© © 2024 Deniz Ticaret Gazetesi

''Denizcilik En Çok 2008 Krizinden Etkilendi''

Gemi Brokerleri Derneği ve Koster Armatörleri ve İşletmecileri Derneği, 'Küresel Ekonomi ve Piyasa Analizi' konulu panel düzenledi.

Panele İMEAK Deniz Ticaret Odası Meclis Başkanı Salih Zeki Çakır, Gemi Brokerleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Pelin Gezicioğlu, Koster Armatörleri ve İşletmecileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Kocabaş, STK temsilcileri ve çok sayıda davetli katıldı.

Panelde açılış konuşmasını yapmak üzere ilk olarak kürsüye Gemi Brokerleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Pelin Gezicioğlu çıktı.

Pelin Gezicioğlu yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı:

Bu organizasyonun gerçekleşmesine yaptıkları katkı ve sundukları iş birliği nedeniyle Koster Armatörleri ve İşletmecilerini temsil eden Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Kocabaş ve dernek yönetimine teşekkür ederim.

Ekonomik olarak son derece çalkantılı bir dönemden geçiyoruz. Ülkemiz açısından dış ticaret her geçen gün daha da önem kazanıyor. Gerek dövizde ki hareketlilik gerekse küresel ekonomik gelişmeler ise dış ticareti her geçen gün daha da puslu bir hale getiriyor. Bu durumda dış ticaretin en önemli sac ayaklarından biri olan sektörümüze direkt olarak yansıyor. Bizler Gemi Brokerleri Derneği ve Koster Armatörleri ve İşletmecileri Derneği olarak düşündük ki, konusunda uzman kişilerin bizlerle paylaşacakları bilgi ve öngörülerle global ekonomideki gelişmelerin sektörümüzü nasıl etkileyeceği dinleyelim, sorularımız soralım ve böylece dümenimizi hangi yöne çevirmemiz gerektiğini belirleyelim.

Bu vesile ile birikimlerini bizlerle paylaşan konuşmacılarımıza, bu organizasyonun gerçekleşmesine katkıda bulunan sponsorlarımıza ayrıca değerli vaktini ayırıp buraya gelen konuklarımıza teşekkür ediyorum.

Pelin Gezicioğlu’nun ardından Koster Armatörleri ve İşletmecileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Kocabaş, panelin sadece denizcilik sektörü için değil tüm sektörler için büyük önem taşıdığına vurgu yaptı. Kocabaş konuşmasında:

Denizcilik sektörü global olarak ele alınması gereken ve içerisinde birçok değişkeni barındıran uluslararası ticari bir faaliyet. Bununla birlikte sektörümüz ülke ekonomisine büyük oranda döviz girdisi sağlayan ve dış ticaretinin çarkını döndüren önemli dişlilerden birisi olarak karşımıza çıkıyor. Küresel ekonomi ölçeğinde kuvvetli, etkin ve stratejik öneme sahip ülkelerin bulunduğu bölgemizde ve dünya genelindeki dönem dönem görülen finansal dalgalanmalar bizleri de ciddi oranda etkilemekte. Günümüzde küresel güç dengesindeki değişimler dünya gündeminin üst sıralarında yer alırken, gelecekte de ticaretin yörüngesini değiştireceğe benzemektedir.

Yıl başında yapılan mali hesaplamalar ve ilerleyen süreçte yıl içerisindeki umulmadık gelişmeler, tabiri caizse evdeki hesabın çarşıya uymamasına sebebiyet veriyor. Karşılaşılan durumların siyasi ve ekonomik nedenleri olsa da uzman tahminleri her halükârda işletmeciyi mali planlamalarını tekrardan gözden geçirmeye ve realist davranmaya sevk ediyor. Bizler de zorlu piyasa şartlarında elde ettiğimiz bilgiler ve tecrübelerimiz dahilinde ticari sahada varlığımızı sürdürmeye, ekmek teknemiz olan gemilerimizi azami verimle çalıştırmaya gayret ediyoruz.

Armatör ya da işletmeci bakış açısıyla dile getirdiğim bu spesifik gelişmeler sadece denizcilik için değil, diğer sektörler için de ele alınacak niteliktedir. Küresel ticaretin paydaşları hem kendi ülkelerinde hem de uluslararası düzeyde yaşanan ya da yaşanması muhtemel gelişmelerden direkt olarak etkilenme potansiyeline sahip.

Tabii ki bahsettiğim gelişmeler ışığında aldığımız mali tedbirler, kısmen durumu idare etmemize imkân tanısa da profesyonellerin görüşleri ve önerileri armatör ve işletmecilerin rotasını belirlemede hayati önem taşıyor.

Bizler de Türk denizciliğinin kuşkusuz en önemli Sivil Toplum Kuruluşlarından birisi olan ve çok sayıda sektör paydaşını bir araya getiren Gemi Brokerleri Derneği ile birlikte faydalı olacağını düşündüğümüz panelimizi gerçekleştirme ve konunun uzmanlarını siz değerli sektör temsilcilerimiz ile buluşturma adına yola çıktık. Başta Gemi Brokerleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Pelin Gezicioğlu Hanımefendiye ve Dernek Yönetimine bu birlikteliği sağlama adına gösterdikleri gayretten ötürü teşekkür ediyorum. Aynı zamanda bizleri kırmayıp davetimize icabet eden panel konuşmacılarımıza, organizasyonun gerçekleşmesi adına desteklerini esirgemeyen sponsorlarımıza katkılarından dolayı minnetlerimi sunuyorum.

Dolara Güven Azalıyor

Hüseyin Kocabaş’ın konuşmasının ardından Stratejist / Finansal Danışman Fatih Keresteci, ‘Küresel Gelişmeler Işığında Türkiye Ekonomisi ve Mali Piyasalarına Yönelik Stratejik Bakış’ konulu bir sunum gerçekleştirdi.

Fatih Keresteci, sunumunun ilk bölümünde dünya ekonomisinde siyaset ilişkisini anlattı. Keresteci, ABD Doları’na olan güven azalıyor ve dünyada merkez banları hızla altına yönelmeye başladı. Dünyadaki merkez bankalarının rezervlerinin üçte ikisi dolardır. Ancak aynı merkez bankaları 2010’dan itibaren altın almaya başladı. Rusya, Çin ve Türkiye de bu yolu izlemeye başladı. Dünyada ülkeler yavaş yavaş ABD Dolarından vazgeçmeye başladı. Dünyada ekonomi ile ilgili yorum yapabilmek için öncelikle ABD ekonomisine bakmak gerekir.

Fatih Keresteci yaptığı sunumun ikinci bölümünde ise Türkiye ekonomisindeki son durum hakkında bilgi verdi. Maliyet artışına rağmen gündemdeki narh tarzı uygulamalar büyük bir arz şokuna sebebiyet verebilir diyen Keresteci, bu durumda orta vadede üreticilerin zarar ettiği ürünleri üretmekten vazgeçeceklerini söyledi. Keresteci sözlerini şöyle sürdürdü: “Sene sonu enflasyon tahmini yüzde 14,6 olarak açıklandı ancak yüzde 20 bekleniyor. Türkiye’nin cari açığının azalması başarı. İthalat çöktüğü için bunu başardık. Ekonomideki sert durgunluk sonucu cari işlemler açığında belirli miktarda azalma kaydedildi. Finansman tarafında bankaların uzun vadeli net borçlanma imkânı hızlı bir şekilde azalıyor. Bütçe açığı 12 aylık kümülatif verilere göre son dönemde artış kaydetti ancak karşılaştırmalara göre tablo çok kötü değil.

İmalat sanayi PMI endeksi, son aylarda toparlanma sinyalleri verse de daralma işaret ediliyor. Sanayi üretiminde daralma ivme yitirmekle birlikte devam ediyor. Tüketici güveni son 15 yılın dip seviyelerinde. İstihdam göstergelerinde bozulma var, genç nüfustaki işsizlik oranı tehlikeli seviyelerde. Son bir yılda işsiz sayısı yaklaşık bir milyon kişi yükseldi. Genç işsizlik rakamı cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesi olan yüzde 24 oranında. Bankaların kredi verebilme kapasitesinin daralması ekonomik büyümeyi eksi hanelere çekiyor.

Türkiye’de reel sektörün en büyük sorun genel çerçevede karlılığın düşük düzeyde kalması. Kapasite fazlalığı ve aşırı rekabet karları aşağı çekiyor. Finansman maliyeti ile kambiyo zararı ise durumu daha da kötü kılıyor.

Panelin ikinci bölümü ‘Küresel Ekonomi ve Piyasa Analizi’ başlığıyla İMEAK Deniz Ticaret Odası Meclis Başkanı Salih Zeki Çakır’ın moderatörlüğünde Doğan Holding Yönetim Kurulu Danışmanı Özge Bulut Maraşlı, Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Eren Günhan Ulusoy ve Yıldız Demir Çelik İhracat Müdürü Adile Koçak’ın katılımıyla devam etti.

Denizcilik En Çok 2008 Krizinden Etkilendi

Salih Zeki Çakır, ikinci oturumun açılış konuşmasında Türk deniz ticaretinin son durumu ve geleceğine dair görüşleri konusunda davetlileri bilgilendirdi. Krizleri fırsata çevirmenin önemine vurgu yapan Çakır: “Ticaret hayatımız ne olacak ekonominin hali ne olacak navlunların hali sorularıyla geçti. Armatörlere gösterge olması açısından İstanbul Navlun Endeksi çalışması başlattık. Bölgedeki ticari faaliyetlerle ilgili özgün verileri üyelerimizle paylaşıyoruz. Piyasalar etkilendiğinden öncelikle ilk fatura armatörlere çıkar. Navlunlar düşer. Bunun düşme sebepleri her dönemde bu düşüşlerin ortak kriterleri vardır. Son yüz yılda dünya ekonomisi 7 büyük kriz yaşadı. Bu krizler denizciliği de etkiledi. Navlun düşüşleri fazlasıyla yaşandı. Bu krizleri fırsata çevirebilen, bu bilgiye, tecrübeye sahip olan kişiler, firmalar oldu. Bu kişiler ve firmalar yoluna devam etti. Türk denizcilik tarihine baktığımızda her zaman büyüme eğilimi içinde olduğunu görüyoruz. Yedi krizin dördünü yaşayarak, sebep ve sonuçlarını görerek tecrübe ettim. İlkinde Deniz Nakliyatta 18 geminin kiralama Genel Müdürüydüm. Etkiyi sadece kağıt üzerinde gördüm. Yıl sonu bütçesine baktığımda ‘Görev Zararı’ ibaresi yer alırdı. Özel sektörde bu şekilde izah etmek çok zor. 1998 ve 2001’de de krizi tecrübe ettik. Kendi şirketlerim adına en büyük faturayı o dönemde ödemiş oldum. Planlı ve erdemli küçülme yöntemini kabullendik. Kontrollü küçülme yaşadık o dönemde ve sonrasında rotamızı sağlıklı çizmeye çalıştık. 2008’de yüzyılda yaşanan krizlerin en büyük krizini yaşadık. Denizcilik en çok 2008’deki krizden etkilendi. BIFEX 1400’lerden 200-300’lere düştü. Şu anda bile 800 seviyesinde. Dünya ekonomisindeki belirsizliklerin ve ticaret savaşlarının nedeni bu kriz. “ ifadelerini kullandı.

Türk denizciliğinin orta vadede daha iyi yerlere geleceğine inandığını ifade eden Salih Zeki Çakır: “Çin’in bir kuşak bir yol yatırımları denizciliğimizi orta ve uzun vadede tüm dinamiklerini ve güç merkezlerini değiştirecek bir durum olacaktır. 2008 sonrasında navlunların iyileşmemesinin nedeni hep tartışıldı. Arz ve talep dengesi her zaman navlunları belirleyici faktör olmuştur. Büyük tonaj dediğimizi 30.000 ve fazlasında halen arz fazlası devam etmekte. Küçük tonajda tonaj arzı olmamasına rağmen navlunların yükselmemesinde ekonomik teorilere ters bir durum var. Sebeplerini hep tartıştık. Bölgede fazlasıyla konteynere dönüş var. Çok fazla ithalat ve ihracata ağırlık veren ülkeler kendi yatırımlarını yaparak ithalatçı konumdan ihracatçı konuma geçmiştir. Son altı aydaki gelişmeleri saymazsak koster navlunlarının çok daha fazla olması gerekirdi. “ şeklinde konuştu.

İkinci oturumda Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Eren Günhan Ulusoy, buğday sektöründeki son durumu ve ithalat - ihracattaki son gelişmeleri değerlendirdi. Ulusoy'un yaptığı sunumdan önce çıkan başlıklar şöyle: “Sektörümüz dünyada çok eski bir sanayi kolu. Gelir seviyeniz düştüğünde daha çok tükettiğiniz ürünlerin başında un ve unlu mamuller geliyor. Dünyanın en büyük tahıl ithalatçısı Çin. 40 Milyon ton civarında tahıl ithal etti. Küresel buğday ihracatı son 15 yıl içerisinde yüzde 50 arttı. Rusya, Kazakistan ve Ukrayna’nın toplam ihracatı yüzde 930 arttı. Bu üç ülkenin dünya buğday ihracatındaki payı yüzde 31’e ulaştı. Dünyanın kısa ve orta vadede buğday arz krizine girmesi beklenmiyor. Rusya’nın buğday ihracatında Mısır ve Türkiye ilk iki sırada yer alıyor. Türkiye’de tahıl ithalatı yapan limanlarda Samsun ilk sırada yer alıyor.

Türkiye’de ithalatın yavaşladığı bir dönemdeyiz ancak bu durum tahıl için geçerli değil. Ülkemizde buğday ekim alanları hızla azalıyor. 2009 yılının 7 milyon hektar altındayız. Dekardan elde ettiğimiz verim yükseldi. Bu konuda dünya ortalamasına yakın bir seviyedeyiz. Türkiye’nin 68 ilinde un fabrikası var. Türkiye’nin un sektöründe ihracatı 5 milyar dolar. Bu konuda en büyük Pazar Irak. Buğday için ana ihracatçı bölge Karadeniz. Önümüzdeki yıllarda da bu bölgeden ihraç edilen ürün miktarı artmaya devam edecek. Uzakdoğu ve Afrika’nın talebi hızla yükseliyor. Uzun vadede Türkiye’deki buğday ekim alanlarındaki azalış, ithalat miktarını arttırabilir.

Yıldız Demir Çelik İhracat Müdürü Adile Koçak ise ülkemizin demir çelik sektöründeki son durumu hakkında şu değerlendirmelerde bulundu: Ülkemizde otomotiv ve beyaz eşya üretimine yönelik sac üretimi oldukça düşük. Hammaddenin büyük bir çoğunluğu ithal ediliyor. Biz de bu açığın kapanmasına destek sağlamak istiyoruz. Ülke olarak ihracat yapmak durumundayız. Başka bir yolumuz yok hayatta kalabilmek için. Kısa süre önce en büyük pazarımız ABD idi. Vergi değişiminden sonra bu değişti. Sektör olarak gelişim ve ilerlemeyi 2020 yılına kadar ön göremiyoruz. Edindiğimiz tecrübeye göre ülkemizde katma değerli ürün üretemiyoruz. Ülke olarak odaklanmamız gereken şey katma değerli ürün üretmek. Biz de çalışmalarımızı bu doğrultuda yapıyoruz. Biraz daha katma değerli, herkesin üretemeyeceği ürünlere odaklanacağız.

Doğan Holding Yönetim Kurulu Danışmanı Özge Bulut Maraşlı, kadınların iş dünyasındaki çalışmaları hakkında görüşlerini şu şeklide paylaştı: Son dönemde Türkiye’nin ekonomisi ve küresel ekonomi iş dünyasının gündeminden düşmüyor. Küresel ekonomide en ilginç ve altı az çizilen konu Brexit’in etkisi. Ülkeler ne yapacağını şaşırıyor. İngiltere de ne yapacağını bilmiyor. Bizi ilgilendiren konu yumuşak bir Brexit olursa Gümrük Birliği ile ilgili bizim talep ettiğimiz ve kabul edilmeyen istisnai durumlar bu kez kabul edilecek. Bizim isteklerimizi İngiltere’nin talepleri ile kabul edilecek. Bu denizcileri de direkt etkileyecek bir konu. Dünya ekonomisinde Türkiye’nin yaşadığı özel durumlar haricinde de bir yavaşlama var. Çin’de büyüme beklenenin altında. 6,7 yerine 6,3 oldu. Ekonomi bizim hayatımızı besliyor ve aynı ekonomi bizim ömrümüzü kısıtlıyor. Keşke tarım iyileşse ve Türkiye eski günlerde olduğu gibi tarım ülkemizde daha da güçlenebilse.

Kadınlar işgücüne daha fazla katılmalı. Verilere baktığımızda nüfusumuzda kadın erkek sayısı birbirine çok yakın olmasına rağmen işyerlerinde erkek sayısı kadınlardan üç kat daha fazla. Bu durum maaşlarda da benzer. Aynı işi yapan kadın ve erken arasında maaş farkları olduğunu görüyoruz. Kadınlarımız işgücüne katılmalı. Ailenin yaptığı, ülkenin yaptığı yatırımın boşa gitmemesi için kadınların işgücünde sürekliliğini sürdürmesi kanaatindeyim. Kadınlarımız ekonomiye katılmalı, girişimci olmalı.

Panelin sonunda konuşmacılar ve sponsorlara adlarına Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne yapılan bağışların sertifikaları takdim edildi.


 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER