© © 2024 Deniz Ticaret Gazetesi

Boğazlarda para değil, güvenlik önemli olmalı

İstanbul Boğazı?nda yapılan sektör düzenlemesine yönelik getirilen eleştirilere Kıyı Emniyeti Genel Müdürü özel açıklamalarda bulundu.

Sürecin anlamsız bir hal aldığını ifade eden Orakcı, ?Bu anlamsız süreci anlamıyorum. Benim açımdan çok üzücü. Denizcilik bir tarihte desteklenip bu kadar itibar görmedi. Bunun aksini söyleyecek olan varsa buyursun söylesin. Bunu gururla söylüyorum. Allah da biliyor bunu Bakan Bey?e borçluyuz. Binali Bey bize güç vermeseydi biz VTS?de çalışan arkadaşlarımızı bu hale getiremezdik. Ben bu arkadaşlara ek ödenek tazminatı bile veriyorum. Destek amaçlı bunu veriyorum. ?Neden? Çünkü Uzakyol Kaptanı bu arkadaşlar. Çünkü Türk Boğazları?nı onlara emanet ediyoruz. Biz bu bölgede hiçbir farklı algıya, farklı harekete müsaade etmeyelim. Kimseyle pazarlığı olmasın. Bakan Bey onay verdi biz de bunu maaşlarına yansıttık. Maaşları piyasaya bakıldığında çok iyi seviyelerde.?dedi.

 Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü?ne uzman olarak geldiklerini ifade eden Orakcı açıklamalarına şu şekilde devam etti: ? Biz buraya uzman olarak geldik. Deniz Nakliyattan özelleştirme ile geldik. Bu sistemde çalışacaksınız diye aldılar bizi buraya.  Niye? Çünkü o zaman 18 tane kaptan buraya geldi. Bu şirkette 18 tane kaptanı barındıracak gemi, deniz aracı yok ki. Tarih ortada herkes açsın baksın. Yani ellerinde Kurtarma 1 ve Kurtarma 2 römorkörleri var. Başka römorkör yok. Burada zaten kendi bünyesinde çalışanlar olduğu gibi birde o arkadaşlar bir denizci kuruluş diye buraya gönderilmiş. Şimdi bu arkadaşlar ne oldu? Genel Müdürlük dedi ki; ?Gemi trafik hizmetleri o dönem buraya Bakanlar Kurulu kararıyla bağlanmış, bu arkadaşlar da denizci buraya uygun o zaman bu arkadaşlar burada çalışsın.?  Biz gittik Amerika da eğitim aldık. Biz bu iş üzerine donatıldık, eğitildik. Bu arkadaşları ve yeni işe alınan arkadaşları biz eğittik. Şahsen ben eğitmenliğini yaptım. Çünkü bu işi bilen benim zaten. Şimdi biz arkadaşlarla Türk boğazlarının güvenliği sağlansın diye bu süreci yürüttük. Şimdi bugün geldiğimiz noktada arkadaşlar bize şöyle bir dava açtılar. O deniz nakliyattan gelen, görev verilen arkadaşlarımızla aynı işi yapıyoruz ama aynı maaşı almıyoruz.?
Arada neden böyle bir fark olduğunu sorduğumuz Orakcı şu ifadeleri kullandı: ?Arada 400-500 TL fark var.  Ama bu adam 30 sene önce devlette çalışmış, yıllarını vermiş. Belli bir kıdem almış. Bu adama devlet haliyle bu maaşı verdi. Şimdi sen ne zaman girdin işe? 8 sene önce. Bir başkasına soralım kaç sene önce işe girdin diyelim. 2 sene diyecek. Arada fark var mı? Var. Şimdi ikinizde aynı işi yapıyorsunuz. Yok o başka. Öyle şey olur mu? Bu haksızlık. Şimdi bizim yaşadığımız işin asıl senaryosu bu.?

 ?Bu kuruma yıllarımı verdim? diyen Orakcı, ortadaki sorunun ?Boğazların güvenliğini sadece VTS operatörleri mi sağlıyor?? dedi ve şu şekilde devam etti:  Ben yıllarımı verdim buraya öyle bir şeye ben nasıl müsaade ederim. Buna önce ben karşı çıkarım. Burada cidden oluşturduğumuz, hiçbir eğitimden kaçınmadığımız bir birim var. Sayın Bakanın bu konudaki katkıları çok büyük. Ne oldu sonucunda? Türk boğazlarında bir disiplin sağladık. Artık öyle yol geçen hanı değil. Yani yaşanan kazalar, tedbirler ortada. Şimdi sanki Türk boğazlarının güvenliğini sadece VTS operatörleri mi sağlıyor ? O zaman burada çalışan römorkörler, Kılavuz Kaptanlar, 24 çalışan fenerler, AIS sistemleri hiç mi işe yaramıyor? Böyle bir şey olabilir mi? Biz bir takım oyunu oynuyoruz. Denizcilik Müsteşarlığı hiç mi işe yaramıyor, Liman başkanlığı hiç mi işe yaramıyor? Boğazların burada bir sürü bekçisi var, size de bu iş verilmiş bunu yerine getiriyorsunuz. Bizde bunun önünü açıyoruz.  Nasıl diyebilirsin sadece biz buradan sorumluyuz? Böyle bir şey yok.?

 Orakcı?nın açıklamalardan diğer satır başları şu şekilde:

?Türk boğazlarının güvenliği her şeyin üstündedir, bir onudur, bir şereftir. Bunun daha ötesi yoktur. Bu davanızdan da vazgeçin sizlere biz düşündüğümüz farklı uygulamalar yapalım.?

?Biz her zaman söylüyoruz.  Ben şunun için söylüyorum; burada sonuna kadar bu sistemin arkasında durduk biz. Herkesle mücadele ettik biz. Türk boğazlarında gemi durdurulamaz denildi. Biz gemide durdurduk. Türk boğazlarının hükümranlık haklarını belgelemek için. Ülkemin hakları her şeyin üstündedir. Bunu yaparken de bir takım oyunu içerisinde yaptık. Sahil Güvenliği var buranın, Deniz Polisi var buranın, Kılavuz Kaptanı var, römorkör kaptanı var. Hepimiz kilitlenip olayda doğru olanı yapmaya çalıştık. VTS operatörleri de bunlardan bir tanesiydi. Hepsi de birbirinden değerli pırıl pırıl arkadaşlarım. Bunlarda bir şüphe yok. Ama davranış modelimizde bir şüphe var, bir sıkıntı var. Yani bunu değiştir. Bu işlerin peşinde olman gerekmiyor.  Ben şunu da söylemiyorum; hani az evvel dedim ya son işe girenle kendisi arasındaki maaş farkını göz ardı ediyorsun ama yıllarını devlete vermiş bir arkadaşımızı biz orda değerlendirdiğimizde bunu bir fırsatçılık olarak görüyorsun. Bu çok üzücü. Ben bu açıdan yaklaşıyorum. Yoksa kimsenin hukuku çiğneme gibi bir hakkı yok. Bize bir mahkeme kararı gelir biz onu uygularız. Şimdi arkadaşlar diyor ki haklarımızı vermiyorlar. Kim kime vermemiş getirin ispatlayayım.?

İşten çıkarılma konusu:

?Böyle bir şey olabilir mi. Şimdi sektörün azalmasındaki neticeyi anlatayım ben size. Sektörün azalmasından sonra 8 tane operatörümüz boşa çıkacak. Çünkü her sektör 8 kişiden oluşuyor.  Boşa çıkan operatörler diğer bölgelerde bir birini değiştirerek görev alacak. Yani siz yarın burada 8 tane arkadaşım emekli olduğu zaman anında operatör bulamadığınızda sektör mü azaltacaksınız? Bunu açıklayabilir misiniz insanlara? Yani bu riskimiz her zaman var bizim. Bir kere bu sektör azaltma hususu orada çalışan arkadaşlarımızı işten çıkarma hususu değildir. Bu yetki şuanda da elimizde var. Emekliliği dolan arkadaşları yasa gereği emekli edebilirim. Yasa şuanda da var. Ama böyle düşünmek dürüstlük değildir.  Şimdi şuna gelelim. Demek ki olay iş korkusu değil.?

 ?Biz bu boğazların yapılanmasına başladığımızda Bakanımız bize talimat verdi ?Burası devreye girsin? 2003?ün sonunda devreye girdi. Burası devreye girerken kullanıcı rehberi diye bir rehber oluşturduk. Bunun içerisine de kuralları oluşturduk. Hemen her şeyin tanımlarını yapmaya çalıştık. Bu tanımların içerisinde örneğin SP1 formu var. Bu SP1 formu 2003?den bu yana kaç kere değişti bak bakalım. Neden? Her bir ihtiyaç hasıl oldukça yenilendi. Yani bir ihtiyaç hasıl olduğunda bunu yerine getirmek, düzenlemek neden yanlış algılanıyor? 


Bugün sektör ihtiyacı da hasıl olmuştur. Neden? Şimdi kısaca izah edeyim. Marmara dahil olmak üzere 5 adet sektör var. Şimdi biz burada Kadıköy sektörü kanal 16 ile Kandilli sektörü olan kanal 13?ün durumunu konuşuyoruz.  Şimdi Kadıköy sektörü Haydarpaşa mendireğinin orada bitiyor. Hemen öbür taraf  Kadıköy-Karaköy çalışan vapurlarının çalıştığı, lokal trafiğin oluştuğu alan. Benim kılavuz kaptanım diyor ki ; Ben Haydarpaşa limanından kalkarken bulunduğum kanal, kanal 13 ama sektör 14?te Kadıköy?de  olan gemiler yukarıya doğru geliyor. Ben bunları duyamıyorum diyor. Bu aradaki irtibatsızlıktan dolayı bu bölgede bir kaza oluşacak. Olay bu.?

 ?Eskiden de vardı yeni oluşan bir durum değil ama bu Kılavuzluk bölümü Türkiye Denizcilik İşletmelerinde olduğu için doğal olarak bilgi paylaşımında sıkıntı yaşıyorduk. Şimdi VTS ile kılavuzluk birimi aynı genel müdürlükte olunca biz şunu anladık; arkadaşların yaşadıkları sıkıntılara biz artık çıplak gözle dışarıdan bakıyoruz. Burada bizim kılavuz kaptanlarımızın sürekli bize söylediği bir sıkıntı bu. Biz burada şunu yapmak istemedik ki kılavuz kaptanlar ile VTS operatörlerini karşı karşıya getirmek istemedik. Burada bir ihtiyaç var. Ben bu işe yıllarımı verdim, bu işin her şeyini bilen sektördeki nadir insanlardan birisiyim. Bunların hepsini bilip, hepsini göz önüne aldığımızda böyle bir talebi niye geri çevirelim.?

 ?Benim kılavuz kaptanım Haydarpaşa?dan kalkarken aşağıdan yaklaşan gemi varsa operatörümün de hata yapma olasılığı karşısında onu duymuş olacak. Aynı şekilde gemi de limandan kalkan kılavuzu duyacak. Çünkü VTS operatörünün görevlerinden birisi de kendi trafik alanı içerisinde hareket eden cisimleri birbirine aktarmak. Şimdi bu uygulamanın nesi kötü.?

 ?Biz şimdi bize açılmış mahkemeye iyi ki olmuş diyemeyiz. Biz doğal olarak karşısında savunmamızı yapıyoruz. Mahkemeyi kazanırsın kaybedersin sonuçta gereği neyse yapılır bunda gocunacağımız bir taraf yok. Yani biz Türk boğazlarında paranın değil emniyetin peşinde olmalıyız.  Biz burada şunu istiyoruz seyir emniyeti gereği sektörün azaltılması gerekliliğini anladık. Müsteşarlığa sunduk, sayın Bakana da sunuldu olurunu aldık.?

 ?Yani şimdi bu sektörleri kim koydu, kim oluşturdu. Ben koydum ben oluşturdum. Bu kadar önemsediğimiz bir alanda bu sektör gereksiz, işçi çıkaralım deyip sektör kapatılmaz. Bu eğer gerekliyse ve daha iyi olacaksa yapılır. Bunu yaptıktan sonra kaza olmayacak diye bir söylem de yapamayız. Kaza her zaman olur. Ama dileğimiz, temennimiz olmaması. Bunu önlemek için yaptığımız düzenlemeler olacak. Yine söylüyorum bu bizim danışarak, konuşarak, inceleyerek gerekli gördüğümüz uygulama.?

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER