Efsane iş adamı Hüsnü Özyeğin'den yeni hedefler
Ekonomi / FinansTürkiye'de bankacılığın bugün ve gelecekte cazip olmaya devam edeceğini söylüyor. "Büyüyen bu sektörde her bankaya, her bankacıya iş çıkar" diyor.
Özyeğin, Türkiye'de bankacılığın bugün ve gelecekte cazip olmaya devam edeceğini söylüyor. "Büyüyen bu sektörde her bankaya, her bankacıya iş çıkar" diyor.
HÜSNÜ ÖZYEGIN, FINANSBANK'I SATTIKTAN 3 YIL SONRA Yeni bankası Fibabanka ile çok iyi bildiği Türk finans sektörüne geri döndü. Avrupa'da Credit Europe markası ile bankacılık faaliyetlerini sürdüren Fiba Grubu, yeni dönemde Türkiye'yi de network'ünün içine katarak finans alanında hızlı bir büyüme planı yapıyor. Özyeğin, Fibabanka'nın oyuna asıl 2012'den sonra dahil olacağını söylüyor. "Şu anda hazırlık aşamasındayız. Altyapımızı kuruyoruz. Kurumsal ve ticari bankacılıkla başladık. Bireyselde Finansbank'ı sattıktan sonra çok gelişme oldu. Şu anda piyasayı inceliyoruz. Hazır olunca bu alana da gireceğiz" diye konuşuyor.
37 yıldır finans sektöründe olan, Türkiye'nin yetiştirdiği en iyi bankacılardan Hüsnü Özyeğin, aynı zamanda örnek bir girişimci. Pamukbank'taki başarısının ardından Finansbank için aldığı lisansla ödüllendirilen, bu fırsatı layığıyla değerlendiren işadamı, Millennium Bank'ı satın alarak kurduğu Fibabanka ile yeni bir başarı öyküsü yazmaya hazırlanıyor. Ekibini uzun yıllardır birlikte çalıştığı profesyonellerle kuran Özyeğin, tıpkı Finansbank'ta olduğu gibi Fibabanka'da da genç bankacılar yetiştireceğini söylüyor.
Fiba Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Özyeğin, yeni bankası Fibabanka'nın oyun planını ilk kez anlattı.
Finansbank'ı satarken aklınızda yeniden bir banka kurmak var mıydı?
- Tabii ki vardı. Finansbank'ı satarken yeniden bir banka kurmak, ilk günden beri aklımdaydı. Finansbank'ı sattığımızda 3 yıllık bankacılık yapmama gibi bir sınır vardı. Aslında onlar bu süreyi hep 5 yıla çıkarmak istedi. Ben de 5 yılın çok uzun bir süre olduğunu düşünüyordum. 3 yılda anlaştık, bu süre bile uzun geldi.
Bankacılıktan vazgeçmiyorsunuz. Bu bir tutku mu sizin için?
- Aslında tutku da diyebiliriz ama diğer yandan 37 yıldır içinde olduğum bir sektör. Sadece benim için değil, ekibim açısından da kendimizi en donanımlı hissettiğimiz alan. Diğer yandan Türkiye'deki birçok arkadaşımızı, son 15 yılda yurtdışına yolladık. Bugün yurtdışında 8-10 yıldır görev yapan arkadaşlarımız var. Doğal olarak Türkiye'ye dönme arzuları oluyor. Aileleriyle gidiyorlar, çocukları belli bir yaşa geliyor, bütün kariyerlerini Rusya'da, Ukrayna'da veya Hollanda'da yapmak istemiyorlar. Yurtdışında aşağı yukarı 200 civarında yöneticimiz var. Bunların hepsi üst kademe ve orta üst kademe. Ortalama bankacılık tecrübeleri, 10 yılı aşkın. Dolayısıyla değerli arkadaşlarımızı muhafaza edebilmemiz için de Türkiye'de banka almak zorundaydık.
O zaman yurtdışından bir miktar yönetici buraya gelecek?
- Evet, buraya dönmek isteyenler için dönebilecekleri bir ortam olacak. Aynı zamanda yurtdışında yaptıklarını da Türkiye'ye aktarma potansiyelleri olacak. Çünkü biz, yurtdışında yaptığımız birtakım işlerin Türkiye'yede uygulanabilir nitelikte olduğunu düşünüyor ve onları burada kullanabilmek istiyoruz.
Anadolu'dan da size banka kurmanız yönünde talep geldiğini biliyoruz. Bundan etkilendiniz mi?
- Öncelikle mevcut şubelerin hepsini verimli hale getirmek istiyoruz. Bankayı 27 Aralık'ta 18 şubeyle devraldık. Sonra 2 şube açtık. Darphane'nin arkasında yeni kiraladığımız Atakule binasına taşınıyoruz. Merkez şubeyi de burada açtık. Bir de Antalya'da bir kurumsal şube açtık. Antalya'daki bireysel şubemiz, çok geniş olan turizm sektöründeki müşterilerimize hizmet verecek fiziksel yapıya sahip değildi. Şu anda İstanbul dışında Ankara, Antalya ve İzmir'de şubemiz var. Bu yılın sonunda da bir şube açabiliriz, ama Anadolu'ya asıl 2012'den itibaren açılacağız. İstanbul'da da şube açmamız lazım. Şu anda İstanbul'un gelişen bölgelerinde şubelerimiz yok. Fibabanka'nın şubeleri, şu anda eski bankanın "affluent" olarak tanımladığı müşterilerin olduğu yerlerde. Aslında Millennium Bank yönetimi, bir şeyi çok iyi yapmış. Çok doğru yerlerde şubeler açmış, çok güzel gayrimenkulleri kiralamışlar. Etiler'de, Levent'te, Yeniköy'de, Yeşilköy'de, Çiftehavuzlar'da, Altunizade'de, İstanbul'da belli gelir düzeyi olan bireysel müşterilerin yaşadığı yerlerde şubeler var. Bunların hepsini muhafaza edeceğiz, ama biraz iş stratejilerini değiştiriyoruz. Ticari işlem, hatta bazı kurumsal işlemler yapmaya yönelik kadrolaştırıyoruz. Böylece o bölgelerde farklı potansiyeli olan segmentlere gidebileceğiz.
Millennium'un dışında başka alternatiflere baktınız mı?
- Hiçbir alternatifi değerlendirmedik. Millennium Bank da aslında tamamen bir şans oldu. Biliyorsunuz, 2001 krizinden beri BDDK yeni lisans verme konusunda çok hassas. Onun için bu bankanın satılıyor olması hakikaten bizim için bir fırsattı. Bizden önce de ilgilenenler olmuş, onlara satılmaması da yine bizim için bir şans oldu. Tam istediğimiz boyutta ve yeniden başlayabileceğimiz yapıda bir bankaydı, bundan daha iyisini düşünemiyorum.
Siz mi teklifle gittiniz, onlar mı size geldi?
- Açıkçası çok tesadüf oldu. Citibank'ta çalışan bir dostum, Millennium Bank Romanya'nın satılık olduğunu söyledi. Biz de "Tanışalım" dedik. Yönetim kurulu başkanı Mr. Ferro ve eşi İstanbul'a tatil için gelmişti. Tanıştık. Daha Türkiye ile ilgili tam karar vermemişlerdi, ama Romanya'yı mutlaka satmak istiyorlardı. Romanya'ya tam 2008 krizinden bir yıl önce, yani çok kötü bir zamanda girmişlerdi. Biliyorsunuz Romanya, krizden Doğu Bloğu ülkeleri arasında en çok etkilenen ülkelerden biri oldu. Bizim zaten Romanya'da bankamız olduğunu, Millennium'un oradaki faaliyetlerinin örtüşmeyeceğini ama Türkiye'deki bankayı satmak isterlerse ilgilenebileceğimizi söyledik. Onlar da o zaman Türkiye'yi büyütelim mi, satalım mı diye karar veremedi, "Romanya önceliğimiz" dediler. Ama sonra düşündüler ve Türkiye'yi de satabileceklerini söylediler. Tesadüftür.
Kurumsal bankacılıkla başlayacağınızı söylediniz. 2012'den sonra da atılım yapacağız dediniz. Nasıl bir oyun planınız olacak?
- Şu anda bir hazırlık içindeyiz. Piyasayı, diğer bankaların bugün müşterilerine sundukları hizmetleri değerlendiriyoruz. Bunu kurumsal ya da ticari bankacılıkta biliyoruz ama bireyselde Finansbank'ı sattığımızdan beri önemli birtakım değişiklikler oldu. Onları inceliyoruz. Teknolojimiz hazır olduğu zaman etap etap oraya girmeyi düşünüyoruz.
Mevcut bankalardan neyi farklı yapacaksınız?
- Bir hizmetin sunuluşunda çabukluk ve fiyat önemlidir. Biz de burada rekabetçi olacağız.
Fiba Grubu Credit Europe ile Avrupa'da da bankacılık yapıyor. Türkiye'deki yeni banka buradaki faaliyetleri nasıl etkileyecek? Yeni pazarlar, yeni yatırımlar düşünüyor musunuz?
- Yurtdışında birçok Türk müteşebbisi finanse ediyoruz. Bunun bir örneği Rusya'daki turizm operatörleri. Bugün Rusya'da 4-5 büyük tur operatörü var. Bu operatörlerden her biri, Türkiye'ye 750 bin ila 1 milyon civarında turist getiriyor. Onlarla zaten ilişkilerimiz Rusya'da devam ediyordu ama şimdi Türkiye'den, özellikle Antalya'dan hizmet vermeye başladık. Bugün Rusya'da başka Türk bankaları da var ama bizim sunduğumuz hizmetler çok farklı. Biz mesela bir tur operatörünün Rusya'da geniş coğrafyada çeşitli bölgelere yayılmış 750 bayisine POS makinesi koyuyoruz. Bütün Rusya'dan tur operatörü bedellerini toplayıp Moskova'ya getiriyoruz. Bugün bunu başka Türk sermayeli bir bankanın sunması mümkün değil. Rusya genelinde POS ve ATM'leri olan tek Türk bankasıyız. Bireysel bankacılıkta Türkiye'ye yurtdışındaki bazı uygulamaları getirmeyi düşünüyoruz. Rusya'da, Almanya'da, Belçika'da bireysel krediler veriyoruz ve bunu da internet üzerinden, çağrı merkezinden yapıyoruz. Rusya'da aynı şekilde çalışmalarımız var. Bunu Türkiye'de de yapmak istiyoruz. Burada belli şube ağına ulaşmamız uzun yıllar alacak. Dolayısıyla şube dışındaki kanalları kullanarak müşterilerimize ulaşmayı düşünüyoruz.
İştiraklerin durumu ne olacak? Yeni iştirak planı var mı?
- Burada önemli olan müşterilere hizmet sunmak. Biz Türkiye'de, müşterilerine her çeşit hizmeti sunan bir banka konumuna gelmek istiyoruz. Dolayısıyla o hizmetler bizde yoksa outsource edeceğiz. Örneğin bizde bir aracı, portföy yatırımı şirketi ya da sigorta şirketi yok. Ama biz bu hizmetleri başlangıçta dışarıdan alarak sunacağız.
Sizce bankacılık bugün ve gelecekte gözde bir iş mi?
- Türkiye'nin yüzde 5-5,5 büyümesi bekleniyor. Ülke yüzde 5 büyürse bankacılık sektörü de yüzde 25 civarında büyür. Her yıl yüzde 25 büyüyen bir sektör de cazip bir sektör olmaya devam edecektir.
Türkiye'de bankacılık, geleceği en parlak sektörlerden. Ancak diğer yandan zorlaşan bir rekabet ortamı, yeni düzenlemeler var. Siz yeni dönemi nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Bankacılık sektöründe rekabetin ne kadar yoğun olduğunu 37 yıldır duyuyorum. Dolayısıyla bu yeni bir şey değil. Her zaman rekabet olacak. Ancak büyüyen bir sektör olduğu için bundan her bankaya, her bankacıya iş çıkacağına inanıyorum. Bir de bankacılık, yaratıcı bir sektördür. Ortaya yeni ürünler çıkacak. Yeni ürünler de yeni fırsatlar getirecek. Örneğin fon yönetimi alanlarında, vadeli piyasalarda imkan büyük. Türkiye'de aslında bugün birçok ürün var veya var gözüküyor, ama bu ürünlerin müşteriye tanıtımı konusunda sorun var. Müşteriler bu ürünlerin varlığını biliyor ama yeterince bilmedikleri için bazı ürünleri kullanmakta çekiniyor. Bankaların, genellikle kurumsal kredileri, KOBİ kredilerini pazarlamak için elemanları var, ama diğer ürünleri pazarlama konusunda yeterli değil.
Fibabanka'nın 5-10 yıl sonrası için planı nasıl?
- Böyle bir planımız yok. Finansbank'ı kurduğum zaman ilk yıl 4 şube açtık, sonra 7 yıl hiç açmadık. 87'de kurduk bankayı. 95'te 5'inci şubeyi Denizli'de açtık. Bu soruyu o zaman sorsaydınız 20 yılda 25-50 şubeli banka oluruz derdim. Kurumsal bankacılıkta fazla bir sermayeye, teknolojiye ihtiyaç yok.
O zamanlar bireysel bankacılık da pek gelişmemişti. Biz de bireysel bankacılığın gelişmediği yerde çok şube açmanın anlamı olmadığını düşünmüştük. Enflasyon çok yüksekti, konut kredisi yoktu, bayram kredisi yoktu. Şimdi bayram kredisi modası var, biz de bu bayrama hazırlanıyoruz. O zaman bankacılık, bireylerin paralarını muhafaza eden, kiralık kasa sunan, repo yapan, bireye kredi veren değil, bireyden para toplayıp bunları ticari kurumlara aktaran bir aracılık faaliyeti yapıyordu. Kredi kartları vardı. Ama kullanımı sınırlıydı. Biliyorsunuz ilk taksit kartı da biz çıkardık. Piyasa bizim Galaxy Card'tan sonra gelişmeye başladı. Özetle hiçbir zaman plansız değiliz. Haftalık, aylık planlarımız var. Burada kısa vadeli planla hareket ediyoruz. Rusya'da altyapımız olduğu için 3 yıllık planlarımız var.
Yeni bankayla kişisel olarak yüksek bir tempoya başladınız mı? Yoksa Finansbank günlerine göre daha düşük bir temponuz mu var?
- Bankada idare meclisi başkanı olarak görev yapıyorum. Daha çok strateji ve vizyon tarafında fikirlerimi arkadaşlarımla paylaşıyorum. Bir de yurtdışındaki bankalarımızdaki desteğin Fibabanka'ya yönlendirilmesi ve bunun sağlanması konusunda çalışıyorum. Ama tabii buna düşük tempo diyemeyiz.
Yeni bankanın profesyonel kadrosu nasıl oluştu? Görev ve yetkiler nasıl belirlendi?
- Üst yönetimde şu anda 6 kişi sayabiliriz. Genel müdür ve hazineyle birlikte 5 genel müdür yardımcısı var. Bunlardan biri hariç hepsiyle ortalama 15 yıldır beraber çalışıyoruz.
Finansbank'ta sektöre çok eleman yetiştirdiniz? Yeni bankada insan kaynağına yaklaşımınız nasıl olacak?
- İnsan kaynaklarında en iyi elemanları seçmeye çalışıyoruz. Eleman seçiminde hata yapma riskimiz yok. Sonrasında ise Finansbank'ta olduğu gibi kendi elemanlarımızı yetiştirmek istiyoruz. Ağustosta 20 kişilik bir yönetici eğitimine başlıyoruz.
Fırsat çıkarsa yeni banka almayı düşünür müsünüz?
- Kesinlikle düşünmem. Bir şube açmak 150 bin dolara mal oluyor. Dolayısıyla 500 şubeli bir bankayı 75 milyon dolara yaratabilirsiniz. Oysa 500 şubeli bir bankayı, 1,5-2 milyar dolardan aşağı alamazsınız.
Tabii olay sadece şube açmak değil. 500 şubeli bir bankayı yönetmek için de belli bir sermaye lazım. Banka büyüdükçe içine sermaye de koymak gerekiyor. Ama ben her zaman bankacılıkta organik büyümeyi tercih ettim. Yurtdışındaki bankaları da hep böyle büyüttüm. Bir tek Romanya'da bir banka aldık, o da 10 milyon dolardı. Rusya'da bankayı 10 milyon dolar sermaye ile kurduk, bugün sermayesi 510 milyon dolar oldu. Yani büyüdükçe, geliştikçe sermaye koyduk, tıpkı Finansbank'ta olduğu gibi. Bankacılıkta, birtakım işlerden farklı olarak kurumsal kültür çok önemli. Örneğin bir sanayi üretiminde de kurumsal kimlik önemli olabilir, ama bir fabrikayı çok teknolojik makinelerle belirli bir yere getirebilirsiniz. Başka bir bankayı aldığınız zaman kurumsal kimlikte ve kültürde sorun çıkabilir diye düşünüyorum. Biz kendi kurumsal kültürümüzü yaratmak istiyoruz. ?
Hep kendiniz kuruyorsunuz ama değerini bulursa satmayı da seviyorsunuz. Fibabanka'yı da satmayı düşünür müsünüz?
Çok erken bir soru. Finansbank'ı satmamın sebepleri çok farklıydı. Biraz da çok başarılı olduğu için Finansbank'ı satmak durumunda kaldık. Çünkü bir ara onu büyütecek sermayeyi bulamayız diye düşündük. Tabii ben orada payımı azaltarak bankanın kontrolünü belli müddet daha devam ettirebilirdim, ama Fiba Holding olarak daha farklı alanlarda yatırım yaparak grubun riskini farklı alanlara yaymak fikri de vardı.
Yeni bankayla birlikte "Hüsnü Bey'in ikinci dönüşü" diyenler oldu. Sizin etrafınızda da birçok işadamı, bankacı vardır. Siz nasıl tepkiler aldınız?
- Açıkçası bankacılardan beni çok arayıp da tebrik eden olmadı. İş çevrelerinde insanların birtakım dostları vardır. Bazılarıysa herhangi bir temasta bulunmazlar. Ama daha önce çalıştığımız müşterilere, ben veya banka yönetiminden biri gittiği zaman kimse eli boş dönmüyor, herkes ilgi gösteriyor.
HÜSNÜ ÖZYEGIN, FINANSBANK'I SATTIKTAN 3 YIL SONRA Yeni bankası Fibabanka ile çok iyi bildiği Türk finans sektörüne geri döndü. Avrupa'da Credit Europe markası ile bankacılık faaliyetlerini sürdüren Fiba Grubu, yeni dönemde Türkiye'yi de network'ünün içine katarak finans alanında hızlı bir büyüme planı yapıyor. Özyeğin, Fibabanka'nın oyuna asıl 2012'den sonra dahil olacağını söylüyor. "Şu anda hazırlık aşamasındayız. Altyapımızı kuruyoruz. Kurumsal ve ticari bankacılıkla başladık. Bireyselde Finansbank'ı sattıktan sonra çok gelişme oldu. Şu anda piyasayı inceliyoruz. Hazır olunca bu alana da gireceğiz" diye konuşuyor.
37 yıldır finans sektöründe olan, Türkiye'nin yetiştirdiği en iyi bankacılardan Hüsnü Özyeğin, aynı zamanda örnek bir girişimci. Pamukbank'taki başarısının ardından Finansbank için aldığı lisansla ödüllendirilen, bu fırsatı layığıyla değerlendiren işadamı, Millennium Bank'ı satın alarak kurduğu Fibabanka ile yeni bir başarı öyküsü yazmaya hazırlanıyor. Ekibini uzun yıllardır birlikte çalıştığı profesyonellerle kuran Özyeğin, tıpkı Finansbank'ta olduğu gibi Fibabanka'da da genç bankacılar yetiştireceğini söylüyor.
Fiba Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Özyeğin, yeni bankası Fibabanka'nın oyun planını ilk kez anlattı.
Finansbank'ı satarken aklınızda yeniden bir banka kurmak var mıydı?
- Tabii ki vardı. Finansbank'ı satarken yeniden bir banka kurmak, ilk günden beri aklımdaydı. Finansbank'ı sattığımızda 3 yıllık bankacılık yapmama gibi bir sınır vardı. Aslında onlar bu süreyi hep 5 yıla çıkarmak istedi. Ben de 5 yılın çok uzun bir süre olduğunu düşünüyordum. 3 yılda anlaştık, bu süre bile uzun geldi.
Bankacılıktan vazgeçmiyorsunuz. Bu bir tutku mu sizin için?
- Aslında tutku da diyebiliriz ama diğer yandan 37 yıldır içinde olduğum bir sektör. Sadece benim için değil, ekibim açısından da kendimizi en donanımlı hissettiğimiz alan. Diğer yandan Türkiye'deki birçok arkadaşımızı, son 15 yılda yurtdışına yolladık. Bugün yurtdışında 8-10 yıldır görev yapan arkadaşlarımız var. Doğal olarak Türkiye'ye dönme arzuları oluyor. Aileleriyle gidiyorlar, çocukları belli bir yaşa geliyor, bütün kariyerlerini Rusya'da, Ukrayna'da veya Hollanda'da yapmak istemiyorlar. Yurtdışında aşağı yukarı 200 civarında yöneticimiz var. Bunların hepsi üst kademe ve orta üst kademe. Ortalama bankacılık tecrübeleri, 10 yılı aşkın. Dolayısıyla değerli arkadaşlarımızı muhafaza edebilmemiz için de Türkiye'de banka almak zorundaydık.
O zaman yurtdışından bir miktar yönetici buraya gelecek?
- Evet, buraya dönmek isteyenler için dönebilecekleri bir ortam olacak. Aynı zamanda yurtdışında yaptıklarını da Türkiye'ye aktarma potansiyelleri olacak. Çünkü biz, yurtdışında yaptığımız birtakım işlerin Türkiye'yede uygulanabilir nitelikte olduğunu düşünüyor ve onları burada kullanabilmek istiyoruz.
Anadolu'dan da size banka kurmanız yönünde talep geldiğini biliyoruz. Bundan etkilendiniz mi?
- Öncelikle mevcut şubelerin hepsini verimli hale getirmek istiyoruz. Bankayı 27 Aralık'ta 18 şubeyle devraldık. Sonra 2 şube açtık. Darphane'nin arkasında yeni kiraladığımız Atakule binasına taşınıyoruz. Merkez şubeyi de burada açtık. Bir de Antalya'da bir kurumsal şube açtık. Antalya'daki bireysel şubemiz, çok geniş olan turizm sektöründeki müşterilerimize hizmet verecek fiziksel yapıya sahip değildi. Şu anda İstanbul dışında Ankara, Antalya ve İzmir'de şubemiz var. Bu yılın sonunda da bir şube açabiliriz, ama Anadolu'ya asıl 2012'den itibaren açılacağız. İstanbul'da da şube açmamız lazım. Şu anda İstanbul'un gelişen bölgelerinde şubelerimiz yok. Fibabanka'nın şubeleri, şu anda eski bankanın "affluent" olarak tanımladığı müşterilerin olduğu yerlerde. Aslında Millennium Bank yönetimi, bir şeyi çok iyi yapmış. Çok doğru yerlerde şubeler açmış, çok güzel gayrimenkulleri kiralamışlar. Etiler'de, Levent'te, Yeniköy'de, Yeşilköy'de, Çiftehavuzlar'da, Altunizade'de, İstanbul'da belli gelir düzeyi olan bireysel müşterilerin yaşadığı yerlerde şubeler var. Bunların hepsini muhafaza edeceğiz, ama biraz iş stratejilerini değiştiriyoruz. Ticari işlem, hatta bazı kurumsal işlemler yapmaya yönelik kadrolaştırıyoruz. Böylece o bölgelerde farklı potansiyeli olan segmentlere gidebileceğiz.
Millennium'un dışında başka alternatiflere baktınız mı?
- Hiçbir alternatifi değerlendirmedik. Millennium Bank da aslında tamamen bir şans oldu. Biliyorsunuz, 2001 krizinden beri BDDK yeni lisans verme konusunda çok hassas. Onun için bu bankanın satılıyor olması hakikaten bizim için bir fırsattı. Bizden önce de ilgilenenler olmuş, onlara satılmaması da yine bizim için bir şans oldu. Tam istediğimiz boyutta ve yeniden başlayabileceğimiz yapıda bir bankaydı, bundan daha iyisini düşünemiyorum.
Siz mi teklifle gittiniz, onlar mı size geldi?
- Açıkçası çok tesadüf oldu. Citibank'ta çalışan bir dostum, Millennium Bank Romanya'nın satılık olduğunu söyledi. Biz de "Tanışalım" dedik. Yönetim kurulu başkanı Mr. Ferro ve eşi İstanbul'a tatil için gelmişti. Tanıştık. Daha Türkiye ile ilgili tam karar vermemişlerdi, ama Romanya'yı mutlaka satmak istiyorlardı. Romanya'ya tam 2008 krizinden bir yıl önce, yani çok kötü bir zamanda girmişlerdi. Biliyorsunuz Romanya, krizden Doğu Bloğu ülkeleri arasında en çok etkilenen ülkelerden biri oldu. Bizim zaten Romanya'da bankamız olduğunu, Millennium'un oradaki faaliyetlerinin örtüşmeyeceğini ama Türkiye'deki bankayı satmak isterlerse ilgilenebileceğimizi söyledik. Onlar da o zaman Türkiye'yi büyütelim mi, satalım mı diye karar veremedi, "Romanya önceliğimiz" dediler. Ama sonra düşündüler ve Türkiye'yi de satabileceklerini söylediler. Tesadüftür.
Kurumsal bankacılıkla başlayacağınızı söylediniz. 2012'den sonra da atılım yapacağız dediniz. Nasıl bir oyun planınız olacak?
- Şu anda bir hazırlık içindeyiz. Piyasayı, diğer bankaların bugün müşterilerine sundukları hizmetleri değerlendiriyoruz. Bunu kurumsal ya da ticari bankacılıkta biliyoruz ama bireyselde Finansbank'ı sattığımızdan beri önemli birtakım değişiklikler oldu. Onları inceliyoruz. Teknolojimiz hazır olduğu zaman etap etap oraya girmeyi düşünüyoruz.
Mevcut bankalardan neyi farklı yapacaksınız?
- Bir hizmetin sunuluşunda çabukluk ve fiyat önemlidir. Biz de burada rekabetçi olacağız.
Fiba Grubu Credit Europe ile Avrupa'da da bankacılık yapıyor. Türkiye'deki yeni banka buradaki faaliyetleri nasıl etkileyecek? Yeni pazarlar, yeni yatırımlar düşünüyor musunuz?
- Yurtdışında birçok Türk müteşebbisi finanse ediyoruz. Bunun bir örneği Rusya'daki turizm operatörleri. Bugün Rusya'da 4-5 büyük tur operatörü var. Bu operatörlerden her biri, Türkiye'ye 750 bin ila 1 milyon civarında turist getiriyor. Onlarla zaten ilişkilerimiz Rusya'da devam ediyordu ama şimdi Türkiye'den, özellikle Antalya'dan hizmet vermeye başladık. Bugün Rusya'da başka Türk bankaları da var ama bizim sunduğumuz hizmetler çok farklı. Biz mesela bir tur operatörünün Rusya'da geniş coğrafyada çeşitli bölgelere yayılmış 750 bayisine POS makinesi koyuyoruz. Bütün Rusya'dan tur operatörü bedellerini toplayıp Moskova'ya getiriyoruz. Bugün bunu başka Türk sermayeli bir bankanın sunması mümkün değil. Rusya genelinde POS ve ATM'leri olan tek Türk bankasıyız. Bireysel bankacılıkta Türkiye'ye yurtdışındaki bazı uygulamaları getirmeyi düşünüyoruz. Rusya'da, Almanya'da, Belçika'da bireysel krediler veriyoruz ve bunu da internet üzerinden, çağrı merkezinden yapıyoruz. Rusya'da aynı şekilde çalışmalarımız var. Bunu Türkiye'de de yapmak istiyoruz. Burada belli şube ağına ulaşmamız uzun yıllar alacak. Dolayısıyla şube dışındaki kanalları kullanarak müşterilerimize ulaşmayı düşünüyoruz.
İştiraklerin durumu ne olacak? Yeni iştirak planı var mı?
- Burada önemli olan müşterilere hizmet sunmak. Biz Türkiye'de, müşterilerine her çeşit hizmeti sunan bir banka konumuna gelmek istiyoruz. Dolayısıyla o hizmetler bizde yoksa outsource edeceğiz. Örneğin bizde bir aracı, portföy yatırımı şirketi ya da sigorta şirketi yok. Ama biz bu hizmetleri başlangıçta dışarıdan alarak sunacağız.
Sizce bankacılık bugün ve gelecekte gözde bir iş mi?
- Türkiye'nin yüzde 5-5,5 büyümesi bekleniyor. Ülke yüzde 5 büyürse bankacılık sektörü de yüzde 25 civarında büyür. Her yıl yüzde 25 büyüyen bir sektör de cazip bir sektör olmaya devam edecektir.
Türkiye'de bankacılık, geleceği en parlak sektörlerden. Ancak diğer yandan zorlaşan bir rekabet ortamı, yeni düzenlemeler var. Siz yeni dönemi nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Bankacılık sektöründe rekabetin ne kadar yoğun olduğunu 37 yıldır duyuyorum. Dolayısıyla bu yeni bir şey değil. Her zaman rekabet olacak. Ancak büyüyen bir sektör olduğu için bundan her bankaya, her bankacıya iş çıkacağına inanıyorum. Bir de bankacılık, yaratıcı bir sektördür. Ortaya yeni ürünler çıkacak. Yeni ürünler de yeni fırsatlar getirecek. Örneğin fon yönetimi alanlarında, vadeli piyasalarda imkan büyük. Türkiye'de aslında bugün birçok ürün var veya var gözüküyor, ama bu ürünlerin müşteriye tanıtımı konusunda sorun var. Müşteriler bu ürünlerin varlığını biliyor ama yeterince bilmedikleri için bazı ürünleri kullanmakta çekiniyor. Bankaların, genellikle kurumsal kredileri, KOBİ kredilerini pazarlamak için elemanları var, ama diğer ürünleri pazarlama konusunda yeterli değil.
Fibabanka'nın 5-10 yıl sonrası için planı nasıl?
- Böyle bir planımız yok. Finansbank'ı kurduğum zaman ilk yıl 4 şube açtık, sonra 7 yıl hiç açmadık. 87'de kurduk bankayı. 95'te 5'inci şubeyi Denizli'de açtık. Bu soruyu o zaman sorsaydınız 20 yılda 25-50 şubeli banka oluruz derdim. Kurumsal bankacılıkta fazla bir sermayeye, teknolojiye ihtiyaç yok.
O zamanlar bireysel bankacılık da pek gelişmemişti. Biz de bireysel bankacılığın gelişmediği yerde çok şube açmanın anlamı olmadığını düşünmüştük. Enflasyon çok yüksekti, konut kredisi yoktu, bayram kredisi yoktu. Şimdi bayram kredisi modası var, biz de bu bayrama hazırlanıyoruz. O zaman bankacılık, bireylerin paralarını muhafaza eden, kiralık kasa sunan, repo yapan, bireye kredi veren değil, bireyden para toplayıp bunları ticari kurumlara aktaran bir aracılık faaliyeti yapıyordu. Kredi kartları vardı. Ama kullanımı sınırlıydı. Biliyorsunuz ilk taksit kartı da biz çıkardık. Piyasa bizim Galaxy Card'tan sonra gelişmeye başladı. Özetle hiçbir zaman plansız değiliz. Haftalık, aylık planlarımız var. Burada kısa vadeli planla hareket ediyoruz. Rusya'da altyapımız olduğu için 3 yıllık planlarımız var.
Yeni bankayla kişisel olarak yüksek bir tempoya başladınız mı? Yoksa Finansbank günlerine göre daha düşük bir temponuz mu var?
- Bankada idare meclisi başkanı olarak görev yapıyorum. Daha çok strateji ve vizyon tarafında fikirlerimi arkadaşlarımla paylaşıyorum. Bir de yurtdışındaki bankalarımızdaki desteğin Fibabanka'ya yönlendirilmesi ve bunun sağlanması konusunda çalışıyorum. Ama tabii buna düşük tempo diyemeyiz.
Yeni bankanın profesyonel kadrosu nasıl oluştu? Görev ve yetkiler nasıl belirlendi?
- Üst yönetimde şu anda 6 kişi sayabiliriz. Genel müdür ve hazineyle birlikte 5 genel müdür yardımcısı var. Bunlardan biri hariç hepsiyle ortalama 15 yıldır beraber çalışıyoruz.
Finansbank'ta sektöre çok eleman yetiştirdiniz? Yeni bankada insan kaynağına yaklaşımınız nasıl olacak?
- İnsan kaynaklarında en iyi elemanları seçmeye çalışıyoruz. Eleman seçiminde hata yapma riskimiz yok. Sonrasında ise Finansbank'ta olduğu gibi kendi elemanlarımızı yetiştirmek istiyoruz. Ağustosta 20 kişilik bir yönetici eğitimine başlıyoruz.
Fırsat çıkarsa yeni banka almayı düşünür müsünüz?
- Kesinlikle düşünmem. Bir şube açmak 150 bin dolara mal oluyor. Dolayısıyla 500 şubeli bir bankayı 75 milyon dolara yaratabilirsiniz. Oysa 500 şubeli bir bankayı, 1,5-2 milyar dolardan aşağı alamazsınız.
Tabii olay sadece şube açmak değil. 500 şubeli bir bankayı yönetmek için de belli bir sermaye lazım. Banka büyüdükçe içine sermaye de koymak gerekiyor. Ama ben her zaman bankacılıkta organik büyümeyi tercih ettim. Yurtdışındaki bankaları da hep böyle büyüttüm. Bir tek Romanya'da bir banka aldık, o da 10 milyon dolardı. Rusya'da bankayı 10 milyon dolar sermaye ile kurduk, bugün sermayesi 510 milyon dolar oldu. Yani büyüdükçe, geliştikçe sermaye koyduk, tıpkı Finansbank'ta olduğu gibi. Bankacılıkta, birtakım işlerden farklı olarak kurumsal kültür çok önemli. Örneğin bir sanayi üretiminde de kurumsal kimlik önemli olabilir, ama bir fabrikayı çok teknolojik makinelerle belirli bir yere getirebilirsiniz. Başka bir bankayı aldığınız zaman kurumsal kimlikte ve kültürde sorun çıkabilir diye düşünüyorum. Biz kendi kurumsal kültürümüzü yaratmak istiyoruz. ?
Hep kendiniz kuruyorsunuz ama değerini bulursa satmayı da seviyorsunuz. Fibabanka'yı da satmayı düşünür müsünüz?
Çok erken bir soru. Finansbank'ı satmamın sebepleri çok farklıydı. Biraz da çok başarılı olduğu için Finansbank'ı satmak durumunda kaldık. Çünkü bir ara onu büyütecek sermayeyi bulamayız diye düşündük. Tabii ben orada payımı azaltarak bankanın kontrolünü belli müddet daha devam ettirebilirdim, ama Fiba Holding olarak daha farklı alanlarda yatırım yaparak grubun riskini farklı alanlara yaymak fikri de vardı.
Yeni bankayla birlikte "Hüsnü Bey'in ikinci dönüşü" diyenler oldu. Sizin etrafınızda da birçok işadamı, bankacı vardır. Siz nasıl tepkiler aldınız?
- Açıkçası bankacılardan beni çok arayıp da tebrik eden olmadı. İş çevrelerinde insanların birtakım dostları vardır. Bazılarıysa herhangi bir temasta bulunmazlar. Ama daha önce çalıştığımız müşterilere, ben veya banka yönetiminden biri gittiği zaman kimse eli boş dönmüyor, herkes ilgi gösteriyor.
İlginizi Çekebilir