubanın üstündeki iskele de derme çatmaydı. Kadıköy vapurları da, Şirket-i Hayriye idaresinin Boğaz köylerine çalışan yandan çarklı vapurları da hep Köprü'deki bu iskelelerden hareket ederdi. Bakırköy ve Yeşilköy'e çalışan vapurlar ile Ada vapurlarının iskelesi ise Sirkeci'deydi.
Vapur sayısının artması nedeniyle bunların iskelelere yanaşmaları, kalkmaları giderek daha zorlukla yapılır hale geldi. Sonunda, sırf Kadıköy ile Haydarpaşa vapurları için özel bir iskele yaptırılıp Köprü'ye, bugünkü Ziraat Bankası'na yakın bir yere, dikine gelecek şekilde bağlandı. Zaman içinde, şu ya da bu nedenle eskiyen iskelenin yerine yenileri yaptırılıp yerleştirildi...
İlginizi Çekebilir