Cihat Yaycı'dan Türk Gemisine Yapılan Baskınla İlgili Önemli Açıklamalar...
GÜNDEMEmekli Tümamiral Cihat Yaycı, Habertürk'te Kübra Par'ın sunduğu Açık ve Net programında Alman fırkateynin Doğu Akdeniz'de Türk gemisini durdurarak hukuka aykırı bir şekilde arama yapmasına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Mavi Vatan doktrini ile Türkiye'nin Doğu Akdeniz politikasının temelini oluşturan Cihat Yaycı, Habertürk'te Kübra Par'ın sunduğu Açık ve Net programında gazeteciler Hadi Özışık, Aytunç Erkin ve Çetiner Çetin'in sorularını yanıtladı.
Yaycı, Türk bayraklı gemiye yapılan baskını 'kumpas' olarak yorumladı. Bu olayın Mavi Marmara baskınından hukuki olarak daha vahim olduğunun altını çizen Yaycı, amacın silah bulup Türkiye’ye kumpas kurmak olduğunu belirtti.
"Çok açık bir şekilde söylüyorum amaç şu..." diyen Cihat Yaycı, FETÖ’cülerin attığı tweetleri gösterdi.
Yaycı, "Bu FETÖ’cüler öyle hain ki bunlarda milli hiçbir duygu yok. Fransa gemisini övüyorlar, Türk gemisini hedef gösteriyor." dedi.
Cihat Yaycı, amacın tıpkı MİT TIR'larında olduğu gibi Türkiye'yi haydut devlet olarak göstermek ve uluslararası mahkemelerde yargılatmak olduğunu belirtti.
Yaycı ayrıca "Bu FETÖ, dünyanın en büyük casusluk örgütü" dedi. Ayrıca baskını yapanların silah bulacaklarından emin oldukları için yaklaşık 24 saat arama yaptıklarını söyleyen Yaycı, "Eğer Türkiye haydut devlet olarak göstermeyi başarsalardı Türkiye'ye dışarıdan askeri müdahale dahi olabilirdi" diyerek uyardı.
Ayrıca asker çıkarmanın ne anlama geldiğini değerlendiren Yaycı, "Uluslararası hukuk ve uluslararası deniz hukukuna göre; bu kabul edilemez bir davranış. Çünkü, bayrak devletin rızasının alınması lazım. Bayrak devletin rızası, eğer Türk bayraklı gemi olmasa dahi, neticede donatanı Türk ya da personeli Türk ya da malı Türk ise yine de bayrak devletin, Türkiye'nin mutlaka rızasının alınması gerekir. Kitle imha silahlarının taşınması, uyuşturucu madde taşınması ya da insan kaçakçılığı yapılması veya izinsiz telsiz yayını yapması durumunda dahi, SUA sözleşmesinin 2005 yılında yapılan değişikliklerine göre, 4 saat öncesinden bayrak devletine müracaat edilmesi, bayrak devletinin müsaadesinin beklenmesi ve ona göre hareket edilmesi gerekir. Bayrak devletin rızası olmaksızın gemiye helikopterle zoraki iniş yapılmış" ifadelerini kullandı.
''Gemi bir nevi o devletin toprağı demektir''
Bu durumun Türkiye'nin egemenlik haklarına doğrudan bir taarruz olduğunu belirten Yaycı, "Benim şu anki açık kaynaklardan edindiğim bilgilere göre, bu Türkiye'nin egemenlik haklarına doğrudan bir taarruzdur. Neticede, bayrak devletleri o ülkelerin gemilerinin üzerinde de yetkisi olan devlet demektir. Egemenlik yetkisi olan devlet demektir. Bayrak devletin gemi üzerinde yönetsel ve yargısal yetkisi vardır. Gemi bir nevi o devletin toprağı demektir. Dolayısıyla bu alenen bir deniz haydutluğudur. Yapılan şey tamamen bir deniz haydutluğudur. Bunun iyi niyetle ya da şu veya bu şekilde bir mazeretle kabul edilmesi mümkün değildir. Mutlaka bunu yapanlardan, sorumlulardan hesap sorulmalıdır. Bu dünya tarihinde, modern tarihte görülmemiş bir haydutluk anlayışıdır. Hem de burnumuzun dibinde yapılmıştır" ifadelerini kullandı.
Fırkateynin Alman, komutanının ise Yunan olmasını hatırlatan ve AB Zirvesi öncesi Türkiye'ye karşı koz elde edilmeye çalışılmasına dikkat çeken Cihat Yaycı, "Şöyle bir şey var. Yakında Avrupa Birliği zirvesi var. Ve Irina harekatının komutanı Yunanlı bir subay. Bu baskın Avrupa Birliği'nin Irina harekatı kapsamında yapılıyor. Bu operasyonun yapıldığı gemiye çıkma faaliyetini yapan Alman gemisi... Şimdi, bu AB'nin harekatı. Avrupa Birliği Zirvesi öncesinde burada sanıyorum herhalde umutları şuydu; "Biz bir şekilde burada silah vs. buluruz. Bu kanunsuz davranışımız meşru hale dönüşür. En azından Biz bunu yaptık silahlar vs. bulduk, bunlarda şuraya buraya taşınıyordu'' gibi Türkiye'ye karşı bir yaptırım kozu elde etmek için yapılmış beyhude bir çaba. Beyhude, hukuksuz, kabul edilemez, saldırgan ve haydutça bir çaba.'' diye konuştu.
Alman ve İtalyan makamlarının FETÖ tarafından aldatıldığını belirten Amiral Yaycı, "Türkiye'ye yaptırım uygulanması için uluslararası bir kumpas kurulmuştur ve bu kumpasın arkasında başka birileri var. Burada Almanya ve İtalya'yı bu işe ikna eden yalancı bir ihbar ve kumpas mekanizması var. Bunun adı FETÖ'dür. 1.5 senedir Türkiye'yi savaş suçlusu yapmak için çalışan FETÖ'dür. Amaçları Türkiye'ye hem yaptırım uygulatmak hem de yöneticileri savaş mahkemesinde yargılatmaktır" dedi.
Bu hedef ellerinde patladı ve aslında Türkiye'ye bir kazanç olarak döndü. Türkiye'ye yaptırım uygulanması için uluslararası bir kumpas kurulmuştur ve bu kumpasın arkasında başka birileri vardır. Burada Almanya ve İtalya'yı bu işe ikna eden yalancı bir ihbar ve kumpas mekanizması var demektir. Bunun adı FETÖ'dür. 1.5 senedir Türkiye'yi savaş suçlusu yapmak için çalışan FETÖ'dür. Bunların bir takım twetleri var: Türkiye'nin silah taşıdığı, BM ambargosunu deldiği yönünde…
Eski kumpasları hatırlatırcasına şunu diyorlardı: 'MİT TIR'ları MİT gemileri oldu.' FETÖ bütün yayın organlarında Türkiye'den Libya'ya giden ticaret gemilerini, harp gemilerini hep hedef gösterdi. Bunun arkasında hem Türkiye'ye yaptırım uygulatmak, aynı zamanda Türkiye'yi yönetenleri savaş mahkemesinde yargılatmak var. Türkiye'ye çok ciddi yaptırımlar ve müdahaleler gelebilirdi. Gerçekten bunlar bir konteynerin içine silah koymuş da olabilirlerdi. 16 saat arama şu demek: muhtemelen kumpas ve iftira ustası FETÖ'cüler bunları çok ciddi inandırmış. Rastgele bir arama değil. Yoksa 1-2 saatte çıkılırdı. Didik didik aramışlar."
Yapılması gerekenler
"Bu saatten sonra atılması gereken adımlar şunlardır:
1) Birleşmiş Milletler nezdinde şikayetçi olmak gerekir. Mavi Marmara olayında ilgililer nasıl dava edildiyse şimdi de dava edilmesi,
2) Yunanistan, İtalya ve Almanya'dan davacı olunması.
3) Emri veren subaylar ve uygulayan askerler hakkında ismen uluslararası ceza mahkemelerinde davacı olunması,
4) Misilleme hakkı uluslararası hukukta meşru bir haktır. Aynıyla mukabele edilmesinde büyük fayda vardır. Boğazlardan geçen bir Yunan gemisi aynı şekilde durdurulur ve aynı faaliyetler uygulanabilir.Bu noktada Türkiye Cumhuriyeti'ni yönetenler çok boyutlu düşünmelidirler. Almanya ile bizim çok ciddi bir ticaret ilişkimiz var. İhracatımızın en büyük ortağı. Çok sıkı bir ilişkimiz var. O zaman bunları karşılıklı zarar verecek şekilde değil, bir daha olmayacak şekilde alınacak tedbirlerin düşünülmesi gerekir. Türkiye'nin hedefi şaşırmaması gerekir. Askeri ve adli tedbirler alınırken ekonomik ve siyasi menfaatlerimiz açısından da düşünmemiz lazım. Ama Harekat Komutanı Yunanlıdır ve emri veren de odur. Dolayısıyla Yunanistan affedilmemelidir."
İlginizi Çekebilir